KOOPERATİF YÖNETİCİLERE KARŞI SORUMLULUK DAVASI ESKİ YÖNETİCİNİN KOOPERATİFİ MADDİ ZARARA UĞRATMASI

KOOPERATİF YÖNETİCİLERE KARŞI SORUMLULUK DAVASI
ESKİ YÖNETİCİNİN KOOPERATİFİ MADDİ ZARARA UĞRATMASI

Dava, kooperatif eski yöneticilerinin kooperatifi zarara uğrattığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.Yöneticilere karşı sorumluluk davasının görülebilmesi, 1163 sayılı Kooperatifler Yasası`nın 98. maddesi yollamasıyla TTK`nın 341. maddesi gereğince, genel kurulun bu yönde karar alması ve davanın denetçiler tarafından açılmasına bağlıdır. Fakat anılan yönteme uyulmaması davanın hemen reddini gerektirmemelidir. Bu halde, mahkemece, davacı tarafa HUMK. 39,40 maddeleri uyarınca süre verilerek açılan davaya muvafakat verilmesi yönünde genel kurulda bir karar alınması ve denetçilerin davayı açan vekile verilmiş bir vekaletnameibrazına olanak sağlanması, bu usuli eksiklik giderildikten sonra davaya bakılması gerekir.

KOOPERATİF YÖNETİCİLERİNİN İBRA EDİLMEMELERİ İBRA EDİLMEYEN KOOPERATİF YÖNETİCİLERİ ALEYHİNE AÇILAN TAZMİNAT DAVASI

Y23HDEsas : 2015/236Karar : 2015/7346Tarih : 16.11.2015 KOOPERATİF YÖNETİCİLERİNİN İBRA EDİLMEMELERİ
İBRA EDİLMEYEN KOOPERATİF YÖNETİCİLERİ ALEYHİNE AÇILAN TAZMİNAT DAVASI

İbra edilmeyen kooperatif yöneticileri aleyhine;
kooperatifi uğrattıkları zararın tazmini istemi ile açılan tazminat davasında;
kararda detayları belirtilen inceleme ve araştırma yapılmadan, eksik inceleme ve araştırma sonucu verilen hüküm bozulmuştur.fk

Taraflar arasındaki tazminat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalılar H.. Ö.., S.. S.. ve H.. B.. vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.Davacı vekili, davalıların müvekkili kooperatifin eski yöneticileri olduğunu,
11.1.2004 tarihli genel kurulda ibra edilmediklerini,  toplanan paraların kooperatif yararına harcanmadığı gibi haksız ve hukuka aykırı şekilde kıymetli evrak tanzimi ile birçok kişiye borçlanıldığını ve kooperatifin hesaplarına haciz konulmasına neden olduklarını, davalılar hakkında suç duyurusunda da bulunulduğunu ileri sürerek, ıslaha konu miktarla birlikte toplam 132.302,00 TL`nin davalılar H.. Ö.., S.. S.. ve Hasibe Başak’dan faizi ile tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalılar,
davanın reddini istemiştir.

Mahkemece,
iddia, savunma, toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporu, uyulan bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre;

Davacı kooperetifin yönetiminde görev alan davalılar H.. Ö.., H. B. ve S.. S..’in kooperatif defter, belge ve faturalarını mevzuata uygun tutmayıp, hesaplarla ilgili genel kurul’a yanlış ve eksik bilgi vererek davacı kooperatifi 130.022,72 TL zarara uğrattıkları,
davalı H.. B..’un 17.02.2003 tarihinde görevinden istifa etmesi ve usulsüz işlemlerin bu tarihten sonra yapılması nedeniyle herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı,
davacı vekilinin yargılama sırasında davalı M.. O.. hakkında açılan davadan feragat ettiği gerekçesiyle;

davalılar H.. Ö.., Hasibe Başak ve S.. S.. hakkında açılan davanın kabulü ile 130.022,72 TL`nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalılardan alınmasına,
davalı H.. B..’a karşı açılan davanın sıfat yokluğu nedeniyle reddine,
davalı M.. O.. hakkında açılan davanın, esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararı, davalılar H.. Ö.., S.. S.. ve H.. B.. vekilleri temyiz etmiştir.

Dava, dosya kapsamındaki beyanlara göre,
Kooperatifin 2003 yılında yaptığı genel kurulda alınan kararlarla yapımı kararlaştırılan işlerin fahiş fiyatla yaptırıldığı ve gerçek olmayan borçlanmalara ilişkin fatura ve bonolar tanzim edilerek kooperatifin zarara uğratıldığı iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.

Mahkemece, davalılar hakkında ceza mahkemesinde açılan dava sonucunun kesinleşmesinin beklenmesi yönünde verilen
Yargıtay Yüksek 11. Hukuk Dairesi`nin 20.10.2009 tarih ve 2008/711 esas – 2009/10694 karar sayılı bozma ilamına uyulmuşsa da,

ceza mahkemesince verilen kararın da Yargıtay tarafından hukuk davalarının sonucunun beklenilmesi gereğinden bahisle bozulduğu,
bu nedenle uyulan bozma kararının gereğinin yerine getirilmesinin olanaksız olduğu gerekçesi ile inceleme yapılarak hüküm tesis edilmiştir.

Yargıtay Yüksek 11. Hukuk Dairesi`nce verilen bozma kararından sonra alınan ve hükme esas teşkil eden bilirkişi kurulu raporu ise denetime elverişli değildir.
Gerçekten de yukarıda ifade edilen dava sebeplerine dayalı olarak açık ve anlaşılabilir bir inceleme yapılmış olmayıp, kooperatifin 2003 yılında yaptığı sözleşme ve düzenlediği faturaların toplam tutarının 224.156,12 TL`ye nasıl ulaştığı anlaşılamamaktadır.
Bunun yanında, bilirkişi raporunun sonuç kısmında daha önceki bilirkişi raporlarında işin maliyeti olarak belirlendiği ifade edilen 94.133,40 TL, belirlenen zarardan mahsup edilmiş ise de- ki dikkate alınan önceki raporda miktar 94.426,23 TL`dir- bozma öncesi alınan bir diğer raporda maliyet bedelinin 106.700,37 olduğunun beyan edilmesi karşısında, neden bu bedele itibar edilerek diğerinin nazara alınmadığı izah edilmeden ve rapora yönelik taraflarca ileri sürülen itirazlar ek rapor alınıp karşılanmadan sonuca varılması da doğru görülmemiştir.

Bunun yanında, kooperatif tarafından bono verilen davadışı 3. kişilere yönelik bu bonolardan dolayı menfi tespit istemli davaların açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu kapsamda, Keşan 2. Asliye Hukuk Mahkemesi`nin 2004/322 ve 2004/323 esas sayılı dava dosyalarının bulunduğu, ancak bu dosyalarla sınırlı olmadığı, menfi tespit istemli başka davalardan da söz edilmesine rağmen kapsamlarının net olarak tespit edilemediği, konuların ne olduğunun duruşma zabıtlarına geçirilmediği ve numaralarının da belirlenemediği görülmektedir.

Şu halde, mahkemece az yukarıda işaret edilen tüm menfi tespit davalarına ilişkin dosyaların getirtilip incelenerek, konularının tespit edilmesi ve dava konusu ile ilgili ve sonucu etkiler nitelikte bulunmaları halinde, anılan davaların eldeki dava yönünden bekletici mesele yapılması; bunun dışında uyuşmazlığın niteliği gereği inşaat mühendisi, mali müşavir ve kooperatif konusunda uzmanlığı bulunan kişilerden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle denetlenebilir nitelikte rapor alınması, rapora yönelik taraf itirazları olduğu takdirde itirazların giderilmesi için ek rapor alınması ve sonucuna uygun şekilde hüküm verilmesi gerekir.

Keza, dava dilekçesinde talep edilen tazminat tutarına reeskont faizi uygulanmış ise de, uyuşmazlığın ticari nitelik arzetmemesi nedeniyle reeskont değil yasal faiz istenilebileceği hususunun gözden kaçırılması, buna ilaveten dava dilekçesinde talep edilen miktara dava, ıslahla arttırılan kısma ise ıslah harcının yatırıldığı tarihten itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, hüküm altına alınan tüm alacağa dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi de usul ve yasaya aykırı olmuştur.

İzah edilen sebeplerle karar bozulmalıdır.Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar H.. Ö.., S.. S.. ve H.. B.. vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, davalılar H.. Ö.., S.. S.. ve H.. B.. yararına ( BOZULMASINA ), kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, oybirliğiyle karar verildi.Y23HD 16.11.2015 E.2015/236 – K.2015/7346

SAT GERİ KİRALA YÖNTEMİNDE AMORTİSMAN UYGULAMASI NASIL YAPILIR ?-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

– Şirketiniz tarafından finansal kiralama yöntemiyle kiralanan gayrimenkulün kiralama bedeli  (binanın rayiç bedeli veya sözleşmeye göre yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerinden düşük olanı) üzerinden aktife alınarak kullanma hakkının amortismana tabi tutulması,

 

– Şirketiniz tarafından finansal kiralama sözleşmesine göre yapılan kira ödemelerinin borç anapara ödemesi ve faiz gideri olarak ayrıştırılması, bu ayrıştırma işleminin her bir dönem sonunda (finansal kiralama sözleşmesinde yer alan kira ödemelerinin yapılacağı tarih) kalan borç tutarına sabit bir dönemsel faiz oranı uygulanmak suretiyle yapılması, hesaplanan faiz giderlerinin ise ilk yıl iktisadi kıymetin maliyetine eklenmesi sonraki yıllar ise gider veya maliyet olarak dikkate alınması,

 

– Şirketinizce sat-geri kirala yöntemiyle gayrimenkul olarak kullanılmak üzere finansal kiralama yolu ile kiralanacak ve sözleşme süresi sonunda devralınacak gayrimenkulün kira süresi boyunca “Haklar” hesabında, devirden sonra ise “Binalar” hesabında takip edilmesi, ilgili kıymete ilişkin maddi olmayan duran varlıklar hesabında yer alan birikmiş amortismanların ise maddi duran varlıklara ilişkin birikmiş amortismanlar hesabına devredilmesi ve ilgili gayrimenkulun 333 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği eki amortisman listesinin “1.Binalar” başlıklı bölümünün ilgili alt bölümü kapsamında değerlendirilerek itfa edilmesi,

 

– Gayrimenkulun, Haklar hesabında aktifleştirilerek itfa etmeye başlanılan tutarın tamamen itfa edilmesinden evvel şirketinize bir bedel karşılığı devrolunması durumunda,  devir bedelinin eklenmesiyle bulunan tutar üzerinden amortisman ayrılmaya devam edilmesi

 

gerekmektedir.

 

Faydalı ömrü 50 yıl ve amortisman oranı %2 olan bir binanın finansal kiralama yöntemiyle 10 yıllığına kiralanmış olduğu bir durumda konu aşağıdaki şekilde örneklendirilebilir:

-Binanın kullanma hakkı 1.000.000 TL üzerinden aktifleştirilmiş ve kiralama süresince (1.000.000 TL x %2 x 10 yıl=) 200.000 TL amortisman ayrılmıştır.

-Söz konusu binanın, finansal kiralama süresi sonunda sözleşme gereği 50.000 TL bedelle devir alınmış olduğu durumda Haklar hesabındaki tutar (1.000.000 TL) ve devir bedelinin (50.000 TL) toplamı (1.050.000 TL) Binalar hesabına kaydedilecek; bu binaya ilişkin maddi olmayan duran varlıklarda yer alan birikmiş amortisman tutarı toplamı (200.000 TL) ise maddi duran varlıklara ilişkin birikmiş amortismanlar hesabına devredilecektir.

-Söz konusu binaya 11. yıldan başlayarak 21.250 TL amortisman ayrılabilecektir. (1.000.000 TL x %2=20.000 TL ve maliyete eklenen devir bedeli için binanın kalan ömrüne göre belirlenen oran ve süreye göre hesaplanan tutar 50.000 TL x %2,5=1.250 TL)

KİRA TESBİT DAVASI ( Uygulanacak Dönem – Kira Sözleşmesinin Başlangıç Tarihi )

Y6HDEsas : 2015/6612Karar : 2015/9219Tarih : 02.11.2015 KİRA TESBİT DAVASI ( Uygulanacak Dönem – Kira Sözleşmesinin Başlangıç Tarihi )
KİRA SÖZLEŞMESİNİN BAŞLANGIÇ TARİHİ ( Yeni Kira Bedellerinin Uygulanmaya Başlatıldığı Tarih )
KİRA ARTIŞ İHTARNAMESİ ( Uygulanacağı Dönem Yönünden )
USULİ KAZANILMIŞ HAK ( Kira Tesbit Davası – Kamu Düzeni )

Kira bedellerinin her yıl 10 haziran ayında ödenmesi kira sözleşmesinin başlangıç tarihini değiştirmez.

Sözleşmede kira artışı varsa, ihtara gerek olmadan tesbiti istenilen dönemin sonuna kadar dava açılabilinir;

Sözleşmede kira artış şartı yoksa, dönem başlamadan 30 gün önce açılan davanın dava dilekçesinin tebliğ ettirilmesi ya da ihtarla kiranın artırılacağının ihtar edilerek dönem başlamadan 30 gün önce bu ihtarın tebliği ile davanın dönem sonuna kadar açılması gerekir.fk

Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı kira parasının tesbiti davasına dair karar, davacı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava kira bedelinin tesbiti istemine ilişkindir.

Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir

Hükme esas alınan kira sözleşmesi 01.05.1984 başlangıç tarihli ve bir yıl sürelidir.

Aylık kira 12.000 TL(eski para) olarak ödeneceği belirlenmiş kira sözleşmesinde artış şartı kararlaştırılmamıştır.

Davacı vekili dava dilekçesinde
10.6.2012 başlangıç tarihli yeni dönem aylık kira bedelinin KDV dahil 896 TL den yıllık kira bedelinin 11.328 TL eksik teminat farkının 1.598.64 TL ve damga vergisinin 47.52 TL olmak üzere toplam 12.974.16 TL olarak hak ve nesafete göre tespitini istemiştir.

Davalı vekili ise
istemin fahiş olduğunu her yıl artırmanın katlanarak gittiğini bu artışın yasalara aykırı olduğunu, yürürlülüğe giren TBK 344. maddesine göre artırılarak kira bedelinin ödendiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

Kira sözleşmesi başlangıcı 1.5.1984 tarihi olmasına rağmen yıllık ödenen kira bedellerinin her yıl 10 Haziran ayında ödendiği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Kira bedellerinin her yıl 10 haziran ayında ödenmesi kira sözleşmesinin başlangıç tarihini değiştirmez.

Kira bedelinin tesbiti istenilen dönem başlangıç tarihinden itibaren istenebilmesi için ya sözleşmede artış şartının bulunması ya da dava tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6098 sayılı kanunun 345. maddesi gereğince tesbiti istenilen kira dönemi başlangıcından engeç 30 gün önceki bir tarihte ya da kiraya veren tarafından bu süre içinde kira bedelinin artırılacağına ilişkin olarak kiracıya yazılı bir bildirimde bulunmuş olması koşuluyla izleyen yeni kira dönemi sonuna kadar davanın açılması halinde belirlenen kira bedelinin kira başlangıcından itibaren kiracıyı bağlayacağı belirtilmiştir.

Yani sözleşmede kira artışı varsa ihtara gerek olmadan tesbiti istenilen dönemin sonuna kadar dava açılabileceği,
artış şartı yoksa dönem başlamadan 30 gün önce açılan davanın dava dilekçesinin tebliğ ettirilmesi ya da ihtarla kiranın artırılacağının ihtar edilerek dönem başlamadan 30 gün önce bu ihtarın tebliği ile davanın dönem sonuna kadar açılması gerekir.

Olayımızda kira başlangıcı 01.05.1984 başlangıç tarihli ve bir yıl süreli olup sözleşmede artış şartı yoktur.O nedenle kira başlangıç tarihine göre 26.04.2012 keşide 27.04.2012 tebliğ tarihli ihtar TBK 345. maddesinde belirtilen dönem başlangıcından 30 gün öncesini kapsamamaktadır.

Mahkemece 10.06.2012 tarihinden itibaren kira bedelinin tesbitine karar verilmiş ise de bu karar davalı tarafından temyiz edilmemiş davacı tarafından temyiz edilmiş ise de durum kamu düzenine ilişkin bulunduğundan kazanılmış hak olarak kabul edilemez.

O nedenle davacıya 01.05.2013 tarihinde başlayan dönem için kira bedelinin artırılmasının istenip istenmediğinin sorulması ve bu dönem için kira bedelinin artırılmasını istediği takdirde işin esasının incelenmesi istemediği takdirde davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığından hükmün bozulması gerekmiştir.Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile   hükmün ( BOZULMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.

Belediyeden tahsil edilemeyen alacak için şüpheli alacak veya değersiz alacak karşılığı ayrılıp ayrılamayacağı.

T.C.

GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ   DAİRESİ BAŞKANLIĞI

MÜKELLEF   HİZMETLERİ USUL GRUP MÜDÜRLÜĞÜ

Sayı

:

11395140-105[323-2015/VUK1-19381]-99327

01/12/2015

Konu

:

Belediyeden tahsil edilemeyen alacak için şüpheli   alacak veya değersiz alacak karşılığı ayrılıp ayrılamayacağı.

 

İlgi özelge talep formunuz ile kurumunuzdan alınan ek bilgi ve belgelerden;

– … Belediyesi ile … tarihinde … – … tarihleri arasında katı atıkların toplanması, taşınması ve süpürülmesi işi için sözleşme imzaladığınız, sözleşme kapsamında verilen hizmetler için aylık hakedişler ile şirketiniz tarafından faturaların düzenlendiği,

– 06.12.2012 tarihli Resmi Gazete yayımlanan 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun uyarınca … tarihinden sonra … Belediyesi sorumluğundaki bazı yerlerin … Belediyesine katıldığı,

– Şirketinizce, … Belediyesine katılan yerlerde mezkûr sözleşme kapsamında hizmetlerin yürütüldüğü ifade edilmekle beraber, … Belediyesinin hali hazırda kendileri ile sözleşmesi bulunan firmayla hizmetin devamı yönünde karar aldığı ve uyguladığı, konu ile ilgili olarak … Valiliği ile Büyükşehir Belediyesi ile de yazışmalar yapıldığı,

– Katılan yerlerle ilgili olarak hakedişin … Belediyesine düzenlenmekle beraber bu belediyece onaylanmadığı, … tarihinde düzenlenen faturanın anılan Belediyeye gönderildiği,

– Söz konusu fatura ile ilgili olarak icra takibinde bulunulduğu, … Belediyesinin itirazı üzerine takibin durdurulmasına karar verildiği belirtilerek

söz konusu alacak için karşılık ayrılıp ayrılamayacağı ile değersiz alacak olarak kabul edilip edilmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun “Şüpheli alacaklar” başlıklı 323 üncü maddesinde,

Ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; 

            1. Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;

            2. Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar;

            Şüpheli alacak sayılır.

            Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.

            Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.

            Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir.“,

Değersiz alacaklar” başlıklı 322 nci maddesinde ise “Kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacaklar, değersiz alacaktır.

            Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler.

            İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde hükmüne giren değersiz alacakları, gider kaydedilmek suretiyle yok edilirler.

hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıda verilen hükümlere göre, şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi veya değersiz alacak olarak doğrudan zarar yazılabilmesi için ortada bir alacak söz konusu olmalı ve alacak, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili bulunmalıdır. Başka bir ifadeyle, alacak, işletme faaliyetleriyle ilgili olmalı, ticari ve zirai, kazancın normal gerekleri çerçevesinde doğmalıdır.

Diğer taraftan, borcu sona erdiren sebeplerden birisi imkânsızlıktır. Sözleşmenin kurulması sırasında ortaya çıkan imkânsızlığa başlangıçtaki imkânsızlık; sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkan imkânsızlığa ise sonraki imkânsızlık denir. Başlangıçtaki objektif imkânsızlık, sözleşmenin batıl olmasına neden olur. Sonraki imkânsızlık, şayet borçlunun kusurundan ileri geliyorsa kusurlu imkânsızlık, borçluya yükletilemeyen bir sebepten ileri geliyorsa kusursuz imkânsızlık ismini alır. İmkânsızlık bir borcun ifasının çeşitli sebeplerle (umulmayan hâl, kaza, zorlayıcı sebep vb.) mümkün olmamasıdır. İmkânsızlık nedeniyle asıl borç ve ona bağlı ikinci dereceden borçlar ortadan kalkar. İmkânsızlık kısmi veya tam olabilir.

Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle imkânsızlaşırsa, borç sona erer. Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkânsızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder. Kanun veya sözleşmeyle hasarın alacaklıya yükletilmiş olduğu durumlar, bu hükmün dışındadır. Ancak, taraflar sözleşmede, bir tarafın borcunun ifası kusuru bulunmaksızın imkânsızlaşsa bile diğer tarafın kendi borcunu ifa edeceğini, önceden ifa etmişse geri alamayacağını kararlaştırabilir.

Borcun ifası borçlunun sorumlu tutulamayacağı sebeplerle kısmen imkânsızlaşırsa borçlu, borcunun sadece imkânsızlaşan kısmından kurtulur. Ancak bu kısmi ifa imkânsızlığı önceden öngörülseydi taraflarca böyle bir sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, borcun tamamı sona erer.

Somut olayda, … Belediyesi ile şirketiniz arasında … tarihinde … – …  tarihleri arasında katı atıkların toplanması, taşınması ve süpürülmesi işi için iki tarafa borç yükleyen sözleşme imzalandığı, 06.12.2012 tarihli Resmi Gazete yayımlanan 6360 sayılı Kanun uyarınca 30.03.2014 tarihinden sonra … Belediyesi sorumluğunda olup sözleşme kapsamındaki bazı yerlerin … Belediyesine katıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla 30.03.2014 tarihinden sonrası için … Belediyesine katılan yerler bakımından imkânsızlık hali ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda anılan yerler bakımından, sözleşmede ayrıksı hüküm bulunmamak şartıyla imkânsızlık nedeniyle şirketinizin sözleşme kapsamındaki borcunun ortadan kalktığı söylenebilir. Aynı yerler bakımından hizmet sunumu ile ilgili olarak … Belediyesi ile şirketiniz arasında akdedilmiş bir sözleşmenin olmadığı da dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Özelge talebinize konu olayda şirketinizce … Belediyesine hizmet verildiği ve dolayısıyla bir alacağınızın olduğu ifade edilmekle birlikte, … Belediyesi, … Valiliği, Büyükşehir Belediyesi, … Belediyesi yazışmalarında hizmet ifasının gerçekleşmesi ve kabulü yönünde bir bilgi ve belge bulunmadığı gibi, … Belediyesi, 30.03.2014 tarih ve 24.00 itibarıyla sorumluluğuna geçen mahallelerde şirketinizin çalışma yürütmesinin yasal olmadığını belirtmiş ve hakedişi de kabul etmemiştir.

Buna göre; mevcut aşama itibarıyla şirketinizin faaliyetiyle ilgili bir hizmet ve/veya alacağın varlığı hususları belirsiz olduğundan konunun Vergi Usul Kanununun alacaklarda amortisman müessesesi (şüpheli alacak karşılığı / değersiz alacak) çerçevesinde değerlendirilebilmesi mümkün değildir.

Bilgi edinilmesine ve gereğini rica ederim.

Sat Geri Kirala yöntemi ile tekrar aktife alınan taşınmaz için gayrimenkul satış kazancı istisnası uygulanır mı ?-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

T.C.

GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI

 BÜYÜK MÜKELLEFLER VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef   Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

64597866-125[5-1 (e)-2015]-3507

24/02/2016

Konu

:

Aktifte kayıtlı bulunan taşınmazın leasing şirketine   satılıp geri kiralanmasından sonra sözleşme sonunda 3.kişilere tekrar   satışında gayrimenkulün edinim tarihi olarak hangi tarihin dikkate alınacağı

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve dilekçelerinizde, iki yıldan daha uzun süredir aktifinizde bulundurduğunuz binanın sat-kirala-geri al yöntemiyle finansal kiralama şirketine satılacağı belirtilerek  sözleşme süresi sonunda geri alınacak binanın şirketinizce üçüncü bir kişiye satılması durumunda  kurumlar vergisi ve katma değer vergisi istisnalarından faydalanması için taşınmazın edinim tarihi olarak hangi tarihin dikkate alınması gerektiği konusunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN:

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde; kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazların satışından doğan kazancın % 75’lik kısmı, anılan hükümdeki koşullara uyulmak şartıyla, kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. Anılan bendin birinci paragrafında yer alan parantez içi hüküm, 6495 sayılı Kanunun 42 nci maddesi ile 02.08.2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere değiştirilmiş ve sat-kirala-geri al yöntemiyle yapılacak finansal kiralamalarda doğacak kazancın belirli şartlarla vergiden müstesna tutulması sağlanmıştır.

 

Anılan Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin 6495 sayılı Kanunun 42 nci maddesiyle değiştirilen parantez içi hükmünde;

 

(Taşınmazların; kaynak kuruluşlarca, kira sertifikası ihracı amacıyla varlık kiralama şirketlerine satışı ile 21/11/2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında geri kiralama amacıyla ve sözleşme sonunda geri alınması şartıyla, finansal kiralama şirketlerine satışı ve varlık kiralama ile finansal kiralama şirketlerince taşınmazın devralındığı kuruma satışından doğan kazançlar için bu oran %100 olarak uygulanır ve bu taşınmazlar için en az iki tam yıl süreyle aktifte bulunma şartı aranmaz. Ancak söz konusu taşınmazların; kaynak kuruluş, kiracı veya sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilememesi hâli hariç olmak üzere, varlık kiralama veya finansal kiralama şirketi tarafından üçüncü kişi ve kurumlara satılması durumunda, bu taşınmazların kaynak kuruluşta veya kiracıdaki varlık kiralama veya finansal kiralama şirketine devirden önceki kayıtlı değeri ile anılan kurumlarda ayrılan toplam amortisman tutarı dikkate alınarak satışı gerçekleştiren kurum nezdinde vergilendirme yapılır).” düzenlemeleri yer almaktadır.

           

           Konuya ilişkin ayrıntılı açıklamaların yer aldığı 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin;

 

5.6.2.2.1. Taşınmazlar” başlıklı bölümünde;

 

“….

            

            Elden çıkarılacak taşınmazlardan doğacak kazancın, bu istisna uygulamasına konu olabilmesi için taşınmazın Türk Medeni Kanununun 705 inci maddesi gereğince kurum adına tapuya tescil edilmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle, ilgili kurum adına tapuya tescili yapılmamış bir binanın satışından doğan kazanca bu istisna uygulanmayacaktır.

            

            Fiiliyatta cins tashihinin kurum adına tapuya tescilinin yapılmasında çeşitli nedenlerle gecikmeler olabilmektedir. Bu gibi durumlarda, taşınmazın işletme aktifinde iki yıl süreyle bulunup bulunmadığının, tespitinde, işletmede iki yıldan fazla süreyle sahip olunarak fiilen kullanıldığının, yapı inşaatı ruhsatı, vergi dairesi tespiti veya resmi kurum kayıtlarından birisi ile tevsik edilebilmesi mümkün olabilecektir. 

            

            Örneğin; organize sanayi bölgeleri tarafından verilen tahsis belgesine istinaden veya çeşitli nedenlerle iki yıldan fazla süreyle fiilen kullanılan ancak, tapuda kurum adına henüz tescil edilmemiş bir taşınmazın tahsis belgesine dayanılarak veya zilyetliğin devri suretiyle satılması durumunda bir taşınmaz satışından bahsedilemeyeceğinden istisna uygulanmayacak, ancak, iki tam yıl kullanıldığı yukarıda yer alan açıklamalar çerçevesinde tevsik edilen taşınmazın tapuda kurum adına tescil edildikten sonra satılması halinde, satıştan elde edilen kazançlar bu istisna kapsamında değerlendirilecektir. 

                ….” 

  

            “5.6.2.3.1. İki tam yıl süre ile aktifte bulundurulma” başlıklı bölümünde;

            

            “İstisna uygulamasına konu olacak taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının en az iki tam yıl (730 gün ) süreyle kurumun aktifinde yer alması, diğer bir ifadeyle kurumun bu değerlere iki tam yıl süreyle bilfiil sahip olması gerekmektedir. 

 

            ….”

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Ayrıca, 6361 sayılı Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanununun 18 inci maddesinde, finansal kiralama sözleşmesinin, kiralayanın, kiracının talebi ve seçimi üzerine üçüncü bir kişiden veya bizzat kiracıdan satın aldığı veya başka surette temin ettiği veya daha önce mülkiyetine geçirmiş bulunduğu bir malın zilyetliğini, her türlü faydayı sağlamak üzere kira bedeli karşılığında, kiracıya bırakmasını öngören sözleşme olduğu, 23 üncü maddesinde, finansal kiralama konusu malın mülkiyetinin kiralayana ait olduğu ancak taraflar sözleşmede, sözleşme süresi sonunda kiracının, malın mülkiyetini satın alma hakkını haiz olacağını kararlaştırabilecekleri hüküm altına alınmıştır.

 

Bunun yanında, Türk Medeni Kanununun  “B. Taşınmaz  mülkiyetinin kazanılması” alt başlığının altında yer alan “I. Tescil” başlıklı 705 inci maddesinde, taşınmaz mülkiyetinin kazanılmasının tescille olduğ; miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyetin tescilden önce kazanılacağı ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesinin, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlı olduğu hükme bağlanmıştır.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, şirketinizin aktifinde kayıtlı binanın sat-kirala-geri al yöntemiyle finansal kiralama şirketine devredilmesi ve daha sonra kira süresinin sonunda tekrar şirketinizce devralınması halinde, Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uygulaması açısından iki yıllık sürenin hesabında, söz konusu binanın kira süresinin sonunda şirketiniz adına tapuda tekrar tescil edildiği tarih esas alınacaktır.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

– 1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler ile her türlü mal ve hizmet ithalatının KDV ye tabi olduğu,

 

-17/4-r maddesinde, kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimlerinin vergiden istisna olduğu,

 

İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimlerinin ise istisna kapsamında yer almadığı,

 

İstisna kapsamında teslim edilen kıymetlerin iktisabında yüklenilen ve teslimin yapıldığı döneme kadar indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisinin, teslimin yapıldığı hesap dönemine ilişkin gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınacağı,

 

– 02.08.2013 tarihinde yürürlüğe giren 17/4-y maddesinde, 21/11/2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında; finansal kiralama şirketlerince bizzat kiracıdan satın alınıp geriye kiralanan taşınmazlara uygulanmak üzere ve kiralamaya konu taşınmazın mülkiyetinin sözleşme süresi sonunda kiracıya devredilecek olması koşulu ile kiralanmaya konu taşınmazların kiralayana satılması, satan kişilere kiralanması ve devrinin KDV den istisna olduğu,

 

hüküm altına alınmıştır.

 

Konuyla ilgili olarak 01.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliğinin II.F/4.16., 4.16.1., 4.21. bölümlerinde;

 

4.16. İki Tam Yıl Süreyle Sahip Olunan İştirak Hisseleri ve Taşınmazların Satışı

            

            3065 sayılı Kanunun (17/4-r) maddesi uyarınca, kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dâhil) bankalara devir ve teslimleri KDV’den müstesna olup, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimleri ise istisna kapsamı dışındadır.

            

            Diğer taraftan madde hükmüne göre, istisna kapsamında teslim edilen kıymetlerin iktisabında yüklenilen ve teslimin yapıldığı döneme kadar indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisi, teslimin yapıldığı hesap dönemine ilişkin gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınır.

           

             3065 sayılı Kanunun (17/4-r) maddesi uyarınca yapılan teslimlerle ilgili alış ve giderlere ait KDV’nin indiriminde ise aşağıdaki şekilde hareket edilir:

            

            – İşlemin yapıldığı tarihe kadar indirim yoluyla telafi edilen kısım için herhangi bir düzeltme yapılması gerekmez.

            

            – Satış tarihine kadar indirilemeyen kısım ise indirilecek KDV hesaplarından çıkarılarak “İlave Edilecek KDV” olarak beyan edilir ve teslimin yapıldığı hesap dönemine ilişkin gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider veya maliyet olarak dikkate alınır.

            

            4.16.1. Taşınmaz Satışlarında İstisna Uygulaması

            

            Satışa konu edilecek taşınmazlar (arsa, arazi, bina) ile iştirak hisselerinin satışında istisna uygulanabilmesi için kurumların aktiflerinde, belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde asgari 2 tam yıl (730 gün) kayıtlı bulunmuş olması gerekmektedir.

 

            İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan (taşınmazların mutat olarak alım satımının yapılması veya kiraya verilmesi) kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmazların tesliminde istisna hükmü uygulanmaz.

           

             İstisna, satış yoluyla gerçekleştirilen devir ve teslimlerde uygulanır. Bağış, hibe şeklinde yapılan devir ve teslimler istisna kapsamı dışındadır.

            … 

           

             4.21.Finansal Kiralama Şirketlerince Taşınmazların Bizzat Kiracıdan Satın Alınması, Satan Kişilere Kiralanması ve Kiralayana Satılması (Sat-Kirala-Geri Al) İşlemi

            

            3065 sayılı Kanunun (17/4-y) maddesine göre, 21/11/2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında, finansal kiralama şirketlerince bizzat kiracıdan satın alınıp geri kiralanan taşınmazlara uygulanmak üzere ve kiralamaya konu taşınmazın mülkiyetinin sözleşme süresi sonunda kiracıya devredilecek olması koşulu ile kiralamaya konu taşınmazların kiralayana satılması, satan kişilere kiralanması ve devri işlemi KDV’den istisna edilmiştir.

            

            Buna göre, finansal kiralama şirketlerinin 6361 sayılı Kanun kapsamında, bir taşınmazı sahibinden satın alıp bizzat sahibine geri kiralaması işlemine, söz konusu taşınmazın mülkiyetinin sözleşme süresi sonunda kiracıya devredilecek olması koşulu ile KDV istisnası uygulanır.

            

            İstisna, kiralamaya konu taşınmazların satın alınması,  satan kişilere kiralanması ve tekrar kiralayana satılması ve devri işlemlerinde uygulanacak olup, aynı sözleşme kapsamındaki işlemlerin ayrıştırılarak farklı uygulamalara tabi tutulması mümkün değildir.

           

             Söz konusu istisna kısmi istisna kapsamında olup, finansal kiralama şirketine satılan taşınmazların iktisabında yüklenilen KDV’nin, 3065 sayılı Kanunun (30/a) maddesine göre düzeltilmesi gerekir.” denilmektedir.

 

Buna göre, şirketiniz aktifine kayıtlı taşınmazın sat-kirala-geri al işlemine konu edilerek finansal kiralama şirketine satışında mülkiyet devredilmekte olup kiralama süresi bitiminde mülkiyetin geri dönüşü söz konusu olduğundan taşınmazın kiralama süresince şirketinizin aktifinde kayıtlı görülmesi mümkün bulunmamaktadır. Dolayısıyla istisna kapsamında satılıp kiralanan ve sözleşme süresi sonunda geri satın alınan taşınmazın  şirketinizce üçüncü kişilere satışında Katma Değer Vergisi Kanunu 17/4-r maddesi kapsamında iki tam yıllık sürenin başlangıcı olarak taşınmazın kiralama süresi sonunda şirketiniz adına tapuda tescil tarihinin dikkate alınması gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

ÇANAKKALE SAVAŞLARI GELİBOLU TARİHİ ALAN BAŞKANLIĞININ TEŞKİLATI, ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI İLE PERSONELİ HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

28 Nisan 2016 PERŞEMBE Resmî Gazete Sayı : 29697
YÖNETMELİK
Kültür ve Turizm Bakanlığından:

ÇANAKKALE SAVAŞLARI GELİBOLU TARİHİ ALAN BAŞKANLIĞININ

TEŞKİLATI, ÇALIŞMA USUL VE ESASLARI İLE PERSONELİ

HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK

YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

MADDE 1 – 28/8/2014 tarihli ve 29102 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığının Teşkilatı, Çalışma Usul ve Esasları İle Personeli Hakkında Yönetmeliğin 17 nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “%20’sini” ibaresi “%30’unu” olarak değiştirilmiştir.

MADDE 2 – Aynı Yönetmeliğin 48 inci maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(1) Başkan, başkan yardımcısı, grup başkanları veya 1. hukuk müşavirinin, izin, hastalık, yurt içi ve yurt dışı seyahat veya diğer nedenlerle görevde bulunamadıkları sürelerde söz konusu görevler, vekâleten yürütülür. Başkanın izin, hastalık, yurt içi ve yurt dışı seyahat veya diğer nedenlerle görevde bulunamadığı sürelerde, başkan yardımcısı, başkan yardımcısının da görevde bulunmaması halinde ise Başkanın uygun gördüğü grup başkanı veya 1. hukuk müşaviri, Başkan veya başkan yardımcısı görevine dönünceye kadar Başkan Vekili sıfatıyla Başkanın yerine vekâlet eder. Yerine vekalet edilen, göreve başladığı anda, vekalet işlemi kendiliğinden sona erer. Bütün vekaletengörevlendirmeler Başkanın onayına tabidir. Başkanın herhangi bir nedenle görevden ayrılması halinde, vekâleten atama Bakan tarafından yapılır.”

MADDE 3 – Aynı Yönetmeliğin EK-1’inde yer alan “240” ibaresi “190” ve “40” ibaresi “90” olarak değiştirilmiştir.

MADDE 4 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 5 – Bu Yönetmelik hükümlerini Bakan yürütür.

Sulama Kooperatifi Ana sözleşmesi

T.C. GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI Tarım Reformu Genel Müdürlüğü SINIRLI SORUMLU SULAMA KOOPERATİFİ ANASÖZLEŞMESİ 2 SINIRLI SORUMLU ………………………………………………………………………………………………………………… …………………………………………………………………………………………………….. ………………………….SULAMA KOOPERATİFİ ANASÖZLEŞMESİ BİRİNCİ BÖLÜM KURULUŞ VE AMAÇ KURULUŞ : Madde 1- Bu anasözleşme hükümlerini kabul ederek ortaklığa giren ve girecek olan gerçek ve tüzel kişiler arasında ve ilişik haritada gösterilen bölge ve sınırlar içinde Sınırlı Sorumlu Sulama Kooperatifi kurulmuştur. Madde2-Kooperatifin Adı: Sınırlı Sorumlu …………………………………… …………………………………………………………………………………………………………….. Sulama Kooperatifidir. SÜRE: Madde 3- Kooperatifin süresi 30 yıldır. Bu süre genel kurul kararı ile uzatılabilir. YÖNETİM MERKEZİ VE ÇALIŞMA BÖLGESİ: Madde4- Kooperatifin yönetim merkezi ……………………… İli ………………………. ilçesi ………………………………………………………………………………………………………………………………………… …………….. dir. Madde5- Kooperatifin çalışma bölgesi …………………………………………… ……………………………………………………………………………………………………………………… … dir. Çalışma bölgesi içerisinde yer alan mahalle/köy vb. yerleşim yerlerinin ayrılmasında ve birleşmesinde ilgili kuruluşların görüşü alınır. AMAÇ VE ÇALIŞMA KONULARI Madde 6- Kooperatifin Amacı; Devletçe ikmal edilmiş veya edilecek sulama tesislerinden alınacak veya her ne suretle olursa olsun tarım sahalarından çıkarılacak suyun ziraatta kullanılması ile ilgili arazi tesviyesi, tarla başı kanalları, tarla içi sulama ve drenaj gibi zirai sulama tesislerini kurmak veya kurulmuş olan sulama tesislerini işletmek, işlettirmek ve bakımını yapmak ve yaptırmak. Madde 7- Bu amacın gerçekleştirilmesi için aşağıda belirtilen konularda faaliyet gösterir; a) Toprak muhafaza ve zirai sulama tekniğinin zaruri kıldığı hallerde ilgili kuruluşların teknik yardımından faydalanmak, b) Arazi ıslahını yapmak veya yaptırmak, c) Ortaklarına sulama ve tarla içi faaliyetler hakkında öğretici ve eğitici hizmetlerde bulunmak, d) Ortaklarına mevzuat ve protokol hükümlerine göre tesis ve işletme kredisi sağlamak, e) Sulama hizmetlerinin gerektirdiği elektrik enerjisini temin etmek ve bununla ilgili tesisleri kurmak ve işletmek, f) Kooperatif hizmetleri ve faaliyetleri ile ilgili sigortalama işlerinde aracılık etmek, g) Kooperatif hizmetleri ile ilgili her çeşit alet ve ekipmanları temin etmek, h) Ortakların temini, tedarik ve pazarlama faaliyetlerine yardımcı olmak, ı) Kooperatif ortaklarına ve ortak olmayan çiftçilere sulama konularında kamu ve özel kuruluşlarla işbirliği sağlayarak teknik yardım yapmak ve münavebe bitkilerinin ekimi için yardımcı olmak, j) Üretim, pazarlama, üretim- tüketim maddelerini sağlama, konularla ilgili işletme ve müesseselere katılmak. k) Kırsal turizm faaliyetinde bulunmak, l) Ortakların sosyal, kültürel ve ulaşım konularındaki ihtiyaçlarına yönelik faaliyette bulunmak, (Ortakların birinci derece yakınları olan anne, baba, eş ve çocukları bu hizmetlerden yararlanır.) m) Çevre korumaya yönelik faaliyetlerde bulunmak, n) Çalışma konularıyla ilgili şirket kurmak ve kurulmuş olan şirketlere iştirak etmek, o) Amaç ve çalışma konularında gazete, dergi, kitap çıkarmak ve her türlü yayın faaliyetlerinde bulunmak ve gerektiğinde seminer, sempozyum, panel, konferans gibi toplantılar düzenlemek. İKİNCİ BÖLÜM ORTAKLIK İŞLERİ ORTAKLIK ŞARTLARI: Madde 8- Ortaklarda aranacak şartlar şunlardır; a) Türk vatandaşı olmak, b) Kanuni ve medeni haklarını kullanma ehliyetin sahibi olmak, c) Ekli ………………………………………………….. haritada gösterilen alan içinde kendi veya eşi adına arazi sahibi olmak ve arazi üzerinde bizzat tarım üretimi yapmak veya kiracı yahut ortakçı vasıtasıyla yaptırmak. (Mal sahibi yerine ortakçı veya kiracı da sulama hizmetlerine münhasır olmak üzere ortaklık hak ve vecibelerine vekaleten haiz olur.) d) Bu anasözleşmede yazılı ortaklık görev, hak ve sorumluluğunu yazılı olarak kabul etmiş olmak, Kooperatife; bu anasözleşmenin 8. maddesinin c fıkrasındaki ortaklık şartlarına haiz kamu ve özel hukuk tüzel kişileri ortak olabilir. Tüzel kişiler, kooperatifle olan ilişkilerini ortaklık vecibelerini ve anasözleşme hükümlerinin gereğini kanuni temsilcisi vasıtasıyla yerine getirirler. Her tüzel kişi ancak bir oyla ortaklığını temsil eder. ORTAK SAYISI: Madde 9- Kooperatifin ortak sayısı, ekli haritada hudutları belirtilen sahada arazi işletme hakkına sahip olabilecekler ile sınırlıdır. Ancak, kuruluşta en az 7 ortak aranır. İlgili kamu kuruluşu yatırımlarından faydalanabilmek için yapılacak kuruluş genel kurulunda en az 15 ortak olması gerekir. ORTAKLIĞA KABUL: Madde 10- Kooperatife girmek isteyenler, (Tüzel kişilerde kanuni temsilciler) müteşebbis heyet veya yönetim kurulu başkanlığına kooperatif anasözleşmesi hükümlerini bütün hak ve ödevleri ile birlikte kabul ettiğini belirten bir ortaklık taahhütnamesi doldurarak müracaat etmeleri icap eder. Yönetim Kurulu giriş isteğinde bulunanların anasözleşmede gösterilen ortaklık şartlarını taşıyıp taşımadıklarını araştırarak uygun olanların ortaklık dilekçesine istinaden kabul kararını yazar. Giriş istekleri müracaat tarihinden itibaren en çok bir ay içinde incelemeye ve cevap vermeye mecburdur. Kurucu ortaklar, kuruluşta bu sözleşmeyi imzalamak suretiyle, ortaklık hak ve ödevlerini bütünüyle kabul etmiş olurlar. Ortaklığa kabul, yönetim kurulunun onayı ile birlikte peşin alınması gereken ortaklık paylarının ödenmesi ve ortaklık defterinin imzalandığı tarihten itibaren tamam olur. Yönetim kurulu giriş isteğinde bulunanların ana sözleşmede gösterilen ortaklık şartlarını taşıyıp taşımadıklarını araştırmak uygun görülenleri ortaklığa kabul etmek zorundadır. Ortaklığa kabul edilmeyenlerin, denetçiler vasıtası ile ilk genel kurula itirazda bulunmaya hakları vardır. Genel Kurulun kararına göre işlem yapılır. ORTAKLIK GÖREVLERİ: Madde 11- Ortakların görevleri şunlardır; a) İlgili kanunlar, ana sözleşme ve yönetmelik hükümlerine uymak, b) Kooperatifin çıkarlarına ve alınan kararlara aykırı davranışlarda bulunmamak, kooperatifin tüm hizmetlerine yardımcı olmak, c) Yüklendiği ortaklık paylarını, varsa ek ödemelerini, kredi ve avanslardan doğan ve vadesi gelen borcunu zamanında ödemek, d) Kooperatife olan her türlü vecibelerini yerine getirmek, e) Finansman müesseselerinden kooperatif adına ortakların müteselsil kefaleti ile kredi alınması sonucunda bu teşekküllere karşı doğan borçların yerine getirilmesinde payına düşeni zamanında yerine getirmek, ORTAKLIKTAN ÇIKMA: Madde 12- Her ortağın kooperatiften çıkma hakkı vardır. Ancak ortaklar; a) Tesisler ikmal edilip işletmeye açılmadan, b) Tesisler için yapılmış olup, kendi hisselerine düşen masrafları ödemeden ortaklıktan ayrılamazlar. Ortağın kooperatiften çıkma işinin kesinleşmesi için taahhütlerini tamamlamış olması şarttır. Yukarıda sayılan şartlar yerine getirildikten sonra proje sahası içerisindeki arazinin satan veya devreden ortaklar, bir hesap devresi sonunda en az 6 ay evvel bir dilekçe ile yönetim kuruluna haber vermek şartıyla bilançonun genel kurulda tasvibini müteakip kooperatiften çıkabilirler. Yönetim kurulu, anasözleşmeye uygun olarak yapılacak isteğe rağmen, bir ortağın kooperatiften istifasını kabulden kaçınacak olursa, ortak çıkma dileğini noter aracılığı ile kooperatife bildirir. Bildiri tarihinden itibaren çıkma gerçekleşir. Şayet ortağın çıkması kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikte ise, ayrılmak isteyen ortağın belirli bir tazminat ödemesi genel kurulca hükme bağlanabilir. Ortağın ölümü ile ortaklık sıfatı sona erer. Ölen ortakların mirasçılarından birisi veya birkaçı 8. maddedeki şartları taşımak koşuluyla kooperatife ortak olabilir. ORTAKLIKTAN ÇIKARILMA: Madde 13- Ortaklıktan çıkma şartları; a) 8. maddede sayılan ortaklık niteliğini sonradan yitirenler, b) İmzaladığı taahhütnameye aykırı hareket edenler, c) 11. madde de belirtilen görevleri yerine getirmeyenler, d) 2 yıl üst üste sulama ücretini ödemeyenler, e) Ortak alınmış kimsenin ortaklık şartlarına sahip olmadığı kooperatife girdikten sonra meydana çıkmış bulunanlar, f) Üç defa arka arkaya genel kurul toplantısına katılmayanlar. Yönetim kurulu kararıyla kooperatiften çıkarılmaları için genel kurula teklif edilir. Madde 14- Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Ortaklar anasözleşmede gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılmaz. Kooperatiften çıkarma gerekçeli olarak yönetim kurulu karar defterine ve ortaklar defterine işlenir. Yönetim Kurulunun kendisi hakkında çıkarılma kararı aldığı ortak genel kurulun bu konu ile ilgili olarak alacağı kararda oyunu kullanamaz, ancak karşı görüşü genel kurul tutanağına geçirtir. Genel kurulca verilen çıkarılma kararının onaylı örneği, çıkarılan ortağa on gün içinde tebliğ edilmek üzere notere verilir. Bu ortak tebliğ tarihinden itibaren üç ay içerisinde itiraz davası açabilir. Ortak hakkında genel kurulca verilecek karara karşı ortağın itiraz davası hakkı saklıdır. Üç aylık süre içinde mahkemeye başvurarak itiraz edilmeyen çıkarılma kararları kesinleşir. Haklarında çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların, ortaklık hak ve hükümlülükleri çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder. ÇIKAN VEYA ÇIKARILAN ORTAKLARLA HESAPLAŞMA SÜRESİ VE YÜKÜMLÜLÜK: Madde 15- Çıkan veya çıkarılan ortakların kendilerinin veya mirasçılarının kooperatifin yedek akçeleri, malları üzerinde hiç bir hakları yoktur. Mevcut olan haklar, ise ortağın ayrıldığı yılsonu bilançosuna göre hesaplanır. Ortağın ayrılmasıyla kooperatifin varlığını tehlikeye düşürecek bir durumun mevcut olması halinde kooperatifin tazminat isteme hakkı saklıdır. Çıkan ve çıkarılan ortaklara yapılacak iade ve ödemeler kooperatifin varlığını tehlikeye düşürecek nitelik taşıyorsa, iade ve ödemeler süresi genel kurulca 3 yılı aşmamak üzere geciktirilebilir. Çıkan veya çıkarılan ortaklar ile mirasçılarının alacak ve hakları; bunları isteyebilecekleri günden itibaren 5 yıllık süre sonunda zaman aşımına uğrar. Ancak, genel kurul yetkisine bağlı olarak alınan kredilerde, ortakların sorumluluğu geri ödeme süresince devam eder. Kooperatiften çıkan, çıkarılan ve ölen ortakların, ortaklık zamanlarına ait zararlardan dolayı sorumlulukları ayrıldıkları yıla ait bilançonun genel kurulca kabulünden başlayarak iki bilanço yılı devam eder. Çıkan veya çıkarılan ortaklar tarafından o güne kadar gerek sermaye payı olarak ve gerekse mevduat olarak kooperatife yatırılmış bulunan paralar, tahakkuk eden paralar karşılığı düşüldükten sonra faizsiz olarak ilgililere geri verilir. Madde 16- Çıkan veya çıkarılanlara yapılacak ödemeler toplamı, ödenmiş kooperatif sermayesinin tutarının 1/10’unu geçemez. Bu miktarı geçen ödemeler ertesi yıla aktarılır. Bu aktarmalar ortak alacağının 5 yıllık zaman aşımı süresine kadar bekletilemez. Çıkarılanlara yapılacak ödemenin sırası ölenlere ve ayrılanlara ait ödemelerden sonra başlar. ORTAKLIĞA TEKRAR ALINMA ŞARTLARI: Madde 17- Kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortakların ayrılma sebepleri ortadan kalkınca kooperatife tekrar alınmalarında 8. maddedeki kooperatife giriş işlemleri uygulanır. Çıkarılan ortakların tekrar kooperatif ortaklığına kabul edilmeleri konusundaki yazılı istekleri ilk toplanacak genel kurul onayına sunulur. Genel kurulca kabulünden sonra ortaklık işlemleri tamamlanarak ortaklığa kabul edilmiş olur. Çıkan veya çıkarılan ortak yeniden ortaklığa kabul edildiğinde evvelce kooperatife ödediği paraları geri almışsa bu parayı tekrar ödemek zorundadır. ORTAKLARIN HAKLARI, ORTAKLIĞIN DEVRİ, ORTAKLIĞIN SONA ERME ŞEKLİ VE ORTAKLIK SENEDİ: Madde 18- Ortakların hakları şunlardır: a) Kooperatifin genel kurul toplantısına katılmak, b) Genel kurul, toplantılarından önce bilanço, gelir-gider hesapları yıllık çalışma rapor ve kooperatifin bir yıl sonra yapacağı çalışmaya ait iş programlarını incelemek, denetçilerin yaptığı denetimlere ait sonuçları yazılı olarak istemek, c) Gerektiğinde ilgili makamlara başvurarak görev ve hakları ile ilgili konularda yardımcı olunmasını istemek. e) Kanun ve ana sözleşmede yazılı her türlü haklardan faydalanmak. f) Kooperatif hakkında bilgi edinmek, ORTAKLARIN HAKLARINI KULLANMA ŞEKLİ: Madde 19- Ortakların haklarını kullanma şekilleri: a) Ortakların eşit oldukları haklar (bizzat oy kullanmak, iptal davası açmak, gelir- gider farkı almak gibi) aleyhinde değişiklik yapılamaz. b) Ortaklar, kooperatif faaliyetleri ve yönetim kurulu üyeleri hakkında denetçilere her zaman başvurabilirler. c) Her ortak kendi isteği ile kooperatiften çıkabilir, ancak temsil yolu ile kooperatiften çıkamaz. Çıkma isteği yönetim kurulunca karara bağlandığı andan itibaren ortaklıktan çıkması kabul etmiş sayılır. Yönetim Kurulu ana sözleşmeye uygun olarak yapılacak isteğe rağmen bir ortağın kooperatiften istifasını kabulden kaçınacak olursa, ortak çıkarma dileğine noter aracılı ile kooperatife bildirir. Bildiri tarihinden itibaren çıkma gerçekleşir. d) Kooperatif ortaklarından herhangi birisi, genel kurulda tespit ettiği usulsüzlüklere genel kurulda itiraz edebileceği gibi itirazının genel kurul tutanağına da yazdırabilir. ORTAKLIĞIN SONA ERME ŞEKLİ: Madde 20- Ortaklık aşağıdaki hallerde sona erer; a) Ortağın çıkma isteğinin kabulü, b) Ortağın ölümü, c) Ortaklığın devredilmesi, ORTAĞIN ÖLÜMÜ VE ORTAKLIĞIN DEVRİ: Madde 21- Ortağın ölümü halinde ortaklık kanuni mirasçılarına geçer. Mirasçılar aralarında anlaşarak paylarını işlerinden birine veya birkaçına 8. maddedeki şartları taşımak kaydıyla devrini isteyebilir. Bu durumda ölen ortakların mali hakları da aynen devredilmiş olur. Miras yoluyla ortaklık haklarını devir alan ortak eski ortağın tüm hak ve vecibelerinden yararlanır. Ölen ortakların mirasçıları da ayrılmak istedikleri zaman hesaplaşmada ödeme önceliğinden faydalanırlar. ORTAKLARIN PAYLARININ DEVRİ: Madde 22- Ortaklık payları, yönetim kurulu tarafından onaylanmak şartıyla, ortak olmayan ve yeterli ödeme gücüne ortaklık şartlarına sahip olan gerçek ve tüzel kişilere devredilebilir. Anlaşan kişiler arasında düzenlenen temlik senedi bir dilekçe ile yönetim kurulu başkanlığına sunulur. Bunu olumlu cevap verildiği ve devralanın ortaklık defteri ile ilgili işlemleri tamamladığı tarihten itibaren ortaklık payları ile diğer tüm hakları devredilmiş sayılır. ORTAKLIK SENEDİ: Madde 23- Her ortağın ortaklık haklarının ada yazılı ortaklık senedi ile temsil olunması şarttır. Bu senede kooperatifin unvanı, senet sahibinin adı ve soyadı, iş ve ev adresi, kooperatife giriş tarihi yazılır. Bu senet kooperatifi temsile yetkisi olan kimseler ve ortak tarafından imzalanır. Ortağın yatırdığı veya çektiği paralar tarih sırası ile kaydedilir. Bu kayıtlar kooperatifin ödediği paralara ait ise ortak imza eder. İmzalı ortak senedi makbuz hükmündedir. Ortaklık senetleri kıymetli evrak niteliğinde olmayıp sadece ortağa ait bir vesika hükmündedir. ÜÇÜNÇÜ BÖLÜM SERMAYE, ORTALIK PAYLARI, SIR SAKLAMA VE SORUMLULUK: SERMAYE: Madde 24- Kooperatifin sermayesi değişebilir olup, ortakların taahhüt ettikleri ortaklık payları tutarından ibarettir. Kooperatif sermayesinin en az haddi ………………… Türk Lirasıdır. Bunun 1/4’ü olan ………………….. Türk Lirasının kuruluşunda peşin ödenmesi gerekir ORTAKLIK PAYLARI VE ŞAHSİ ALACAKLILARI: Madde 25- Kooperatife giren her şahsın en az 1 ortaklık payı alması gereklidir. Bir ortaklık payının değeri 100 Türk Lirasıdır. Birkaç pay bir ortaklık senedinde gösterilebilir. Önceden alınması taahhüt edilen pay miktarı tamamen ödenmedikçe pay arttırılması yapılamaz. Ayrıca, ortaklar proje sahası içinde sahip oldukları arazinin her 20 dekarı için 1’er ortaklık payı yüklenmeleri gerekir. Ancak proje sahası içerisinde yer alan ortalama arazi büyüklükleri dikkate alınarak bir paya karşılık arazi miktarı genel kurul kararıyla yükseltilebilir. Küsurat, paya tekabül eden arazinin %50’si veya daha fazlası ise bunun için de ayrıca bir pay yüklenir. Ancak, ortaklardan bir veya birkaçının arazisinin bir kısmı kooperatifin kuruluş maksadına uygun değilse bu kısım sermaye taahhütlerine karşılık olarak alınmaz. Bir ortak en çok 5000 payı geçmemek üzere istediği miktarda sermaye payına sahip olabilir. Ortaklardan her hangi biri, kooperatife pay taahhüdünü temsil eden arazisinden bir kısmını ortaklığını devretmeden elden çıkarırsa, bu kısma isabet eden tesis masraflarını hemen ödemesi icap eder. Bu takdirde ortağın pay taahhüdü elden çıkardığı arazi miktarına tekabül eden sermaye payları kadar indirilebilir. Bu indirmeler genel kurula arz olunur. Bir ortağın şahsi alacaklıları, ancak ortağa ait gelir-gider farklarından hissesine düşen miktarı ve kooperatifin dağılmasında ona ödenecek payı haczettirebilirler. PAYLARIN ÖDENME ŞEKLİ: Madde 26- Ortaklar, yüklendikleri nakdi sermayenin 1/4’ünün ilk girişte peşin, geri kalanını da en geç 2 yılda ve eşit taksitlerle ödemek zorundadır. Madde 27- Kooperatif, genel kurulca kabul edilecek ayn nevinden sermaye karşılığı ile de ortak kabul edebilir. Ayrıca kendisi mevcut bir işletmeyi veya aynları tüzel kişiliği adına devralabilir. PAYLARIN DEVRİ: Madde 28- Paylarını tamamen ödemiş olan bir ortak, çıkmasına müsaade edilmesi veya çıkarılması suretiyle kooperatiften ayrılmasına; kooperatife yeni giren bir başka ortağa yönetim kurulunun müsaadesi ile sahip olduğu payları devredebilir. Bu husus dışında ortaklık payları hiç bir suretle başkalarına devir olunamaz, satılamaz. PARALARIN MUHAFAZA ŞEKLİ: Madde 29- Kooperatifin bilumum paralarından haftalık ihtiyacına yetecek miktarı kasasında, fazlası borçlandığı kredi müessesinde veya mahalli Devlet bankalarından birinde saklanır. DEĞER BİÇME, BİLİRKİŞİ: Madde 30- Aynların değerinin tespiti kurucular tarafından toplantıya çağrılacak ilk genel kurulda ortak adedinin 2/3’ünü temsil eden ortakların çoğunluğu ile seçilecek bilirkişi tarafından yapılır. Kuruluştan sonra girecek ortakların ayn nevinden sermaye koymaları halinde değer tespiti için yapılacak genel kurulu, yönetim kurulu toplantıya çağırır. Ortakların 2/3’ünün toplanması mümkün olmayan hallerde bilirkişinin seçimi Sulh Hukuk Mahkemesinden istenir. Seçilen bilirkişiler veya bilirkişiler tarafından verilen rapora ayn nevinden sermaye koyan kimseler tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içinde Mahalli Sulh Hukuk Mahkemesine itiraz edebilir. Mahkemenin vereceği karar kesindir. KARAR NİSABI, RAPORLARIN KABULÜ: Madde 31- 30. madde gereğince atanan bilirkişi, gereken raporları düzenleyip verdikten sonra yapılacak genel kurul toplantısında konu görüşülür. Çağrı ilanlarına bilirkişi raporunun bir örneği eklenir. Ortak sayısının en az yarısının genel kurul toplantısında bulunması şartı ile bilirkişi raporları okunup, incelendikten ve gereğince ayn nevinden sermaye koyan kimselerin ve devralınacak işletmenin veya aynların sahibinin açıklamaları dinlendikten sonra değerlerinin aynen kabul veya reddine yahut ilgililerin muvafakati ile değerlendirilmesi çoğunlukla karar verilir. HAK VE VECİBELERDE EŞİTLİK: Madde 32- Ortaklar bu anasözleşmenin kabul ettiği esaslar içinde hak ve vecibelerde eşittirler. BİLGİ EDİNMEK HAKKI, BİLANÇO: Madde 33-Yönetim kurulunun gelir-gider farklarının dağıtım şekli hakkındaki tekliflerini ihtiva eden yıllık çalışma raporu ile bilanço ve denetçilerin 91. madde hükümlerine uygun olarak düzenleyecekleri rapor genel kurulun yıllık toplantısından en az 15 gün öncesinden başlayarak bir yıl süre ile kooperatif merkezinde ortakların incelenmesine hazır tutulur. Talep eden ortaklara bilanço ve gelir-gider farkı hesaplarının birer suretinin verilmesi gerekir. Ortakların bilgi edinmek hakkı kooperatif organlarından birinin kararı ile yok edilemez veya sınırlandırılamaz. TİCARİ DEFTERLER VE SIR SAKLAMA: Madde 34- Kooperatifin ticari defter ve belgeleri ile ilgili konularının incelenmesi genel kurulun açık bir izni veya yönetim kurulunun kararı ile olur. İncelenmesine izin verilen defter ve belgelerden öğrenilecek sırlar hariç olmak üzere hiçbir ortak kooperatif iş sırlarını öğrenmeye yetkili değildir. Her ortak ne şekilde olursa olsun öğrenmiş olduğu kooperatife ait iş sırlarını sonradan ortaklık haklarını kaybetmiş olsa dahi daima gizli tutmak zorundadır. GENEL KURUL TOPLANTILARINA KATILMAK HAKKI: Madde 35- Genel kurul toplantısına katılmak için; genel kurul toplantı tarihinden itibaren en az 3 ay önce kooperatife ortak olmak şarttır. Üç ayını doldurmayan ortaklar yönetim ve denetim kurullarına seçilemezler. SÜRE VE ORTAKLIĞIN DÜŞMESİ: Madde 36- Kooperatif, sermaye yükümlülüklerinden borçlu veya sair ödemelerle yükümlü bulunan ortaklarından elden yazılı olarak veya taahhütlü mektupla, bu husus mümkün olmazsa ilanla ve münasip bir süre belirterek yükümlülüklerini yerine getirmelerini ister. İlk isteğe uymayan ve ikinci istemeden sonra da bir ay içinde yükümlerini yerine getirmeyenlerin ortaklığı genel kurul kararına gerek kalmaksızın kendiliğinden düşer. Düşme işleminin kesinleşmesi için Yönetim Kurulunun bu hususta alacağı kararın ilgiliye tebliği şarttır. Ortaklığın düşmesi alakalının, anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmez. KOOPERATİFİN SORUMLULUĞU: Madde37- Kooperatif borçlarından dolayı alacaklılarına karşı, kooperatif bölgesindeki arazi kıymetleri toplamı ve mameleki kadar sorumludur. ORTAKLARIN SORUMLULUĞU: Madde 38- Ortakların sorumluluğu; kooperatif işlerinden, taahhüt ve mesuliyetinden dolayı taahhüt ettikleri ortaklık paylarının 100 katı tutarı ve proje bedeli ile sınırlı olarak ortaklar arasında müşterek borçluluk ve müteselsil kefillik esaslarına göredir. EK ÖDEME: Madde 39- Bilanço açıklarını kapatmada kullanılmak üzere ortaklardan ek ödemeler istenebilir. Ek ödemelerde her bir ortağın hissesine düşecek miktar genel kurul kararı ile sermayesi veya alış-veriş oranına göre hesaplanır. Ek ödemeler toplamı o yılın bilanço açığı miktarını geçemez. İFLAS HALİNDE USUL: Madde 40- Kooperatifin iflası halinde, iflas idaresi ortaklardan her birinin payına düşen borcun ödenmesini kendilerinden istediği zaman ortaklar bu borçlarını öderler. Aktif bakiyesi pay cetvellerinin kesin olarak tespiti üzerine geri verilir. Ortakların birbirlerine rücu hakları saklıdır. Ortakların geçici olarak tespit olunan borçları ile pay cetveli aleyhine İcra ve İflas Kanunu’nun hükümlerine göre itiraz hakları vardır. KOOPERATİFE YENİ GİREN ORTAKLARIN SORUMLUULUĞU: Madde 41- Kooperatifin durumunun bilerek yeni giren ortak, girişinden önce doğmuş olan borçlardan diğer ortaklar gibi sorumlu olur. Buna aykırı anlaşma hükümleri ile ortaklar arasındaki anlaşmalar üçüncü şahıslar hakkında hüküm ifade etmez. KOOPERATİFİN DAĞILMASI VE ORTAĞIN ÖLÜMÜ HALİNDE SORUMLULUK: Madde 42- Kooperatifin dağılması halinde, dağılmanın ticaret siciline tescilinden başlayarak bir yıl içinde kooperatifin iflasının açılmasına karar verildiği takdirde ortaklar ek ödemelerle birlikte sorumludurlar. Ortağın ölmesi veya başka bir sebeple ortaklıktan ayrılırsa, ayrılış tarihinden başlayarak iki yıl süre içinde kooperatifin iflas etmesi durumunda önceden doğmuş olan borçlar için ortak, sorumluluktan kurtulamaz. SORUMLULUKTA ZAMAN AŞIMI: Madde 43- Alacaklıların, ortakların şahsi sorumluluklarından doğan hakları, daha önce kanuni bir hüküm gereğince düşmedikçe iflas işlemlerinin sona ermesinden başlayarak bir yıl süre ile alacaklılardan her biri tarafından ileri sürülebilir. Ortakların birbirine olan rücu hakları da bu hakka vücut veren ödemenin yapıldığı andan başlamak üzere bir yıl içinde zaman aşımına uğrar. DÖRDÜNCÜ BÖLÜM KOOPERATİF HESAPLARI GELİR-GİDER FARKLARI VE BÖLÜNMESİ: Madde 44- Kooperatif münhasıran ortakları ile işlem yapar. Ortaklarla işlem sonucu müspet veya menfi gelir-gider farkları meydana gelir. Müspet gelir-gider farkı, gayri safi hasıladan her türlü masraflar, faiz ve amortisman karşılıkları çıktıktan sonra kalan kısımdır. Bu miktardan vergiler ve geçen yıllara ait zararlar düşüldükten sonra geri kalan kısım aşağıdaki oranlar üzerinden bölünür. a) % 10 yedek akçeye, b) % 5 Yatırım ve geliştirme fonuna, c) % 8 Sosyal hizmetler fonuna, d) % 7 Birlik ve merkez birliğe yardım fonuna (Birlik ve merkez birliğine ortak olunması halinde) e) % 70 Risturn (ortakların işlemleri oranında dağıtılmak üzere ayrılır) Müspet gelir-gider farkından, yönetim kurulu başkanı ve üyelerine pay ayrılamayacağı gibi ortaklara sermaye üzerinden kazanç da verilmez. Ayrılan yedek akçeler, kooperatifin çalışma anında veya dağıtılmasında ortaklara dağıtılmaz. Bir yıllık çalışma sonucu gelir-gider farklı menfi olduğu takdirde, açık yedek akçelerden ve bunların yeterli olmaması halinde ek ödemelerle veya ortak sermaye payları ile karşılanır. Menfi sonuçlar ortadan kaldırılmadıkça gelir-gider farkı dağıtımı yapılamaz. KOOPERATİFİN FONLARI: Madde 45- Yatırım ve geliştirme fonu, üretimi ve satışları artırıcı yönde yapılacak yatırımlarda kullanılır. Kooperatifin girdiği birlik, kooperatif menfaati ile ilgili üretim ve satışları artırıcı yönde yatırımlar yapıyorsa, kooperatif genel kurulu kararı ile birliğin konu ile ilgili yatırımlarında kullanılmak üzere bu fonun kısmen veya tamamen bu işte kullanılmasını karar altına alabilir. Kooperatifler birliği ve merkez birliğine ayrılan fonun %5’i birlik hissesi olarak ödenir. % 2’si birlik kanalıyla merkez birliğine gönderilir. Kooperatif birliğe ortak olup da, birlik merkez birliğine ortak değil ise; %2 merkez birliği hissesi kooperatifin yatırım ve geliştirme fonuna eklenir. Madde 46- Sosyal hizmetler fonu, 44. maddede belirtilen oranda müspet gelir- gider farkından ayrılacak orandan meydana gelir. Madde 47- Sosyal hizmetler fonu ortakların sosyal ve kültürel ihtiyaçları ile kooperatif memur ve işçileri için ölüm, sigorta veya yardımlaşma maksadıyla kullanılır. Madde 48- Tüzel ve gerçek kişilerce yatırım ve geliştirme amacı ile yapılacak her türlü yardımlar ve ortakların yatırım için yaptıkları bağışlar, yatırım ve geliştirme fonuna eklenir. YEDEK AKÇELERİN KULLANILMASI: Madde 49- Kanuni yedek akçe ortaklara dağıtılmayıp bilanço sonunda ortaya çıkacak menfi fiyat farkının kapatılmasında kullanılır. Toplanacak yedek akçe miktarı kooperatif sermayesinin %20’sini geçemez. %20’nin üzerinde olan yedek akçe miktarı yatırım ve geliştirme fonuna eklenir. YEDEK AKÇELERİN DAĞITMA DURUMU: Madde 50- Kooperatifin dağıtılmasına karar verildiği zaman yedek akçelerin kooperatifin zararlarının karşılanmasında kullanılan miktardan artan kısmı kooperatifin bağlı olduğu birliğe devredilir. Yahut köydeki kurulacak kooperatiflere devredilmek üzere köy sandığına yatırılır. YARDIMLARIN KULLANILMA TARZI: Madde 51- Devlet veya diğer kamu tüzel kişilerin yaptığı yardımların kullanma biçimi, ilgili Devlet dairesi veya diğer kamu tüzel kişi temsilcileri ile kooperatif temsilcileri arasında düzenlenecek protokole uygun olarak genel kurulca belirlenir. BEŞİNCİ BÖLÜM KOOPERATİF ORGANLARI Madde 52- Kooperatif organları; a) Genel kurul, b) Yönetim kurulu, c) Denetçilerden meydana gelir. GENEL KURUL: Yetki: Madde 53- Genel Kurul bütün ortakları temsil eden en yetkili organdır. Genel kurul yetkilerinden aşağıda gösterilenleri devir ve terk edemez. a) Anasözleşmeyi değiştirmek, b) Yönetim kurulu üyeleri, denetçiler ve gerektiğinde tasfiye kurulunu seçmek, c) İşletme hesabıyla bilanço ve gerektiğinde gelir-gider farkının bölüşülmesi hakkında karar almak, d) Yönetim kurulu ve denetçileri ibra etmek, e) Kanun veya anasözleşme ile genel kurula tanınmış olan konular hakkında karar vermek, f) Gayrimenkul alımında ve satımında takip edilecek usul ile alınacak gayrimenkulün niteliğini, yerini ve azami fiyatını-satılacak gayrimenkulün asgari fiyatını belirlemek, g) İmalat ve inşaat işlerinin yaptırılma usulünü belirlemek. h) Kooperatifte istihdam edilecek personel kadro ve ücretleriyle geçici görevlendirmelerde ödenecek yolluk ve harcırahlarını belirlemek. ı) Yeniden değerlendirme yapılıp yapılmayacağı hususunda karar almak. i) Kiralama konusunda karar vermek. GÖREV: Madde 54- Genel kurulun görevleri şunlardır: a) Ortaklar veya bağlı olduğu üst birlik temsilcileri arasından genel kurul başkanlık divanını seçmek, b) Bilanço gelir-gider farkı hesapları ve yıllık çalışma raporlarını incelemek ve onaylamak, c) Yönetim kurulu ve denetçiler, gerektiğinde tasfiye kurulu ve ortaklar tarafından yapılan teklifleri incelemek ve yerine getirilmesi uygun görülenlerin iş programına alınmasına ve uygulanmasına karar vermek, d)Yönetim kurulu ve denetçileri seçmek, hizmetini tamamlayan kurulları ibra etmek veya etmemek, e) Kooperatif anasözleşmesinde yapılan değişiklikleri kararlaştırmak, f) Gerektirdiği takdirde yönetim kurulu ve denetçiler ile tasfiye kurulu üyelerinin işlerine son vermek g) Kooperatifin başka bir kooperatifle birleşmesi, ayrılması, kooperatifin dağılması, sürenin uzatılması hakkında karar vermek, h) Kooperatifin amacına uygun teşekküllerin kuruluşlarına katılmasına karar vermek ve bunların yatırımlarına katılma payını belli etmek, ı) Taşınmaz ve taşınır mallar, aynlar edinmek, yaptırmak veya gerektiğinde satmak, işletmeleri devralmak, kooperatifin yatırımları için gerekli tesislerin yapılmasına yetki vermek, ı) Ortakların her türlü ihtiyaçları ile ilgili araç, gereç, canlı-cansız demirbaşlar ile üretim ihtiyaçlarına cevap verecek maddelerin sağlanması için karar almak, kooperatifçe ortaklara verilecek ayni ve nakdi kredi ve avansın ödeme şekli ve miktarını belirlemek, j) Gerektiğinde yönetim kuruluna anasözleşme hükümleri içerisinde yetkiler tanımak, k) Yönetim kurulunun hazırlamış olduğu iş programı ve bütçe teklifini onaylamak, l) Şubeler, alım ve satım merkezleri açmak için yönetim kuruluna yetki vermek, m) Kooperatifin birliğe katılması hakkında karar vermek ve katılma payının kaynağı ile ödeme şeklini belirlemek, birlik temsilcilerini seçmek, n) Çalışma bölgesine dahil edilecek yerleşim merkezlerini belirlemek, o) Gerektiğinde hesapların incelenmesi için hesap tetkik komisyonu seçmek, p) Yönetim kurulu tarafından verilen ortaklıktan çıkarılma kararlarını inceleyip onaylamak veya onaylamamak, r) Proje konusu ve keşif bedeli de göz önünde tutulmak suretiyle yönetim kuruluna borçlanma yetkisi vermek, yatırım yapılması ve ortaklarla birlikte müteselsilen borçlanmaya karar almak, GENEL KURUL TOPLANTILARI: Madde 55- Genel kurul: 1) Kuruluş, 2) Olağan, 3) Olağanüstü olmak üzere 3 şekilde toplanır. KURULUŞ GENEL KURUL TOPLANTISI Madde 56- Kuruluş genel kurulu, anasözleşmenin ilanından sonra en geç bir ay içerisinde kurucu ortaklardan birinin daveti üzerine toplanır. Toplantı tarihine kadar kaydedilmiş bütün ortaklar toplantıya katılma hakkına sahiptir. OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISI: Madde 57- Olağan genel kurul toplantısı, yönetim kurulunun daveti ile her yıl, hesap devresinin sona erdiği günü takip eden günden itibaren en geç 6 ay içinde yapılır. OLAĞAN ÜSTÜ GENEL KURUL TOPLANTISI VE ÇAĞRI: Madde 58- Olağanüstü genel kurul toplantısı, yönetim kurulu, denetçiler, ortağı olduğu üst birlik ve tasfiye memurları tarafından toplantıya çağırılır. Ancak genel kurul yukarıda belirtildiği şekilde toplanamadığı takdirde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı genel kurulu toplantıya çağırma yetkisine sahiptir. Madde 59- Dört ortaktan az olmamak kaydıyla ortak sayısının en az onda birinin isteği üzerine genel kurul olağanüstü toplantıya çağrılır. Toplantı talebinin haklı bir gerekçeye dayanması gerekir. Yönetim kurulu, denetçiler, ortağı olduğu üst birlik bu isteği sırasıyla onar gün içinde yerine getirmediği takdirde toplantı talebinin haklı bir gerekçeye dayandığının Bakanlıkça tespiti halinde istek sahiplerinin müracaatı üzerine veya doğrudan doğruya Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından genel kurul toplantıya çağrılabilir. Çağrılmadığı takdirde istek sahipleri mahalli mahkemeye başvurarak genel kurulu bizzat toplantıya çağırma izni alabilirler. ŞEKİL VE GÜNDEM: Madde 60- Yönetim kurulu o yıla ait ilk genel kurul toplantısını yapılacağı tarihten 15 gün önce ortakların en kolay ve emin şekilde haber almalarını sağlamak üzere mahalli örf ve adetlerin gerektirdiği duyurma usullerine göre toplantıya çağrı ve ilanını yapar. İlanda, çoğunluğun sağlanmaması halinde ikinci toplantının tarihi de belirlenir. Bu süre en az 15 en çok 30 günü geçemez. Bu çağrı yazılı olarak imza karşılığında olabilir. Toplantı ilanını ihtiva eden yazı önceden kooperatifin kapısına, ortakların bulunduğu yerleşim merkezinin muhtarlık ilan yerine asılır. İlanın yapıldığına dair düzenlenen tutanak mahalli muhtarlıkça onaylanır. Ana sözleşmenin değiştirilmesi söz konusu ise yapılacak ilanda değiştirilerek madde numaralarının yazılması ile yetinilir. İlanların bir örneği toplantıdan en az 15 gün evvel Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı mahalli teşkilatına gönderilir. Ayrıca, bakanlık temsilcisine ödenmek üzere Bakanlıkça tespit edilecek ücret Maliye veznesine yatırılır. Dörtten az olmamak üzere, ortakların en az 1/10’u tarafından genel kurul toplantısından en az yirmi gün önce yazılı olarak bildirilecek hususların gündeme konulması zorunludur. Toplantı için Bakanlık temsilcisinin atanması Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı mahalli teşkilatı veya mülki idare amirliğinden yazılı olarak istenir. Bakanlık temsilcisi toplantıya gelmez ise mahalli idare amirine durum bildirilir. Temsilci yine gelmez ise bir saat sonunda toplantıya başlanır ve bu durum bir tutanak ile belirlenir. Gündemde olmayan hususlar görüşülemez. Ancak, kooperatife kayıtlı ortakların en az 1/10’unun başkanlık divanı oluşumundan sonra gündemin diğer maddelerinin görüşülmesine geçilmeden önce yazılı teklifte bulunmaları halinde, hesap tetkik komisyonunun seçilmesi, bilanço incelenmesinin ve ibranın geriye bırakılması, çıkan ve çıkarılan ortaklar hakkında karar alınması genel kurulun yeni bir toplantıya çağırılması ve kanun, ana sözleşme ve iyi niyet esasları ile genel kurul kararlarına aykırı olduğu ileri sürülen yönetim kurulu kararlarının iptali, yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin azli ve yerlerine yenilerinin seçilmesi ile ilgili hususlar, genel kurula katılanların yarıdan bir fazlasının kabulü ile gündeme alınır. TOPLANTIYA BAŞLAMA Madde 61- Toplantı, yönetim kurulu başkanı veya üyeleri, bulunmadıkları zaman denetçilerden biri veya olmadıkları zaman genel kurulca gösterilecek bir ortak tarafından yoklamayı müteakip açılır. Toplantının gerçekleştirildiği tarihten 3 ay evvel kooperatife kaydolmuş olan ortakların 1/4’ü, ortak sayısı 5000’in üzerinde olan kooperatiflerde ortakların 1/50’sinin bulunduğu anlaşılınca başkanlık divanı seçimine geçilir, toplantıya katılan ortakların çoğunluğu ile toplantıyı idare edecek bir başkan, bir başkan vekili, bir kâtip ve bir oy ayırıcısı seçilerek başkanlık divanı oluşturulur ve gündemin diğer maddelerine geçilir. Başkanlık divanı kooperatif başkanı, yönetim kurulu üyeleri ve denetçilerden herhangi biri ile kooperatif ortağı memurlar seçilemez. Başkanlık divanı ortaklar veya üst kuruluş temsilcileri arasından seçilir. Toplantının açılıp gündem maddelerinin görüşülmesine başlandıktan sonra herhangi bir sebeple toplantının devamına imkân görülmemesi veya divanın çekilmesi halinde, müteakip gündem maddelerini görüşmek üzere ibraya ait madde görüşülmemişse yönetim kurulu, görüşülmüşse Bakanlık veya yetkili mahkemece atanacak yönetici kurul (Kayyum) tarafından yapılacak çağrı üzerine genel kurul yeniden toplanır. Çağrıyla ilgili olarak 60.madde hükümleri uygulanır. Birinci toplantıda çoğunluk sağlanamadığı takdirde, ikinci toplantıda çoğunluk aranmaz. Ancak ikinci toplantının yapılabilmesi için asgari ilgili kanunda belirtilen kurucu ortak sayısı kadar ortağın katılımı şarttır. Şayet toplantıda kooperatifin dağılmasına veya diğer bir kooperatifle birleşmesine dair gündem maddelerinin görüşülmesi söz konusu ise bu takdirde toplantıda tüm ortakların asgari 1/4 katılımı zorunludur. Bakanlık temsilcileri, toplantının kanun, anasözleşme ve gündemde belirtildiği şekilde yürütülmesini denetleme ve temin ile görevlidir. Bakanlık temsilcisi bütün genel kurul belgelerini imzalamakla yükümlüdür. HAZIR BULUNANLAR LİSTESİ: Madde 62- Genel kurul toplantısına katılan ortaklar için önceden “Hazır bulunanlar listesi” ismi altında 4 adet olmak üzere bütün ortakların ortak numarası, ortaklığa kabul tarihi, adı ve soyadı, taahhüt ve ödenmiş sermayesi, ikamet adresi ile imza hanelerini ihtiva eden liste, toplantıya katılan ortaklara toplantı başlamadan evvel imzalattırılır. KARAR NİSABI: Madde 63- Kararlar hazır bulunan ortakların çoğunluğu ile alınır. Çekimser oylar ret oyu olarak değerlendirilir. Oyların eşitliği halinde tekrar oylama yapılır. Vekaleten oy kullanılmaz. Ancak birliklere girme veya birlikten ayrılma anasözleşme değişikliği, dağılma, birleşme ve ayrılma hakkındaki kararlarda hazirun listesini imzalayan ortakların 2/3 nisabı aranır. Ortakların şahsi sorumluluklarının ağırlaştırılması veya ek ödeme yükümlülükleri hakkında alınacak karalar için bütün ortakların 3/4’ünün rızası gereklidir. Anasözleşmenin 25. ve 39. maddelerindeki şahsi sorumlulukların ağırlaştırılmasıyla ilgili değişiklikler için de aynı oran aranır. Genel kurulda verilen kararlar hazır bulunmayan veya olumlu oy kullanmayan bütün ortaklar için de geçerlidir. Ancak, kamu kuruluşlarından kredi alındığı takdirde kredi miktarının artırılmasından yararlanmak üzere alınacak kararlar çoğunlukla verilir. BÜTÜN ORTAKLARIN HAZIR BULUNMASI HALİ: Madde 64- Kooperatifin bütün ortakları toplantıda hazır bulunduğu sürece ve bir itiraz olmadığı takdirde genel kurul toplantılarına ait olan diğer hükümler saklı kalmak şartı ile toplantıya çağrı hakkındaki hükümlere uyulmamış olsa dahi kararlar alınabilir. Bu gibi kararların, ortaklar veya ortakların toplantıda oy birliği ile seçecekleri temsilciler tarafından imzalanması gereklidir. OY HAKKI: Madde 65- Genel kurul toplantı tarihinden üç ay evvel ortak olmayanlar hariç her ortak genel kurula katılma hakkına haizdir. Miras veya devir yoluyla ortak olanlar eski ortağın hak ve yükümlülüklerini aynen taşır. Genel kurulda her ortak, payı ne olursa olsun yalnız bir oya sahiptir. OYA KATILMAYACAKLAR: Madde 66- Kooperatif işlerinin yürütülmesinde yönetim kurulunca görevlendirilenler yönetim kurulunun ibrasına ait kararlarda oylamaya katılamazlar. Bu hüküm denetçiler hakkında uygulanmaz. Ortaklardan hiçbirisi kendisi veya karı ve kocası yahut usul ve füruu ile kooperatif arasında şahsi bir işe veya davaya dair olan görüşmelerde oy hakkını kullanamazlar. YÖNETİM KURULU VE DENETÇİLERİN SEÇİMİ: Madde 67- Genel kurulca verilecek karara göre seçimler açık veya gizli oyla yapılır. Gizli oy, açık tasnifle yapılan yönetim kurulu ve denetçiler seçimlerinde kooperatifin mühürlü seçim kâğıtları kullanılır. Bunlar “Hazır Bulunanlar Listesini imza eden ortaklara verilir. Gizli oylamada, kooperatif mührü ile mühürlenmiş boş oy pusulalarının kullanılması esastır. Ancak, genel kurulca karar alınmak kaydıyla ayrıca basılı oy pusulası da kullanılabilir. Genel kurulun yalnızca basılı oy pusulası kullanılması yolunda alacağı karar geçersizdir. Genel kurulda kooperatif mührü ile mühürlenmiş boş oy pusulaları ve basılı oy pusulalarından başkaca bir pusula seçim için kullanılmaz. Matbaada basılmış veya yazı makinesi ile yazılmış ya da çoğaltılmış oy pusulaları basılı oy pusulası sayılır. Seçimlerde oy pusulalarına yönetim kurulu, denetim kurulu ve birlik temsilcisi kadar asil ve aynı sayıda yedek üye adayı ortak numaraları ile birlikte ayrı ayrı bölümler halinde yazılır. Oy pusulalarına organlar ve birlik temsilcileri için seçilecek üye sayısından fazla isim yazılır ise fazla isim yazılı bölüm iptal olunur. Oy pusulalarındaki isimlerin üzeri çizilerek yerlerine yenilerinin yazılması mümkündür. Seçimlerde en çok oy alanlar seçilmiş sayılır. Oyların eşitliği halinde Divan Başkanının uygun göreceği şekilde kura çekimi yapılır. Seçilmiş olan yedeklerin sıralaması oy sayısına göre yapılır. Oylarda eşitlik halinde listedeki sıralama esas alınır. Basılı oy pusulaları için de aynı şartlara uyulur. Ortaklar oylarını tasnif heyetinin önünde seçim sandığına atarlar. Tasnife başlanıldığında oy sayıları ortak sayısı ile kontrol edilir. Fazla çıktığı zaman oy pusulaları açılmadan fazlalıklar iptal edilir. Sandık açılıp oy ayırımı bittikten sonra sonuçlar tutanağa yazılır. GENEL KURUL TOPLANTISINA AİT BELGELERİN RESMİ MAKAMLARA GÖNDERİLMESİ: Madde 68- Genel kurul görüşmeleri tutanağa bağlanır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı temsilcisi ile başkan, katip ve varsa oy tasnifçisi tarafından imzalanan bu tutanakta, toplantıya katılan ortak sayıları gösterilir. Yeni seçilip göreve başlayan yönetim kurulu tarafından en geç toplantı gününden itibaren 15 gün içinde gündem, toplantı çağrısı ve ilanı, tutanağı, yönetim kurulu ve denetçiler raporu, bilanço, kar-zarar cetveli, genel kurul toplantısında hazır bulunan ortaklar listesi ile genel kurul toplantı tutanağı ve üst kuruluş paylarının ödeme makbuzlarının her birisinden birer adet olmak üzere hazırlanan evraklar Bakanlığın mahalli teşkilatına verilir. Bu evrakların birer takımı da kooperatifin bağlı bulunduğu birliğe gönderilir. Ayrıca, genel kurul karalarından tescil ve ilanı gerektirenler kanuni süresi içinde tescil ve ilan edilir. Bu evrakların birer takımı da kooperatifin bağlı bulunduğu birliğe gönderilir. KARARLARIN BOZULMASI VE ŞARTLARI: Madde 69- Aşağıda belirtilen kimseler; kanuna, ana sözleşme hükümlerine ve iyi niyet esaslarına aykırı olduğu iddiası ile genel kurul kararları aleyhine, toplantıyı takip eden günden başlamak üzere bir ay içinde, kooperatif merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeye başvurabilirler. 1- Toplantıda hazır bulunup da kararlara katılmayarak karşı görüşlerini tutanağa geçirten, oyunu kullanmasına haksız olarak izin verilmeyen, toplantı çağrısının usulüne uygun yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan ve tebliğ edilmediğini, genel kurul toplantısına katılmaya yetkili olmayan kimselerin karara katılmış bulunduklarını iddia eden ortaklar. 2- Yönetim Kurulu, 3- Kararların yerine getirilmesi yönetim kurulu üyeleri ile denetçilerin şahsi sorumluluklarını gerektirdiğinde bunların her biri. Ayrıca, bozma davasının açıldığı ve duruşmanın yapılacağı gün, yönetim kurulu tarafından usulen ilan olunur. Genel kurulda alınan bir kararın mahkeme tarafından bozulması bütün ortaklar için hüküm ifade eder. YÖNETİM KURULU ÖDEVİ VE ÜYE SAYISI: Madde 70- Yönetim Kurulu, kanun ve anasözleşme, hükümleri içinde kooperatifin çalışmasını yöneten ve onu temsil eden yürütme organıdır. Yönetim kurulu kooperatif hükmü şahsiyetinin kanuni temsilcisi olup, kooperatif idaresinde işletme sahibi gibi bir yer tutar. Yönetim kurulu üyeleri ve yedekler genel kurul toplantısında ortaklar arasında 3 asil 3 yedek olmak üzere en az bir en fazla dört yıl için seçilirler. Genel kurulca böyle bir süre tespiti yapılmaması halinde bir yıl seçilmiş sayılır. Görev süresi sona eren üyelerin seçilme hakkı vardır. Tüzel kişiler de yönetim kurulu üyeliğine seçilebilirler. Yönetim kurulu üyeliğine seçilen tüzel kişiler, temsilcilerinin isimlerini kooperatife bildirir. Bu genel kurulda ibra edilmeyen yönetim kurulu üyeleri gündemde seçim maddesi var ise tekrar yönetim ve denetim kurulu üyeliklerine seçilemezler. Şayet gündemde seçim maddesi yok ise yapılacak ilk genel kurul toplantısı gündemine seçim maddesi konması zorunludur. TEMSİL: Madde 71-Yönetim kurulu üyeleri, seçilmelerini müteakip yapacakları ilk toplantıda gizli oyla görev bölümü yaparak başkan, başkan yardımcısı ve muhasip üyeyi tespit eder. Aynı toplantıda, yönetim kurulunun yapacağı mutat toplantı tarihlerini ve yerini belirler. Bu toplantıda ayrıca, lüzumu halinde yapılması zorunlu olan mutat dışı toplantılara çağrının nasıl ve kimler tarafından yapılacağına dair karar alınır. Yönetim kurulu başkanı olmadığı zaman yardımcısı kooperatifi temsilen birinci derecede imzaya yetkilidir. İkinci imza yetkisi yönetim kurulunca muhasip üyeye verilir. Kooperatifin hukuken bağlanabilmesi için kooperatif unvanının yazılıp, altının imzaya yetkili olan iki kimse tarafından imzalanması gerekir. Kooperatifi temsile yetkili olanlar kooperatifin konularının sınırları içerisinde çeşitli işleri, hukuki işlemleri, kooperatif adına yapmak ve kooperatifin unvanını kullanmak hakkına sahiptirler. Yönetim kurulu üyeleri ile kooperatifi temsile yetkili kimselerin ad ve soyadları tescil ve ilana tabidir. YÖNETİM KURULUNUN ÜYELİK ŞARTLARI: Madde 72- Yönetim kurulu üyeliğine seçilebilmek için. a) Türk vatandaşı olmak, b) Aynı türde başka bir kooperatifin yönetim kurulu üyesi olmamak c) Türk Ceza Kanunundaki zimmet, ihtilas, irtikâp, rüşvet, görevi suistimal, sahtekarlık, hırsızlık, dolandırıcılık, hileli iflas, emniyeti suistimal ve Devletin Şahsiyetine karşı işlenen suçlardan veya 1163 Sayılı Kanuna göre mahkum olmamak, d) Birbirleri ve denetleme kurlu üyeleri ile üçüncü dereceye kadar (üçüncü derece dâhil) akraba olmamak. e) Aralarında herhangi bir iş ortaklığı bulunmamak, f) Hacir altında bulunmamak, g) 18 yaşından küçük olmamak, h) En az ilkokul mezunu olmak gerekmektedir. I) Kooperatifin çalışma konuları ile ilgili işlerin ticaret ve komisyonculuğunu yapmamak, Üyelik şartları denetçiler tarafından araştırılır. Bu şartları taşımadıkları halde seçilenler ile sonradan kaybedenlerin görevlerine yönetim kurulunca son verilir. Haklarında yukarıdaki suçlarla ilgili olarak kamu davası açılmış olanların görevleri ilk genel kurul toplantısına kadar devam etmekle beraber, yönetim kurulunca bu durumdaki üyelerin genel kurul tarafından azli veya göreve devamı hakkında karar alınmak üzere yapılacak ilk genel kurul gündemine madde konur. Genel kurulda en çok oy alan ortakların aldıkları oy sayısına göre yönetim kurulu asil ve yedek üyeliğine seçilmiş olurlar. Oylar eşit gelirse kuraya başvurulur. Yönetim kurulundan ayrılan bir üyenin yerine yedek üyelerden alınan oy sırasına göre biri geçer. Herhangi bir sebeple yönetim kurulu toplantı nisabını kaybederse boşalan yönetim kurulu üyeliklerine denetim kurulu üyeleri tarafından gecikmeksizin yeteri kadar yedek üye çağrılır. Yönetim kurulu üyelerinden biri veya birkaçı kooperatifi temsil yetkisine sahip murahhas üye seçilebilir. Murahhas üyelerin seçilmesi, değiştirilmesi, ticaret siciline tescil ettirilir. Yönetim kurulu en az iki üyenin katılımı ile toplanır. Kararlar çoğunlukla alınır. Yönetim kurulu üyeliğine seçilenler, denetçiliğe, hakem kurullarına hesap tetkik komisyonuna seçilemezler. Yönetim kuruluna seçilenler ortaklık işlemleri dışında kendisi veya başkası namına, bizzat veya dolaylı olarak kooperatifle kooperatif konusuna giren bir ticari muamele yapamaz. ÇALIŞMA ŞEKLİ: Madde 73- Yönetim Kurulu toplantılarında üyeler, vekalet veya temsil yolu ile oy veremezler. Yönetim kurulu ayda en az bir defa toplanır. Birbiri ardına üç defa mazeretsiz olarak mutat toplantıya gelmeyen üye istifa etmiş sayılır. Madde 74- Yönetim kurulu üyeleri her zaman görevinden ayrılabilir. Ancak ayrılan üyenin görevli olduğu zamana ait sorumluluğu zararın ve bunun sorumluluklarının öğrenildiği tarihten itibaren iki yıl, her halükarda zararı doğuran fiilin oluş tarihinden itibaren tazminat davası açma hakkı 5 yıl geçmekle zaman aşımına uğrar. Madde 75- Yönetim kurulu üyeleri topluca istifa ettikleri ve yedekler istifa eden üyelerin yerini dolduramadığı takdirde, kooperatif denetçileri, toplanamadığı taktirde Bakanlıkça olağanüstü genel kurul toplantısına çağrılarak, yeniden yönetim kurulu üyelerini seçer. Yönetim kurulundan bir üye istifa edipte, yerine geçecek yedek üye yoksa yönetim kurulu, ortaklar arasından birisini yönetim kurulu üyeliğine seçerek yeni üyeyi toplanacak ilk genel kurulun onayına sunar. Yeni üyeler seçilip göreve başlayıncaya kadar eskileri göreve devam eder. Eski yönetim kurulu görevi devretmemiş ise devredene kadar genel kurulca karar bağlanmış ödemeler ile önceden ödeme planına bağlı ödemeler, vergi, resim ve harç ödemeleri ile sınırlıdır. ÜCRET: Madde 76- Yönetim kurulu üyelerine genel kurulca belirlenen aylık ücret, huzur hakkı, risturn ve yolluk dışında hiç bir ad altında başkaca ödeme yapılamaz. Madde 77- Yönetim kurulu üyeleri ve temsile yetkili şahıslar genel kurulun devredemeyeceği yetkilerini kullanamaz. YÖNETİM KURULUNUN GÖREVLERİ: Madde 78- Yönetim kurulunun görevleri şunlardır: a) Genel Kurul tarafından verilen kararları yerine getirmek ve kooperatif işlerini ortakların yararına uygun şekilde yürütmek, b) Defter, hesap ve kayıtları kanun ve anasözleşmeye uygun olarak tutmak. c) Kooperatifin nakit varlığı ile menkul ve gayrimenkullerini gereği gibi kullanmak, işletmek ve korumak. d) İmkânlarla orantılı olarak şubeler, alım ve satım merkezleri açılmasını genel kurula teklif etmek, e) Kooperatifin varlığından, ortakların üretim kapasitelerini artırmak için durumlarına göre bilanço yılı içinde tahsil edilmek üzere avans vermek, f) Genel kurulu olağan ve olağanüstü toplantıya çağırmak, g) Genel kuruldan alınan yetki ile işlerin görülmesi için gerektiğinde ortakları görevlendirmek, müdür, memur müstahdem ve işçi atamak, h) Kanunlara aykırı olarak alınan genel kurul kararları aleyhine iptal davası açmak, ı) Genel kurul toplantısından otuz beş gün önce çalışma raporu, bilanço, gelir-gider cetveli ve bütçe teklifini hazırlayıp denetçilere vermek ve Genel Kurul toplantısından on beş gün öncede ortakların incelemesine sunmak, j) Kooperatifin aczi veya mali durumunun bozulması halinde genel kurulu toplantıya davet etmek, k) Kanun ve anasözleşmedeki ortaklık hak ve ödevlerini yerine getirmeyen ortaklar hakkında karar alarak durumu genel kurulun onayına sunmak, l) Denetçilerin seçim ve görevden alınmalarını Ticaret Siciline tescil ve ilan ettirmek, m) Gerektiğinde tasfiye işlerini yürütmek, n) Kooperatifi temsile yetkili şahısları tescil ve ilan ettirmek, o) Eski yönetim kurulu üyeleri ile kooperatif memurlarının sonradan tespit edilen yolsuzluklarını ilgili mercilere bildirmek, p) Kooperatifin amacına uygun gayrimenkul alımlarında, tapu devri veya tapuya şerh verdirilerek bir satış vaadi sözleşmesi yapmak, r) Tanıtma ve ortak kaydetmek amacıyla yapılacak ilan, reklam ve açıklamaları eksik ve gerçeğe aykırı olmayacak şekilde yapmak, bunların yanıltıcı bilgi ve unsurlar taşımamasını sağlamak, s) Kooperatife ait mal, para ve para hükmündeki kâğıtları ve gizlide olsa bunlarla ilgili defter ve belgeleri istenildiğinde müfettişlere, kooperatif kontrolörlerine ve kredi kuruluşlarının denetim görevlilerine göstermek, saymasına ve incelenmesine yardımda bulunmak, istenilen bilgileri gerçeğe uygun ve eksiksiz olarak vermek ve doğru beyanda bulunmak, t) Ortaklar ile ortak olmak için müracaat edenlerin anasözleşmede gösterilen ortaklık şartlarını taşıyıp taşımadıklarını araştırmak, u) Mal beyanında bulunmak, v) Denetim amacı ile denetçilerin 93. madde doğrultusunda talebi hallinde kooperatife ait her türlü defter ve belgeleri vermek, y) Genel kurulun kararları doğrultusunda ilgili kamu ve özel kuruluşlarla teknik seviyede işbirliği yapmak suretiyle kooperatif işlerini yürütmek, z) Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca yaptırılacak denetim neticesi verilecek talimatlara uymaktır. Madde 79- Görevi son bulan yönetim kurulu, yeni yönetim kuruluna seçim gününden başlayarak bir hafta içinde bütün hesapları bilgi ve belgeleri devretmek zorundadır. Madde 80- Yönetim Kurulunun kararları, sahifeleri noterce tasdik edilmiş, “Karar Defterine sıra numarası ve tarihi ile yazılır ve toplantıda hazır bulunan üyeler tarafından toplantıda alınan kararlar imzalanır. Verilen karara karşı görüşlü veya çekimser kalanlar, muhalefet veya çekinme sebeplerini kararın altına yazarak imzalamak zorundadırlar. Bunu yapanlar kararın uygulanması sırasında doğacak zararlardan dolayı diğer üyeler ile birlikte sorumlu olmazlar. Böyle hareket etmeyenler sorumluluğa katılırlar. Kararların geçerliliği yazılıp imza edilmiş olmasına bağlıdır. YÖNETİM KURULUNUN SORUMLULUKLARI: Madde 81- Yönetim kurulu; Genel kurul tutanaklarının gerekli defterlerin ve ortak listelerinin düzenli tutulup saklanmasından ve işletme hesabıyla yıllık bilançonun kanuni hükümlere uygun olarak hazırlanmasından, incelemek üzere denetleme kuruluna verilmesinden, kooperatife, ortaklara ve kooperatif alacaklılarına karşı ortaklaşa sorumludurlar. Ortaklaşa sorumluluğu gerektiren işlerden bir eksikliği olmadığını ispat eden, özellikle bu işlere karşı oy vermiş olup durumu görüşme tutanağına yazdırmakla beraber denetleme kuruluna hemen yazılı olarak bildiren özrüne dayanarak o işlemlerin görüşmelerinde hazır bulunamayan üye, sorumluluktan kurtulur. Görevlerini gereği gibi yapmadığı anlaşılan yönetim kurulu üyelerinin genel kurul her zaman işine son ve haklarında soruşturma kararı verebilir. Her ortağın veya işten el çektirilenlerin dava açma hakkı saklıdır. Bu kararın gereğini denetleme kurulu yargı organları vasıtasıyla uygular. Madde 82-Yönetim Kurulu üyeleri ortaklık işlemleri dışında kooperatif ile ticari işlemlerde bulunamazlar. Yönetim kurulu üyelerinden her biri, genel kurulun kararı şahsi sorumluluklarının gerektirdiği durumlarda karar aleyhine iptal davası açabilir. Yönetim kurulu üyeleri ve kooperatif memurları kasıtları bulunsun veya bulunmasın kendi kusurlarından doğan zararlardan sorumludurlar. Bunların suç sayılan fiil ve hareketlerinden ve özellikle kooperatifin para ve malları, bilanço, tutanak, rapor ve başka evrak, defter ve belgeler üzerinde işledikleri suçlarından dolayı Devlet Memurları gibi ceza görürler. Yönetim Kurulu, tescile bağlı konuları sicil memurlarının isteği üzerine yerine getirmemesi, tescil ve kayıt için kötü niyetle gerçeğe ters beyanda bulunması, hallerinde cezai sorumluluk taşır. Kuruluş sırasında kurucu ortaklar tarafından resmi makamlara verilen kooperatif anasözleşmesi, nakdi sermayenin tescil ve ilandan sonra kooperatif hesaplarına aktarılmak üzere kurucu ortaklarca geçici yönetim kurulu üyelerinden birine ödendiğine dair dilekçe, ayn nevin’den sermaye ve kooperatifçe devralınan işletmeye ait değer biçme raporu gibi vesikaların gerçeğe uygun olmayan şekilde düzenlenmesinden kooperatifin kurucu ortakları sorumludurlar. Madde 83- Yönetim kurulu veya temsile yetkili şahısların kooperatife ait görevlerini yürütmeleri anında şahsi kusurları olmaksızın meydana getirdikleri haksız fiillerden doğan zararlardan kooperatif sorumludur. TESCİL: Madde 84- Kooperatifi temsile yetkili kılınacak kimseleri yönetim kurulu tayin eder. Yönetim kurulu bu kimselerin, isimlerini, imzalarını ve bu yetkiye dayanan karar suretini notere tasdik ettirdikten sonra ticaret siciline verir. KOOPERATİFİN ACZE DÜŞMESİ HALİNDE YAPILACAK İŞLER: Madde 85- Kooperatifin acze düşmesini kabul ettirecek önemli sebepler mevcut ise yönetim kurulu piyasadaki cari fiyatlar esas olmak üzere, derhal bir ara bilançosu tanzim eder. Son yılın bilançosu veya daha sonra yapılan bir tasfiye bilançosundaki mevcutların, kooperatif borçlarını artık karşılamayacağını gösteriyorsa yönetim kurulu, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına keyfiyeti bildirir ve genel kurulu derhal olağanüstü toplantıya çağırır. Pay senetleri çıkarılmış olan bir kooperatifte son yılın bilançosunda kooperatif varlığının yarısı karşılıksız kalırsa yönetim kurulu derhal genel kurulu toplantıya çağırarak durumu ortaklara arz eder. Aynı zamanda ilgili mahkemeye ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına bilgi verir. Ancak, ortakları ek ödemelerle yükümlü olan kooperatiflerde, bilançoda tespit edilen açık, üç ay içinde ortakların ek ödemeleriyle kapandığı takdirde Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı haberdar edilir. Mali durumun düzelmesinin mümkün görülmesi halinde mahkemeye yönetim kurulunun veya alacaklılarından birinin isteği üzerine iflasın açılmasını erteleyebilir. Bu takdirde, mevcutlar defterinin tutulması, yönetim memuru ataması gibi kooperatif varlığının korunmasına ve devamına yarayan tedbirleri alır. İŞTEN ÇIKARMA: Madde 86- Yönetim kurulu, genel kuruldan aldığı yetki ile işlerin görülmesi ile görevlendirdiği kimseleri ve atadığı müdürü ve diğer temsilci ve vekilleri her zaman işten çıkarabilir. İşten çıkarılan kimselerin tazminat isteme hakları saklıdır. Ancak, ortaklar arasında seçilen müdür sebepsiz işten çıkarılma iddiası ile tazminat isteyemez. DENETÇİLER: Seçim: Madde 87- Denetçiler, genel kurul adına kooperatifin bütün işlem ve hesaplarını tetkik eder. Denetçiler ortaklar arasından en az bir, en fazla dört yıl için seçilirler. Genel kurulca böyle bir süre tespiti yapılmaması halinde bir yıl için üç asil ve üç yedek olmak üzere genel kurul tarafından seçilir. Denetçilerin asil üyelerinden ve yedek üyelerden birisi dışardan seçilebilir. Süreleri biten denetçiler tekrar seçilebilir. Denetçiler birbirleriyle ve yönetim kurulu üyeleriyle 3. derecede kadar (bu derece dâhil) akraba olmazlar ve kooperatifte idari görev alamazlar. Görevi biten yönetim kurulu üyeleri genel kurulca ibra edilmedikçe denetçiliğe seçilemezler. Bu genel kurulda ibra edilmeyen denetim kurulu üyeleri gündemde seçim maddesi var ise tekrar yönetim ve denetim kurulu üyeliklerine seçilemezler. Şayet gündemde seçim maddesi yok ise yapılacak ilk genel kurul toplantısı gündemine seçim maddesi konması zorunludur. Denetçilerin Türk vatandaşı olmaları ve Türk Ceza Kanunundaki zimmet; ihtilas, irtikâp, rüşvet, görevi suistimal, sahtekârlık, hırsızlık, dolandırıcılık, hileli iflas, emniyeti suistimal ve devletin şahsiyetine karşı ilenen suçlardan veya 1163 sayılı Kanuna göre mahkum olmamaları şarttır. GÖREVE SON VERME: Madde 88-Genel kurul, denetçilerin görevlerine her zaman son verebilir. Seçilen denetçiler görevlerine son verilmesinden dolayı tazminat isteyemezler. BİR ÜYELİĞİN AÇILMASI: Madde 89- Denetçilerden birinin ölümü, çekilmesi, bir engelden dolayı görevlerini yapamayacak halde bulunması, gibi bir sebeple görevlerinin sona ermesi ve yüz kızartıcı bir suçtan dolayı mahkûmiyetlerinin kesinleşmesi halinde diğer denetçiler, genel kurulun ilk toplantısına kadar görev yapmak üzere yerine yedeklerinden birini çağırırlar. SORUMLULUK: Madde 90- Denetçiler, kanun veya anasözleşme ile verilen görevlerini hiç veya gereği gibi yapmamalarından doğan zararlardan dolayı kusursuz olduklarını ispat etmedikçe ortaklaşa sorumludurlar. ÇALIŞMA DÜZENİ VE GÖREV, İNCELEME YÜKÜMLÜLÜĞÜ VE DENETÇİLİKTEN ÇEKİLME: Madde 91- Denetçiler yılda en az dört defa toplanarak kooperatifin işlemlerini ve hesaplarını denetler, malları ve kasayı sayar ve görülen noksanlıkları, düzensizlikleri inceleyerek bunları birer rapora bağlayarak “Denetçiler Denetim Raporları” dosyasında saklarlar. Denetçiler, yıllık genel kurul toplantısından 35 gün önce bilançoyu, yönetim kurulunun hazırladığı yıllık çalışma raporu ve bütçeyi inceleyerek gerekli gördüğü işlemleri, hesap ve mevcutları elden geçirir ve düşüncesini açık olarak belirterek yıllık rapor hazırlar. Denetçiler, yapacağı toplantılarda yönetim kurulunun çalışma düzenini ve başarı derecesini takip ederek gerekli uyarıda bulunurlar. Madde 92- Denetçilerin görevleri, kooperatifin iş ve işlemleri kontrol etmektedir. Denetçiler şu görevlerle yükümlüdürler; a) Kooperatifin işlem ve hesaplarının incelenmesi sonunda buldukları noksan ve yanlışların giderilmesi için gerekli tedbirleri almak ve ilgili makam ve organlara haber vermek. b) Bilançonun Türk Ticaret Kanunu ile Vergi Usul Kanununa göre hazırlanıp hazırlanmadığına bakmak, c) Yönetim kurulu üyelerinin üyelik şartlarını taşıyıp taşımadıklarını araştırmak, bu şartları taşımadıkları halde seçilenler ile sonradan kaybedenlerin görevlerini son verilmesi için keyfiyeti yönetim kuruluna bildirmek. d) Muhtelif sebeplerle yönetim kurulu toplantı nisabını kaybetmesi halinde boşalan yönetim kurulu üyelerine gecikilmeksizin yeteri kadar yedek üye çağırmak, e) Üç ayda bir ara denetimi yaparak ve ansızın kooperatif veznesini denetlemek, inceleme sonuçları olumsuz çıktığı takdirde düzenlenecek raporun birer örneğini yönetim kuruluna vermek, f) Bütçeyi kontrol etmek, g) Tasfiye işlemlerini denetlemek, h) Ortaklarla veya kendileriyle kooperatif yöneticileri arasındaki anlaşmazlıkla ilgili konuları genel kurul gündemine aldırmak ve gerektiğinde olağanüstü olarak genel kurulu toplantıya çağırmak, ı) Genel kurul toplantılarından hazır bulunmak, j) Kooperatif yönetim kurulu üyelerinin ve memurlarının cezayı gerektiren fiillerini savcılığa bildirmek, k) Anasözleşmede ortakların genel kurul toplantılarına katılmaları için gerektiği belirtilen şartları yerine getirilip getirilmediğini incelemek, l) Yapılacak denetim sonucunda düzenlenecek rapora göre hukuki sorumluluğu tespit edilen yönetim kurulu ve memurlar hakkında genel kurul kararına istinaden gerekli hukuk davalarını açmak, Denetçilerin yukarıda yazılı kontrol yetkileri genel kurul kararı ile sınırlandırılamaz. Denetçiler, ayrıca kooperatif zararlarını kapatmak için genel kurula sunulacak teklifleri hazırlayarak toplantı gündemine aldırır. Madde 93- Denetçiler, işletme hesabıyla bilançonun defterlerle uygunluk halinde bulunup bulunmadığını, defterlerin düzenli bir surette tutulmadığını ve işletmenin neticeleri ile mameleki hakkında uyulması gerekli olan hükümlere göre işlem yapılıp yapılamadığını incelemekle yükümlüdür. Ortakları şahsen sorumlu veya ek ödeme ile yükümlü olan kooperatiflerde denetçiler, ortaklar listesinin usulüne uygun olarak tutulup tutulmadığını da incelemek zorundadırlar. Yöneticiler, bu maksatla denetçilere defterleri ve belgeleri verirler. Denetçilerin istekleri üzerine müfredat defteri ve bu defterin hangi esaslara göre düzenlendiği ve istenilen her konu hakkında bilgi verilir. Ortaklar, gerekli gördükleri hususlarda denetçilerin dikkatini çekmeye ve açıklama yapılmasını istemeye yetkilidir. Madde 94- Denetçiler yönetim kuruluna yazılı olarak başvurmak suretiyle her zaman görevden çekilebilir. Açılan üyeliğe yedek üye getirilir, bir üyelik açık kalıpta yerine geçecek üye bulunamazsa genel kurul olağanüstü toplantıya çağrılmadan mevcut denetçiler tarafından kooperatif ortakları dışından bir asil bir yedek üye seçilir. Ancak, denetçilerin toptan çekilmesi veya denetçi sayısının üçten aşağı düşmesi halinde yönetim kurulu acilen denetçi seçimini yapmak üzere genel kurul olağanüstü toplantıya çağırılır. TOPLANTI VE RAPORLAR: Madde 95- Denetçiler her yıl yazılı bir raporla beraber tekliflerini genel kurula sunmak zorundadırlar. Denetçiler, görevleri çerçevesinde işlerin yürütülmesinde gördükleri eksiklikleri, kanun veya anasözleşmeye aykırı hareketleri bundan sorumlu olanların bağlı bulundukları organa ve gerekli hallerde genel kurula haber vermekle yükümlüdürler. Denetçiler, yönetim kurul ve genel kurul toplantılarına katılırlar. Ancak, yönetim kurulunda oy kullanamazlar. Madde 96- Denetçi raporları üç üye tarafından imzalanır. Rapora katılmayan üye çekinme sebeplerini belirterek imzala. Yıllık genel kurul toplantısında “Denetçi Raporu” okunmadan bilanço ve dolayısıyla ibralar konusunda karar alınamaz. Denetçiler azledilmiş olursa, yeni denetçiler düzenleyecekleri raporda bu olayı da açıklamak ve sebeplerini belirtmek zorundadırlar. SIR SAKLAMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ: Madde 97- Denetçiler, görevleri sırasında öğrendikleri ve açıklanmasında kooperatif veya ortaklarının zarara uğrayacağı konularda kooperatif ortaklarına ve üçüncü şahıslara açıklama yapamazlar. HESAP TETKİK KOMİSYONU SEÇİM: Madde 98- Genel kurul bazı konuların incelenmesi için lüzumu halinde hesap tetkik komisyonu seçebilir. Mevcut ortaların dörtten az olmamak üzere en az 1/10’u, son iki yıl içinde kooperatifin kuruluşuna veya idari işlemlerine ait bir yolsuzluğun olduğunu, kanun veyahut anasözleşme hükümlerine önemli bir şekilde aksi hareket edildiğini iddia ettikleri takdirde, bunları soruşturmak için hesap tetkik komisyonu teşkilini genel kuruldan isteyebilir. Bu istek kabul edilmediğinde gerekli masrafları peşin ödeme şartı ile mahkemeye başvurma hakkına sahiptirler. Komisyona seçilen ortaklar gerekli incelemeleri yapacak bilgi ve beceriye sahip olmadıkları takdirde ücreti kooperatifçe karşılanmak üzere dışarıdan uzman kişiler görevlendirerek gerekli raporları düzenletir. Soruşturma sonuçlarına göre iddia doğru görülmediği takdirde veya denetçilerin vereceği raporda bu talebin haklı sebebe dayanmadığı anlaşılırsa kötü niyetle hareket ettiği ispat edilen ortaklar kooperatifin bu yüzden gördüğü zarardan sorumludurlar. MÜDÜR: Seçim ve Tayini: Madde 99- Kooperatif müdürü yönetim kurulu kararı ile ortaklar arasından, tüzel kişi temsilcilerinden veya dışardan azami yönetim kurulu görev süresi ile sınırlı olmak kaydıyla düzenlenecek sözleşmeye dayalı olarak tayin edilir. Müdür, kendiliğinden müdürlük görevini devredemez ve yerine vekil bırakamaz. Gerektiğinde müdürün görevine son verilme işlemi yönetimi kurulunca karara bağlanarak yapılır. Yönetim kurulu ayrı bir müdür atayıncaya kadar, yönetim kurulu üyeleri kendi aralarından bir veya bir kaç üyeyi murahhas üye olarak görevlendirebilir. Bu durumda murahhas üyeye müdürün tabi olduğu hükümler uygulanır. MÜDÜRLÜK ŞARTLARI: Madde 100- Müdürlük şartları şunlardır: a) Kooperatifçilik bilgilerine sahip olmak, b) Siyasi bir partinin üyesi olmamak, c) Hukuken memuriyete mani hali bulunmamak, d) En az lise mezunu olmak, MÜDÜRLÜK ÜCRETLERİ: Madde 101- Kooperatif müdürü ve hizmet personelinin ücretleri genel kurulca kabul edilen bir kadro ve yıllık tahmini bütçeye göre kararlaştırılır. MÜDÜRÜN GÖREVLERİ: Madde 102- Müdürün görevleri şunlardır: a) Yönetim kurulu kararlarını, yıllık çalışma raporlarını göz önünde tutarak uygulamak, b) Kooperatifin işlerini yürütmek, işlerin uyumunu ve düzenini sağlamak, c) Yönetim kurulu toplantısında oy kullanmamak şartıyla hazır bulunmak, İDARİ VE TEKNİK PERSONEL: Madde 103- Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı veya ilgili kuruluştan bir projeye dayalı olarak kredi alan Kooperatifler, bu kuruluşların istediği şartlara uygun idari ve teknik personeli atamak mecburiyetindedir. MÜDÜRÜN YETKİ VE SORUMLULUKLARI: Madde 104- Kooperatif müdürü, kooperatif hizmet personelinin amiridir. Denetçiler ve yönetim kurulu üyelerinden başkasına kooperatifin işleri ile ilgili bilgi veremez. Kooperatif hizmet personeli müdüre karşı sorumludur. Kooperatif müdürü kendine verilen görevleri gereği gibi veya hiç yerine getirmezse yönetim kuruluna karşı sorumludur PERSONELİN İŞTEN ÇIKARILMASI: Madde 105-Yönetim kurulu, müdür ve hizmet personelinin işine son verebilir. Çıkarılma işlerinde yönetim kurulu kararı gereklidir. Müdür ve personeli işten çıkarılması teklifi denetçilerce yapıldığı takdirde, Yönetim kurulu başkanı, derhal toplantı yapar ve gerekli kararı verir. Şayet çıkarma kararı verilmemiş ise denetçiler, genel kurulu toplantıya çağırabilir ve konu orada karara bağlanır. ALTINCI BÖLÜM TESİSLERİN YAPIMI VE ÇALIŞTIRILMASI İLE İLGİLİ HÜKÜMLER ORTAKLARA SAĞLANAN HAK VE MENFAATLER İLE ORTAKLARIN KOOPERATİFE KARŞI VECİBELERİ Madde 106- Aşağıdaki umumi kaidelere uygun olarak kooperatif, çalışma sahası ekli haritada gösterilen arazi parçalarına su temin etmek, bu arazileri sulamak, arazi ıslahı yapmak ve toprak muhafazası ile ilgili tedbirleri almak için bunlarla ilgili her nevi tesislerin bir kısmını veya tamamını inşa eder. Suyun dağıtılma ve kullanılmasına ait esaslar şunlardır; a) Bölgenin zirai karakterine ve su rezervlerine göre bütün kooperatif bölgesini içine alan veya bu bölgede genişliği ilgili kuruluşlar tarafından tespit edilecek muayyen bir arazi parçası için sulama projesi yapmak, b) Arazisi çok parçalanmış bölgelerde dahi kooperatif bütün arazi sahiplerine yetecek kapasitede ve sulama yerlerine suyun miktarını ölçen bir savak koymak, c) Kooperatif ana ve tali kanalları ile diğer sulama tesislerinin (Arazinin topoğrafik durumuna göre ilgili kuruluşlarca hazırlanmış sulama projesi esasları dahilinde) yapılabilmesi için arazilerinden geçit hakkı verilmesi ve üzerinde proje ile gerekli tesis inşasını ortaklarca kabul etmek, Ortaktan geçit hakkının alınması veya tesislerin yapılması, ortağın önemli derecede maddi zararını icap ettiriyorsa, ilgiliye yönetim kurulunca takdir edilen münasip bir tazminat ödenir. Tazminat miktarı ve ödeme şekli konusunda uyuşmazlık olması hallerinde ilgili teşkilatın görüşü esas alınır. Şahıs arazisi içindeki suyun, su kaynaklarının, tesislerinin ve geçit haklarının kooperatifinin kendi imkânları ile satın alınması ve kooperatif adına ayrıca tapuya tescil ettirilmesi veya bunlar üzerinde usulü dairesinde tesis edilecek irtifak yahut intifa veya benzeri haklarının kooperatif adına sağlanması şarttır. TESİS TAMAMLANDIKTAN SONRA DAĞITIM SİSTEMİNDE YAPILAN İLAVELER VE DEĞİŞİKLİKLER: Madde 107- Bir arazi parçası herhangi bir sebeple bölündüğü zaman, arazi sahibi yeni ortağın, yazılı müracaatı üzerine bütün inşaat masrafları ve değişiklikler için ödenen paralar yeni arazi sahibine ait olmak üzere arazi parçaları için gerekli sulama tesisleri kooperatif tarafından yapılır. SİSTEMİN ÇALIŞMA VE DEVAM ETTİRİLMESİ : Madde 108- a) Sulama sistemi ve kooperatifin çalışmaları, yönetim kurulu tarafından görevlendirilmiş yeterli sayıda memur vasıtasıyla idare ve kontrol edilir. Kooperatifin müracaatı üzerine bu sulama sistemine ve onun çalışmalarına ancak ilgili kuruluşun kontrolünde müdahale edilebilir. b) Görevli sulama ustası ve yardımcılarının, özel kanalların kapasite ve şartlarını düzenlemek üzere arazi sahiplerinin mülklerine girme hakları mevcuttur. c) Bütün tarla içi kanallar ve arazi sulama için yapılan bütün tesisler bakımlı ve temiz bulundurulacak ve tarla içi kanalların tamiri ilgili ortağa ait olacaktır. Kooperatifçe, bu şart yerine getirilinceye kadar ilgiliye su verilemez. Ortakların sorumluluğunu gerektiren işleri kooperatif yapmak mecburiyetinde kaldığı takdirde bedelini ilgili ortaktan tahsil eder. Anasözleşmedeki ortaklık şartlarını yerine getirmemesi sebebi ile kendisine su verilmeyen ortak tesislerin yıllık amortismanına ve kooperatifin idare ve işletme masraflarına iştirak ettirilir. Ancak mücbir sebepler dolayısıyla tesisten istifade edemeyen ortak tesislerin yıllık amortismanına iştirak eder, işletme ve idare masraflarına iştirak ettirilmez. Bu şekilde tahakkuk edecek masrafların tahsili için zamanında kooperatif gerekli kanuni yollara başvurabilir. d) Ortağa verilmeye başlanan su, sulama bitinceye kadar gece ve gündüz kullanılacaktır. e) Sulamanın hangi tarihte başlayacağını yönetim kurulu tarafından tespit edilir. f) Ortaklar, sulamanın başlayacağı tarihten en az bir ay önce arazinin durumunu, dönüm miktarını, ekilecek mahsul nev’ini her mahsulün ekileceği arazi sahasını ve yönetim kurulunun istediği diğer bilgileri ihtiva eden bir beyanname doldurup yönetim kuruluna verir. Yönetim kurulu, verilen beyannamelerdeki bilgileri dikkate alarak ilgili kuruluşun teknik rehberliği altında, ortakların su alabileceği tarih ve saatleri belli eden bir cetvel hazırlar (sulama cetveli) ve bu cetvel sulama başlangıcından en az 15 gün önce ilan edilir. On beş gün içinde yapılacak itirazlar yönetim kurulunca yeniden değerlendirilir. Su isteyen bir ortağa su dilediği tarihe mümkün olduğu kadar yakın bir tarihte verilir. Fevkalade durumlar neticesi sulama cetvellerinde yapılan değişiklik ortaklara ayrıca ve mümkün olduğu kadar süratle duyurulur. Sırası geldiği halde suyu kullanmayan kimsenin sırası kaybolur. g) Sulama bittiği zaman, sulama ustası suyun verilmeye başladığı ve sulamanın bittiği tarihi ile saatlerini, kullanılan suyun miktarını bildiren bir form doldurur. Bunun iki nüshası kooperatifte muhafaza edilir ve birer nüshaları da sulama ustasında ve ilgili ortakta kalır. h) Tarla içi kanallarda akan suyun ihmal neticesi kötü kullanılması veya sulayanların yapacağı herhangi bir hatadan doğan zarardan, kooperatif mesul değildir. Kooperatifin mesuliyeti suyun kooperatife ait kanalları terk ettiğinde nihayet bulur. ı) Ortaklar, suyun kooperatifin yaptırdığı yol ve kanallara zarar vermeden akıp gitmesi için gerekli boşaltma kanalları ve yollarını ilgili teşkilatın tavsiyesi dâhilinde yapmak zorundadır. j) Yönetim kurulunun özel müsaadesi olmadan kooperatife ait kanallar içine veya kanalların geçiş yolu üzerine çift veya herhangi bir engel yerleştirilemez. Kanal boyunca yapılan bu özel kanala bitişik geçiş ve giriş yolları bitişik arazi sahipleri tarafından kanal ve yollara hasar vermeyecek bir zamanda ve şekilde kullanılır. k) Hayvanlar kooperatif kanalları üzerinde otlatılamaz ve hiç bir zaman kanalları geçmesine müsaade edilmez. l) Her arazi sahibi veya sulayan kimse kooperatif emlakine kendisinin veya adına hareket eden kimsenin ihmal veya dikkatsizlik neticesi yaptığı bütün zarardan kooperatife karşı sorumludur. Bu hasarlar kooperatif tarafından tamir edilir ve masrafı sorumlulardan tahsil edilir. m) Kooperatifin kanal ve arklarına hiçbir süprüntü, artık, gübre, ağaç ve asma budakları, yabancı ot, çayır veya emsal maddeler dökülmez veya rüzgarla kayma ve düşme suretiyle kanallara gidebilecek herhangi bir madde kanal sırtlarına bırakılamaz. n) Kooperatif görevlerinden başka hiç bir kimse kanal veya diğer tesisler üzerinde faaliyette bulunamaz, gedikler açamaz. Madde 109- Suyun fiyatı; tesislerin idare ve işletme masrafları ile kooperatifin genel masraflarını karşılayacak ve kooperatif öz kaynaklarının gelişmesine imkan verecek bir seviyede ve ilgili kuruluşça hazırlanacak esaslar dâhilinde yönetim kurulunca ayarlanır. Madde 110- Sulama ücretleri prensip itibariyle peşin ödenir. Ancak, ortağın mali durumu müsait olmazsa yapacağı müracaat üzerine yönetim kurulu, kendisine mahsulü idrak ve satış mevsimine kadar vade verebilir. Bu takdirde borcun tahsiline kadar, ortaktan kooperatifin borçlandığı kredi müessesine ödediği nispette uygun faiz ve masraf karşılığı alınır. Sulama ücretini vadesinde ödemeyenler hakkında, kooperatif alacağını tahsil edebilmek için kanuni yollara müracaat eder. Bu takdirde, ortak kendisine su verilmesini veya diğer menfaatlerden istifade ettirilmesini talep edemez. Madde 111- Su kullananlar, sulama ustasına sulamanın biteceği zamanı önceden bildirirler. Eğer böyle bir beyanda bulunmamışsa ve sulama ustası suyu isteyen başka birini de bulamamışsa ilgili ortak ya suyu kullanmaya devam etmek veya boşa akıtılan suyun parasını ödemek zorundadır. Madde 112- Kendisine verilen suyu kullanmayan bir ortak, suyun kullanıldığı ana kadar akan ve kaybolan suyun ücretini de öder. Eğer bu anda suyu isteyen bir başkası varsa su ona verilir ve su isteyen ortak ikinci bir sefer için sıra gelinceye kadar bekler. YEDİNCİ BÖLÜM KOOPERATİF BİRLİKLERİ İLE İLİŞKİLERİ BİRLİĞE GİRİŞ, BAŞVURMA ŞEKLİ VE İTİRAZ ; Madde 113- Genel kurul kararı ile kooperatifin gelişmesi, menfaatlerinin korunması, eğitim yapılması ve kooperatifçilik konularında tavsiyeler alınması gibi hizmetlerin yerine getirilmesi için o bölgede kurulmuş, faaliyet konuları aynı nitelikte olan 7 veya daha çok kooperatif tarafından kurulan birliğe ortak olabilir veya bu özellikte birlik kurulabilir. Madde 114- Kooperatif, birlik kurar veya kurulmuş birliğe girmeye karar verirse birliğe taahhüt edilecek iştirak sermayesinin miktarı ve ödeme şekli birlik anasözleşmesi hükümleri çerçevesinde genel kurulca belirlenir. Kooperatif, çalışma konuları ile ilgili olarak birliğin yapacağı tesislere taahhüdü dışında genel kurulca belirlenecek miktar üzerinden katılabilir. Madde 115- Kooperatif, kooperatifler birliğine girmekle ortaklarına bu ana sözleşmedeki yükümlülüklerinden fazlasını yükleyemez. TEMSİLCİLİK : Madde 116- Birlik genel kurullarında kooperatifi temsil etmek üzere kooperatif genel kurulunca ortaklar arasından ortağı olduğu üst kuruluş anasözleşmesinde belirtilen sayıda temsilci seçilir. Temsilcilerin görev süresi en az bir en fazla 4 yıldır. Genel kurulca böyle bir süre tespiti yapılmaması halinde bir yıldır. Seçilen temsilcilerin her birinin birlik genel kurulunda kooperatifi temsilen bir oy kullanma hakkı vardır. Seçilen temsilciler kadar yedek üye de seçilir. Yetkili temsilcilerin uygun bir mazerete bağlı olarak birlik genel kuruluna katılamaması durumunda ve yönetim kurulunca verilecek oy kullanma izin belgesi karşılığında sırasıyla yedeklere de oy kullanma yetkisi verilir. DENETİM VE EĞİTİM : Madde 117 – Kooperatif, bağlı bulunduğu üst birlikler tarafından eğitilebilir ve denetlenebilir. Kooperatif, üst birliklerince kendilerine yönelik denetim ve eğitim hizmetlerine ait giderlere iştirak eder. SEKİZİNCİ BÖLÜM KOOPERATİFİN DAĞILMASI DAĞILMA SEBEPLERİ : MADDE 118- Kooperatif; a) Anasözleşmede belirtilen süre genel kurul kararı ile uzatılmadığı takdirde, (bunun için genel kurulda fiilen kullanılan oyların 2/3 çoğunluğu gereklidir.) b) Genel Kurul kararı ile, c) İflasın açılması ile, d) Diğer bir kooperatifle birleşme veya devralınması suretiyle (Bunun için genel kurulda fiilen kullanılan oyların 2/3 çoğunluğu gereklidir.) e) Kanunlarda ön görülen diğer hallerde (Ortak adedinin yasal kurucu ortak adedinden aşağı düşmesi ile kooperatif organlarının oluşturulamaması, kooperatifin çalışma konusu dışında veya amme kanunlarına karşı çalışma göstermesi, kooperatifin kanuni tanımı dışına çıkması ve kar peşinde koşan ticari bir şirket hüviyetine girmesi, acze düşmesi gibi hallerde) Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının mahkemeden alacağı karar üzerine, f) Üç yıl üst üste olağan gelen kurulunu yapmaması halinde, g) Amacına ulaşma imkânının bulunmadığının Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca tespiti halinde mahkemeden alacağı kararla dağılır. Madde 119- Mahkeme veya genel kurulca tasfiye memurları seçilmediği takdirde tasfiye işlerini yönetim kurulu yapar. Tasfiye kurulu üyelerine, atamayı yapan merci tarafından tespit edilecek miktarda ücret ödenir. TİCARET SİCİLİNE BİLDİRME : Madde 120- İflasın dışında kooperatifin dağılması, yönetim kurulu veya denetçilerce ticaret siciline tescil ve en çok birer hafta ara ile üç defa ilan ettirilir. İlana kooperatif alacaklılarının belgeleri ile beraber bir yıl içinde başvurmaları gereği yazılır. Bu sürenin başlangıcı üçüncü ilan tarihidir. Tasfiyenin bir yılda tamamlanması esastır. Bakanlığın uygun görmesi halinde bu süre uzatılabilir. Süre ise üçüncü ilandan sonra başlar. TASFİYE MAMELEKİNİN PAYLAŞTIRILMASI : Madde 121- Tasfiye halinde giren kooperatifin bütün borçları ödendikten ve ortak pay bedelleri geri verildikten sonra kalan mallar genel kurul kararıyla ortağı bulunduğu üst birliğe veya ortaklar arasında bölüştürülür. Paylaştırma, dağılma anında kayıtlı ortaklar veya hukuki halefleri arasında eşit olarak yapılır TASFİYE HALİ : Madde 122- Kooperatifin diğer bir kooperatifle birleşmesi hali hariç olmak üzere dağılan kooperatif tasfiye haline girer. Tasfiye haline giren kooperatif ortaklarla olan ilişkilerinde dahi tasfiye sonuna kadar tüzel kişiliğini korur ve unvanını (tasfiye halinde) ibaresini eklemek suretiyle kullanmakta devam eder. AZİL : Madde 123- Genel kurul kararı ile atanmış olan tasfiye memurları yahut bu görevi yapan yönetim kurulu üyesi, genel kurul tarafından her zaman azledilebilir ve yerlerine yenileri atanabilir. Ortaklardan birinin isteği ile de mahkeme haklı sebepler dolayısıyla tasfiye işlemini durdurabilir. Yürütmeye memur kimseleri azil ve yerlerine yenilerini atayabilir. AKTİFLERİ SATMA YETKİSİ : Madde 124- Genel kurul aksine karar vermedikçe tasfiye memurları kooperatifin aktiflerini pazarlık suretiyle de satabilirler. Aktiflerin toptan satılabilmesi için genel kurulun kararı gereklidir. Bu karar genel kurulun 2/3 çoğunluğu ile alınır. TASFİYE İŞLERİ İLK ENVANTER VE BİLANÇO : Madde 125- Tasfiye memurları görevlerine başlar başlamaz kooperatifin tasfiyesinin başlangıcındaki durumunu inceleyerek buna göre envanter defterleri ile bilançoyu düzenler ve genel kurulun onayına sunarlar. Tasfiye memurları, kooperatif yönetim kurulu ve denetçileri davet ederek kooperatifin mali durumunu gösteren bir envanter ile bir bilançoyu birlikte düzenler. Bu düzenleme işinde sözü edilen organ üyelerinden çalışmaya katılmayanları beklemek zorunda değildir. Tasfiye memurları, lüzum görürlerse kooperatif mallarına değer biçmek için eksperlere başvurabilirler. Düzenlenen envanter ile bilanço tasfiye memurlarının huzurunda kooperatif yönetim kurulu tarafından imzalanır. Envanter ve bilançonun imzalanmasından sonra tasfiye memurları dağılma halinde bulunan kooperatifin envanterde yazılı bütün malları ile evrak ve defterlerine el koyar. ALACAKLALILARI DAVET VE KORUMA : Madde 126- Alacaklı oldukları kooperatif defterleri veya diğer belgelerden anlaşılan ve ikametgâhları bilinen şahıslara duyurma işlemi mahallin örf ve adetlerine göre, diğer alacaklılar ise Ticaret Sicili Gazetesinden ilan suretiyle kooperatifin dağılmasından haberdar edilerek alacaklarını beyana çağrılırlar. Alacaklı oldukları belli olanlar beyanda bulunamazlarsa alacaklarının tutarı notere verilir. Kooperatifin henüz vadesi dolmayan borçları ile ihtilaflı bulunan borçlarının karşılığı olan para notere verilir. DEFTERLERİN SAKLANMASI : Madde 127- Tasfiyenin sonunda evrak ve defterler on yıl saklanmak üzere notere verilir. KOOPERATİFİN ÜNVANININ TİCARET SİCİLİNDEN ÇIKARILMASI Madde 128- Tasfiyenin sona ermesi üzerine kooperatife ait unvanının ticaret sicilinden çıkarılması tasfiye memurları tarafından sicil memurluğundan talep olunur. Bu talep üzerine sicilden çıkarılma durumu tescil ve ilan ettirilir. TASFİYE KURULUNUN SORUMLULUĞU : Madde 129- Tasfiye kurulu üyeleri, tasfiye işlerinin bir an önce bitirilmesi için çalışmakla yükümlüdür. Tasfiye kurulu üyeleri yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunu taşır. Tasfiye kurulu üyelerinin ana sözleşmenin 72. maddesinin c fıkrasındaki niteliklere haiz olması şarttır. BİRLEŞME SURETİYLE DAĞILMA : Madde 130- Kooperatif, bütün pasif ve aktifleri ile diğer bir kooperatif tarafından devralınmak suretiyle dağıldığı takdirde sicilden çıkarma işlemi 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 84.ncu maddesi uyarınca yapılır. Ayrıca sulama tesislerini yapan ilgili teşkilatın görüşü alınır. DOKUZUNCU BÖLÜM MALİ HÜKÜMLER USUL: Madde 131- Kooperatif, muhasebe usulünü bilanço esasına göre kurar ve kanunen tutulması gerekli defterleri tutar ve çalışmalarının iş prensipleri esaslarına uygun olarak düzenler. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca örnek muhasebe ve bilanço kabul edildiği takdirde bunun uygulanması sağlanır. HESAP YILI : Madde 132- Maliye Bakanlığından özel hesap dönemi istenmedikçe hesap yılı Ocak ayının birinci günü başlar. Aralık ayının son gününde biter. DEFTER TUTMA MÜKELLEFİYETİ : Madde 133- Kooperatif, ekonomik ve mali durumunu borç ve alacak ilişkilerini ve her iş yılı içinde elde edilen neticeleri belirlemek amacıyla kooperatifin nitelik ve öneminin gerektirdiği bütün defterleri, (yevmiye defteri, defteri kebir, envanter defteri, ortaklık defteri ve karar defteri gibi) tutmaya mecburdur. TASDİK ETTİRME VE BEYANNAME VERME MÜKELLEFİYETİ : Madde 134- 133. maddede belirtilen defterler yönetim kurulunca kullanılmaya başlanılmadan önce kooperatifin bulunduğu yerin noterine tasdik ettirilir. ONUNCU BÖLÜM ÇEŞİTLİ HÜKÜMLER TİCARET KANUNU HÜKÜMLERİNE ATIF : Madde 135- Bu anasözleşmede aksine açıklama olmayan hususlarda 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ile bu kanunun 98. maddesine atfen Türk Ticaret Kanununun genel hükümleri ile anonim şirket hükümleri uygulanır. UYUŞMAZLIK Madde 136- Ortaklarla kooperatif arasında ve ortakların ve kendi aralarında doğacak olan uyuşmazlıklar, öncelikle kooperatif genel kuruluna aksettirilir. Genel kurulca halline imkân bulunmayan uyuşmazlıklar Kooperatifler Kanununun 95 maddesine göre halledilir. Hakem yolu ile de giderilemeyen uyuşmazlıklar için kazai mercilere başvurulur. Üçüncü şahıslarla kooperatif arasında çıkacak uyuşmazlıklar ise kazai mercilerce çözümlenir. ONBİRİNCİ BÖLÜM YÜRÜRLÜK HÜKÜMLERİ Madde 137- Sınırlı Sorumlu Sulama Kooperatifi örnek anasözleşmesi Gıda. Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın 29/05/2012 tarih 53 sayılı onayı ile yürürlüğe konulmuştur KOOPERATİF KURUCU ORTAKLARI: Kooperatif kurucu üyelerinin soyadı, adı, adresi ve imzaları aşağıdadır. Peşin ödedikleri payların tutarı……………………………………………………………TL’dır. ORTAK NO SOYADI, ADI İMZA SERMAYE İKAMET ADRESİ TAAHHÜT EDİLEN ÖDENEN 1 2 3 4 5 6 7 GEÇİCİ YÖNETİM KURULU Kooperatif kuruluş işleminin tescil ve ilanı ile kuruluş genel kurul toplantısına kadar görev yapmak üzere kurucu ortaklar arasından seçilen yönetim kuruludur. 1- Geçici Başkan: 2- Geçici Başkan Yardımcısı: 3- Geçici Muhasip Üye: GEÇİCİ DENETİM KURULU 1- 2- 3-

Sulama Kooperatiflerinde Kar Dağıtımı yapılması için Gereken iş ve işlemler nelerdir ?

Detaylı Bilgi için

info@ozmconsultancy.com

 

GELİR-GİDER FARKLARI VE BÖLÜNMESİ: Madde 44- Kooperatif münhasıran ortakları ile işlem yapar. Ortaklarla işlem sonucu müspet veya menfi gelir-gider farkları meydana gelir. Müspet gelir-gider farkı, gayri safi hasıladan her türlü masraflar, faiz ve amortisman karşılıkları çıktıktan sonra kalan kısımdır. Bu miktardan vergiler ve geçen yıllara ait zararlar düşüldükten sonra geri kalan kısım aşağıdaki oranlar üzerinden bölünür. a) % 10 yedek akçeye, b) % 5 Yatırım ve geliştirme fonuna, c) % 8 Sosyal hizmetler fonuna, d) % 7 Birlik ve merkez birliğe yardım fonuna (Birlik ve merkez birliğine ortak olunması halinde) e) % 70 Risturn (ortakların işlemleri oranında dağıtılmak üzere ayrılır) Müspet gelir-gider farkından, yönetim kurulu başkanı ve üyelerine pay ayrılamayacağı gibi ortaklara sermaye üzerinden kazanç da verilmez. Ayrılan yedek akçeler, kooperatifin çalışma anında veya dağıtılmasında ortaklara dağıtılmaz. Bir yıllık çalışma sonucu gelir-gider farklı menfi olduğu takdirde, açık yedek akçelerden ve bunların yeterli olmaması halinde ek ödemelerle veya ortak sermaye payları ile karşılanır. Menfi sonuçlar ortadan kaldırılmadıkça gelir-gider farkı dağıtımı yapılamaz.

kooperatif bağış kdv

KARABÜK VALİLİĞİ

Defterdarlık   Gelir Müdürlüğü

Sayı

:

35831311-KV-5

01/03/2016

Konu

:

KURUMLAR VERGİSİ

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda …………….. özel şirketler veya şahıslar tarafından yapılan bağışların gelirlerine dahil edildiği belirtilerek söz konusu bağışların gelire nasıl işleneceği, bu bağışlar için fatura düzenlenip düzenlenmeyeceği ve yapılan bağışların katma değer vergisine tabi olup olmayacağı hususunda Defterdarlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

 I. KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasıyla kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı belirtilmiş, maddenin ikinci fıkrasıyla da safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış olup bu Kanunun 37 inci maddesinde de her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiştir.

 

Diğer taraftan Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmenevi, Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu Uygulama Yönergesinin 17 nci maddesinin 1 inci bölümünde “Öğretmenevleri ile öğretmenevi ve akşam sanat okullarının muhasebesi, Maliye Bakanlığınca yayımlanan Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği ile belirlenen Muhasebe Sistemi ve Özel Hesap Planı Usul ve Esasları ile genel muhasebe ilke ve standartlarına göre yürütülür.” denilmektedir.

 

Buna göre, kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan …………… özel şirketler veya şahıslar tarafından yapılan bağışların kurum kazancına eklenmesi ve “602 Diğer Gelirler” hesabında izlenmesi gerekmektedir.

 

II. KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

 

3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun,

 

– 1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu;

 

– 1/3-g maddesinde, genel ve katma bütçeli idarelere, il özel idarelerine, belediyeler ve köyler ile bunların teşkil ettikleri birliklere, üniversitelere, dernek ve vakıflara, her türlü mesleki kuruluşlara, ait veya tabi olan veyahut bunlar tarafından kurulan veya işletilen müesseseler ile döner sermayeli kuruluşların veya bunlara ait veya tabi diğer müesseselerin ticari, sınai, zirai ve mesleki nitelikteki teslim ve hizmetlerinin KDV ye tabi olduğu;

 

– 17/1 inci maddesine göre, genel ve katma bütçeli daireler, il özel idareleri, belediyeler, köyler, bunların teşkil ettikleri birlikler, üniversiteler, döner sermayeli kuruluşlar, kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, siyasi partiler ve sendikalar, kanunla kurulan veya tüzel kişiliği haiz emekli ve yardım sandıkları, kamu menfaatine yararlı dernekler, tarımsal amaçlı kooperatifler ve bakanlar kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıfların; ilim, fen ve güzel sanatları, tarımı yaymak, ıslah ve teşvik etmek amacıyla yaptıkları teslim ve hizmetleri ile tiyatro, konser salonu, kütüphane, sergi, okuma ve konferans salonları ile spor tesisleri işletmek veya yönetmek suretiyle ifa ettikleri kültür ve eğitim faaliyetlerine ilişkin teslim ve hizmetlerinin KDV den istisna olduğu;

 

– 17/2-b maddesinde, kanunların gösterdiği gerek üzerine bedelsiz olarak yapılan mal teslimi ve hizmet ifaları, birinci fıkrada sayılan kurum ve kuruluşlara bedelsiz olarak yapılan her türlü mal teslimi ve hizmet ifaları ile fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara Maliye Bakanlığınca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde bağışlanan gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin tesliminin KDV den istisna olduğu;

 

hüküm altına alınmıştır.

 

26/04/2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01/05/2014 tarihinde yürürlüğe giren KDV Genel Uygulama Tebliğinin (II/F-2.4. Belli Kurum ve Kuruluşlara Yapılan Bedelsiz Teslim ve Hizmetlerde İstisna) başlıklı bölümünde;

 

”3065 sayılı Kanunun (17/2-b) maddesinde; Kanunun (17/1) inci maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlara bedelsiz olarak yapılan teslim ve hizmetlerin, KDV’den istisna olduğu hüküm altına alınmıştır.

 

             Söz konusu kurum ve kuruluşlara yapılan her türlü bedelsiz mal teslimi ve hizmet ifaları KDV’den istisna olup, teslim ve hizmet bedeli ile ilgili herhangi bir alt ya da üst sınır söz konusu olmaksızın istisna uygulanır.”

 

açıklamalarına yer verilmektedir.

 

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, KDV Kanununun 17/1 inci maddesinde sayılanlar arasında yer almayan ………….. özel şirketler veya şahıslar tarafından bedelsiz olarak yapılan ayni bağışlar KDV’ye tabi olacaktır.

 

Öte yandan, ………….. yapılacak nakdi bağışlar ise KDV’nin konusuna girmediğinden KDV’ye tabi olmayacaktır.

 

III.VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

 

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 uncu maddesinde fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesika şeklinde tanımlanmış, mezkur Kanunun 231 inci maddesinin (5) numaralı bendinde ise; “Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.

 

Buna göre, …………….. özel şirketler veya şahıslar tarafından yapılan bağışlar için yedi gün içerisinde fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

 

 

Bilgilerinizi rica ederim.

Vakfa ait gayrimenkullerin kiraya verilmesi dolayısıyla kurumlar vergisi mükellefiyeti oluşup oluşmayacağı

T.C.

GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef   Hizmetleri Gelir Vergiler Grup Müdürlüğü

Sayı

:

62030549-120[94-2014/450]-15441

24/02/2016

Konu

:

Vakfa ait gayrimenkullerin kiraya verilmesi   dolayısıyla kurumlar vergisi mükellefiyeti oluşup oluşmayacağı

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, Vakfınıza ait 7 adet taşınmazdan elde ettiğiniz kira gelirlerinizin hafızlık için çalışan öğrencilere, imam hatip öğrencilerine, üniversite öğrencilerine, doktora yapan öğrencilere ve vakıf imkanları çerçevesinde fakir kimselere yardım olarak verildiği  belirtilerek söz konusu taşınmazların kiraya verilmesi nedeniyle Vakfınız bünyesinde iktisadi işletme oluşup oluşmayacağı, işyeri olarak kiraya verilen taşınmazlardan dolayı kiracılarınız tarafından kira ödemelerinden vergi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı ile vakfa ait taşınmazlar için emlak ve çevre temizlik vergisi  ödenip ödenmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

            I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesine göre dernek ve vakıflar kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmazken, aynı maddenin (ç) bendi ile dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler kurumlar vergisi mükellefiyeti kapsamına alınmışlardır. Aynı Kanunun 2 nci maddesinin beşinci fıkrasında, dernek ve vakıflara ait veya bağlı olup faaliyetleri devamlı bulunan ve sermaye şirketleri ile kooperatifler dışında kalan ticari, sınai ve zirai işletmelerin dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri olduğu, aynı maddenin altıncı fıkrasında da dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerin kazanç amacı gütmemelerinin, faaliyetlerinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunmasının, tüzel kişiliklerinin olmamasının, bağımsız muhasebelerinin ve kendilerine ayrılmış sermayelerinin veya işyerlerinin bulunmamasının mükellefiyetlerini etkilemeyeceği, mal ve hizmet bedelinin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kar edilmemesi veya kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin bunların iktisadi işletme niteliğini değiştirmeyeceği hükme bağlanmıştır.

 

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin dernek veya vakıflara ait iktisadi işletmelerle ilgili (2.4.) bölümünde; iktisadi işletmenin belirlenmesinde iktisadi işletmenin en belirgin özelliğinin bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesi olduğu, diğer bir anlatımla iktisadi işletmenin unsurlarının ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı veya hizmet ifaları gibi faaliyetler olduğu, Kanunun bu gibi halleri tek tek saymak yerine, dernek veya vakıf tarafından piyasa ekonomisi içerisinde icra edilen tüm iktisadi faaliyetleri kapsamına aldığı, satılan mal veya hizmete ait bedelin sadece maliyeti karşılayacak kadar olmasının, kâr edilmemesinin, kârın kuruluş amaçlarına tahsis edilmesinin iktisadi işletme olma vasfını değiştirmeyeceği açıklanmıştır.

 

Anılan Genel Tebliğde açıkladığı üzere, iktisadi işletmenin belirlenmesinde Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin beşinci fıkrasında belirlenen koşullar dikkate alınacaktır. İşletmenin belirgin özellikleri bağlılık, devamlılık ve faaliyetin ticari, sınai veya zirai bir mahiyet arz etmesi olup iktisadi işletmenin unsurları, ticari faaliyetin de temel özelliklerinden olan, bir organizasyona bağlı olarak piyasa ekonomisi içerisinde bedel karşılığı mal alım-satımı, imalatı veya hizmet ifaları gibi faaliyetlerdir. Ticari organizasyon, sermaye tahsisi, işyeri açılması, organizasyonun mahiyetine uygun personel istihdamı, ticaret siciline kaydolmak gibi unsur ve şartlardan tümü veya bir kısmı yerine getirilmek suretiyle belirli şekilde kurulmuş olacaktır.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin bu madde de yazılı bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmıştır. Aynı maddenin (5/b) bendinde de vakıflar (mazbut vakıflar hariç)  ve derneklere ait taşınmazların bu maddede sayılanlar tarafından kiralanması halinde, kira ödemeleri üzerinden ödemeyi yapanlarca gelir vergisi tevkifatı yapılması hüküm altına alınmıştır.

 

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “Diğer kurumlar vergisi mükelleflerine ait taşınmazların kiralanması karşılığında yapılan kira ödemeleri” başlıklı (15.3.2.3.) bölümünde,  Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde sayılan kurumlar vergisi mükelleflerine (kooperatifler hariç) ait taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemelerinden vergi tevkifatı yapılmayacağı, bu kurumların elde ettikleri kira gelirlerinin ilgili hesap dönemine ait kurumlar vergisi beyannamesiyle beyan edileceği; dernek ve vakıflara ait taşınmazların bir iktisadi işletme oluşturacak şekilde kiralanması halinde, oluşacak iktisadi işletme kurumlar vergisi mükellefi olduğundan elde edilen kira gelirleri üzerinden vergi tevkifatı yapılmayacağı belirtilmiştir.

 

Öte yandan anılan  Kanunun Geçici 2 nci maddesi hükmü gereğince, 1/1/2008-31/12/2015 tarihleri arasında dernek ve vakıflarca elde edilen Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin (5) numaralı bendi ve geçici 67 nci maddesi kapsamında kesinti suretiyle vergilendirilmiş kazanç ve iratlar dolayısıyla iktisadi işletme oluşmuş sayılmaz.

 

Bu hüküm ve açıklamalara göre, Vakfınıza ait olup kiraya verilen taşınmazlara ilişkin kira ödemelerinden vergi tevkifatı yapılmış olması halinde söz konusu taşınmazların kiraya verilmesi nedeniyle Vakfınız bünyesinde iktisadi işletme oluşmuş sayılmayacak ve kira ödemelerinden yapılan vergi tevkifatı nihai vergilendirme olacaktır.

 

Öte yandan, söz konusu taşınmazlardan bir kısmının tevkifat sorumluluğu bulunmayan kişi veya kurumlara kiraya verilmiş olması halinde ise kira ödemelerinden vergi tevkifatı yapılmayan taşınmazların ticari amaç güdülerek veya hacim ve ehemmiyet bakımından ticari metot ve usulleri gerektiren bir organizasyon dahilinde kiraya verilmiş olması durumunda, bu kiralama faaliyeti nedeniyle Vakfınız bünyesinde oluşacak iktisadi işletme için kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilecektir.

 

         II- EMLAK VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 1 inci ve 12 nci maddelerinde, Türkiye sınırları içinde bulunan binalar ile arazi ve arsaların bu Kanun hükümlerine göre emlak vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.

 

Aynı Kanununun bina vergisine ilişkin daimi muaflıkları düzenleyen 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (m) bendinde, kiraya verilmemek ve vakıf senedindeki cihete tahsis edilmek şartıyla Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara ait binaların daimi olarak bina vergisinden muaf tutulacağı hükme bağlanmıştır. Ancak, anılan Kanunun arazi vergisine ilişkin daimi muaflıkları düzenleyen 14 üncü maddesinde, Vakıflara ait arsa/arazinin emlak vergisinden muaf tutulacağına dair herhangi bir hüküm bulunmamaktadır.

 

Ayrıca, Vakfınızın Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıf olarak sayılmadığı görülmüştür.

 

Bu itibarla; Vakfınızın Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıf olarak sayılmaması nedeniyle sahibi bulunduğunuz binaların, ayrıca Kanunda vakıflara ait arsaların emlak vergisinden muaf tutulacağına dair herhangi bir hüküm bulunmaması nedeniyle de sahibi bulunduğunuz arsanın emlak vergisinden muaf tutulması mümkün değildir.

 

          

III- BELEDİYE GELİRLERİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunun mükerrer 44 üncü maddesinde, “Belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde bulunan ve belediyelerin çevre temizlik hizmetlerinden yararlanan konut, iş yeri ve diğer şekillerde kullanılan binalar çevre temizlik vergisine tabidir.

 

 

Genel ve katma bütçeli idareler, il özel idareleri, belediyeler, köyler, bunların kuracakları birlikler, darülaceze ve benzeri kuruluşlar ve üniversiteler tarafından münhasıran hizmetlerinde kullanılan binalar, Kızılay Genel Merkezi ile şubeleri ve kampları, Kredi ve Yurtlar Kurumuna ait öğrenci yurtları ile umuma açık ibadet yerleri, karşılıklı olmak şartıyla elçilik ve konsolosluk hizmetlerinde kullanılanlarla elçilerin ikametine mahsus olan binalar, milletlerarası kuruluşlar ve bunların temsilcilikleri tarafından kullanılan binalar ile bunların müştemilatı vergiye tâbi değildir.

 

Verginin mükellefi, binaları kullananlardır. Mükellefiyet binanın kullanımı ile başlar. ”

 

hükmü yer almaktadır.

 

Konu ile ilgili olarak yayımlanan 30 seri no.lu Belediye Gelirleri Kanununu Genel Tebliğinin “Vergiye Tabi Olmayan Binalar” başlıklı II nci bölümünde, darülaceze ve benzeri kuruluşlar kapsamına, düşkünler evi, yetimhaneler, huzurevleri, Çocuk Esirgeme Kurumu ve korunmaya muhtaç çocukları koruma birliklerine ait çocuk yurtları gibi sosyal yardım kuruluşlarının girdiği belirtilmiştir.

 

Buna göre, çevre temizlik vergisinden muaf tutulacak olanlar arasında sayılmayan aynı zamanda da darülaceze ve benzeri kuruluşlar arasında değerlendirilmeyen Vakfınızın;

 

– kendi kullanımında bulunan binalara ilişkin çevre temizlik vergisinin Vakfınız tarafından,

 

– başkasına kiraladığı binalara ilişkin çevre temizlik vergisinin ise bu binaları kullananlar tarafından,

 

ödenmesi gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Hesaplanan KDV olarak beyan edilen ancak sözleşme gereği arsa sahibi vakıftan tahsil edilmeyen KDV nin Değersiz Alacak olarak kabul edilip edilemeyeceği hk.

T.C.

GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI

KAYSERİ VERGİ   DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef   Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

50426076-125[6-2015/20-249]-41

18/02/2016

Konu

:

Hesaplanan KDV olarak beyan edilen ancak sözleşme   gereği arsa sahibi vakıftan tahsil edilmeyen KDV nin Değersiz Alacak olarak   kabul edilip edilemeyeceği hk.

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, bina inşaatı faaliyetiyle iştigal eden şirketiniz ile mülkiyeti … Vakfına ait arsa üzerine Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesine göre arsa bedeli karşılığında 54 adet konut ve 1 adet iş yeri teslim edileceğinden bahisle, söz konusu teslimlerle ilgili olarak emsal bedel esasına göre konutlar için %1 ve iş yeri için %18 oranında hesaplanarak beyan edilen KDV’nin sözleşme gereği arsa sahibi Vakıftan tahsil edilmeyeceğinden, söz konusu KDV’nin değersiz alacak olarak kabul edilip dönem kurumlar vergisi matrahından tenzil edilip edilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

            KURUMLAR VERGİSİ VE VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN:

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safı kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safî kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde ise; “Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müspet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

 

            1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

            2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

 

            Ticari kazancın bu suretle tesbit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulur.”hükmüne yer verilmiştir.

 

Anılan Kanunun 40 ıncı maddesinde de safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

 

Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler, Gelir Vergisi Kanununda ve Kurumlar Vergisi Kanununda sayılan kanunen kabul edilmeyen giderler dışında kalan ticari organizasyona bağlı olarak yapılan giderlerdir ve bunlara işletme gideri de denebilir. Yapılan genel giderlerin indirim konusu yapılabilmesi için, söz konusu giderlerle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunması ve işin önemi ölçüsünde yapılması gerekmekte olup, bu mahiyette olmayan giderlerin ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmesi mümkün değildir.

 

Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 322 nci maddesinde; “Kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacaklar değersiz alacaktır.

           

            Değersiz alacaklar, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilirler.

 

            İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin bu madde hükmüne giren değersiz alacakları, gider kaydedilmek suretiyle yok edilirler.”

 

hükmü yer almaktadır.

 

Buna göre sözleşme gereği tahsil edilmediği anlaşılan KDV’lerin değersiz alacak olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

 

Ayrıca, Katma Değer Vergisi Kanununun 58 inci maddesine göre mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV ile mükellefçe indirilebilecek KDV, gelir ve kurumlar vergisi matrahlarının tespitinde gider olarak kabul edilemeyeceğinden Şirketiniz ile anılan Vakıf arasında yapılan sözleşmeye istinaden, hesaplanarak beyan edilen, ancak söz konusu Vakıftan tahsil edilmeyen KDV’nin ilgili dönem kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.

 

KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 Sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

 

– 1/1 inci maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

 

– 8/1-a maddesinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde malı teslim veya hizmeti ifa edenlerin KDV nin mükellefi olduğu,

 

– 10 uncu maddesinin (a) bendinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması, (b) bendinde ise malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura ve benzeri belgeler verilmesi hallerinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi hallerinde vergiyi doğuran olayın meydana geldiği,

 

hüküm altına alınmıştır.

 

Dolayısıyla, KDV yönünden vergiyi doğuran olay, malın teslimi veya hizmetin ifası ile meydana gelmekte olup, KDV mükelleflerinin mal teslimi veya hizmet ifası bedellerini tahsil edip etmemelerinin KDV uygulaması bakımından bir önemi bulunmamaktadır.

 

Diğer taraftan KDV Genel Uygulama Tebliğinin “I/B-8. Arsa Karşılığı İnşaat İşleri” bölümünde; arsa karşılığı inşaat işinde iki ayrı teslim söz konusu olduğu, bunlardan birincisinin arsa sahibi tarafından müteahhide arsa teslimi; ikincisinin ise müteahhit tarafından arsaya karşılık olarak arsa sahibine verilen konut veya işyeri teslimi olduğu, “I/B-8.1. Arsa Sahibi Tarafından Müteahhide Arsa Teslimi” başlıklı bölümünde; arsanın bir iktisadi işletmeye dahil olması veya arsa sahibinin arsa alım satımını mutat ve sürekli bir faaliyet olarak sürdürmesi halinde, konut veya işyeri karşılığı müteahhide yapılan bu arsa tesliminin KDV’ye tabi olduğu, ancak arsa sahibinin, gerçek usulde mükellefiyetini gerektirmeyecek şekilde, arızi bir faaliyet olarak arsasını daire veya işyeri karşılığında müteahhide tesliminde vergi uygulanmayacağı belirtilmiştir.
Bu çerçevede; arsa sahibi Vakıf tarafından şirketinize arsa teslimi söz konusu olmakla birlikte bu teslimle ilgili olarak KDV hesaplanmayacaktır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Şirket ortağından kiralanan araca ait giderlerin kurum kazancının tespitinde indirim konusu yapılıp yapılamayaacağı.

T.C.

GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ   DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef   Hzmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

84098128-125[8-2015/7]-87

17/02/2016

Konu

:

Şirket ortağından kiralanan araca ait giderlerin kurum   kazancının tespitinde indirim konusu yapılıp yapılamayaacağı.

            İlgide kayıtlı özelge talep formunda, şirketinizin ortağı olan yabancı uyruklu sahsa ait Türk plakalı ancak yabancılara verilen “M” plakalı aracın, bahse konu şahıs tarafından şirketinize kiralandığı ve aracın Türkiye’de kullanıldığı belirtilerek araca ait yakıt, bakım-onarım vb. giderlerin kurum kazancınızın tespitinde indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Safi kurum kazancı” başlıklı 6 ncı maddesinde; kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

 

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Ticari Kazancın Tarifi” başlıklı 37 nci maddesinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetten doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş; 38 inci maddesinin birinci fıkrasında da;

Bilanço esasına göre ticari kazanç, teşebbüsdeki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet farktır. Bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce:

            1. İşletmeye ilave olunan değerler bu farktan indirilir;

            2. İşletmeden çekilen değerler ise farka ilave olunur.

            Ticari kazancın bu suretle tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanunu’nun değerlemeye ait hükümleri ile bu kanunun 40 ve 41’inci maddeleri hükümlerine uyulur.” 

hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 40 ıncı maddesinde ise, safi kazancın tespitinde indirilecek giderler sayılmış olup, maddenin (5) numaralı bendinde kiralama yoluyla edinilen veya işletmeye dahil olan ve işte kullanılan taşıtların giderlerinin indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

 

Bir giderin, kazancın elde edilmesi ve idamesi ile ilgili olduğunun kabulü için; işin mahiyeti ve genişliği ile uygun olması, giderle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında illiyet bağının bulunması, giderlerin keyfi olmaması yani kazancın elde edilmesi için mecburi olarak yapılması, yapılan gider karşılığında gayrimaddi bir kıymet iktisap edilmemiş olması ve Vergi Usul Kanununa göre tevsik edici belgelere dayandırılması gerekmektedir.

 

Aynı Kanunun 70 inci maddesinde ise; motorlu nakil ve cer vasıtaları, her türlü motorlu araç, makine ve tesisat ile bunların eklentilerinin sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu, bu mal ve hakların ticari veya zirai bir işletmeye dahil bulunduğu takdirde bunların iratlarının Kanunun ticari veya zirai kazancın tespitine müteallik hükümlerine göre hesaplanacağı belirtilmiştir.

 

Kanunun 94 üncü maddesinde de vergi tevkifatı yapmak zorunda olanlar sayılmış olup, maddenin 5/a bendinde, 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden vergi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

 

Diğer taraftan, Kurumlar Vergisi Kanununun transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımını düzenleyen 13 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kurumların, ilişkili kişilerle emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal ve hizmet alım ya da satımında bulunması halinde, kazancın tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü olarak dağıtılmış sayılacağı, alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya verme işlemleri, ödünç para alınması verilmesi, ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirileceği hükmüne yer verilmiştir.

 

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, Şirket ortağına ait aracın kiralama sözleşmesine istinaden kiralanarak şirketiniz faaliyetlerinde kullanılması halinde bu araca ait kira giderleri ile yakıt, bakım, onarım vb. giderlerin safi kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi mümkün bulunmaktadır. Ancak, söz konusu aracın şirket faaliyetlerinde kullanılmaması durumunda ise bu araca ait giderler kurum kazancından indirilemeyeceği gibi şirket ortağına bu kapsamda sağlanan menfaatler dolayısıyla kar dağıtımına ilişkin hükümler uygulanacaktır.

 

Öte yandan, kira bedelinin tespitinde Kurumlar Vergisi Kanununun transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımını düzenleyen 13 üncü maddesi hükümlerinin dikkate alınması gerektiği tabiidir.

 

Ayrıca, yukarıdaki şartlar doğrultusunda kiralanan ve şirket faaliyetlerinde kullanılan araç için yapılan kira ödemelerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/5-a maddesine göre vergi tevkifatı yapmanız gerekmektedir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

İş görüşmesi yapmak ve müşteri ağırlamak için yat kiralamanın vergisel boyutu

T.C.

GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef   Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

62030549-125[6-2014/451]-13442

17/02/2016

Konu

:

İş görüşmesi yapmak ve müşteri ağırlamak için yat   kiralamanın vergisel boyutu.

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve ekinde yer alan  dilekçede,  şirketinizin gemi inşa, bakım ve onarım faaliyetinde bulunduğu, iş ilişkileri çerçevesinde görüşme yapmak üzere gelen kişilerin karşılanması, ağırlanması ve konaklamasının  sağlanması amacıyla şirketiniz tarafından deniz aracı (yat) kiralandığı belirtilerek söz konusu kişilere yönelik yapılan karşılama, ağırlama ve kira tutarlarının   temsil ve ağırlama gideri olarak  kurum kazancının tespitinde  gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı, ödenen KDV’nin indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda  Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

 

 KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8’inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanununun 40ıncı maddesinde yer alan giderlerin indirileceği belirtilmiştir.

 

Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış, anılan maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi kazancın tespitinde indirilebileceği hükme bağlanmıştır.

 

Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarında sayılan kanunen kabul edilmeyen giderler dışında kalan ticari organizasyona bağlı olarak yapılan giderlerdir ve bunlara işletme gideri de denilebilir. Bir masrafın genel gider adı altında masraf yazılabilmesi için, genel giderlerin ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılmış olması, masrafla iş arasında açık, güçlü bir illiyet bağının mevcut olması, giderin keyfi olmaması ve masrafın işin önemi ölçüsünde yapılmış bulunması gerekmektedir.

 

Bu kapsamda, şirketiniz tarafından iş ilişkileriniz çerçevesinde görüşme yapılan kişilere yönelik yat kiralanması işlemi esas itibarıyla işin mahiyetine uygun olmadığı ve iş hacmi ile mütenasip bulunmadığı gibi faaliyetlerin yürütülmesi ve gelirin elde edilmesi için zorunlu bir harcama niteliği taşımadığından şirketinizin özel bir tasarrufu olan söz konusu karşılama, ağırlama ve kira bedellerinin safi kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

 

 KDV KANUNU YÖNÜNDEN:

 

3065 sayılı KDV Kanununun; 1/1 inci maddesinde; Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu, aynı maddenin ikinci fıkrasında; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit olunacağı hükme bağlanmıştır.

 

Aynı Kanunun 29/1 nci maddesinde; mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan KDV den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV yi indirebilecekleri hükmüne yer verilmiştir.

 

Yine aynı Kanunun 30/d maddesinde ise; Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarına göre kazancın tespitinde indirimi kabul edilmeyen giderler dolayısıyla ödenen KDV nin indirim konusu yapılamayacağı, hükme bağlanmıştır.

 

Buna göre, şirketiniz tarafından kiralanacak deniz aracı (yat) ile iş ilişkileri çerçevesinde görüşme yapılan kişilere yönelik verilecek yeme-içme ve konaklama hizmetleri; şirketinizin özel bir tasarrufu olup bahse konu tasarrufa ilişkin harcamalar, firmanız tarafından kurum kazancının tespitinde indirim olarak dikkate alınması mümkün bulunmadığından KDV Kanununun 30/d maddesine göre bu giderler için ödenen KDV’nin de indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Kooperatif Ecrimisil

T.C.

GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef   Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

62030549-125[6-2015/244]-13066

17/02/2016

Konu

:

Ecrimisil ödeyerek kullanım hakkına sahip olunan   hazine adına kayıtlı 2/B arazinin zilyetliğinin üçüncü kişilere devrinden   elde edilecek kazancın kdv ve kurumlar vergisinden istisna edilip   edilemeyeceği hk.

            İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden, ecrimisil ödenerek kullanılan Hazine adına kayıtlı 2/B arazisinin üçüncü kişilere devir işleminde alınan bedelin katma değer vergisi ile kurumlar vergisinde taşınmazlara yönelik uygulanan istisnadan faydalanılıp faydalanamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünü talep ettiğiniz anlaşılmaktadır.

 

             I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN;

 

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.

 

Anılan Kanunun “İstisnalar” başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde kurumların, en az iki tam yıl süre ile aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süre ile sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75’lik kısmının kurumlar vergisinden istisna olduğu; bu istisnanın, satışın yapıldığı dönemde uygulanacağı ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmının satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulacağı, ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesinin şart olduğu, bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin ziyaa uğramış sayılacağı hükmü bulunmaktadır.

 

Öte yandan, menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır.

 

1 seri nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “5.6. Taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan hakları satış kazancı istisnası” başlıklı bölümünde istisna uygulamasına ilişkin açıklamalara yer verilmiş olup “5.6.2.2.1. Taşınmazlar” başlıklı kısımda;

            “İstisnaya konu olan taşınmazlar, Türk Medeni Kanununda “Taşınmaz” olarak tanımlanan ve esas niteliği bakımından bir yerden başka bir yere taşınması mümkün olmayan, dolayısıyla yerinde sabit olan mallardır.

            Bunlar Türk Medeni Kanununun 704 üncü maddesinde;

  • ·      Arazi,
  • ·      Tapu siciline ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar,
  • ·      Kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler

            olarak sayılmıştır.

            Elden çıkarılacak taşınmazlardan doğacak kazancın, bu istisna uygulamasına konu olabilmesi için taşınmazın Türk Medeni Kanununun 705 inci maddesi gereğince kurum adına tapuya tescil edilmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle, ilgili kurum adına tapuya tescili yapılmamış bir binanın satışından doğan kazanca bu istisna uygulanmayacaktır.”

açıklamaları yer almaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, ecrimisil ödenerek kullanılan Hazine adına kayıtlı 2/B arazisinin zilyetliğinin üçüncü kişilere devrinden elde edilecek kazancın Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi kapsamında kurumlar vergisinden istisna edilebilmesi mümkün bulunmamaktadır.

       

            II-KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN;

 

3065 sayılı KDV Kanununun;

 

1/1 inci maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

 

1/3-f maddesinde, Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemlerinin KDV ye tabi olduğu,

 

2/1 inci maddesinde, teslimin; bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun adına hareket edenlerce, alıcıya veya adına hareket edenlere devredilmesi olduğu,

 

17/4-p maddesinde ise, Hazinece yapılan taşınmaz teslimi ve kiralamaları, irtifak hakkı tesisi, kullanma izni ve ön izin verilmesi işlemleri ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığınca yapılan arsa ve arazi teslimlerinin KDV’den istisna olduğu,

 

hüküm altına alınmıştır.

 

26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01.05.2014 tarihinden itibaren yürürlüğe giren KDV Genel Uygulama Tebliğinin “II/F.4.15. Hazinenin Taşınmaz Teslimi ve Kiralamaları, İrtifak Hakkı Tesisi, Kullanma İzni ve Ön İzin Verilmesi İşlemleri ile Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanlığının Arsa ve Arazi Teslimleri” başlıklı bölümünde;

 

“Hazinece yapılan taşınmaz teslimi ve kiralamaları, irtifak hakkı tesisi, kullanma izni ve ön izin verilmesi işlemleri ile TOKİ Başkanlığınca yapılan arsa ve arazi teslimleri KDV’den müstesnadır.

 

Hazine ibaresi, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli I sayılı cetvelde sayılan kamu idarelerini kapsamakta olup, örneğin söz konusu cetvelde sayılmayan Üniversiteler ve Belediyeler “Hazine” kavramı içerisinde yer almamaktadır. Dolayısıyla bunlar tarafından yapılacak taşınmaz teslimi ve kiralamaları, irtifak hakkı tesisi, kullanma izni ve ön izin verilmesi işlemleri verginin konusuna girmesi halinde bu istisna kapsamında değerlendirilmez.”

 

açıklamalarına yer verilmiştir.

 

Buna göre, Kooperatifinizin kullandığı hazine adına kayıtlı arazinin zilyetliğinin üçüncü kişilere devri genel hükümler çerçevesinde KDV’ye tabidir.

 

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Şirket aktifine kayıtlı olan ve kiraya verilmek suretiyle değerlendirilen taşınmazın zaruri sebeplerden dolayı satışının KVK yönünden değerlendirilmesi.

T.C.

GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef   Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

62030549-125[5-2015/307]-9233

04/02/2016

Konu

:

Şirket aktifine kayıtlı olan ve kiraya verilmek   suretiyle değerlendirilen taşınmazın zaruri sebeplerden dolayı satışının KVK   yönünden değerlendirilmesi.

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, Şirketinizin esas faaliyet konusunun “her türlü gıda maddesinin üretim, alım, satım, pazarlama, iç ve dış ticareti” olduğu, esas faaliyetleri arasında taşınmaz kiralaması veya alım-satımı bulunmadığı, esas faaliyetlerini yerine getirebilmek amacıyla Kasım-2011 yılında şirket merkezi ve satış deposu yapmak üzere …/İstanbul’da bulunan yaklaşık 4.000 m2’lik 5 katlı binayı İstanbul … İcra Müdürlüğünden satın alındığı, söz konusu taşınmazın tapuya tescilinin 10/05/2012 tarihinde gerçekleştiği ve yaklaşık 23 ay atıl kalan taşınmazın … adlı şirkete 01/10/2013 tarihinde kiralandığı, ancak kira sözleşmesi devam ederken şirketin finansal sıkıntı içerisine düşmesi nedeniyle ticaret mahkemesine değer tespit davası açıldığı ve davanın sonucuna göre Kasım-2011 tarihinden itibaren aktifte bulunan taşınmazın satışının tamamlanacağı belirtilerek şirket aktifinde kayıtlı bulunan söz konusu taşınmazın satışından elde edilen kazancın Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e maddesinde yer alan istisnadan yararlanıp yararlanamayacağı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmıştır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e maddesinde, kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların % 75’lik kısmının kurumlar vergisinden müstesna olduğu, bu istisnanın satışın yapıldığı dönemde uygulanacağı ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmının satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulmasının ve satış bedelinin satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci yılın sonuna kadar tahsil edilmesinin şart olduğu, bu sürede tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin ziyaa uğramış sayılacağı, aynı şekilde istisna edilen kazançtan beş yıl içinde sermayeye ilave dışında herhangi bir şekilde başka bir hesaba nakledilen veya işletmeden çekilen kısmına uygulanan istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerin de ziyaa uğramış sayılacağı, menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançların istisna kapsamı dışında olduğu hükme bağlanmıştır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin;

“5.6.2.2.1 Taşınmazlar” başlıklı bölümünde;

“İstisnaya konu olan taşınmazlar, Türk Medeni Kanununda “Taşınmaz” olarak tanımlanan ve esas niteliği bakımından bir yerden başka bir yere taşınması mümkün olmayan, dolayısıyla yerinde sabit olan mallardır.

Bunlar Türk Medeni Kanununun 704 üncü maddesinde;

• Arazi,

• Tapu siciline ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar,

• Kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler

olarak sayılmıştır.

Elden çıkarılacak taşınmazlardan doğacak kazancın, bu istisna uygulamasına konu olabilmesi için taşınmazın Türk Medeni Kanununun 705 inci maddesi gereğince kurum adına tapuya tescil edilmiş olması gerekmektedir. Bu nedenle, ilgili kurum adına tapuya tescili yapılmamış bir binanın satışından doğan kazanca bu istisna uygulanmayacaktır.

Fiiliyatta cins tashihinin kurum adına tapuya tescilinin yapılmasında çeşitli nedenlerle gecikmeler olabilmektedir. Bu gibi durumlarda, taşınmazın işletme aktifinde iki yıl süreyle bulunup bulunmadığının, tespitinde, işletmede iki yıldan fazla süreyle sahip olunarak fiilen kullanıldığının, yapı inşaatı ruhsatı, vergi dairesi tespiti veya resmi kurum kayıtlarından birisi ile tevsik edilebilmesi mümkün olabilecektir.

Örneğin; organize sanayi bölgeleri tarafından verilen tahsis belgesine istinaden veya çeşitli nedenlerle iki yıldan fazla süreyle fiilen kullanılan ancak, tapuda kurum adına henüz tescil edilmemiş bir taşınmazın tahsis belgesine dayanılarak veya zilyetliğin devri suretiyle satılması durumunda bir taşınmaz satışından bahsedilemeyeceğinden istisna uygulanmayacak, ancak, iki tam yıl kullanıldığı yukarıda yer alan açıklamalar çerçevesinde tevsik edilen taşınmazın tapuda kurum adına tescil edildikten sonra satılması halinde, satıştan elde edilen kazançlar bu istisna kapsamında değerlendirilecektir.

………….”

“5.6.2.3.1.3. İnşa halindeki binalarda 2 yıllık sürenin tespiti” başlıklı bölümünde,

“Kurumlar tarafından, inşaatı henüz tamamlanmayan, fiilen kullanma imkanı da bulunmayan binaların satılması halinde; kurum aktifinde iki tam yıl kayıtlı olması koşuluyla, sadece binanın arsasının satış kazancına tekabül eden kısmı kurumlar vergisinden istisna olacaktır. Ancak, arsa üzerinde inşa edilen ve aktife kaydedilen binanın, kurum adına tapuya tescil edilerek satılması halinde, satılan binanın iki yıllık aktifte bulundurulma süresinin başlangıç tarihi olarak, inşaatın tamamlandığı ve bina olarak kullanılmaya başlandığı tarih esas alınacaktır.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Anılan tebliğin “5.6.2.3.4. Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ile uğraşılmaması” başlıklı bölümünde; menkul kıymet ve taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları istisna kapsamındaki değerlerin satışından elde ettikleri kazançların istisna kapsamı dışında kaldığı, istisna uygulamasının esas itibarıyla bütün kurumlar için geçerli olduğu, ancak faaliyet konusu menkul kıymet veya taşınmaz ticareti veya kiralanması olan kurumların bu amaçla iktisap ettikleri ve ellerinde tuttukları kıymetlerin satışından elde ettikleri kazançlar için istisnadan yararlanmalarının mümkün olmadığı belirtilmiştir.

Ayrıca, aynı bölümde verilen 4 ncü örnekte de, esas faaliyeti taşınmaz ticareti veya kiralaması olmayan bir şirketin, atıl olarak durmakta olan bir taşınmazını kiraya verdikten iki tam yıl sonra satması halinde taşınmazın elden çıkarılmasından doğan kazancın istisnadan yararlanmasının mümkün olduğu vurgulanmıştır.

Bu çerçevede, Kurumlar Vergisi Kanununun 5-1/e maddesindeki şartları taşıması kaydıyla, Şirketiniz faaliyetlerinde kullanılmak amacıyla iktisap edilen, ancak zaruri sebeplerle bir süre atıl kaldıktan sonra kiraya verilen binanın satışından doğan kazancın %75’lik kısmının kurumlar vergisinden istisna edilmesi mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

Kurum aktifinde iki yıldan uzun bir süre ile kayıtlı bulunan gayrimenkul ile OSB’de yer alan gayrimenkulün faaliyette bulunmadan satılması halinde kurumlar vergisi ve KDV istisnası.

T.C.

GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ   DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef   Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

84974990-130[17-2014/32]-1115

05/11/2015

Konu

:

Kurum aktifinde iki yıldan uzun bir süre ile kayıtlı   bulunan gayrimenkul ile OSB’de yer alan gayrimenkulün faaliyette bulunmadan   satılması halinde kurumlar vergisi ve KDV istisnası.

            İlgide kayıtlı özelge talep formlarınızda; 1999 yılında kurumunuz aktifine alınan ve faaliyet konularınız arasında yer almamakla birlikte üzerinde tarımsal faaliyette bulunduğunuz tarım arazisi ile … Organize Sanayi Bölgesi içerisinde yer alan ve 16.08.2012 tarihinde satın alınarak aynı tarih itibariyle aktifleştirilen idari bina, depo, trafo ve arazisiyle birlikte boya fabrikasının herhangi bir faaliyette bulunulmadan satışının kurumlar vergisi ve KDV’den istisna olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

            A) Kurumlar Vergisi Kanunu Yönünden Değerlendirme

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, kurumların, en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların %75’lik kısmının anılan bentte sayılan şartlar dahilinde kurumlar vergisinden istisna olduğu, menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları değerlerin satışından elde ettikleri kazançların istisna kapsamı dışında olduğu hükme bağlanmıştır.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “5.6.2.3.4. Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ile uğraşılmaması” başlıklı bölümünde ise;

Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları istisna kapsamındaki değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı dışındadır.

            İstisna uygulaması esas itibarıyla bütün kurumlar için geçerlidir. Ancak, faaliyet konusu menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanması olan kurumların bu amaçla iktisap ettikleri ve ellerinde tuttukları kıymetlerin satışından elde ettikleri kazançlar için istisnadan yararlanmaları mümkün değildir.

            Satışa konu edilen kıymetlerin iki tam yıl kurum aktifinde kayıtlı olması da durumu değiştirmeyecektir. Aynı durum, satmak üzere taşınmaz inşaatı ile uğraşan mükellefler açısından da geçerlidir. Ancak, taşınmaz ticareti ile uğraşan mükelleflerin faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis ettikleri taşınmazların satışından elde ettikleri kazançlara istisna uygulanabilecek; taşınmaz ticaretine konu edilen veya kiralama ya da başka surette değerlendirilen taşınmazların satış kazancı ise istisnaya konu edilmeyecektir.

            Örnek 1: Bir inşaat şirketinin şirket merkezi olarak kullanılmak üzere inşa etmiş olduğu bir binayı, en az iki tam yıl süre ile kullandıktan sonra satması halinde, bu satıştan doğan kazanç için istisna uygulanabilecektir. Şirketin satmak amacıyla inşa etmiş olduğu veya satın aldığı binaların satışından elde ettiği kazançlar için söz konusu istisna uygulanmayacaktır.

            Örnek 2: İnşaat faaliyetinde bulunan bir şirketin satın aldığı arsayı iki tam yıl geçtikten sonra satması halinde ya da faaliyet konusu alış veriş merkezleri inşaa etmek veya kiraya vermek olan şirketin bu amaçla inşa ettiği taşınmazları iki tam yıl geçtikten sonra satması halinde, şirketin bu istisnadan yararlanması söz konusu olmayacaktır.

             …

açıklamalarına yer verilmiştir.

Konu ile ilgili olarak şirket ana sözleşmenizin incelenmesinden; şirketinizin amaç ve faaliyet konuları arasında her türlü taahhüt, mühendislik, proje işleri ile dahili ve harici ticaret, inşaat malzemesi imalatı, maksat ve mevzuunun tahakkuk ettirilebilmesi için ihtiyacı bulunan gayrimenkullere tasarruf etmek ve bunları icabında satmak, devretmek ve lüzumu halinde gayrimenkuller kiralamak, kiraya vermek, gayrimenkuller satın almak, maksat ve mevzu ile ilgili hususların gerçekleştirilebilmesi için otel, motel tatil köyü gibi turistik tesisler kurmak, kamp ve eğlence yerleri inşa etmek, işletmek, işlettirmek, kiraya vermek, bu maksatla kurulmuş tesisleri bizzat veya işbirliği yoluyla işletmek, satın almak, kiralamak gibi faaliyetlerin yazılı bulunduğu, dolayısıyla taşınmaz ticareti ile uğraştığı anlaşılmaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, Gebze Organize Sanayi Bölgesi içerisinde yer alan ve şirketinizin 16/8/2012 tarihinde, idari bina, depo, trafo ve araziyle birlikte faaliyetsiz olarak satın aldığı ve aynı tarih itibariyle aktifleştirdiği boya fabrikasının faaliyette bulunulmadan satılacak olması  nedeniyle, söz konusu satıştan elde edilecek kazancın Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde belirtilen istisnaya konu edilmesi mümkün değildir.

Diğer taraftan, şirketinizin faaliyet konuları arasında zirai faaliyetler yer almamakla birlikte; özelge talep formunuzda 1999 yılında aktifinize alındığı belirtilen ve üzerinde tarımsal faaliyette bulunulduğu ifade edilen tarım arazisinin satışından elde edeceğiniz kazancın % 75’lik kısmının, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde belirtilen şartların sağlanması kaydıyla, kurumlar vergisinden istisna edilebilmesi mümkün bulunmaktadır.

            B) Katma Değer Vergisi Kanunu Yönünden Değerlendirme

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 1/1 maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 17/4-r maddesinde ise kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerin KDV’den istisna edildiği ancak, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimlerinin istisna kapsamı dışında olduğu hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, 3065 sayılı KDV Kanununa istinaden yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Uygulama Tebliği’nin “İki Tam Yıl Süreyle Sahip Olunan İştirak Hisseleri ve Taşınmazların Satışı” başlıklı (II/F-4.16) bölümünde, “3065 sayılı Kanunun (17/4-r) maddesi uyarınca, kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık taşınmaz ve iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dâhil) bankalara devir ve teslimleri KDV’den müstesna olup, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz ve iştirak hisselerinin teslimleri ise istisna kapsamı dışındadır.”ifadeleri yer almaktadır.

Yine aynı Tebliğin “Taşınmaz Satışlarında İstisna Uygulaması” başlıklı (II/F-4.16.1) bölümünde ise, “Satışa konu edilecek taşınmazlar (arsa, arazi, bina) ile iştirak hisselerinin satışında istisna uygulanabilmesi için kurumların aktiflerinde, belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde asgari 2 tam yıl (730 gün) kayıtlı bulunmuş olması gerekmektedir.

            İstisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan (taşınmazların mutat olarak alım satımının yapılması veya kiraya verilmesi) kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmazların tesliminde istisna hükmü uygulanmaz.

            İstisna, satış yoluyla gerçekleştirilen devir ve teslimlerde uygulanır. Bağış, hibe şeklinde yapılan devir ve teslimler istisna kapsamı dışındadır.”

            …

    Örnek 1: Gayrimenkul kiralaması faaliyeti ile iştigal eden (M) Ltd. Şti. aktifinde iki tam yıl süre ile bulunan taşınmazı satışa çıkarmıştır.

            Söz konusu satış işlemi şirket faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis edilmiş bir taşınmaz olması kaydıyla 3065 sayılı Kanunun (17/4-r) maddesi kapsamında KDV’den istisnadır. Ancak taşınmazın şirket faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis edilmiş bir taşınmaz olmayıp şirketin faaliyet konusu olan kiralamalarda kullanılan taşınmazlardan olması halinde, taşınmazın satışı genel hükümler çerçevesinde KDV’ye tabidir.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Konuya ilişkin olarak, 08.08.2011 tarih ve KDVK-60/2011-1 sayılı Katma Değer Vergisi Sirküleri’nin “İki Tam Yıl Süreyle Sahip Olunan Taşınmazların Satışı”başlıklı (8.2.4) bölümünde “KDV Kanununun 17/4-r maddesine göre, kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler KDV’den müstesnadır.

            Bu hüküm uyarınca, kurumların aktiflerinde, belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde en az iki tam yıl süreyle bulunan taşınmazların (arsa, arazi, bina) satışı KDV den müstesnadır. Bu satışların müzayede suretiyle yapılması halinde de istisna uygulanacaktır.

   Ancak, istisna hükmü, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz teslimleri için geçerli olmadığından, taşınmazların ticaretini yapan kurumlar ile mülkiyetlerindeki taşınmazları ticari bir organizasyon içinde satan belediyeler ve il özel idarelerinin bu istisnadan faydalanmaları
mümkün değildir.” ifadelerine yer verilmiştir.

Buna göre; firmanızın faaliyet konuları arasında gayrimenkul ticaretinin bulunması nedeniyle, Gebze Organize Sanayi Bölgesi içerisinde faaliyetsiz olarak idari bina, depo, trafo ve arazisiyle birlikte 16.08.2012 tarihinde satın alınarak aynı tarih itibariyle aktifleştirilen boya fabrikasının, herhangi bir faaliyette bulunulmaksızın satış işlemine KDV Kanununun 17/4-r maddesi kapsamında KDV istisnası uygulanması mümkün bulunmamaktadır.

Öte yandan, faaliyet konularınız arasında yer almamakla birlikte 1999 yılında alınan ve üzerinde tarımsal faaliyette bulunulduğu ifade edilen tarım arazisinin satışında; söz konusu taşınmazın tarımsal faaliyete tahsis edilmiş olması; diğer bir ifadeyle, taşınmaz ticareti yapmak amacıyla aktifte bulundurulmaması şartıyla, satış işlemi ile ilgili olarak KDV Kanununun 17/4-r maddesinde öngörülen istisna kapsamında işlem yapılması mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

6306 sayılı Kanun kapsamında alınan kira yardımının vergi kanunları karşısındaki durumu hk.

T.C.

GELİR İDARESİ   BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ   DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef   Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

27575268-105[229-2015-41]-1170

06/11/2015

Konu

:

6306 sayılı Kanun kapsamında alınan kira yardımının   vergi kanunları karşısındaki durumu hk.

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve dilekçenizin incelenmesinden, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, … İlçesi, … ada, … parselde bulunan binayı yeniden inşa etmek amacıyla satın aldığınız, söz konusu binanın 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun hükümlerine göre “Riskli Yapı” kapsamına dahil edilmesi nedeniyle binanın yıkıldığı ve bu kapsamda TOKİ tarafından firmanıza her ay kira yardımı yapıldığı belirtilerek, söz konusu kira yardımı ödemelerinin Kurumlar Vergisi ve Katma Değer Vergisi karşısındaki durumu ile fatura düzeni hakkında Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

            A-KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, birinci maddede yazılı mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde de, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış olup, aynı kanunun 37 nci maddesinde de her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiştir.

Bu itibarla, 16/05/2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında TOKİ tarafından şirketinize yapılan kira yardımı ödemelerinin ticari kazancın bir unsuru olarak kurum kazancına dahil edilmesi ve vergilendirilmesi gerekmektedir.

            B- KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 1/1 inci maddesinde; ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti kapsamında Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanlarının Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanunun 5 inci maddesinde, riskli yapıların yıktırılmasında ve bunların bulunduğu alanlar ile riskli alanlar ve rezerv yapı alanlarındaki uygulamalarda, öncelikli olarak malikler ile anlaşma yoluna gidilmesinin esas olduğu, anlaşma ile tahliye edilen yapıların maliklerine veya malik olmasalar bile kiracı veya sınırlı ayni hak sahibi olarak bu yapılarda ikamet edenlere veya bu yapılarda işyeri bulunanlara geçici konut veya işyeri tahsisi ya da kira yardımı yapılabileceği hüküm altına alınmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, söz konusu Kanun kapsamında TOKİ tarafından Şirketinize yapılan kira yardımı ödemeleri KDV’nin konusuna girmemektedir.

            C-VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN DEĞERLENDİRME:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinin 1 inci fıkrasında, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsikinin mecburi olduğu belirtilmiş, 229 uncu maddesinde, fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen vesika olarak tarif edilmiş, 232 nci maddesinde ise fatura kullanma mecburiyetinde olanlar sayılmıştır.

Buna göre, 16/05/2012 tarihli ve 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında TOKİ tarafından şirketinize yapılan kira yardımı ödemelerinin ticari kazancın bir unsuru olarak kurum kazancına dahil edilerek vergilendirilecek olması nedeniyle, şirketinize yapılan söz konusu kira yardımı ödemeleri karşılığında Vergi Usul Kanunu hükümleri uyarınca fatura düzenlemeniz gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim

GENEL KURULLARDA YAPILACAK DEĞİŞİKLİKLER

GENEL KURULLARDA YAPILACAK DEĞİŞİKLİKLER

Tasarının 2’nci maddesine göre, 

“MADDE 2-6102 sayılı Kanunun 151 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “verilen oyların üçte ikisinin çoğunluğuyla” ibareleri “kayıtlı tüm ortakların üçte ikisinin kararıyla” şeklinde, 399 uncu maddesinin altıncı fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “dördüncü ayına” ibaresi “beşinci ayın sonuna” şeklinde, 409 uncu maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “üç” ibaresi “beş” şeklinde, 617 nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde geçen “üç” ibaresi “beş” şeklinde, 1530 uncu maddesinin beşinci fıkrasının son cümlesinde yer alan “veya borçlunun” ibareleri “ve borçlunun” şeklinde değiştirilmiştir.”
Kanunun 151 inci maddesinde yapılan değişiklikle, kooperatiflerde birleşme sözleşmesinin genel kurulda kabulüne ilişkin nisap açık ve anlaşılır hale getirilmektedir.

399, 409 ve 617’inci maddelerinde yapılan düzenleme ile anonim şirketlerin genel kurullarının faaliyet döneminin ilk beş ayı içerisinde (Ocak-Mayıs) yapılabilme imkanı getirilerek sıkışıklık yaşanması engellenmektedir. Diğer taraftan, Olağan genel kurul toplantılarının faaliyet dönemini izleyen beşinci ayın (Mayıs) sonuna kadar yapılması öngörüldüğünden denetçinin seçimine ilişkin süre de yeniden düzenlenerek Mayıs ayının sonuna uzatılmaktadır. Paralel düzenleme limited şirketler bakımından da öngörülmüştür.

Yine Tasarının 10’uncu maddesine göre,
“MADDE 10- 6102 sayılı Kanunun 562 nci maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.

“g) 409 uncu maddesi ile 617 nci maddesinde öngörülen sürelerde olağan genel kurulu toplantıya çağırmayan anonim şirket yönetim kurulu üyeleri ile limited şirket müdürleri,”

Getirilen düzenleme ile Kanunda öngörülen sürede olağan genel kurulu toplantıya çağırmayan yönetim kurulu üyeleri ile limited şirket müdürlerinin her biri hakkında 4.000 (dört bin) Türk Lirası idari para cezası öngörülmektedir.Tasarı ile yapılacak değişiklikler ile genel kurulların Mayıs ayı sonuna kadar apılması öngörülmektedir. Yapılmayacak olur ise 4.000.-TL para cezası öngörülmektedir. Olağan genel kurullar için sürenin Mayıs ayı sonu olarak öngörülmesi oldukça isabetli olmuştur. Nitekim daha önceki yazılarımda da ısrarla vurguladığım üzere Kurumlar Vergisi Beyannamesi Nisan ayının 25 inci günü akşamına kadar verilebilmektedir. Bu tarih itibariyle de şirketlerin bilanço ve gelir tabloları oluşmaktadır. Finansal tablolar da genel kurullarda onaylanmaktadır. Nisanın 25’ine kadar Kurumlar Vergisi Beyannamesi verilebilirken Mart ayı sonuna kadar genel kurul yapmak anlamsız olacaktır. Bu nedenle Mayıs ayı sonu hatta Haziran ayı sonu daha makul olabilir.

Daha önce cezai yaptırımı olmadığı için genel kurullar yapılmayabiliyordu ancak bu düzenleme yasallaşacak olur ise, limited ve anonim şirketler Mayıs ayı sonuna kadar genel kurullarını yapacaklardır.

Yeri gelmişken tekrardan vurgulamak isterim ki, özellikle limited şirket genel kurul tutanakları tescil edilmemektedir. Halbu ki, limited şirket genel kurul tutanakları için anonim şirket genel kurul tutanaklarına ilişkin hükümler geçerlidir. Anonim şirket genel kurulları tescil ve ilan edilirken limited şirket genel kurulları tescil ve ilan edilmemektedir.

Bu haliyle uygulama Ticaret Kanununa aykırıdır. 

LİMİTED ŞİRKET GENEL KURULLARI NİSAPLARINDA ÇOK ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİK!

Tasarının 11. Maddesine göre de,

“MADDE 11- 6102 sayılı Kanunim 621 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Aşağıdaki genel kurul kararları, şirketteki toplam oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin salt çoğunluğunun bir arada bulunması hâlinde alınabilir.””

621 inci maddenin mevcut hali “aşağıdaki genel kurul kararları, temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması halinde alınabilir” şeklindedir.

6102 sayılı Kanunun 589 uncu maddesinde genel kural olarak sözleşme değişikliklerinin nisabı hükme bağlanmış ve esas sermayenin üçte ikisini temsil eden ortakların kararıyla şirket sözleşmesinin değiştirilebileceği düzenlenmiş, Kanunun 621 inci maddesi hükmü saklı tutulmuştur. Şirket için önemli kararların alınmasına ilişkin istisnai bir hüküm olan 621 inci maddede ise toplantı yeter ve karar nisabı temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması olarak hükme bağlanmıştır. Ancak, 589 uncu maddede öngörülen nisap, 621 inci maddede öngörülen nisaptan daha ağırdır. Buna göre şirket sözleşmesinin değiştirilmesini gerektiren adres değişikliği için esas sermayenin üçte ikisini temsil eden ortakların olumlu oyu aranacakken, şirketin tüzel kişiliğini sona erdirmeye yönelik oldukça önemli bir kararda, 621 inci madde uyarınca oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun olumlu oyu yetecektir. Bu itibarla, 589’uncu madde ile 621 inci madde arasında mantıksal bir paralellik sağlamak adına 621 inci maddedeki nisap şirketteki toplam oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin salt çoğunluğunun bir arada bulunması olarak belirlenmiş ve Kanunun farklı hükümlerindeki nisaplar arasında paralellik sağlanmaya çalışılmıştır.

Genel kurul konusundaki belirsizlik taslak ile netleştirilmekte ve yapılmayan genel kurullar için cezai düzenleme gelmektedir. Ancak yıllardır veya son birkaç yıldır genel kurul yapmayan şirketler için belirli bir süre tanınmalıdır. Aksi türlü genel kurul yapmayan şirketlerin tamamı cezai yaptırımla karşılaşabilecektir. Genel kurullar için Mayıs ayı sonu öngörülmektedir ancak Haziran ayı sonu kanaatimce firmaların iş yükü dikkate alındığında daha iyi olabilir. 

Sermaye artırımında sermayenin tamamının ödenmiş olma zorunluluğu kalkıyor-MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN

MADDE 7- 6102 sayılı Kanunun 456 ncı maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“Sermayenin yüzde beşinden azının ödenmemiş olması sermaye artırımını engellemez.”

 

Ekran Resmi 2016-01-27 07.07.06

MADDE 8- 6102 sayılı Kanunun 462 nci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.

“(3) Bilançoda sermayeye eklenmesine mevzuatın izin verdiği fonların bulunması halinde, sermaye taahhüt edilmesi yoluyla sermaye artırımı yapılabilmesi için, aynı zamanda ve aynı oranda fonların da sermayeye dönüştürülmesi zorunludur. Bu şekilde yapılacak sermaye artırımlarında, fon miktarı taahhüt edilen miktardan az ise, fonun tamamı sermayeye dönüştürülür. Ancak; şirkette oy hakkına haiz bütün pay sahiplerinin sermaye artırımına ilişkin genel kurulda oybirliği ile alacakları bir kararla, fonun kullanılmasına ilişkin bu kurallara tabi olunmaksızın da taahhüt yoluyla sermaye artırılabilir. Artırım genel kurul veya yönetim kurulu kararının ve esas sözleşmenin ilgili maddelerinin değişik şeklinin tescili ile kesinleşir. Tescil ile o anda mevcut pay sahipleri mevcut paylarının sermayeye oranına göre bedelsiz payları kendiliğinden iktisap ederler. Bedelsiz paylar üzerindeki hak kaldırılamaz ve sınırlandırılamaz; bu haktan vazgeçilemez.”