Konut Yapı Kooperatifine verilen inşaat taahhüt hizmeti ve kooperatifin mal alımlarında KDV uygulaması

 

_

30 SERİ NUMARALI KDV TEBLİĞ KONUT ALANININ HESABI

 

Kooperatifler Hasılat Paylaşımı şeklinde sözleşme imzalayabilirler mi ? İmzalandığı takdirde kooperatiflerin yapması gereken vergisel işlemler nelerdir ?

Başlık Hasılat paylaşımı sözleşmesine istinaden KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı.
Tarih 19/02/2014
Sayı 84974990-130[01-2013/81]-109
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

84974990-130[01-2013/81]-109

19/02/2014

Konu

:

Hasılat paylaşımı sözleşmesine istinaden KDV hesaplanıp hesaplanmayacağı.

            İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, mülkiyetinizde bulunan taşınmaz üzerine konut inşa edilmesi amacı ile bir adi şirketle hasılat paylaşımı şeklinde sözleşme imzaladığınız belirtilerek, tapuda adınıza kayıtlı olan ve herhangi bir devir ve teslime konu etmediğiniz söz konusu taşınmaz için katma değer vergisi (KDV) hesaplanıp hesaplanmayacağına ilişkin Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.

            KDV Kanununun;

             -1/1 inci maddesinde, Türkiye’de yapılan ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde gerçekleşen teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu; yine aynı maddede ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyetinin devamlılığı, kapsamı ve niteliğinin Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre; Gelir Vergisi Kanununda açıklık bulunmadığı hallerde, Türk Ticaret Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine göre tayin ve tespit edileceği,

             -10 uncu maddesinin (a) bendinde, vergiyi doğuran olayın; mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde malın teslimi veya hizmetin yapılması ile (b) bendinde ise, malın tesliminden veya hizmetin yapılmasından önce fatura veya benzeri belgeler verilmesi halinde, bu belgelerde gösterilen miktarla sınırlı olmak üzere fatura veya benzeri belgelerin düzenlenmesi ile vuku bulduğu

            hüküm altına alınmıştır.

             Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasında, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu, ikinci fıkrasının (4) numaralı bendinde ise gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden elde ettikleri kazançların ticari kazanç sayılacağı hüküm altına alınmıştır.

             Bu durumda, gayrimenkul alım, satım ve inşa işlerinin hasılat paylaşımı sözleşmesine istinaden icra edilmesi, arsa sahibi yönünden ticari organizasyonun varlığına karine teşkil edeceğinden, hasılat paylaşımı sözleşmesine istinaden arsa sahibinin hissesine isabet eden kazanç tutarının ticari kazanca ilişkin hükümler çerçevesinde değerlendirilmesi gerekmektedir.

             Diğer taraftan, hasılat paylaşımı sözleşmesi kapsamında tapuda arsanın devriyle ilgili herhangi bir işlem yapılmaması halinde, arsanın inşaatı yapacak ve satış işlemlerini gerçekleştirecek adi şirkete satışından söz edilemeyecektir.

             Buna göre, arsa sahibinin mülkiyetinde kalması şartıyla, hasılat paylaşımı sözleşmesine istinaden arsanın söz konusu adi şirkete bırakılması işlemi, teslim mahiyetinde olmadığından KDV’ye tabi olmayacaktır.

             Öte yandan, arsa sahibi olarak inşaat ve satış işlemlerini yapacak olan adi şirketle imzalanan hasılat paylaşımı sözleşmesine istinaden inşa edilen bağımsız bölümlere ilişkin ilk satışın gerçekleştirildiği tarih itibarıyla adınıza ticari kazanç yönünden mükellefiyet tesis edilmesi gerekmektedir.

             Bilgi edinilmesini rica ederim.

Kooperatif Birliğinin KDVK karşısındaki durumu–Kooperatif üst birlikleri hangi vergilerin mükellefi olmaları gerekmektedir ?-ÖZMEN MALİ MÜŞAVİRLİK

Başlık Kooperatif Birliğinin KDVK karşısındaki durumu
Tarih 14/03/2014
Sayı 84974990-130[1-2012-19]-262
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

84974990-130[1-2012-19]-262

14/03/2014

Konu

:

Kooperatif Birliğinin KDVK karşısındaki durumu

            İlgide kayıtlı dilekçenizde; 01/08/1998 tarihinden önce kurulmuş olan Birliğinizin vergiye tabi herhangi bir işlem yapmadığı sürece katma değer vergisi beyannamesi vermesi gerekip gerekmediği hakkında Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

             3065 sayılı Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 1/1 inci maddesinde ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu hükme bağlanmıştır.

            3065 sayılı Kanuna eklenen Geçici 15 inci madde hükmü ile 29/07/1998 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı alınmış olan inşaatlara ilişkin olarak konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri KDV’den istisna edilmiş, bu tarihten sonra inşaat ruhsatı alınmış inşaatlara ilişkin olarak konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahüt işleri (I) sayılı listeye alınmıştır.

         Diğer taraftan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununda kooperatiflerin muafiyetine ilişkin hükümlere yer verilmiş olup, kooperatif birliklerinin de söz konusu muafiyet hükümlerinden yararlanacağı tabiidir.

         Buna göre, konut yapı kooperatifi olarak faaliyet göstermeyen Kooperatif Birliğiniz, kurumlar vergisinden muaf olmakla birlikte, KDV Kanununda bu muafiyete ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemesi nedeniye KDV beyannamesi vermesi gerekmektedir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

Kooperatif noter satışı ile aldığı aracın kdv sini indirebilir mi ?

Başlık Noter satış senedine istinaden ödenen KDV\’nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı
Tarih 01/04/2014
Sayı 30094508-130[29-2013/2.5]-14
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ERZURUM VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

30094508-130[29-2013/2.5]-14

01/04/2014

Konu

:

Noter satış senedine istinaden ödenen KDV’nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı

            İlgide kayıtlı özelge talep formu ile, 02.04.2012 tarihinde noter satış senedi ile satın aldığınız 2003 model çekici cinsi araca ilişkinin faturanın, aracın miras yoluyla satıcılara intikal etmesi, satıcıların mükellef oldukları süre zarfında fatura bastırmamış olmaları ve satış tarihi itibariyle de mükellefiyetlerinin terkin edilmesi nedeniyle verilemediği belirtilerek, bahse konu araç için ödediğiniz KDV yi noter satış senedi veya başka bir belgeye istinaden indirim konusu yapıp yapamayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

            3065 sayılı KDV Kanununun;

            -1/1 inci maddesinde; Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

            -29/1-a maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanan KDV den, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen KDV yi indirebilecekleri,

            -29/3 üncü maddesinde, indirim hakkının, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği takvim yılı aşılmamak kaydıyla ilgili belgelerin kanuni defterlere kaydedildiği vergilendirme döneminde kullanılabileceği,

            -34/1 inci maddesinde, yurt içinden sağlanan veya ithal olunan mal ve hizmetlere ait KDV nin, alış faturası veya benzeri vesikalar ve gümrük makbuzu üzerinden ayrıca gösterilmek ve bu vesikalar kanuni defterlere kaydedilmek şartıyla indirilebileceği,

            -53 üncü maddesinde de, bu Kanunda geçen fatura ve benzeri vesikalar tabirinin Vergi Usul Kanununda düzenlenen vesikaları ifade ettiği, hükme bağlanmıştır.

            Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde ise, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait kayıtların tevsikinin mecburi olduğu hükme bağlanmış, aynı Kanunun 229-242 nci maddelerinde de bu Kanuna göre düzenlenmesi ve alınması gereken vesikalara ait hükümlere yer verilmiştir.

           Nakliyecilik faaliyeti ile iştigal etmekte iken 14.12.2012 tarihinde vefat eden … varislerine intikal eden 25 ES 942 plakalı çekici cinsi araçtan dolayı ölüm tarihi itibariyle murisin eşi … adına mükellefiyet tesis edildiği, bahse konu aracın tarafınıza satışının yapıldığı tarih itibariyle de (02.04.2013) satıcının mükellefiyetinin kapatıldığı, …’in mükellef olduğu 14.12.2012-02.04.2013 tarihleri arasında faaliyetine ilişkin belge bastırdığına dair herhangi bir bilginin bulunmadığı anlaşılmıştır.

            Buna göre, KDV mükelleflerinin kendilerine yapılan teslim ve hizmetlere ait KDV yi indirim konusu yapabilmesi için, öncelikle bu işlemlere ilişkin KDV nin fatura ve benzeri belgelerde gösterilmesi ve bu belgelerin vergiyi doğuran olayın meydana geldiği takvim yılı içinde kanuni defterlere kaydedilmesi gerekmektedir.

            Satıcı tarafından faturası düzenlenmeyen çekici cinsi araç için noter satış senedine istinaden ödendiği belirtilen KDV nin  noter satış senedine dayanılarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

            Ancak, işi terk etmesi nedeniyle belge bastırması mümkün bulunmayan ödevliden satın alınan çekici için fatura alınamaması aracın noter satış senedine istinaden işletmenin aktifine kaydedilmesine engel teşkil etmemektedir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

Kooperatifin kat karşılığı inşaat sürecinde tapuyu yüklenicinin gösterdiği kişilere çıkarabilir mi ?

 

Kooperatif Huzur hakı ödemesinde muhtasar beyanname verme süresi hk.

Başlık Huzur hakı ödemesinde muhtasar beyanname verme süresi hk.
Tarih 29/04/2014
Sayı 38418978-120[98-13/5]-456
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

38418978-120[98-13/5]-456

29/04/2014

Konu

:

Muhtasar beyanname verme süresi hk.

             İlgide kayıtlı özelge talep formunda, huzur hakkı ödemeleri yaptığınız şirket ortaklarının  muhtasar beyannamelerinin aylık veya üçer aylık olarak verilmesi açısından hizmet erbabı sayısının hesabında dikkate alınıp alınmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

            193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. 

            Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü yer almakta olup, 62 nci maddesinde de; hizmet erbabını işe alan emir ve talimatları dahilinde çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler işveren olarak tanımlanmıştır.

            Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılan kişi, kurum ve kuruluşların, aynı maddede bentler halinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hükme bağlanmış olup, maddenin birinci fıkrasının 1 inci bendinde; hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61 inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104 üncü maddelere göre tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

            Kanunun 98 inci maddesinde, “94 üncü madde gereğince vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanlar bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri ertesi ayın yirmiüçüncü  günü akşamına kadar, ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar. Yılsonlarında tahakkuk ettirilen mevduat faizlerinden kesilecek vergilerin bildirilmesi için bu süre bir ay uzatılır. 

            Aynı belediye hudutları içinde muhtelif yerlerde yapılan ödeme ve tahakkuklar ile bunlara ait vergilerin bir merkezden bildirilmesi caizdir. 

            Ziraî ürün bedelleri üzerinden tevkifat yapanlar hariç olmak üzere, çalıştırdıkları hizmet erbabı sayısı 10 ve daha az olanlar, 94’üncü maddeye göre yapacakları tevkifatla ilgili muhtasar beyannamelerini, bağlı bulundukları vergi dairesine önceden bildirmek şartıyla her ay yerine Ocak, Nisan, Temmuz ve Ekim aylarının yirmiüçüncü günü akşamına kadarverebilirler” hükmüne yer verilmiştir.

            Bu hükümlere göre, üçer aylık dönemler halinde muhtasar beyanname verme imkanından yararlanıyor iken bu yararlanma hakkını yitiren işverenler ve vergi sorumluları bu haklarını kaybettikleri aydan itibaren (bu ay dahil) tevkifatın yapıldığı her ay için muhtasar beyanname vereceklerdir.

            Bu itibarla, şirketinizin yönetim kurulu üyelerine yapılan huzur hakkı ödemelerinin ücret olarak vergilendirilmesi dolayısıyla, bu kişilerin muhtasar beyanname verilmesi açısından hizmet erbabı hesabında dikkate alınması gerekmektedir.

            Bu çerçevede muhtasar beyannamenin aylık veya üçer aylık verilmesinde dikkate alınması gereken aynı anda çalışan 10 hizmet erbabının anlaşılması gerektiğinden, şirketinizce huzur hakkı ödemesi yapıldığında bu kişiler ile birlikte çalışan hizmet erbabı sayısı 10 kişinin üstüne çıkması halinde bu döneme ait muhtasar beyannamenin ertesi ayın 23 üncü günü akşamına kadar verilmesi gerekmektedir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

6306 sayılı Kanun kapsamında yapılacak kat karşılığı inşaat sözleşmesinin damga vergisi, noter harcı, tapu harcından istisna olup olmadığı hk.-Kentsel dönüşüm kat karşılığı inşaat tapu harcı

Başlık 6306 sayılı Kanun kapsamında yapılacak kat karşılığı inşaat sözleşmesinin damga vergisi, noter harcı, tapu harcından istisna olup olmadığı hk.
Tarih 17/06/2013
Sayı 97895701-140[57-2013/6]-865
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

 İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

97895701-140[57-2013/6]-865

17/06/2013

Konu

:

6306 sayılı Kanun kapsamında yapılacak kat karşılığı inşaat sözleşmesinin damga vergisi, noter harcı, tapu harcından istisna olup olmadığı

İlgi’de kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden, Tapu Müdürlüğünün yazısında, … 2984 ada 12 parseldeki 6 katlı 21 daireli bahçeli apartman niteliğindeki taşınmazın beyanlar hanesine 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkındaki Kanun gereğince “riskli yapıdır” belirtilmesi yapıldığının bildirildiği belirtilerek söz konusu Kanun kapsamında düzenlenecek olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin damga vergisi, noter harcı ve tapu harcından istisna olup olmadığı hususunda görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.

488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’nun 1’inci maddesinde, bu Kanun’a ekli (1) sayılı tabloda yazılı kağıtların damga vergisine tabi olduğu, bu Kanundaki kağıtlar teriminin, yazılıp imzalanmak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgeleri ifade edeceği hükme bağlanmıştır.

492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 38’inci maddesinde, “Noter işlemlerinden bu kanuna bağlı (2) sayılı tarifede yazılı olanları noter harçlarına tabidir.” hükmü, 57’nci maddesinde de, “Tapu ve kadastro işlemlerinden bu kanuna bağlı (4) sayılı tarifede yazılı olanları, tapu ve kadastro harçlarına tabidir.” hükmü yer almaktadır.

Kanun’un 123’üncü maddesinde ise özel kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmayacağı hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un, 1’inci maddesinde, bu Kanun’un amacının; afet riski altındaki alanlar ile bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasların belirlenmesi olduğu; 3’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında, riskli yapıların tespitinin, Bakanlıkça hazırlanacak yönetmelikte belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde masrafları kendilerine ait olmak üzere, öncelikle yapı malikleri veya kanuni temsilcileri tarafından, Bakanlıkça lisanslandırılan kurum ve kuruluşlara yaptırılacağı ve sonucun Bakanlığa veya İdareye bildirileceği; 2’nci fıkrasında, riskli yapıların, tapu kütüğünün beyanlar hanesinde belirtilmek üzere, tespit tarihinden itibaren en geç on iş günü içinde Bakanlık veya İdare tarafından ilgili tapu müdürlüğüne bildirileceği, tapu kütüğüne işlenen belirtmeler hakkında, ilgili tapu müdürlüğünce ayni ve şahsi hak sahiplerine bilgi verileceği; 7’nci maddesinin 9’uncu fıkrasında, bu Kanun uyarınca yapılacak olan işlem, sözleşme, devir ve tesciller ile uygulamaların, noter harcı, tapu harcı, belediyelerce alınan harçlar, damga vergisi, veraset ve intikal vergisi, döner sermaye ücreti ve diğer ücretlerden; kullandırılan krediler sebebiyle lehe alınacak paraların ise banka ve sigorta muameleleri vergisinden müstesna olduğu hüküme bağlanmıştır.

Buna göre, 6306 sayılı Kanun kapsamında riskli yapı olarak belirlendiği anlaşılan başvuruya konu taşınmaza ilişkin olarak 6306 sayılı Kanun kapsamında düzenlenecek kat karşılığı inşaat sözleşmesinin, 6306 sayılı Kanun’un 7’nci maddesinin 9’uncu fıkrasına göre noter ve tapu harçları ile damga vergisinden istisna tutulması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim

HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU GİDER AVANSI TARİFESİ

28 Eylül 2014  PAZAR Resmî Gazete Sayı : 29133
TEBLİĞ
Adalet Bakanlığından:

HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU GİDER AVANSI TARİFESİ

Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) Bu Tarifenin amacı, 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince dava açılırken mahkeme veznesine yatırılacak olan gider avansının miktarı ile avansın ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemektir.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Tarife, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 120 nci maddesinin birinci fıkrasına dayanılarak hazırlanmıştır.

Gider avansı

MADDE 3 – (1) Davacı, bu Tarifede gösterilen gider avansını dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Gider avansı her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri ile dosyanın Yargıtay’a gidiş dönüş ücretleri gibi giderleri kapsar.

Gider avansı miktarı

MADDE 4 – (1) Davacı;

  1. a) Taraf sayısının beş katı tutarında tebligat gideri,
  2. b) Dava dilekçesinde tanık deliline dayanılmış ve tanık sayısı belirlenmiş ise tanık sayısınca tanık asgari ücreti ve tebligat gideri; tanık sayısı belirtilmemiş ise en az üç tanık asgari ücreti ve tebligat gideri,
  3. c) Dava dilekçesinde keşif deliline dayanılmış ise keşif harcı avansı ile birlikte 85 TL ulaşım gideri,

ç) Dava dilekçesinde bilirkişi deliline dayanılmış ise Bilirkişi Ücret Tarifesinde davanın açıldığı mahkeme için öngörülen bilirkişi ücreti,

  1. d) Diğer iş ve işlemler için 55 TL,

toplamını avans olarak öder.

Gider avansının iadesi

MADDE 5 – (1) Gider avansının kullanılmayan kısmı hükmün kesinleşmesinden sonra davacıya iade edilir. Davacı tarafından hesap numarası bildirilmiş ise iade elektronik ortamda hesaba aktarmak suretiyle yapılır. Hesap numarası bildirilmemiş ise masrafı avanstan karşılanmak suretiyle PTT merkez ve işyerleri vasıtasıyla adreste ödemeli olarak gönderilir.

(2) Geçici hukuki koruma talebi için alınan gider avansının kullanılmayan kısmı verilen karardan sonra talep üzerine iade edilir.

Zaman bakımından uygulama

MADDE 6 – (1) 1/10/2011 tarihinden önce açılmış olan davalarda, tamamlanmış işlemleri etkilememek kaydıyla, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 120 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre gider avansı ikmal ettirilir.

Yürürlük

MADDE 7 – (1) Bu Tarife 1/10/2014 tarihinde yürürlüğe girer.

 

HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU BİLİRKİŞİ ÜCRET TARİFESİ

28 Eylül 2014  PAZAR Resmî Gazete Sayı : 29133
TEBLİĞ
Adalet Bakanlığından:

HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU BİLİRKİŞİ ÜCRET TARİFESİ

Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) Bu Tarifenin amacı, 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu gereğince bilirkişiye ödenecek ücret ve giderlerin miktarı ile bunların ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirlemektir.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Tarife, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 283 üncü maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

Bilirkişi ücreti

MADDE 3 – (1) Bilirkişi ücreti, bilirkişiye sarf etmiş olduğu emek ve mesaisi karşılığı ödenen ücrettir.

Giderler

MADDE 4 – (1) Bilirkişiye inceleme, ulaşım, konaklama ve diğer giderleri de ödenir.

Bilirkişi ücretleri

MADDE 5 – (1) Bu Tarifeye göre verilecek bilirkişi ücretleri aşağıda gösterilmiştir.

  1. a)Sulh hukuk mahkemelerinde görülen dava ve işler için
165,00 TL
  1. b) İcra hukuk mahkemelerinde görülen dava ve işler için
165,00 TL
  1. c) Asliye hukuk mahkemelerinde görülen dava ve işler için
275,00 TL
ç) Aile mahkemelerinde görülen dava ve işler için 220,00 TL
  1. d) İş mahkemelerinde görülen dava ve işler için
220,00 TL
  1. e) Kadastro mahkemelerinde görülen dava ve işler için
220,00 TL
  1. f) Tüketici mahkemelerinde görülen dava ve işler için
165,00 TL
  1. g) Fikri ve sınaihaklar hukuk mahkemelerinde görülen dava ve işler için
330,00 TL
ğ) Asliye ticaret ve denizcilik ihtisas mahkemelerinde görülen dava ve işler için 330,00 TL

(2) Dava, mahkemece hangi sıfatla görülüyorsa bilirkişi ücreti de buna göre belirlenir.

Bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinde ücret

MADDE 6 – (1) Bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerinde, görülmekte olan davanın türüne göre ait olduğu mahkemeye ait bilirkişi ücreti ödenir.

Tarifede belirtilen ücretlerin azaltılması ve artırılması

MADDE 7 – (1) Hâkim, işin mahiyetine göre bu Tarifede yazılı bilirkişi ücretlerini artırabilir ve indirebilir.

Seri dosyalarda bilirkişi ücreti

MADDE 8 – (1) Ayrı bir inceleme ve araştırmayı gerektirmeyen seri dosyalarda bu Tarifede yazılı bilirkişi ücretlerinde indirim yapılır.

Ücretin ödenmesi

MADDE 9 – (1) Yazı işleri müdürü veya görevli personel tarafından bilirkişi ücretinden gerekli vergiler kesildikten sonra kalanı bilirkişiye ödenir.

Uygulanacak tarife

MADDE 10 – (1) Bilirkişi ücretinin tayininde mahkemece görevlendirmenin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan tarife esas alınır.

Yürürlük

MADDE 11 – (1) Bu Tarife 1/10/ 2014 tarihinde yürürlüğe girer.

 

24 Eylül 2014 ÇARŞAMBA Resmî Gazete Sayı : 29129 TEBLİĞ Maliye Bakanlığından: VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SIRA NO: 440)

24 Eylül 2014  ÇARŞAMBA Resmî Gazete Sayı : 29129
TEBLİĞ
Maliye Bakanlığından:

VERGİ USUL KANUNU GENEL TEBLİĞİ

(SIRA NO: 440)

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 5 inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Mükelleflerin vergi tarhına esas olan beyanları, kesinleşen vergi ve cezaları ile vadesi geçtiği halde ödenmemiş bulunan vergi ve ceza miktarları Maliye Bakanlığınca açıklanabilir. Maliye Bakanlığı bu yetkisini mahalline devredebilir. Ayrıca, kamu görevlilerince yapılan adli ve idari soruşturmalarla ilgili olarak talep edilen bilgi ve belgeler ile bankalara, yapacakları vergi tahsiline yönelik bilgiler verilebilir. Sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenledikleri veya kullandıkları vergi inceleme raporuyla tespit olunanların, kanunla kurulmuş mesleki kuruluşlarına ve 3568 sayılı Kanunla kurulan birlik ve meslek odalarına bildirilmesi vergi mahremiyetini ihlal sayılmaz. Bu takdirde kendilerine bilgi verilen kişi ve kurumlar da bu maddede yazılı yasaklara uymak zorundadırlar. Maliye Bakanlığı bilgilerin açıklanmasıyla ilgili usulleri belirlemeye yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu hüküm uyarınca, ikmalen, re’sen veya idarece yapılan tarhiyatlar dolayısıyla kesinleşen vergi ve cezalar ile vadesi geçtiği halde ödenmemiş vergi ve cezaların açıklanmasına ilişkin usuller 27/1/2001 tarihli ve 24300 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 293 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile tespit edilmiştir.

Anılan maddenin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden;

– 2014 yılında yapılacak açıklamaların, Türkiye genelindeki vergi dairelerinde (vergi dairesinin ilan koymaya mahsus yerlerinde asılmak suretiyle) 10 Aralık 2014-25 Aralık 2014 tarihleri, Gelir İdaresi Başkanlığı’nın internet sitesinde ise 25 Aralık 2014-31 Aralık 2014 tarihleri arasında yapılması,

– Açıklama kapsamına, her bir vergi dairesine 250.000 TL ve daha fazla borcu olan veya bu tutar ve üzerinde kesinleşen vergi ve cezası bulunan mükelleflerin alınması,

– Yapılacak açıklamada, 31/12/2013 tarihi itibarıyla vadesi geldiği halde 30/11/2014 tarihi itibarıyla ödenmemiş bulunan ve nev’i itibarıyla 293 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile açıklama kapsamına alındığı belirtilen vergi ve cezalar ile 01/6/2013-31/5/2014 tarihleri arasında kesinleşen tarhiyatların dikkate alınması,

– Açıklanacak bilgiler, açıklamanın yapılacağı yer ve diğer hususlarda 293 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile belirlenen esaslara uyulması, ancak sözü edilen Tebliğin “İnternet Ortamında Açıklama” başlıklı III/B bölümündeki açıklamalar uyarınca Vergi Dairesi Başkanlıkları ve Defterdarlıklar tarafından 293 Sıra Numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin; (I-A) Bölümüne göre hazırlanan listelerin bir örneğinin (Gelir İdaresi Başkanlığı, Uygulama ve Veri Yönetimi Daire Başkanlığı, Veri Oluşturma Yön. Enformasyonu Müdürlüğü, Yeni Ziraat Mah. Etlik Cad. No: 16 06110 Dışkapı/ANKARA) ve (I-B) Bölümüne göre hazırlanan listelerin bir örneğinin (Gelir İdaresi Başkanlığı, Tahsilât ve İhtilaflı İşler Daire Başkanlığı (II), Tahsilâtın Takibi ve Değerlendirilmesi Müdürlüğü, Yeni Ziraat Mah. Etlik Cad. No: 16 06110 Dışkapı/ANKARA) adresine gönderilmesi,

– Açıklama kapsamına,

  1. a) 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun Geçici 3 üncü maddesi ve 5393 sayılı Belediye Kanununun Geçici 5 inci maddesi uyarınca Hazine Müsteşarlığı Belediye Uzlaşma Komisyonu Başkanlığına yaptıkları takas ve mahsuba ilişkin başvuruları kabul edilen, büyükşehir belediyeleri/belediyeler ve bunlara bağlı kuruluşlar ile sermayesinin %50’sinden fazlası büyükşehir belediyelerine/belediyelere ait şirketlerin vadesi 31/12/2004tarihi ve öncesine rastlayan,
  2. b) 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun Geçici 3 üncü maddesi kapsamında daha önce uzlaşmaya girmemiş olan büyükşehir belediyeleri ve bağlı idareleri ile üyeleri belediyelerden oluşan mahalli idare birliklerinden Hazine Müsteşarlığına borçlu olan ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 167 ncimaddesine istinaden başvuruda bulunmuş olanlara ait vadesi 31/12/2004tarihi ve öncesine rastlayan,
  3. c) 5228 sayılı Bazı Kanunlarda ve 178 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 6 ncımaddesi ile 5766 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 2 ncimaddesine göre taksitlendirilen,

ç) 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun hükümlerine göre yapılandırılan,

  1. d) 6552 sayılı İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair Kanun hükümlerine göre yapılandırılan

alacakların alınmaması,

uygun görülmüştür.

Tebliğ olunur.

dekonttan gider yazılır mı ?

Sayı

:

67854564-1741-458

01/08/2014

Konu

:

Fuar katılım bedellerinin banka dekontu ile gider yazılıp yazılmayacağı hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; firmanızın katıldığı yurt dışı fuar organizasyonları için ihracatçı birliklerine ödenen tutarlarla ilgili olarak ihracatçı birliklerinden Vergi Usul Kanununun 229 ve müteakip maddelerinde sayılan bir belge alınamadığı, ilgili birliklerce firmanıza fuar katılım bedelini gösteren bir yazı gönderildiği, yurt dışı fuar bedellerinin banka kanalı ile ilgili ihracatçı birliğinin banka hesabına yatırıldığı belirtilerek, firmanızın ihracatçı birliklerine ödemiş olduğu fuar katılım bedellerinin banka dekontu ile gider yazılıp yazılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü istenilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesinde; “Bu kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburidir.” hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun 229 uncu maddesinde; “Fatura, satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.” denilmekte olup, 231 inci maddesinin 5 inci bendinde; “Fatura, malın teslimi veya hizmetin yapıldığı tarihten itibaren azami yedi gün içinde düzenlenir. Bu süre içerisinde düzenlenmeyen faturalar hiç düzenlenmemiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.

Yine aynı Kanunun 232 nci maddesinde; “Birinci ve ikinci sınıf tüccarlar, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçiler; Birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, serbest meslek erbabına kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere, vergiden muaf esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetindedirler.” hükmü yer almaktadır.

Anılan madde hükümlerinden de anlaşılacağı gibi firmanızın katıldığı yurt dışı fuar organizasyonları için ihracatçı birliğine ödenen tutarlarla ilgili olarak ihracatçı birliğin kurumlar vergisi veya KDV mükellefiyetinin bulunması halinde, ödenen bedel üzerinden şirketiniz adına azami yedi gün içinde fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

İhracatçı birliğinin kurumlar vergisi ve KDV mükellefiyetinin bulunmaması halinde ise, birliğin tabi olduğu mevzuata göre şirketiniz adına düzenleyeceği belge ekine, yurt dışı fuar katılım bedelini aktardığı organizasyon firmasının birlik adına düzenlediği fatura ile dağılım tablosunu eklemesi şartıyla bu belgenin tevsik edici belge olarak kabul edilmesi mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

İmplant stok mudur Gider mi ? Mukteza- Özelge

Bu kapsamda sorularınız ile ilgil aşağıdaki iletişim kutusundan bize ulaşabilirsiniz.

dentist-pain-borowac-cure-52527.jpeg

Error: Contact form not found.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, diş hekimliği faaliyetinizde kullanılmak üzere Eylül ayı içinde implant takma diş satın aldığınız ve serbest meslek kazanç defterinizde giderleştirdiğiniz, alınan ürünün bir miktarını hastalarınızda kullanarak gelir elde ettiğiniz belirtilerek  kullanılmayan ve giderleştirmiş olduğunuz miktarının gelir geçici vergi beyannamesinde indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmıştır.

cropped-ekran-resmi-2018-03-11-22-45-24.png

            193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun;

             – 65 inci maddesinde; “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. 

            Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.

            – 37 nci maddesinin ikinci fıkrasının (7) numaralı bendinde, “Diş protezciliğinden elde edilen kazançlar” ın ticari kazanç sayılacağı,

            hükümleri yer almaktadır.

            Buna göre; Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde yer alan tanımdan anlaşılacağı üzere bir faaliyetin serbest meslek faaliyeti olup olmadığı, faaliyetin;

            -Sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanması,

            -Bir işverene bağlı olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması,

            -Devamlı olması,

            unsurlarını taşıyıp taşımadığına bağlı bulunmaktadır. Ayrıca, faaliyetin devamlı olması özelliği de serbest meslek faaliyetini, arızi olarak yapılan serbest meslek faaliyetinden ayırmaktadır.

            Diğer taraftan, serbest meslek erbabının faaliyeti sırasında diğer kişilerden mal ve hizmet satın alması bu faaliyetin serbest meslek faaliyeti olma özelliğini değiştirmemektedir.

            Dolayısıyla, diş hekimleri faaliyetleri sırasında sipariş ettikleri, implant dişleri hastalarına takmaları mümkün bulunduğundan, bu faaliyetten elde edilen kazancın serbest meslek kazancı olarak değerlendirilmesine engel değildir.

            Öte yandan, Aynı Kanunun “Serbest Meslek Kazancının Tespiti” başlıklı 67 nci maddesinin birinci fıkrasında, “Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır.” hükmüne yer verilmiştir.

            Söz konusu Kanunun “Mesleki giderler” başlıklı 68 inci maddesinde ise serbest meslek kazancının tespitinde indirilecek giderler bentler halinde sayılmış olup (7) numaralı bentte, mesleki faaliyetin ifası için ödenen mal ve hizmet alım bedellerininserbest meslek kazancının tespitinde hasılattan gider olarak indirim konusu yapılabileceği belirtilmiştir.

            Diğer taraftan, aynı Kanunun mükerrer 120 nci maddesinde, ticari kazanç sahipleri (basit usulde vergilendirilenler hariç) ile serbest meslek erbabının cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere, geçici vergi ödeyecekleri hükme bağlanmıştır.

            Konuya ilişkin açıklamaların yapıldığı 27.12.1998 tarih ve 23566 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 217 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği’nin “Geçici Vergiye Esas Kazancın Tespiti” başlıklı 3 üncü bölümünde; “Mükellefler, vergilendirme dönemleri itibariyle geçici vergiye tabi kazançlarının belirlenmesinde, ticari veya mesleki kazancın tespitine ilişkin olarak Gelir Vergisi Kanunu’nda yer alan hükümlere uymak zorundadırlar…” denilmiştir.

            Aynı Tebliğin “Özellik Gösteren Durumlar” başlıklı 4 üncü bölümünde ise; “Mükellefler geçici vergiye tabi kazançlarının tespitinde, söz konusu kazançlarını yıllık beyanname ile beyan etmeleri halinde yararlanabilecekleri tüm indirim ve istisnaları dikkate alabileceklerdir.” açıklamasına yer verilmiştir.

            Öte yandan, serbest meslek kazançlarında geçerli olan “tahsil esası” kuralı gelirler ve giderler yönünden geçerli olduğundan yıl içerisinde mal ve hizmet alım bedelleri için yapılan ödemelerin tamamının satın alındığı yılda gider olarak dikkate alınacağı tabiidir.

            Buna göre, serbest meslek kazancı olarak vergilendirilen diş hekimliği faaliyetinizin ifası için  ödenen implant diş bedellerinin, henüz hastalarda kullanılmayan kısmı da dahil olmak üzere ilgili döneme ait geçici vergiye tabi kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

 

Manevi tazminat ödemesi üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı hk.

Sayı

:

84098128-120.03.04[61-2014/4]-495

27/08/2014

Konu

:

Manevi tazminat ödemesi üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı hk.

            İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eki yazınızda, davacı … vekili Av. …’ın, müvekkilinin ”rehberlik” branşında olmasına rağmen ”motor” branşına atanması nedeniyle atama işleminin iptali için … Bakanlığı aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açtığı, dava sonunda Bakanlık aleyhine 1.000.-TL. manevi tazminata karar verildiği belirtilerek, söz konusu manevi tazminat tutarının ödenmesi aşamasında gelir vergisi kesintisi yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

            GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

            193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61’inci maddesinde;

            “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

            Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.” hükmü yer almaktadır.

            Anılan Kanunun 94’üncü maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendine göre de, hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61’inci maddede yazılı olup, ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç) 103 ve 104’üncü maddelere göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir.

            Aynı Kanunun 25’inci maddesinde ise, gelir vergisinden müstesna tazminat ve yardımlar tadadi olarak sayılmıştır.

             Öte yandan, ”tazminat” kavramı maddi ve manevi anlamda uğranılan zarar karşılığında ödenen para ya da ödeneği ifade etmekte olup, kişilerin mal varlığında meydana gelen eksilmeyi karşılamaya yönelik olarak yapılan ödemeler maddi tazminat kavramının konusunu oluştururkenmal varlığı dışındaki hukuki değerlere yapılan saldırılarla meydana getirilen eksilmenin giderilmesi ve zarara uğrayan şahsın  manevi varlığında meydana gelen tahribatın kısmen de olsa hafifletilmesine yönelik ödemeler ise manevi tazminatın konusunu oluşturmaktadır.

            Buna göre, kişinin manevi değerlerinde sebep olunan zararı tazmin amacıyla mahkeme kararıyla maddi bir bedel olarak tayin edilen, ancak fiili bir çalışma ya da hizmetin karşılığı olmayan manevi tazminatın, bir işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak bir hizmet karşılığı yapılan bir ödeme olmaması nedeniyle ücret olarak değerlendirilmesi mümkün bulunmamakta olup, söz konusu ödemeler üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmaması gerekmektedir.

            VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN:

            7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanununun 1’inci maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti uyruğunda bulunan şahıslara ait mallar ile Türkiye’de bulunan malların veraset yoluyla veya herhangi bir suretle olursa olsun ivazsız bir şekilde bir şahıstan diğer şahsa intikalinin veraset ve intikal vergisine tabi olduğu, 2’nci maddesinde ise “İvazsız intikal” tabirinin, hibe yoluyla veya herhangi bir tarzda olan ivazsız iktisapları ifade ettiği, maddi ve manevi bir zarar mukabili verilen tazminatların ivazsız sayılmayacağı hükme bağlanmıştır.

            Öte yandan, ivazsız intikal olarak kabul edilmemesi nedeniyle, maddi ve manevi bir zarar karşılığı ödenen paraların veraset ve intikal vergisine tabi tutulması mümkün değildir. Dolayısıyla, … vekili Av. … tarafından açılan dava sonucu davacıya ödenmesine hükmedilen 1.000.- TL manevi tazminatın veraset ve intikal vergisine tabi tutulmaması gerekmektedir.

            Bilgi edinilmesini rica ederim.

Yapı Kooperatifince fiilen teslimi yapılan ancak tahsisi yapılamayan gayrimenkullerin üçüncü kişilere kiralanmasının ortak dışı işlem olup olmadığı ile belge düzeni hk.

   KANUNLAR    GEREKÇELER    B.K.K.    YÖNETMELİKLER    TEBLİĞLER    İÇ GENELGELER    GENEL YAZILAR    ÖZELGELER    SİRKÜLER

http://www.gib.gov.tr/datePicker/ipopeng.htm

Kanun –Lütfen Kanun Seçiniz–
193   – GELİR VERGİSİ KANUNU
5422 – KURUMLAR VERGİSİ KANUNU
5520 – KURUMLAR VERGİSİ KANUNU (YENİ) 
3065 – KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNU
213   – VERGİ USUL KANUNU
6183 – AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN
4760 – ÖZEL TÜKETİM VERGİSİ KANUNU
488   – DAMGA VERGİSİ KANUNU
492   – HARÇLAR KANUNU
197   – MOTORLU TAŞITLAR VERGİSİ KANUNU
3100 – KATMA DEĞER VERGİSİ MÜKELLEFLERİNİN ÖDEME KAYDEDİCİ CİHAZLARI KULLANMALARI MECBURİYETİ HAKKINDA KANUN
3568 – SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLİK VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLİK KANUNU
7338 – VERASET VE İNTİKAL VERGİSİ KANUNU
2464 – BELEDİYE GELİRLERİ KANUNU
6802 – GİDER VERGİLERİ KANUNU
1319 – EMLAK VERGİSİ KANUNU
3074 – AKARYAKIT TÜKETİM VERGİSİ KANUNU
210   – DEĞERLİ KAĞITLAR KANUNU
2978 – VERGİ İADESİ HAKKINDA KANUN
2982 – KONUT İNŞAATINDA VE KALKINMADA ÖNCELİKLİ YÖRELERDE YAPILACAK YATIRIMLARDA VERGİ, RESİM VE HARÇ İSTİSNA VE MUAFLIKLARI TANINMASI HAKKINDA KANUN
2995 – 31/12/1960 TARİHLİ VE 193 SAYILI GELİR VERGİSİ KANUNU İLE 4/1/1961 TARİHLİ VE 213 SAYILI VERGİ USUL KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN
3218 – SERBEST BÖLGELER KANUNU
3316 – 3065 SAYILI KATMA DEĞER VERGİSİ KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN
4306 – İLKÖĞRETİM VE EĞİTİM KANUNU, MİLLİ EĞİTİM TEMEL KANUNU, ÇIRAKLIK VE MESLEK EĞİTİMİ KANUNU, MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN İLE 24.3.1988 TARİHLİ VE 3418 SAYILI KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI VE BAZI KÂĞIT VE İŞLEMLERDEN EĞİTİME KATKI PAYI ALINMASI HAKKINDA KANUN
4684 – BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE  DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN 
4691 – TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGELERİ KANUNU
4705 – YURT DIŞINA ÇIKIŞLARDAN HARÇ ALINMASI VE 4481 SAYILI KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN 
4837 – EKONOMİK İSTİKRARI SAĞLAMAK İÇİN EK VERGİLER ALINMASI HAKKINDA KANUN
5084 – YATIRIMLARIN VE İSTİHDAMIN TEŞVİKİ İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN
5615 – GELİR VERGİSİ KANUNU VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN
5746 – ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME FAALİYETLERİNİN  DESTEKLENMESİ HAKKINDA KANUN
5811 – BAZI VARLIKLARIN MİLLİ EKONOMİYE KAZANDIRILMASI HAKKINDA KANUN 
Son güncelleme:23/09/2014 
Madde:

–Lütfen Madde Seçiniz–
Madde-1
Madde-2
Madde-3
Madde-4
Madde-5
Madde-6
Madde-7
Madde-8
Madde-9
Madde-10
Madde-11
Madde-12
Madde-13
Madde-14
Madde-15
Madde-16
Madde-17
Madde-18
Madde-19
Madde-20
Madde-21
Madde-22
Madde-23
Madde-24
Madde-25
Madde-26
Madde-27
Madde-28
Madde-29
Madde-30
Madde-31
Madde-32
Madde-33
Madde-34
Madde-35
Madde-36
Gecici Madde-1
Madde-37
Madde-38
Madde-32/A
Gecici Madde-2
Gecici Madde-3
Gecici Madde-4
Gecici Madde-5
Gecici Madde-6
Gecici Madde-7
Madde-5/A
Madde-5/B

Başlangıç: -gün-
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
 / 
-ay-
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
 / 
-yıl-
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
 
Bitiş: -gün-
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
 / 
-ay-
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
 / 
-yıl-
1996
1997
1998
1999
2000
2001
2002
2003
2004
2005
2006
2007
2008
2009
2010
2011
2012
2013
2014
 

 

Başlık Kooperatiflerin ortaklarına kredi kullandırma işleminin KDV veya BSMV tabi olup olmadığı hk. Tarih 24/01/2014 Sayı 70903105-180[28/03-11]-8318 Kapsam T.C. MALİYE BAKANLIĞI Gelir İdaresi Başkanlığı Sayı : 70903105-180[28/03-11]-8318 24/01/2014 Konu : Kooperatiflerin ortaklarına kredi kullandırma işleminin KDV veya BSMV tabi olup olmadığı. İlgide kayıtlı yazınız ve ekinde alınan ……… sayılı yazısının incelenmesinden, adı geçen ….. Birliğe bağlı …. Birlikleri ve onlara bağlı …. Kooperatifleri tarafından ortaklarına, temin edilemeyen mal ve hizmetler için kredi fonundan veya birikmiş sermayelerinden taksitle geri ödenmek üzere borç verilmesi halinde, borcun verilişi ve taksitle geri ödenişi aşamalarında katma değer vergisi (KDV) uygulanıp uygulanmayacağı hususunun değerlendirilerek Bakanlığınıza bilgi verilmesinin talep edildiği anlaşılmaktadır. 6802 sayılı Gider Vergileri Kanununun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında; “Bankerlerin yapmış oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paralar (kendileri veya başkaları hesabına menkul kıymet alıp satmayı, alım – satıma tavassut etmeyi veya alıp sattıkları menkul kıymet karşılığı borçları ödemeyi taahhüt etmeyi meslek haline getirenlerin bu faaliyetleri dolayısıyla lehlerine kalan paralar ile mevduat faizi vermek veya sair adlarla faiz ve benzeri menfaatler sağlamak üzere devamlı olarak para toplama işiyle uğraşanların topladıkları paralara sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden komisyon, ücret, hizmet karşılığı gibi adlarla aldıkları paralar dahil) da banka muameleleri vergisine tabidir.” hükmü, aynı maddenin üçüncü fıkrasında ise, “90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre ikraz işleriyle uğraşanlarla ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini esas iştigal konusu olarak yapanlar bu Kanunun uygulanmasında banker sayılırlar…” hükmü yer almaktadır. Ayrıca, konuya ilişkin 87 Seri No.lu Gider Vergileri Genel Tebliğinin “B-2-6802 Sayılı Kanunun 28 inci Maddesinin İkinci Fıkrasında Belirtilen Muamele ve Hizmetleri Esas İştigal Konusu Olarak Yapanlar” başlıklı bölümünde; “… Buna göre, 6802 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri esas iştigal konusu olarak yapanlar, bu işlemleri ilgili kanunlarla yetkilendirilmek veya izin verilmek suretiyle yürüten kişileri ifade etmektedir. Dolayısıyla bunların 6802 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen işlemleri “esas iştigal konusu” olarak BSMV ye tabi olacak, bunlar dışındakilerin aynı fıkrada belirtilen işlemleri “esas iştigal konusu” olmadığından KDV’ye tabi olacaktır. … Örnek 5: Kooperatifler, ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla Sanayi ve Ticaret Bakanlığının izni ile kurulmaktadır. Kuruluş amaçları gereği nakit kredi işlemlerini esas iştigal konusu olarak yapan kooperatiflerin kredi işlemleri nedeniyle lehlerine kalan paralar BSMV’ye tabi olacaktır. Ancak, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 93 üncü maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca kooperatifler, kooperatif birlikleri, kooperatif merkez birlikleri ve Türkiye Milli Kooperatifler Birliğinin birbirlerinden ve ortaklarından aldıkları faiz ve komisyonlar ile ortaklarına kefalet etmeleri dolayısıyla bunlardan aldıkları paralar BSMV’den istisnadır…” açıklamalarına yer verilmiştir. Diğer taraftan, 3065 sayılı KDV Kanununun 1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu, 17/4-e maddesinde ise, BSMV kapsamına giren işlemlerin KDV’den istisna olduğu hükümleri yer almaktadır. Bu hükümlere göre; ….. Birliğinin, kredi fonundan veya birikmiş sermayesinden taksitle geri ödenmek suretiyle ortaklarına kullandırdığı krediler nedeniyle lehe aldığı faiz ve komisyonlar BSMV’nin konusuna girmekle birlikte bu vergiden istisnadır. Bu durumda, adı geçen kooperatifin ortaklarına verdiği söz konusu kredi verme işlemlerinin KDV’ye de tabi tutulmaması gerekmektedir. Bilgi edinilmesini arz ederim.

Özelge

Davacı, apartmanın en üst katındaki bağımsız bölümün maliki olup, apartman çatısının akması ve bacaların tıkanık olması nedeniyle dairesinin tavan ve duvarlarının rutubetlenip hasar gördüğünü, bu sebeple çatı izolasyonu ve baca onarım işini yaptırdığını, ortak yerlerin onarım giderine diğer kat malikleri katılmak zorunda olduğu halde katılmadıklarını, bu sebeple apartman yönetimi aleyhine yaptıkları icra takibine itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Anagayrimenkulün gayesine uygun olarak kullanılması, korunması ve bakımı ve onarımı için kat maliklerinin yararına gereken tedbirlerin alınması yöneticinin görevleri arasında olup bu bakımdan yöneticiye husumetin yöneltilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

Davacı, apartmanın en üst katındaki bağımsız bölümün maliki olup, apartman çatısının akması ve bacaların tıkanık olması nedeniyle dairesinin tavan ve duvarlarının rutubetlenip hasar gördüğünü, bu sebeple çatı izolasyonu ve baca onarım işini yaptırdığını, ortak yerlerin onarım giderine diğer kat malikleri katılmak zorunda olduğu halde katılmadıklarını, bu sebeple apartman yönetimi aleyhine yaptıkları icra takibine itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir. Anagayrimenkulün gayesine uygun olarak kullanılması, korunması ve bakımı ve onarımı için kat maliklerinin yararına gereken tedbirlerin alınması yöneticinin görevleri arasında olup bu bakımdan yöneticiye husumetin yöneltilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

Özelge

Davacı, apartmanın en üst katındaki bağımsız bölümün maliki olup, apartman çatısının akması ve bacaların tıkanık olması nedeniyle dairesinin tavan ve duvarlarının rutubetlenip hasar gördüğünü, bu sebeple çatı izolasyonu ve baca onarım işini yaptırdığını, ortak yerlerin onarım giderine diğer kat malikleri katılmak zorunda olduğu halde katılmadıklarını, bu sebeple apartman yönetimi aleyhine yaptıkları icra takibine itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.
Anagayrimenkulün gayesine uygun olarak kullanılması, korunması ve bakımı ve onarımı için kat maliklerinin yararına gereken tedbirlerin alınması yöneticinin görevleri arasında olup bu bakımdan yöneticiye husumetin yöneltilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

2014/5 New Tax Law, Including Tax Amnesty Opportunity, Accepted by Turkish Parliament

The Law No. 6552 that has been enacted by the Turkish Parliament and has been published as of September 11, 2014.
The new Law provides an opportunity to taxpayers, who have unpaid tax debts, administrative penalties and late payment interests to restructure those liabilities so that the liabilities could be paid through instalments and with a low interest burden.
Also the new Law enables corporate tax payers to correct their fictitious cash and receivable from shareholder balances in their statutory accounts as of December 31, 2013 by way of a declaration and adjustment in year 2014.
Correction of the fictitious “cash” and “receivable from shareholders” balances by way of a voluntary disclosure 
Under the new Law, it is possible for taxpayers to correct their fictitious cash and receivable from shareholders balances (i.e. that exist in statutory books but do not actually exist) in their statutory balances as of December 31, 2013.
Taxpayers are able to benefit from this provision through a declaration to the tax office until December 31, 2014 by calculating additional tax of 3% over the adjusted amounts.
By virtue of the new Law, the amounts declared as such will not be subject to any further tax assessment. There is no further disclosure required as to the reason of the underlying balance being corrected.
The amount of fictitious cash or receivable balance declared by the company has to be written off as an extraordinary expense which cannot be deducted for tax purpose. Also the 3% tax to be paid on the declaration cannot be deducted as expense or offset against other income or corporate income tax liabilities.
Restructuring of the existing tax liabilities
The New Law enables the restructuring of the below listed tax liabilities;
a) Taxes based on declaration that needed to be submitted until April 30, 2014 (including this date); and the associated tax penalties and late payment interests,
b) Taxes accrued between January 1, 2014 and April 30, 2014 (including this date), and the associated tax penalties and late payment interests,
c) Tax penalties not related to tax principals, applied for the period before April 30, 2014 (including this date),
d) Administrative fines imposed for the period before April 30, 2014 (including this date).
e) Other fiscal obligations under the scope of Law No: 6183 regarding collection of public receivables
Requirements for benefiting from restructuring
The requirements which must be satisfied in order to benefit from the provisions of the Law are as follows:
  • ​Not opening any lawsuit, the withdrawal of any existing lawsuits and not taking any legal steps against the tax liability,
  • During the implementation period, tax and premium payment obligations for the current periods should be met in accordance with the restructuring plan.
Application period and payment requirements
Taxpayers should apply to the tax office until November 30, 2014 to benefit from the provisions of the Law.
Taxpayers are obliged to pay the liabilities, beginning with the first installment within third month following the date in which this Law is enacted, within maximum eighteen installments to be paid in every two month.
In case it is requested to pay in installments, it is essential to choose to pay in six, nine, twelve or eighteen months. It is not possible to pay the debt in a longer period than the selected period.
The payment amount will be multiplied with the ratio determined for these periods. Please find below the ratios;
  • ​Six equal installments (1,05)
  • Nine equal installments (1,07)
  • Twelve equal installments (1,10)
  • Eighteen equal installments (1,15)
Please contact us should you have any queries regarding the issue.