|
Sitelerde otopark ücretli olabilir mi ?
|
|||||||||||||
|
|||||||||||||
|
|||||||||||||
|
Kooperatif kuruluşu, kooperatif kurmak, kooperatif nasıl kurulur ?
Neden Kooperatif kuruluşu sırasında profesyonel destek almanız gerekmektedir ?
1-Hatalı işlemlerden dolayı Kooperatif yönetim ve denetim kurulu üyeleri kamu personeli gibi yargılanırlar
2-Kooperatiflerin vergi mükellefiyetleri anonim ve limited şirketlerden farklıdır. Gereksiz vergi ödememek için hatalı vergi mükellefiyeti açılmaması gereklidir.
3-Kanunda kooperatifler için belirtilen istisna ve muafiyetlerden faydalanılması önemlidir.
4-Ödemelerini yapmayan ortaklara hatalı işlem yapıldığı takdirde ortaklıktan ihracı mümkün değildir.
Hakedişe tabi hizmet sözleşmelerinde fatura düzenlenme tarihi hk.
Şirket kuruluşundan önce ödenen kiraların gider yazılıp yazılamayacağı ve sigorta acentesinin Ba Bs formu verip vermeyeceği hk.
Başlık | Şirket kuruluşundan önce ödenen kiraların gider yazılıp yazılamayacağı ve sigorta acentesinin Ba Bs formu verip vermeyeceği hk. | ||||||||||||||||||||
Tarih | 08/12/2014 | ||||||||||||||||||||
Sayı | 67854564-1741-667 | ||||||||||||||||||||
Kapsam | |||||||||||||||||||||
İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, sigorta acenteliği faaliyetinde bulunan şirketinizin Eylül/2013 tarihinde kurulduğu, şirket kuruluşundan önce faaliyetinizi sürdürmek amacıyla Ocak/2013 tarihinde bir işyeri kiralandığı belirtilerek, şirket kuruluşundan önce kiralanan işyeri için ödenen kira bedellerinin gider yazılıp yazılmayacağı ile sigorta acentesi olan şirketinizin Ba-Bs bildirim formu verme yükümlülüğü bulunup bulunmadığı hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. Konu ile ilgili olarak özelge talep formu eklerinin incelenmesinden, bahsi geçen işyeri için düzenlenen kira sözleşmesinin kiracı sıfatıyla xxx adına düzenlendiği, kira başlangıç tarihinin 15.01.2013 olduğu, kiralanan işyerinin sigorta acenteliği faaliyetinde kullanılacağı ve söz konusu şahsın şirketin kurucusu ve müdürü olduğu anlaşılmaktadır. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı belirtilmiş; aynı maddenin ikinci fıkrasında da, safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde, safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinde, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği hükmüne yer verilmiştir. Anılan bent hükmü uyarınca, yapılan genel giderlerin indirime konu edilebilmesi için söz konusu giderlerle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında doğrudan ve açık bir illiyet bağının bulunması ve ayrıca söz konusu giderlere ilişkin tanzim edilecek belgelerin Vergi Usul Kanununa göre geçerli bir belge olması gerekmekte olup, bu mahiyette olmayan giderlerin ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilmesi mümkün değildir. Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 8 inci maddesinde; “Mükellef, vergi kanunlarına göre kendisine vergi borcu terettübeden gerçek veya tüzel kişidir. Vergi sorumlusu, verginin ödenmesi bakımından, alacaklı vergi dairesine karşı muhatap olan kişidir. Vergi kanunlarıyla kabul edilen haller müstesna olmak üzere, mükellefiyete veya vergi sorumluluğuna müteallik özel mukaveleler vergi dairelerini bağlamaz. Bu kanunun müteakip maddelerinde geçen “mükellef” tabiri vergi sorumlularına da şamildir.” hükmüne yer verilmiştir. Türk Ticaret Kanununa göre şirketlerin tüzel kişilik kazanmaları ticaret siciline kayıt ile başlar. Bir şirketin hak sahibi olması ancak, tüzel kişilik kazandığı tarih ile bu kişiliğin sona erdiği yani ticaret sicilinden kaydının silindiği tarih arasında olanaklıdır. Buna göre, şirketinizin tüzel kişilik kazanmadan önce şirket kurucusu tarafından kiralanan işyeri için yapılan kira ödemelerinin gider olarak kurum kazancından indirilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 148, 149 ve mükerrer 257 nci maddelerinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye dayanılarak, 350 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğiyle, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile; mal ve hizmet satışlarını ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)” ile bildirmeleri yükümlülüğü getirilmiştir. Konuyla ilgili olarak yayımlanan 362 ve 381 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri ile bu yükümlülüğe ilişkin açıklamalar yapılmış olup, söz konusu yükümlülüğün 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemler halinde yerine getirilmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile bildirim hadleri konusunda açıklamaların yer aldığı 396 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin “Bildirime Konu Alış/Satışlar ve Hadler” başlıklı (1.2) bölümünde; “1.2.1. Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir. 1.2.2. Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)”nun Tablo II alanında bildirilecektir. … … Belirlenen hadlerin altında kalan alış ve satış bedellerinin bildirildiği, “Diğer Mal ve Hizmet Bedeli Toplamı” (Tablo III) bölümü Ba-Bs bildirim formlarından çıkartılmıştır. … … 1.2.5. Bankalar, Katılım Bankaları, Aracı Kurumlar, Portföy Yönetim Şirketleri, Menkul Kıymet Yatırım Fon ve Ortaklıkları, Reasürans Şirketleri, Emeklilik Şirketleri, Sigorta Şirketleri ve Acenteleri yapmış oldukları işlemleri belirli periyotlarla Bakanlığımıza bildirdiklerinden, hizmet ve satış işlemlerinde düzenledikleri dekont ve poliçe bilgilerini Form Bs ile bildirmelerine gerek bulunmamaktadır. Aynı şekilde, bu kurumların kendi aralarındaki işlemler sebebiyle düzenledikleri dekontların karşı tarafça Form Ba ile bildirilmesine de gerek bulunmamaktadır. Ancak bu kurumlar, diğer belgelere dayalı olarak yaptıkları mal ve hizmet alım/satımlarını genel esaslar çerçevesinde Ba-Bs formları ile bildirmek zorundadırlar. … … 1.2.7. Sigorta şirketleri tarafından yapılan tazminat ödemeleri fatura ile belgelendirilen bir mal veya hizmet alımına dayanıyor ise, bu alımların genel esaslar çerçevesinde katma değer vergisi hariç tutarlarıyla Ba bildirim formuna dahil edilmesi gerekmektedir.” açıklamalarına yer verilmiştir. Söz konusu Tebliğin “3.2.4.” bölümünde ise bildirim verme yükümlülüğü bulunan, ancak tüm alış ve satışları belirtilen haddin altında kalan mükelleflerin, söz konusu formları Tablo II dışındaki tüm bilgileri doldurmak suretiyle vermek zorunda oldukları belirtilmiştir. Yukarıda yer alan açıklamalar çerçevesinde; sigorta şirketleri ve acenteleri ana faaliyet konusu ile ilgili dekont ve poliçe bilgilerini Btrans üzerinden Gelir İdaresi Başkanlığına gönderdiklerinden, bu bilgileri Ba-Bs bildirim formuna dahil etmelerine gerek bulunmamaktadır. Ancak, diğer belgelere dayalı olarak yapılan mal ve hizmet alış/satışlarını genel esaslar çerçevesinde Ba-Bs formları ile bildirmek zorundadırlar. Ayrıca, bildirim verme yükümlülüğü bulunan, ancak tüm alış ve satışları belirtilen haddin altında kalan mükelleflerin, Ba-Bs formlarını Tablo II dışındaki tüm bilgileri doldurmak suretiyle vermek zorunda olmaları nedeniyle bildirimde bulunacak mal ve/veya hizmet alış/satışları olmasa bile form Ba-Bs bildirimlerini vermeleri gerekmektedir. Bilgi edinilmesini rica ederim. |
Nevi değişikliği halinde kıst döneme ait kurumlar vergisi beyannamesi ekinde yer alan finansal tabloların önceki dönem kısmına hangi değerlerin yazılacağı hk.
Başlık | Nevi değişikliği halinde kıst döneme ait kurumlar vergisi beyannamesi ekinde yer alan finansal tabloların önceki dönem kısmına hangi değerlerin yazılacağı hk. | ||||||||||||||||||||
Tarih | 17/12/2014 | ||||||||||||||||||||
Sayı | 62030549-125[6-2014/122]-2676 | ||||||||||||||||||||
Kapsam | |||||||||||||||||||||
İlgide kayıtlı özelge talep formunda; limited şirket statüsüne sahip şirketinizin nev’i değişikliği yoluyla anonim şirkete dönüştüğü, 01.01.2013 – 03.04.2013 dönemine ilişkin kıst dönem kurumlar vergisi beyannamesinin vergi dairesine elden verildiği, ancak 03.04.2013 – 31.12.2013 dönemi kurumlar vergisi beyannamesi hazırlanırken finansal tablolar bölümüne önceki dönem olarak (31.12.2012 ya da 03.04.2013) hangi dönemin değerlerinin yazılacağı hususunda Başkanlığımızdan bilgi talep edilmektedir. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinin birinci fıkrasında, birleşme sonucunda infisah eden kurum ile birleşilen kurumun kanunî veya iş merkezlerinin Türkiye’de bulunması ve münfesih kurumun devir tarihindeki bilânço değerlerinin, birleşilen kurum tarafından bir bütün halinde devralınması ve aynen bilânçosuna geçirilmesi şartıyla gerçekleşen birleşmelerin devir hükmünde olduğu, ikinci fıkrasında ise kurumların birinci fıkradaki şartlar dahilinde tür değiştirmelerinin de devir hükmünde olduğu belirtilmiştir. Anılan Kanunun 20 nci maddesinin birinci fıkrasında ise, “Devirlerde, aşağıdaki şartlara uyulduğu takdirde, münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilir; birleşmeden doğan kârlar ise hesaplanmaz ve vergilendirilmez: a) Şirket yetkili kurulunun devre ilişkin kararının Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih, devir tarihidir. Münfesih kurum ile birleşilen kurum; 1) Devir tarihi itibarıyla hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesi ile, 2) Devir işleminin hesap döneminin kapandığı aydan kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği ayın sonuna kadar geçen süre içerisinde yapılması halinde, münfesih kurumun önceki hesap dönemine ilişkin olarak hazırlayacakları ve müştereken imzalayacakları münfesih kuruma ait kurumlar vergisi beyannamesini, birleşmenin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde münfesih kurumun bağlı bulunduğu vergi dairesine verirler. b) Birleşilen kurum, münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini münfesih kurumun birleşme sebebiyle verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesinin ekinde vereceği bir taahhütname ile taahhüt eder. Mahallin en büyük mal memuru, bu hususta birleşilen kurumdan ayrıca teminat isteyebilir.” hükmüne yer verilmiştir. 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “19.” ve “20.” numaralı bölümlerinde konu ile ilgili ayrıntılı açıklamalara yer verilmiştir. Diğer taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 174 üncü maddesinde, hesap döneminin normal olarak takvim yılı olduğu, yeniden işe başlama veya işi bırakma hallerinde, hesap dönemi içinde bir yıldan eksik olan faaliyet süresin de hesap dönemi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre, limited şirketinizin tür değişikliğinin 04.04.2013 tarihinde ….. Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil edildiği anlaşılmış olup; bu tür değişikliğinin Kurumlar Vergisi Kanununun 19 ve 20 nci maddeleri kapsamında değerlendirilmesi durumunda, şirketiniz tarafından 05.04.2013-31.12.2013 dönemine ilişkin olarak verilecek kurumlar vergisi beyannamesi ekinde yer alan finansal tabloların “önceki dönem” kısmına, münfesih hale gelen limited şirketin devir tarihine kadar olan (01.01.2013-04.04.2013) kıst döneme ilişkin değerlerin yazılması gerekmektedir. Bilgi edinilmesini rica ederim. |
Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun kapsamında yapılacak olan işlemlerin vergisel durumu hk.
Başlık | Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun kapsamında yapılacak olan işlemlerin vergisel durumu hk. | ||||||||||||||||||||||||
Tarih | 07/01/2015 | ||||||||||||||||||||||||
Sayı | 84974990-180[28-2013/2]-10 | ||||||||||||||||||||||||
Kapsam | |||||||||||||||||||||||||
İlgide kayıtlı özelge talep formunda; 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanuna göre afet riski altındaki bölgede yer alan riskli yapının yıkılması ve temizlenmesi, arsa payı karşılığı yeniden inşa edilmesi ve satılması işlemleri ile ilgili olarak yapılacak olan işlem, sözleşme, devir ve tesciller ile uygulamaların harç, damga vergisi, veraset ve intikal vergisi ile banka ve sigorta muameleleri vergisi karşısındaki durumu hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir. 1- Banka ve Sigorta Muameleleri Yönünden Değerlendirme 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinde; “Banka ve sigorta şirketlerinin 10/6/1985 tarihli ve 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre yaptıkları işlemler hariç olmak üzere, her ne şekilde olursa olsun yapmış oldukları bütün muameleler dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.” hükmü bulunmaktadır. 6306 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin 3 üncü fıkrasında “Anlaşma ile tahliye edilen, yıktırılan veya kamulaştırılan yapıların maliklerine ve malik olmasalar bile bu yapılarda kiracı veya sınırlı ayni hak sahibi olarak en az bir yıldır ikamet ettiği veya bunlarda işyeri bulunduğu tespit edilenlere konut, işyeri, arsa veya dönüşüm projeleri özel hesabından kredi veya mülkiyet ya da sınırlı ayni hak sağlayan ve usul ve esasları Bakanlıkça belirlenen konut sertifikası verilebilir. Bunlardan konutunu ve işyerini kendi imkanları ile yapmak ve edinmek isteyenlere de kredi verilebilir.” hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanunun “Dönüşüm gelirleri” başlıklı 7 nci maddesinin 6 ncı fıkrasında; “Bu Kanun kapsamında sağlanması öngörülen krediler ile dönüşüm faaliyetleri kapsamında yapılacak konutlara ilişkin, hak sahiplerince bankalardan kullanılacak kredilere dönüşüm projeleri özel hesabından karşılanmak üzere faiz desteği verilebilir. Bu işlemlere ve verilecek desteğe ilişkin usul ve esaslar Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanın teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca belirlenir.” hükmü, 9 uncu fıkrasında ise; “Bu Kanun uyarınca yapılacak olan işlem, sözleşme, devir ve tesciller ile uygulamalar, noter harcı, tapu harcı, belediyelerce alınan harçlar, damga vergisi, veraset ve intikal vergisi, döner sermaye ücreti ve diğer ücretlerden; kullandırılan krediler sebebiyle lehe alınacak paralar ise banka ve sigorta muameleleri vergisinden müstesnadır.” hükmü yer almaktadır. Konuyla ilgili olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığından alınan 23/7/2014 tarihli ve 26931468/622/ sayılı yazıda, “….. Yukarıda açıklanan Kanun ve Yönetmelik hükümleri doğrultusunda, anlaşma ile tahliye edilen, yıktırılan veya kamulaştırılan yapıların maliklerine ve malik olmasalar bile bu yapılarda kiracı veya sınırlı ayni hak sahibi olarak en az bir yıldır ikamet ettiği veya bunlarda işyeri bulunduğu tespit edilenlere, Bakanlığımız ile protokol imzalamış bankalardan kullandırılacak kredilerde faiz desteği sağlanabileceği ve bu kapsamda kullanılacak banka kredilerinde kanunda geçen muafiyetlerden faydalanılmasının mümkün olacağı mütalaa olunmaktadır.” şeklinde görüş bildirilmiştir. Buna göre, 6306 sayılı Kanunda, Kanun kapsamında yer alan hak sahiplerinin taraf olduğu işlemlere istisna öngörülmekte olup, riskli yapının yıkılması, temizlenmesi, arsa payı karşılığı inşa edilmesi ve satılması için şirketiniz tarafından kullanılacak kredilere BSMV istisnası uygulanması mümkün değildir. 2- Damga Vergisi ve Harçlar Kanunu Yönünden Değerlendirme 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1’inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kâğıtların damga vergisine tabi olduğu, bu Kanundaki kâğıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade edeceği hükme bağlanmıştır. 492 sayılı Harçlar Kanununun 38’inci maddesinde, “Noter işlemlerinden bu kanuna bağlı (2) sayılı tarifede yazılı olanları noter harçlarına tabidir.” hükmü, 57’nci maddesinde de, “Tapu ve kadastro işlemlerinden bu kanuna bağlı (4) sayılı tarifede yazılı olanları, tapu ve kadastro harçlarına tabidir.” hükmü yer almaktadır. Kanunun 123’üncü maddesinde ise özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmayacağı hüküm altına alınmıştır. 6306 sayılı Kanunla, Kanun kapsamında yer alan hak sahibi maliklerle yapılacak işlemlere yönelik istisna öngörülmekte olup, hak sahiplerinin taraf olmadığı işlemler ve kağıtlara istisna uygulanmasının Kanun kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Buna göre, 6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı olarak belirlendiği anlaşılan taşınmaza ilişkin olarak 6306 sayılı Kanun kapsamında düzenlenecek gayrimenkul satış vaadi ve arsa payı karşılığında inşaat yapım sözleşmesinin, 6306 sayılı Kanun’un 7’nci maddesinin 9’uncu fıkrasına göre noter ve tapu harçları ile damga vergisinden istisna tutulması gerekmektedir. Diğer taraftan, riskli yapının yıkılarak taşınmaz üzerine inşa edilecek bağımsız bölümlerin hak sahipleri dışında kalan üçüncü kişilere satışı nedeniyle, üçüncü kişilerle şirketiniz arasında düzenlenen sözleşmelere damga vergisi, tapuda yapılacak işlemlere harç istisnası uygulanması mümkün bulunmamaktadır. 3- 2464 Sayılı Belediye Gelirleri Kanunu ile 7338 Sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Yönünden Değerlendirme 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun Ek 1’inci maddesinde, belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde yapılan her türlü bina inşaatı (ilave ve tadiller dahil), inşaat veya tadilat ruhsatının alınmasının bina inşaat harcına tabi olduğu; “İmar ile İlgili Harçlar” başlıklı 80’inci maddesinde de, imar mevzuatı gereğince belediyece tahsil edilecek harçlar düzenlenmiştir. Ayrıca, söz konusu Kanun’un 97’nci maddesinde, “Belediyeler bu Kanunda harç veya katılma payı konusu yapılmayan ve ilgililerin isteğine bağlı olarak ifa edecekleri her türlü hizmet için belediye meclislerince düzenlenecek tarifelere göre ücret almaya yetkilidir. Belediyeye tekel olarak verilmiş işler kendi özel hükümlerine tabidir” hükmü bulunmaktadır. Buna göre, 6306 sayılı Kanun kapsamında yıkılıp yeniden inşa edilecek binaya ilişkin işlemlerin 2464 sayılı Kanun gereği tahsil edilecek harçlardan ve alınacak ücretlerden istisna tutulması, söz konusu binanın kullanım maksadındaki değişiklikler ile yapı alanındaki artışlar sebebiyle hesaplanacak harç ve ücret farklarının ise alınması gerekmektedir. Öte yandan, verginin konusuna giren işlemin açık olarak belirtilerek verginin mükellefince görüş talebinde bulunulması halinde veraset ve intikal vergisi açısından yeniden değerlendirme yapılması mümkün bulunmaktadır. Bilgi edinilmesini rica ederim. (*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir. |
Organize Sanayi Bölgesi Müteşebbis Heyet Başkanlığınca Sosyal Güvenlik Kurumuna verilecek sigorta prim bildirgeleri ile vergi dairesine verilecek Muhtasar ve KDV Beyannamelerinin damga vergisinden istisna olup olmadığı hakkında
Başlık | Organize Sanayi Bölgesi Müteşebbis Heyet Başkanlığınca Sosyal Güvenlik Kurumuna verilecek sigorta prim bildirgeleri ile vergi dairesine verilecek Muhtasar ve KDV Beyannamelerinin damga vergisinden istisna olup olmadığı hakkında |
Tarih | 16/04/2015 |
Sayı | 11949253-010-3 |
Kapsam | |
Defterdarlık Gelir Müdürlüğü Sayı : 11949253-010-3 16/04/2015 Konu : DAMGA VERGİSİ İSTİSNASI İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve ekinin incelenmesinden, … Organize Sanayi Bölgesi Müteşebbis Heyet Başkanlığınca Sosyal Güvenlik Kurumuna verilecek sigorta prim bildirgeleri ile vergi dairesine verilecek Muhtasar ve KDV Beyannamelerinin damga vergisinden istisna olup olmadığı yönünde görüş talep edildiği anlaşılmaktadır. 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu; 3 üncü maddesinde, damga vergisi mükellefinin kâğıtları imza edenler olduğu ve resmi dairelerle kişiler arasındaki işlemlere ait kâğıtların damga vergisinin kişiler tarafından ödeneceği; 8 inci maddesinde, bu Kanunda yazılı resmi daireden maksadın, genel ve özel bütçeli idarelerle, il özel idareleri, belediyeler ve köyler olduğu, bu dairelere bağlı olup ayrı tüzel kişiliği bulunan iktisadi işletmeler resmi daire sayılmayacağı; Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “İV. Makbuzlar ve diğer kağıtlar” başlıklı bölümünün 2/b vergi beyannamelerin; 2/e fıkrasında da sosyal güvenlik kurumlarına verilen sigorta prim bildirgelerinin maktu damga vergisine tabi tutulacağı hükümlerine yer verilmiştir. Diğer taraftan, 20/05/2006 tarih ve 26173 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 5502 sayılı Kanun ile 4958 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun 1 ila 24 üncü maddeleri yürürlükten kaldırılmış, Sosyal Güvenlik Kurumu kurulmuştur. Söz konusu Kanunun “Vergi ve fon muafiyeti” başlıklı 36 ncı maddesiyle de Sosyal Güvenlik Kurumuna damga vergisi muafiyeti getirilmiştir. Konuya ilişkin olarak yayımlanan 16 sayılı Damga Vergisi Sirkülerinin 3 üncü bölümünde de, 488 sayılı Kanunun 8 inci maddesinde tanımlanan resmi daireler ya da damga vergisinden muaf tutulmuş diğer kişi ve kuruluşlar tarafından 5502 sayılı Kanuna göre damga vergisi muafiyeti bulunan Sosyal Güvenlik Kurumuna 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu hükümleri gereğince verilecek sigorta prim bildirgesi niteliğindeki aylık prim ve hizmet belgesi ile e-bildirge sözleşmelerinin damga vergisine tabi tutulmaması gerektiği açıklanmıştır. Öte yandan, 4562 sayılı Organize Sanayi Bölgeleri Kanununun 20 nci maddesinde, Organize Sanayi Bölgelerinin ihtiyacı olan elektrik, su, kanalizasyon, doğalgaz, arıtma tesisi, yol, haberleşme, spor tesisleri gibi alt yapı ve genel hizmet tesisleri kurma ve işletme, kamu ve özel kuruluşlardan satın alınarak dağıtım ve satışını yapma, üretim tesisleri kurma ve işletme hakkının sadece Organize Sanayi Bölgesinin yetki ve sorumluluğunda olduğu; 21 inci maddesinde ise, Organize Sanayi Bölgesi tüzel kişiliğinin, bu Kanunun uygulaması ile ilgili işlemlerde her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olduğu hükmüne yer verilmiştir. Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde, … Organize Sanayi Bölgesi tüzel kişiliğine 4562 sayılı Kanunun uygulanmasına dair işlemler yönünden muafiyet tanındığı hususu dikkate alındığında, bu kapsamda değerlendirilmesi mümkün bulunmayan vergi dairesine verilecek KDV ve muhtasar beyannameleri ile Sosyal Güvenlik Kurumuna verilecek sigorta prim bildirgesi niteliğindeki aylık prim ve hizmet belgelerinin damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir Bilgi edinilmesini rica ederim. |
Kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortaklarla hesaplaşma süresi ve yükümlülük:
Kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortaklarla hesaplaşma süresi ve yükümlülük:
Madde 17 – Kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortakların kendilerinin yahut mirasçılarının kooperatif varlığı üzerinde hakları olup olmadığı ve bu hakların nelerden ibaret bulunduğu anasözleşmede gösterilir. Bu haklar, yedek akçeler hariç olmak üzere, ortağın ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanır.
Kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikteki iade ve ödemeler, anasözleşmede daha kısa bir süre tespit edilmiş olsa bile genel kurulca üç yılı aşmamak üzere geciktirilebilir. Bu durumda kooperatifin muhik bir tazminat isteme hakkı saklıdır. Çıkan veya çıkarılan ortaklar ile mirasçılarının alacak ve hakları bunları istiyebilecekleri günden başlıyarak beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
şirket kooperatif üyesi olabilir mi
şirket kooperatif üyesi olabilir mi
şirketler kooperatif üyesi olabilir mi
II – Tüzel kişilerin ortaklığı:
Madde 9 ––(Değişik: 21/4/2004 – 5146/ 2 md.)
Kamu ve özel hukuk tüzel kişileri amaçları bakımından ilgilendikleri kooperatiflerin kuruluşlarına yardımcı olabilir, önderlik edebilir ve ortak olabilirler.
II – Tüzel kişilerin ortaklığı:
Madde 9 ––(Değişik: 21/4/2004 – 5146/ 2 md.)
Kamu ve özel hukuk tüzel kişileri amaçları bakımından ilgilendikleri kooperatiflerin kuruluşlarına yardımcı olabilir, önderlik edebilir ve ortak olabilirler.
Error: Contact form not found.
II – Tüzel kişilerin ortaklığı: Madde 9 ––(Değişik: 21/4/2004 – 5146/ 2 md.) Kamu ve özel hukuk tüzel kişileri amaçları bakımından ilgilendikleri kooperatiflerin kuruluşlarına yardımcı olabilir, önderlik edebilir ve ortak olabilirler.
II – Tüzel kişilerin ortaklığı:
Madde 9 ––(Değişik: 21/4/2004 – 5146/ 2 md.)
Kamu ve özel hukuk tüzel kişileri amaçları bakımından ilgilendikleri kooperatiflerin kuruluşlarına yardımcı olabilir, önderlik edebilir ve ortak olabilirler.
II – Tüzel kişilerin ortaklığı:
Madde 9 ––(Değişik: 21/4/2004 – 5146/ 2 md.)
Kamu ve özel hukuk tüzel kişileri amaçları bakımından ilgilendikleri kooperatiflerin kuruluşlarına yardımcı olabilir, önderlik edebilir ve ortak olabilirler.
Kooperatiflerde Ortaklığa girme şartları ve ortak sayısı:
- Ortaklığa girme şartları ve ortak sayısı:
Madde 8 – (Değişik: 6/10/1988 – 3476/2 md.)
Kooperatif ortaklığına girmek için gerçek kişilerin medeni hakları kullanma yeterliliğine sahip olmaları gerekir. Ortak olmak isteyen gerçek ve tüzelkişiler, kooperatif anasözleşmesi hükümlerini bütün hak ve ödevleriyle birlikte kabul ettiklerini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvururlar. Kooperatif, ortaklarına kendi varlığı dışında şahsi bir sorumluluk veya ek ödemeler yüklüyor ise ortak olmak isteği, bu yükümlerin yazılı olarak kabul edilmesi halinde değer taşır.
Yönetim Kurulu; ortaklar ile ortak olmak için müracat edenlerin anasözleşmede gösterilen ortaklık şartlarını taşıyıp taşımadıklarını araştırmak zorundadır.
Yapı kooperatiflerinde konut, işyeri ve ortak sayısı genel kurulca belirlenir. Yönetim Kurulu, genel kurulca kararlaştırılan sayının üzerinde ortak kaydedemez
Kooperatif Anasözleşmenin değişiklikleri de kuruluştaki usullere bağlıdır.- MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN
Anasözleşmenin değişiklikleri de kuruluştaki usullere bağlıdır.
D) Anasözleşmeye konacak hükümler:
I – Mecburi hükümler:
Madde 4 – Kooperatif anasözleşmesinde aşağıdaki hususlara ait hükümlerin yer olması gerektir.
1. Kooperatifin adı ve merkezi,
2. Kooperatifin amacı ve çalışma konuları,
3. Ortaklık sıfatını kazandıran ve kaybettiren hal ve şartlar,
4. Ortakların pay tutarı ve kooperatif sermayesinin ödenme şekli, nakdi sermayenin en az 1/4 nün peşin ödenmesi,
5. Ortakların ayni sermaye koyup koymıyacakları,
6. Kooperatiflerin yükümlerinden dolayı ortakların sorumluluk durumu ve derecesi,
7. Kooperatifin yönetici ve denetleyici organlarının görev ve yetki ve sorumlulukları ve seçim tarzları,
8. Kooperatifin temsiline ait hükümler,
9. Yıllık gelir gider farklarının, hesaplama ve kullanma şekilleri,
10.Kurucuların adı, soyadı iş ve konut adresleri,
Kooperatif Nedir ?
Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.
1163 Sayılı Kooperatifler kanunu son hali 2015
4571
KOOPERATİFLER KANUNU (1)(2)
Kabul Numarası : 1163
Kabul Tarihi : 24/4/1969
Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 10/5/1969 Sayı : 13195
Yayımlandığı Düstur : Tertip : 5 Cilt : 8 Sayfa : 1955
Bu Kanun ile ilgili tüzük için, “Tüzükler Külliyatı”nın kanunlara
göre düzenlenen nümerik fihristine bakınız.
BİRİNCİ BÖLÜM
Kooperatif ve Kuruluşu
- A) Tarif:
Madde 1 –(Değişik: 21/4/2004 – 5146/ 1 md.)
Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.
- B) Kuruluş, muteberlik şartları, isim kullanma yetkisi :
Madde 2 – Bir kooperatif en az 7 ortak tarafından imzalanacak ana sözleşme ile kurulur. Ana sözleşmedeki imzaların noterce onaylanması gerekir.
Yapı kooperatifleri ile konusuna taşınmaz mal temliki dahil bulunan diğer kooperatiflerin anasözleşmelerinde ortaklara taşınmaz mal temlik edileceği hakkındaki taahhütler başka bir resmi şekil aranmaksızın muteberdir.
Sermaye miktarı sınırlandırılarak kooperatif kurulamaz. Kooperatif adını ancak bu kanuna göre kurulmuş teşekküller kullanabilir.
TÜKETİCİ KREDİSİ SÖZLEŞMELERİ YÖNETMELİĞİ
|
ooperatifinin taraf olduğu Arsa Satışı Karşılığı Hasılat Paylaşımı sözleşmesinin damga vergisine tabi tutulup tutulmayacağı ile tutulacak ise damga vergisinin matrahının ne olacağı hk.
Tarım satış kooperatifinin taraf olduğu Arsa Satışı Karşılığı Hasılat Paylaşımı sözleşmesinin damga vergisine tabi tutulup tutulmayacağı ile tutulacak ise damga vergisinin matrahının ne olacağı hk. | |
Tarih | 18/09/2013 |
Sayı | 97895701-155[1-2013/101]-1515 |
Kapsam | |
T.C. GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü) Sayı :97895701-155[1-2013/101]-1515 18/09/2013 Konu : Tarım satış kooperatifi ile şirket arasında düzenlenen sözleşmenin damga vergisine tabi tutulup tutulmayacağı ile tutulacak ise damga vergisinin matrahının ne olacağı hk. İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesinden, şirketinizin T.C. Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (T.O.K.İ.)’nın iştiraki olduğu ve % 49 hissesinin ilgili Başkanlığa bağlı olduğu, şirketiniz ile … Tarım Satış Kooperatifleri Birliği arasında “Arsa Satışı Karşılığı Hasılat Paylaşımı Sözleşmesi’ düzenlendiği, buna göre İncir Birliği’ne ait arsaların üzerine şirketinizce imar planı hazırlanacağı ve yapılacak konut ve ticaret alanlarının satışından oluşan toplam hasılatın sözleşmenin 5 ve 7’nci maddelerine göre paylaşılacağı, İncir Birliği’nin hasılat payının sözleşme konusu arsa üzerinde inşa edilecek bağımsız bölümlerin satışından elde edilecek satış gelirleri toplamının (KDV hariç) % 32’si olduğu, şirketiniz tarafından İncir Birliği’ne ödenecek asgari hasılat payının 53.000.000 TL olacağı belirtilerek düzenlenen sözleşmenin Damga Vergisi Kanununa ekli (2) sayılı tablonun V- 15’inci fıkrası kapsamında damga vergisinden istisna olup olmadığı, damga vergisine tabi ise asgari hasılat payı olan 53.000.000 TL üzerinden mi, yoksa bu tutarın brütleştirilmesiyle bulunacak toplam tutar üzerinden mi damga vergisine tabi tutulacağı hakkında bilgi verilmesinin istenildiği anlaşılmaktadır. 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, bu Kanundaki kağıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade edeceği; 3 üncü maddesinde, damga vergisinin mükellefinin kağıtları imza edenler olduğu; 9 uncu maddesinde, bu Kanuna ekli (2) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisinden müstesna olduğu; 24 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, birden fazla kişi tarafından imza edilen kağıtlara ait vergi ve cezanın tamamından imza edenlerin müteselsilen sorumlu olduğu, bunlar arasında vergiden müstesna olanların bulunmasının damga vergisinin noksan ödenmesini gerektirmeyeceği, damga vergisinden muaf kuruluşlarca kişilerin (1) sayılı tabloda yer alan işlemleriyle ilgili olarak düzenlenen ve sadece bu kurumların imzasını taşıyan kağıtlara ait verginin tamamının kişiler tarafından ödeneceği, ancak bu kağıtlara ait verginin hiç ödenmemesi veya noksan ödenmesi halinde vergi ve cezanın tamamından kişilerle birlikte kurumların müteselsilen sorumlu olduğu hükme bağlanmıştır. Mezkur Kanuna ekli (1) sayılı tablonun “I.Akitlerle ilgili kağıtlar” başlıklı bölümünün A/1 fıkrasında, belli parayı ihtiva eden mukavelenamelerin nispi damga vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Aynı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun “V-Kurumlarla ilgili Kağıtlar” başlıklı bölümünün 15 numaralı fıkrasında, “Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri ve Tarım Kredi Kooperatiflerinin her türlü muamelelerinde düzenlenen ve Damga Vergisi bunlar tarafından ödenmesi gereken kağıtlar” hükmüne yer verilerek, söz konusu kağıtlar bakımından Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri ile Tarım Kredi Kooperatiflerine damga vergisi muafiyeti sağlanmıştır. Buna göre, Tarım Satış Kooperatifleri, Birlikleri ve Tarım Kredi Kooperatifleri ile Şirketiniz arasında düzenlenen “Arsa Satışı Karşılığı Hasılat Paylaşımı Sözleşmesfnvn Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı tablonun I/A-1 fıkrası uyarınca damga vergisine tabi tutulması; anılan Kooperatiflerin aynı Kanuna ekli (2) sayılı tablonun V/15 numaralı fıkrası uyarınca her türlü muamelelerinde düzenlenen kağıtlar yönünden damga vergisinden muaf olmasından dolayı söz konusu sözleşmelerden doğan damga vergisinin tamamının damga vergisi muafiyeti bulunmayan kişi konumundaki şirketiniz tarafından ödenmesi gerekmektedir. Diğer taraftan ilgide kayıtlı özelge talep formunuz eki “Arsa Satışı Karşılığı Hasılat Paylaşımı Sözleşmesfnin “Sözleşmenin Türü ve Bedeli” başlıklı 5 inci maddesinde, İncir Birliği hasılat payının, sözleşme konusu arsa üzerinde inşa edilecek/ettirilecek bağımsız bölümlerin satışından elde edilecek olan KDV hariç satış gelirleri toplamının (Toplam Hasılat) % 32’si kadar olduğu; aynı sözleşmenin “Asgari Hasılat Payları” başlıklı 7 nci maddesinde, şirketiniz tarafından İncir Birliğine ödenecek İncir Birliği hasılat payı asgari tutarının 53.000.000 TL olacağı, bu miktarın şirketiniz tarafından garanti edileceği belirtilmektedir. Buna göre, söz konusu sözleşmenin, ihtiva ettiği belli para olan en yüksek vergi alınmasını gerektiren şirketiniz tarafından İncir Birliğine ödenecek asgari hasılat payı 53.000.000 TL üzerinden damga vergisine tabi tutulması gerekmektedir. Bilgi edinilmesini rica ederim. |
Kooperatifler Bağış Yapabilir mi ?-Genel Kurul kararı gerekli midir ?-ÖZMEN MALİ MÜŞAVİRLİK VE DANIŞMANLIK
KOOPERATİFLER BÜTÇESİNDE YER ALMAYAN KONULARDA BAĞIŞ YAPABİLİR Mİ ?
MALİ MÜŞAVİR EVREN ÖZMEN
“10.3.2.5. Türkiye Kızılay Derneğine yapılan bağış veya yardımlar
5904 sayılı Kanunla Kurumlar Vergisi Kanununun 10 uncu maddesinin birinci fıkrasına eklenen ve 3/7/2009 tarihinden itibaren yürürlüğe giren (f) bendi ile kurumlar vergisi mükellefleri tarafından Türkiye Kızılay Derneğine makbuz karşılığı yapılan nakdî bağış veya yardımların tamamı, Kanunun yürürlük tarihinden itibaren kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde gösterilmek şartıyla kurum kazancından indirilebilecektir.
Anılan Derneğe yapılacak aynî bağış ve yardımlar ise Tebliğin “10.3.2.1. Kurum kazancının %5’i ile sınırlı bağış ve yardımlar” bölümünde yapılan açıklamalar çerçevesinde değerlendirilecektir.
Diğer taraftan, anılan Derneğin iktisadi işletmelerine yapılan bağış veya yardımların kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılabilmesi mümkün değildir.
KARAYOLU YÜK TAŞIMA KOOPERATİFİ ANA SÖZLEŞMESİ
info@ozmconsultancy.com