Şirketin ortağının şirketten alacağından vazgeçmesi ile özel fona alınan borcun hahgi yılın zararından indirileceği hk.

Başlık Şirketin ortağının şirketten alacağından vazgeçmesi ile özel fona alınan borcun hahgi yılın zararından indirileceği hk.
Tarih 07/04/2014
Sayı 84098128-125[6-2012/928]-175
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

84098128-125[6-2012/928]-175

07/04/2014

Konu

:

Şirketin ortağının şirketten alacağından vazgeçmesi ile özel fona alınan borcun hahgi yılın zararından indirileceği

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; yurt dışında bulunan ortağınızın Aralık/2011 tarihinde aldığı kararla şirketinizden olan alacağından vazgeçtiği ve vazgeçilen bu borcun şirketinizce özel karşılık hesabına alındığı belirtilerek, özel karşılık hesabına alınan tutarın hangi yıl sonunda kâra ilave edileceği ile bu tutardan hangi yıl zararlarının mahsup edilebileceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 38 inci maddesinde, bilanço esasına göre ticari kazancın teşebbüsteki özsermayenin hesap dönemi sonundaki ve başındaki değerleri arasındaki müspet fark olduğu; bu dönem zarfında sahip veya sahiplerce işletmeye ilave olunan değerlerin bu farktan indirileceği, işletmeden çekilen değerlerin ise farka ilave olunacağı, ticari kazancın bu şekilde tespit edilmesi sırasında, Vergi Usul Kanununun değerlemeye ait hükümleri ile bu Kanunun 40 ve 41 inci maddeleri hükümlerine uyulacağı hükmüne yer verilmiştir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 322 nci maddesinde, kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacakların değersiz alacak olduğu, değersiz alacakların, bu mahiyete girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybedecekleri ve mukayyet kıymetleriyle zarara geçirilerek yok edilecekleri, 324 üncü maddesinde ise, konkordato veya sulh yoluyla alınmasından vazgeçilen alacakların, borçlunun defterlerinde özel bir karşılık hesabına alınacağı, bu hesabın muhteviyatı alacaktan vazgeçildiği yılın sonundan başlayarak üç yıl içinde zararla itfa edilmediği takdirde kar hesabına naklolunacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, kredili olarak satılan mal veya hizmetin bedeli hasılat kaydedilmek suretiyle alacaklı tarafından vergi matrahına dahil edilirken, bu alacağın, çeşitli nedenlerle tahsilinin imkansız hale gelmesi durumunda Vergi Usul Kanununda sayılan şartlarla değersiz alacak olarak kaydedilmesi mümkün bulunmakta, borçlu ise ödemeyeceği tutar için karşılık hesabı açmakta ve üç yıllık sürede zararla mahsup edilemeyen tutar kar hesabına aktarılmaktadır. Örneğin 2011 yılında karşılık hesabına alınan tutarların 2011-2012-2013 hesap dönemine ait zararlara mahsup edilmesi, zararla itfa edilemeyen özel karşılık tutarlarının ise üçüncü yılın sonunda (2013) kâr hesaplarına intikal ettirilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, Vergi Usul Kanununun 324 nci maddesinin gerekçesinde; alacaklıların, iflas halinde veya mali müzayaka durumunda bulunan ve borçlarını ödemeyecek hale gelen mükelleflerden olan alacaklarından konkordato veya sulh yoluyla kısmen veya tamamen vazgeçmeleri halinde, vazgeçilen alacağın borçlu kurum tarafından 3 yıl içinde zararla itfa edilmesi kaydıyla kâr sayılmayacağı belirtilmiştir.

Dolayısıyla, borcun ticari işlemlerden kaynaklanan bir borç niteliği taşıması ve şirketinizin iflas veya mali zorluk nedeniyle borçlarını ödemeyecek duruma gelmiş olması halinde vazgeçilen alacak için karşılık ayrılması mümkün olup şirketiniz tarafından özel karşılık hesabına alınan tutarların 2011-2012-2013 hesap dönemine ait zararlara mahsup edilmesi, zararla itfa edilemeyen özel karşılık tutarlarının ise üçüncü yılın sonunda (2013) kâr hesaplarına intikal ettirilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Yapı Kooperatifince fiilen teslimi yapılan ancak tahsisi yapılamayan gayrimenkullerin üçüncü kişilere kiralanmasının ortak dışı işlem olup olmadığı ile belge düzeni hk.

Başlık Yapı Kooperatifince fiilen teslimi yapılan ancak tahsisi yapılamayan gayrimenkullerin üçüncü kişilere kiralanmasının ortak dışı işlem olup olmadığı ile belge düzeni hk.
Tarih 11/04/2014
Sayı 11395140-019.01-877
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

11395140-019.01-877

11/04/2014

Konu

:

Yapı Kooperatifince fiilen teslimi yapılan ancak tahsisi yapılamayan gayrimenkullerin üçüncü kişilere kiralanmasının ortak dışı işlem olup olmadığı ile belge düzeni.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; kooperatifinizin, ortaklarını işyeri sahibi yapmak amacıyla kurulduğu, işyerlerinin iskânının alınarak fiilen teslim edildiği ancak işyeri arsalarına ilişkin olarak TOKİ ile mahkeme sürecinin devam etmesi nedeniyle ortaklar adına tahsislerin yapılamadığı ve ortaklarla ferdi münasebete geçilemediği belirtilerek; sanayi sitesinin sevk ve idaresi ile güvenlik vb. ortak ihtiyaçlar için sitede faaliyet gösteren ortaklarınızdan ve bazı işyerlerinin ortaklarınız tarafınızdan kullanılmayarak kiraya verilmesi nedeniyle üçüncü kişilerden aidat toplanması ile kooperatife ait gayrimenkullerin ve henüz proje aşamasında olan sosyal tesislerin kiraya verilmesinin “ortak dışı işlem” sayılıp sayılmayacağı ile söz konusu aidatlar ve kira gelirleri için belge düzenlenip düzenlenmeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

I- KURUMLAR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinin ikinci fıkrasında kurum kazancının gelir vergisinin konusuna giren gelir unsurlarından oluşacağı; aynı Kanunun 6 ncı maddesinde de kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içende elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

Anılan Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmüyle kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış olmakla beraber Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde yer alan;

“Tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir işyeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanun’un 13’üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatifleri”

hükmüyle kooperatifler kurumlar vergisinden muaf tutulmuştur.

1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “4.13. Kooperatifler” başlıklı bölümünde muafiyet şartları detaylı olarak açıklanmış olup kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmeleri için ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmamasına, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesine, yedek akçelerinin ortaklara dağıtılmamasına, sadece ortaklarla iş görülmesine dair hükümlerin bulunması ve bu kayıt ve şartlara da fiilen uyulması gerekmektedir.

Bu şartlara ana sözleşmelerinde yer vermeyen ya da yer vermekle beraber bu şartlara fiiliyatta uymayan kooperatifler, muafiyet hükümlerinden yararlanamayacaktır.

Söz konusu Tebliğin “4.13.1.4.3. Yapı kooperatiflerinde ortak dışı işlemler” başlıklı bölümünde ise;

“Yapı kooperatifi tarafından inşa edilen işyeri ve konutlarda yaşayan insanların sosyal ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla sosyal tesislerin kat karşılığı inşa ettirilmesi de ortak dışı işlem sayılmayacaktır. Bu tesislerin yapımını müteakip, kooperatif tarafından işletilmesi halinde, işletilmeye başlandığı tarihte muafiyet şartı ihlal edilmiş sayılacaktır.

Kooperatife ait taşınmazların, ortaklara veya ortak olmayanlara kiraya verilmesi veya kooperatifin inşa ettiği konut veya işyerlerinin ortaklara dağıtımından sonra elinde kalan işyeri, konut veya arsaların satılması ortak dışı işlem sayılacaktır.

Öte yandan, bazı kooperatiflerin ana sözleşmelerinde, ‘ortakların sosyal, kültürel ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak üzere gerekli tesisleri kurmak, işletmek veya kiraya vermek ….’ hükmü yer alabilmektedir. Ana sözleşmelerinde söz konusu hüküm olsa dahi fiilen söz konusu tesislerin kurulup bizzat işletilmesi veya kiraya verilmesi ortak dışı işlem olarak değerlendirilecektir. Bu hükmün, ana sözleşmede yer alması tek başına mükellefiyet için yeterli olmayacaktır.”

açıklamaları yer almaktadır.

Ayrıca, yapı kooperatiflerinde yapı ruhsatı veya arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olma şartı aranılmakta ise de arazi tapusu veya yapı ruhsatlarının Toplu Konut İdaresi Başkanlığı veya kooperatif birlikleri ya da kooperatifler merkez birlikleri adına olması halinde de bahse konu yapı kooperatifleri ile kooperatif birlikleri kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilecektir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, kooperatifiniz tarafından ortaklara fiilen tesliminin yapılmasına rağmen devam eden yargı süreci nedeniyle ortaklar adına tahsisleri henüz yapılamamış olan gayrimenkullerin, gelirleri kendilerine ait olmak üzere, ortaklarınız tarafından kiraya verilmesi ortak dışı işlem olarak değerlendirilemeyecektir.

Öte yandan, fiilen ortaklara teslim edilmesine rağmen tahsisi yapılmamış olan gayrimenkullere veya ortak kullanım alanlarına ait kiralama işlemlerinin kooperatif tarafından gerçekleştirilmesi ya da ortaklarının sosyal, kültürel ve ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak amacı ile gerekli tesislerin kurularak kiraya verilmesi veya işletilmesi, muafiyet şartını ihlal edici ortak dışı işlem olarak değerlendirilecek olup muafiyet şartlarının ihlal edildiği tarih itibarıyla kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis edilecektir. Bu durumda, ortak giderleri (ısıtma, aydınlatma, yakıt, bina bakım onarım, tadilat, çevre düzenleme, güvenlik, temizlik vb.) karşılamak amacıyla işyeri sahibi veya kiracılardan tahsil edilen aidatların kurum kazancınıza dahil edilmesi gerekmektedir.

II- VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 227 nci maddesi uyarınca; bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu Kanuna göre tutulan ve üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait olan kayıtların tevsiki mecburi olup, bu vesikalara ait hükümlere aynı Kanunun 229-242 nci maddelerinde yer verilmiştir.

Anılan Kanunun 232 nci maddesinde ise birinci ve ikinci sınıf tüccarların, kazancı basit usulde tespit edilenlerle defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilerin; birinci ve ikinci sınıf tüccarlara, serbest meslek erbabına, kazançları basit usulde tespit olunan tüccarlara, defter tutmak mecburiyetinde olan çiftçilere ve vergiden muaf esnafa sattıkları emtia veya yaptıkları işler için fatura vermek ve bunlar da fatura istemek ve almak mecburiyetinde oldukları hükme bağlanmıştır.

Kooperatifinizin kurumlar vergisi veya katma değer vergisi mükellefiyetinin bulunması halinde, üyelerin güvenlik, bahçıvanlık, havuz ve sosyal tesislerin bakımı, elektrik ve su gibi ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla tahsil edilen aidatlar için üyeler adına; kooperatife ait gayrimenkullerin veya proje aşamasındaki sosyal tesislerin tamamlandığında kiraya verilmesi durumunda ise kiracı adına fatura düzenlenmesi gerekmektedir.

Öte yandan, kooperatifinizin katma değer vergisi ve kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunmaması halinde tahsil edilen aidatlar için fatura düzenlemesine gerek bulunmamaktadır. Ancak söz konusu aidatların kooperatiflerin bağlı oldukları mevzuata göre gelirleri için düzenleyecekleri belgelerin düzenlenmesi suretiyle kayıtlara alınması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Örneğin; kurumlar vergisinden muaf tutulan herhangi bir kişi veya kuruluş, KDV’ye tabi bir işlem yapmışsa, işlemin 3065 sayılı Kanuna göre istisna edilmemiş olması şartıyla vergilendirilir. 3065 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre vergiye tabi tutulacak mal teslimleri ile hizmet ifalarının kapsam, mahiyet ve özellikleri aşağıda açıklanmıştır.

Örneğin; kurumlar vergisinden muaf tutulan herhangi bir kişi veya kuruluş, KDV’ye tabi bir işlem yapmışsa, işlemin 3065 sayılı Kanuna göre istisna edilmemiş olması şartıyla vergilendirilir.
3065 sayılı Kanunun 1 inci maddesine göre vergiye tabi tutulacak mal teslimleri ile hizmet ifalarının kapsam, mahiyet ve özellikleri aşağıda açıklanmıştır.

Bedelsiz faturaların Ba-Bs bildirim formlarında sayı adedi olarak gösterilip gösterilmeyeceği hk. Tarih 11/10/2013

Başlık Bedelsiz faturaların Ba-Bs bildirim formlarında sayı adedi olarak gösterilip gösterilmeyeceği hk.
Tarih 11/10/2013
Sayı 11395140-019.01-1675
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

11395140-019.01-1675

11/10/2013

Konu

:

Bedelsiz faturaların Ba-Bs bildirim formlarında sayı adedi olarak gösterilip gösterilmeyeceği.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, bedelsiz faturaların Ba-Bs bildirim formlarında sayı adedi olarak bildirilip bildirilmeyeceği hususunda tereddüt yaşandığı belirtilerek, bu hususa ilişkin Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 148, 149 ve mükerrer 257′ nci maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak, 350 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerin belirli bir haddi aşan mal ve hizmet alımlarını “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile mal ve hizmet satışlarını ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)” ile bildirmeleri konusunda yükümlülük getirilmişti.

Konu ile ilgili olarak 04/02/2010 tarihinde yayımlanan 396 Sıra No’lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin verilecek Ba-Bs formlarında uyulacak usul ve esaslar belirtilmiştir.

Aynı Tebliğ’in “1.2. Bildirime Konu Alış/Satışlar Ve Hadler” başlıklı bölümünde;

“1.2.1. Bildirim mecburiyeti bulunan mükelleflerce, belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne (Fatura, irsaliyeli fatura, serbest meslek makbuzu, müstahsil makbuzu, gider pusulası, akaryakıt pompalarına bağlı ödeme kaydedici cihaz fişi, sigorta komisyon gider belgesi ve yolcu bileti gibi) bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edilecektir.

1.2.2. Mükelleflerin 2010 yılı ve müteakip yılların aylık dönemlerine ilişkin mal ve/veya hizmet alışları ile mal ve/veya hizmet satışlarına uygulanacak had 5.000 TL olarak yeniden belirlenmiştir. Buna göre, bir kişi veya kurumdan katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet alışları, “Mal ve Hizmet Alımlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Ba)” ile; bir kişi veya kuruma katma değer vergisi hariç 5.000 TL ve üzerindeki mal ve/veya hizmet satışları ise “Mal ve Hizmet Satışlarına İlişkin Bildirim Formu (Form Bs)” nun Tablo II alanında bildirilecektir” açıklamalarına yer verilmiştir.

Ayrıca, Form Ba-Bs bildirimlerinin alınmasının temel amacı piyasadaki mal ve hizmet hareketlerinin takip edilmesi ve beyan dışı bırakılmış birtakım gelirlerin kavranmasıdır. Başkanlığımızca Ba-Bs formları kullanılarak kamu yararı sağlamak üzere çok sayıda çalışma gerçekleştirilmekte olup, bu çalışmaların etkin ve verimli yapılabilmesi için, söz konusu formların Tebliğlerle belirlenen çerçevede bildirilmesi önem taşımaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre; belirlenen hadler çerçevesinde yapılan her türlü mal ve/veya hizmet alış ve satışları, bunlara ilişkin belgenin türüne bakılmaksızın Ba-Bs bildirim formlarına dahil edileceğinden, bedelsiz faturaların da 396 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yer alan usul ve esaslar çerçevesinde Form Ba-Bs bildirimlerine dahil edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Şirket bünyesinde faaliyet gösteren toptan satış işletmesinin kısmi bölünme yoluyla mevcut yada yeni kurulacak şirkete ayni sermaye olarak konulması hk. Tarih 18/09/2013

Başlık Şirket bünyesinde faaliyet gösteren toptan satış işletmesinin kısmi bölünme yoluyla mevcut yada yeni kurulacak şirkete ayni sermaye olarak konulması hk.
Tarih 18/09/2013
Sayı 62030549-125[19-2012/357]-1516
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

62030549-125[19-2012/357]-1516

18/09/2013

Konu

:

Şirket bünyesinde faaliyet gösteren toptan satış işletmesinin kısmi bölünme yoluyla mevcut yada yeni kurulacak şirkete ayni sermaye olarak konulması

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, her türlü hazır giyim, kuşam, aksesuar gibi tekstil ürünlerinin ithali, satışı, toptan satışı ve dağıtımı ile iştigal eden şirketinizin toptan satış ve perakende satış işletmesi olarak iki dağıtım kanalının bulunduğu, perakende işletmelerinizin ürünleri doğrudan tüketiciye sattığı, toptan satış işletmenizin ise ürünleri yetki tanınmış satıcılar ile çok katlı büyük perakende satış mağazaları gibi iş ortaklarına satan peşin siparişe dayalı bölüm olduğu ve daha az stok riski taşıdığı ancak iş ortaklarına ilişkin kredi riski taşıdığından etkin kredi kontrol operasyonuna sahip olduğu belirterek şirket açısından daha efektif bir yönetim anlayışı getireceği düşüncesiyle iki bölümün kontrolünün ve raporlanmasının tamamen ayrı sağlanması için gerçekleştirilmesi planlanan yeniden yapılandırma işlemleri çerçevesinde şirket bünyesinde faaliyet gösteren toptan satış işletmesinin kısmi bölünme yoluyla yeni kurulacak veya mevcut bir şirkete ayni sermaye olarak konulmasının Kurumlar Vergisi Kanunu açısından mümkün olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendinde,

“Kısmî bölünme: Tam mükellef bir sermaye şirketinin veya sermaye şirketi niteliğindeki bir yabancı kurumun Türkiye’deki iş yeri veya daimî temsilcisinin bilânçosunda yer alan taşınmazlar ile en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip oldukları üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını kayıtlı değerleri üzerinden aynî sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine devretmesi, bu Kanunun uygulanmasında kısmî bölünme hükmündedir. Ancak, üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur. Kısmî bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilir. Taşınmaz ve iştirak hisselerinin bu bent kapsamında devrinde, devralan şirketin hisselerinin devreden şirketin ortaklarına verilmesi halinde, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların da devri zorunludur.”

hükmü yer almaktadır.

Söz konusu maddenin uygulamasında, taşınmazlar, en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ile üretim veya hizmet işletmelerinin kısmi bölünmeye konu edilecek varlıklar olarak sayıldığı görülmektedir.

Diğer taraftan 1 seri no.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin 19.2.2.1. bölümünde “Üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur.” denilmekte olup aynı tebliğin “”19.2.2.1.3.” bölümünde ise “Üretim ve hizmet işletmelerinin belli bir kısmının sermaye şirketlerine ayni sermaye olarak konulması mümkün olmayıp işletme bütünlüğünün korunması gerekmektedir.” açıklamalarına yer vermiştir.

Dolayısıyla, anılan düzenlemelerin temel amacı şirketlerin yeniden yapılanma yoluyla verimlilik ve karlılıklarını artırmalarına imkan sağlamak olduğundan kısmi bölünmenin bir üretim tesisinin veya hizmet işletmesinin parça parça elden çıkarılması sonucunu doğurmaması ve işletme bütünlüğünün korunması gerekmektedir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, her türlü hazır giyim, kuşam, aksesuar gibi tekstil ürünlerinin alım-satım faaliyetinde bulunan şirketinizin toptan ve perakende satış işletmelerinin birbirinden ayrı ve bağımsız iki ayrı işletme olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığından, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 19 uncu maddesi kapsamında şirketiniz faaliyetlerinden bir kısmını oluşturan toptan satış işletmenizin yeni kurulacak veya mevcut bir şirkete ayni sermaye olarak devredilmesi mümkün değildir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Organize sanayi bölgesindeki arsayı şirkete ayni sermaye olarak koymak-Kemal Özmen

Başlık Sahip olunan gayrimenkulün ayni sermaye olarak sermaye şirketine konulmasının değer artış kazancı bakımından vergilendirilmesi hk.
Tarih 15/04/2014
Sayı 84098128-120.07.01[Mük.80-2012/2]-201
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

MÜKELLEF HİZMETLERİ GELİR VERGİLERİ GRUP MÜDÜRLÜĞÜ

Sayı

:

84098128-120.07.01[Mük.80-2012/2]-201

15/04/2014

Konu

:

Değer artışı kazancı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ve eklerinin incelenmesinden; İTOB Organize Sanayi Bölgesinde 2000 yılından 2012 yılına kadar toplam 350.054-TL bedel ödeyerek 15.12.2003 tarihinde adınıza tahsis edilerek iktisap ettiğiniz .. no.lu parseli, 10.10.2012 tarihinde 745.000-TL bedelle ortağı olduğunuz … San.Ltd.Şti.’ne ortaklık hissesi olarak devrettiğinizi, ancak … San.Ltd.Şti.’ndeki ortaklığınızın 10.10.2012 tarihinde sona ermesi üzerine aynı gün devre konu gayrimenkulü anılan şirketten çekmek suretiyle … Kimya San. ve Dış Tic. Ltd. Şti.’ne ayni sermaye payı olarak devrettiğinizi belirterek, bahse konu devir işlemlerinden dolayı değer artışı kazancı nedeniyle herhangi bir vergilemeye tabi olup olmayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşünün istenildiği anlaşılmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Değer Artışı Kazançları” başlıklı Mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde, iktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1),(2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artışı kazancı olarak vergiye tabi tutulacağı hüküm altına alınmıştır.

Söz konusu maddenin ikinci fıkrasında, bu maddede geçen “elden çıkarma” deyiminin, bu mal ve hakların; satılmasını, bir ivaz karşılığında devir ve temlikini, trampa edilmesini, takasını, kamulaştırılma ve devletleştirilmesi ile ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade ettiği belirtilmiştir.

Aynı Kanunun Geçici 71 inci maddesinde; “Bu Kanunun mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin uygulanmasına ilişkin olarak, 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde sayılan ve 01/01/2007 tarihinden önce iktisap edilmiş olan mal (gerçek usulde vergilendirilen çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde dört yıllık süre esas alınır.” hükmü yer almıştır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 704 ve 705 inci maddelerine göre, taşınmaz mülkiyetinin konusuna giren gayrimenkulün mülkiyetinin kazanılması, tapuya tescille doğacağından “iktisap tarihi” olarak, tapu tescil tarihinin esas alınması gerekir. Ancak, gayrimenkulün fiilen kullanım hakkının tapu tescil tarihinden önce alıcıya bırakılmış olması halinde ise bu tarih, iktisap tarihi olarak dikkate alınacaktır.

Diğer taraftan, ilgide kayıtlı özelge talep formunuzun ekinde yer alan İTOB Organize Sanayi Bölgesinin … tarih ve … sayılı yazısından, 15.12.2003 tarihinde 9 sayılı Müteşebbis Heyet Kararı ile adınıza tahsis edilen … no.lu parselde yer alan 10.000 m² yüzölçümlü arsanın 19.07.2012 tarihinde 302 sayılı Yönetim Kurulu Kararı ile ortağı olduğunuz … Kimya San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. adına geçirildiği anlaşılmıştır.

Buna göre, 2003 yılında fiili kullanım hakkı adınıza tahsis edilen gayrimenkulün iktisap tarihinin de 2003 yılı olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Anılan gayrimenkulün bu şekilde belirlenen iktisap tarihinden itibaren 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun Mükerrer 80 inci maddesinde belirtilen süre geçtikten sonra ortağı olduğunuz … Kimya San. ve Dış Tic. Ltd.Şti’ne 19.07.2012 tarihinde devredilerek elden çıkarılmasından doğan gelir değer artış kazancı yönünden vergilendirilmeyecektir.

Ancak, ortağı olduğunuz … Kimya San. Ltd.Şti.’ne devrettiğiniz gayrimenkulünüzü, anılan şirketteki ortaklığınızın 10.10.2012 tarihinde sona ermesi nedeniyle aynı gün işletmeden çekerek bu defa … Kimya San. ve Dış Tic.Ltd.Şti.’ne ayni sermaye payı olarak koymanız halinde, söz konusu devir tarihi itibariyle gayrimenkulün elden çıkarıldığı kabul edileceğinden elde ettiğiniz gelirin değer artış kazancı olarak vergilendirilmesi gerekeceği tabiidir.

Öte yandan, anılan gayrimenkulü ortağı olduğunuz … Kimya San. ve Dış Tic.Ltd.Şti.’ne devir işlemi, ticari bir alış-veriş olarak değerlendirilmesi gerekmekte olup, ilişkili kişiler arasında yapılan ticari işlemler sonucu yapılan ödemeler sırasında 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 13 üncü maddesinde yer alan “Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı” hükümlerinin dikkate alınması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Başlık Gmsi beyanında dövize endeksli alınan konut kredi anapara taksitine ilişkin kur farkının indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hk. Tarih 14/04/2014

Başlık Gmsi beyanında dövize endeksli alınan konut kredi anapara taksitine ilişkin kur farkının indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hk.
Tarih 14/04/2014
Sayı 62030549-120[74-2013/289]-907
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

62030549-120[74-2013/289]-907

14/04/2014

Konu

:

Gmsi beyanında dövize endeksli alınan konut kredi anapara taksitine ilişkin kur farkının indirim konusu yapılıp yapılamayacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunun incelenmesinden; dövize endeksli banka kredisiyle almış olduğunuz gayrimenkule ilişkin kira gelirinizin beyanında gerçek gider usulünü seçmiş olduğunuz, faiz giderlerini taksitlerin ödeme tarihindeki T.C. Merkez Bankası kurundan hesaplamak suretiyle gider olarak kazancınızdan indirim konusu yaptığınız belirtilerek, bu gayrimenkulden elde ettiğiniz kira geliri dolayısıyla verdiğiniz yıllık gelir vergisi beyannamesinde söz konusu dövize endeksli banka kredisinin ödeme tarihlerindeki T.C. Merkez Bankası kurundan hesaplanan anapara ödemelerinde ortaya çıkan kur farkının gider olarak indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda bilgi istenildiği anlaşılmakta olup, konuyla ilgili Başkanlığımız görüşü aşağıda açıklanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında, maddede sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun “Giderler” başlıklı 74 üncü maddesinde; “Safi iradın bulunması için, 21 inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hasılattan aşağıda yazılı giderler indirilir:

4. Kiraya verilen mal ve haklar dolayısıyla yapılan ve bunlara sarf olunan borçların faizleri ile konut olarak kiraya verilen bir adet gayrimenkulün iktisap yılından itibaren beş yıl süre ile iktisap bedelinin % 5’i (İktisap bedelinin % 5’i tutarındaki bu indirim, sadece ilgili gayrimenkule ait hasılata uygulanır. Ancak, indirilmeyen kısım 88’nci maddenin 3’ncü fıkrasının uygulanmasında gider fazlalığı sayılmaz)

6. Kiraya verilen mal ve haklar için ayrılan amortismanlar”

hükmüne yer verilmiş olup, gayrimenkul sermaye iradının tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün olan diğer ödemelere ilişkin hükümler sayılmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, gayrimenkulün iktisabı için kullanılan konut kredisi anapara ödemelerinin ve bu anapara taksitlerine ilişkin kur farklarının, söz konusu gayrimenkulden elde edilen kira geliri için verilecek gayrimenkul sermaye iradı beyannamesinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır.

Ancak, anapara taksitine ilişkin ödenen kur farklarının gayrimenkulün iktisap bedeline eklenmesi suretiyle oluşacak bedelin % 5 ini aşmayacak şekilde 5 yıl süreyle sadece ilgili gayrimenkule ait gayrisafi hasılattan gider olarak indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Ayrıca, yine söz konusu anapara taksitine ilişkin ödenen kur farklarının iktisap edilen gayrimenkulün maliyetine eklenmesi suretiyle bulunan yeni değer üzerinden hesaplanan amortisman tutarının gayrisafi hasılattan indirim konusu yapılacağı tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Tapu harcı, kredi faizi, dask, deprem sigortası, emlak komisyonu, kombi, bina izolasyon harcamalarının değer artış kazancının tespitinde gider/maliyet unsuru olarak belirlenmesi hk. Tarih 11/04/201

Başlık Tapu harcı, kredi faizi, dask, deprem sigortası, emlak komisyonu, kombi, bina izolasyon harcamalarının değer artış kazancının tespitinde gider/maliyet unsuru olarak belirlenmesi hk.
Tarih 11/04/2014
Sayı 62030549-120[MÜK.80-2013/502]-866
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

62030549-120[MÜK.80-2013/502]-866

11/04/2014

Konu

:

Değer artışı kazancının tespitinde maliyet bedelinin belirlenmesi.

İlgide kayıtlı özelge talep formu ekinde alınan dilekçede, 2010 takvim yılının Temmuz ayında satın aldığınız gayrimenkulü 2013 takvim yılında elden çıkaracağınız belirtilerek, söz konusu gayrimenkule ilişkin yaptığınız giderlerin (tapu alım satım harçları, banka kredisi için ödenen faiz ve dosya masrafları, emlak komisyon bedeli, DASK ve deprem sigortası tutarı, bina izolasyon bedeli, kombi konulması için yapılan harcamalar) değer artış kazancının tespitinde maliyet unsuru olarak dikkate alınıp alınmayacağı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80 inci maddesinde, “Aşağıda yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazançlarıdır.

6. İktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tâbi çiftçilerin ziraî istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak (5615 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle değişen ibare Yürürlük; 01/01/2007 tarihinden geçerli olmak üzere 04/04/2007) beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır.).

Bu maddede geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.

Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, 6.000 (284 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 01/01/2013 tarihinden itibaren 9.400 TL.)Yeni Türk Lirası gelir vergisinden müstesnadır.”;

Mükerrer 81 inci maddesinde ise “Değer artışında safi kazanç, elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunur. Hâsılatın ayın ve menfaat olarak sağlanan kısmının tutarı Vergi Usul Kanununun değerleme ile ilgili hükümlerine göre tayin ve tespit olunur.

Maliyet bedelinin mükelleflerce tespit edilememesi halinde maliyet bedeli yerine; Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre, takdir komisyonlarınca tespit edilecek bedel, kazancı bilanço veya işletme hesabı esasına göre tespit edilen işletmelerde ise son bilançoda veya envanter kayıtlarında gösterilen değer esas alınır.

Mal ve hakların elden çıkarılmasında iktisap bedeli, elden çıkarılan mal ve hakların, elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen toptan eşya fiyat endeksindeki artış oranında artırılarak tespit edilir. Şu kadar ki, bu endekslemenin yapılabilmesi için artış oranının % 10 veya üzerinde olması şarttır.” hükmüne yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu’nun Geçici 8’inci maddesinde, “Diğer mevzuatta Devlet İstatistik Enstitüsü Başkanlığı’na yapılmış atıflar, Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı’na yapılmış sayılır.”;

213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298 inci maddesinin “C” bendinde, “Vergi kanunlarında yer alan “toptan eşya fiyatları genel endeksi” ibaresi “üretici fiyatları genel endeksi” ve “TEFE” ibaresi “ÜFE” olarak uygulanır.” hükmü yer almıştır.

Öte yandan, Vergi Usul Kanunu’nun 262 nci maddesinde, “Maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade eder.”;

272 nci maddesinde ise “Normal bakım, tamir ve temizleme giderleri dışında, gayrimenkulü veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarını genişletmek veya iktisadi kıymetini devamlı olarak artırmak maksadıyla yapılan giderler, gayrimenkulün veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarının maliyet bedeline eklenir.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, 2010 takvim yılının Temmuz ayında satın aldığınız gayrimenkulün 2013 takvim yılında, iktisap tarihinden itibaren 5 yıllık süre içinde elden çıkarılacak olması nedeniyle elde edilen kazanç değer artış kazancıdır. Değer artışı kazancının hesaplanmasında; gayrimenkulün iktisap edilmesi veya iktisadi değerini artıracak surette tevsii, tadili veya bunlara ilaveler yapılması için ihtiyar olunan giderlerin maliyeti artırıcı nitelik taşıdığı kabul edilmektedir.

Dolayısıyla, söz konusu gayrimenkulün alışı sırasında ödediğiniz tapu harcına ilişkin tutarların, bina izolayson bedelinin ve kombi konulmasına ilişkin harcamaların iktisap bedelinin tespitinde maliyete dahil edilmesi mümkün bulunmaktadır.

Diğer taraftan, DASK ve deprem sigortası prim tutarları ile alım-satıma ilişkin olarak emlak komisyoncusuna ödenen bedellerin iktisap bedelinin tespitinde maliyete dahil edilmesi mümkün bulunmamakta olup, bu tutarların safi kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

Bununla birlikte, satışa konu olacak gayrimenkulün iktisabında kullanıldığının tevsiki şartıyla, kullanılan konut kredi faizlerine ilişkin ödemelerin, başkaca bir gelirinizden dolayı indirim konusu yapılmamış olması kaydıyla herhangi bir endeksleme yapılmaksızın konutun maliyet bedeline eklenebileceği tabiidir.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, 2010 takvim yılının Temmuz ayında satın aldığınız ve 2013 takvim yılında elden çıkarmayı düşündüğünüz gayrimenkulün iktisap bedeli, konutun elden çıkarıldığı ay hariç olmak üzere Türkiye İstatistik Kurumunca belirlenen üretici fiyat endeksindeki artış oranının %10 veya üzerinde olması şartıyla endeksleme yapılmak suretiyle artırılarak tespit edilecek olup, söz konusu gayrimenkulün satışından elde edilen hasılattan; konutun maliyet bedeli ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve uhdenizde kalan giderlerin, ödenen vergi ve harçların indirilmesi sonucunda kalan tutarın 2013 takvim yılı için (284 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile) 9.400-TL’yi aşması halinde aşan kısmın değer artışı kazancı olarak beyan edilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Kira ödemeyen torununun kaldığı mesken için emsal kira bedeli üzerinden beyanname verilip verilmeyeceği hk. Tarih 08/04/2014

Başlık Kira ödemeyen torununun kaldığı mesken için emsal kira bedeli üzerinden beyanname verilip verilmeyeceği hk.
Tarih 08/04/2014
Sayı 51421814-120[70-2013/100]-45
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

DENİZLİ VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

51421814-120[70-2013/100]-45

08/04/2014

Konu

:

Kira ödemeyen torununun kaldığı mesken için emsal kira bedeli üzerinden beyanname verilip verilmeyeceği

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, ” … Mah. … Cad. … Sitesi No:9 … adresindeki evinizde 2010, 2011 ve 2012 yıllarında kira ödemeksizin torununuzun kaldığı belirtilerek kira ödemeksizin torununuzun ikamet ettiği mesken için ilgili dönemlerde emsal kira bedeli üzerinden beyanname verilip verilmeyeceği hususunun bildirilmesi istenilmiştir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde; maddede yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 73 üncü maddesinde; “Kiraya verilen mal ve hakların kira bedelleri emsal kira bedelinden düşük olamaz. Bedelsiz olarak başkalarının intifaına bırakılan mal ve hakların emsal kira bedeli, bu mal ve hakların kirası sayılır. Bina ve arazide emsal kira bedeli, yetkili özel mercilerce veya mahkemelerce takdir veya tespit edilmiş kirası, bu suretle takdir veya tespit edilmiş kira mevcut değilse Vergi Usul Kanununa göre belirlenen vergi değerinin % 5’idir. Diğer mal ve haklarda emsal kira bedeli, bu mal ve haklarının maliyet bedelinin, bu bedel bilinmiyorsa, Vergi Usul Kanununun servetlerin değerlenmesi hakkındaki hükümlerine göre belli edilen değerlerinin % 10’udur.

Aşağıda yazılı hallerde emsal kira bedeli esası uygulanmaz:

2- Binaların mal sahiplerinin usul, füru veya kardeşlerinin ikametine tahsis edilmesi (Usul, füru ve kardeşlerden herbirinin ikametine birden fazla konut tahsis edilmiş ise bu konutların yalnız birisi hakkında emsal kira bedeli hesaplanmaz. Kardeşler evli ise eşlerden sadece biri için emsal kira bedeli hesaplanmaz.);

…” hükmü yer almaktadır.

Buna göre, usul (üstsoy) ve füru (altsoy) kapsamında bulunanların kullanımına bedelsiz olarak tahsis edilen konutlar bakımından emsal kira bedeli uygulaması söz konusu olmaması nedeniyle, füru (altsoy) kapsamında bulunan torununuza konut olarak kullanılmak üzere devredilen gayrimenkul bakımından da emsal kira bedeli esasının uygulanmaması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İzale-i şuyu yoluyla iktisap edilen gayrimenkullerin satışı hk. Tarih 04/04/201

Başlık İzale-i şuyu yoluyla iktisap edilen gayrimenkullerin satışı hk.
Tarih 04/04/2014
Sayı 38418978-120[Mük.80-13/28]-328
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

38418978-120[Mük.80-13/28]-328

04/04/2014

Konu

:

İzale-i şuyu yoluyla iktisap edilen gayrimenkullerin satışı

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; annenizden kalan mirasın paylaşılmasını istemeyen yeğenlerinizin izale-i şuyu davası açtığı ve miras kalan gayrimenkullerin 16.09.2013 tarihinde ihale yoluyla satışa çıkarıldığı, sizin de ihaleye girdiğiniz ve ihale sonucunda 11 adet arsanın üzerinize kaldığı belirtilerek, 4 kardeş olarak söz konusu arsaları satmanız halinde gelir vergisi yönünden sorumluluğunuzun olup olmadığı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetten doğan kazançların ticari kazanç olduğu, aynı maddenin dördüncü bendinde de gayrimenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğraşanların bu işlerinden elde ettiği kazançların da ticari kazanç sayılacağı hüküm altına alınmıştır.

Ticari faaliyet emek ve sermaye organizasyonuna dayanmakta olup, kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin ticari faaliyet olma niteliğine etki etmemektedir. Ancak, bir faaliyetin ticari faaliyet sayılabilmesi için kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte, faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurlarıyla birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması, şahsi ihtiyaç kapsam ve sınırlarını aşması gerekmektedir.

Gayrimenkul alım satımı ticari bir organizasyon içinde yapıldığında alım satımın ticari faaliyetin bir unsuru sayılması, ancak ticari organizasyonun şekli ve maddi unsurları ile açıkça belli olmadığı hallerde ise faaliyetin devamlılık kasıt ve niyeti ile yapıldığını belirleyen objektif ölçü olarak, muamelede çokluk olup olmadığına bakılması gerekmektedir.

Devamlılık unsuru, bir hesap dönemi içinde aynı veya ayrı faaliyet alanlarında ticari mahiyet arz eden işlemlerin birden fazla yapılmasını ifade etmektedir. Aynı hesap döneminde tek işlem nedeniyle ticari faaliyetin devamlılık unsurunun oluştuğunu kabul etmek mümkün olmamakla birlikte, faaliyetin organizasyon gerektirmesi veya amacının ticari olması durumunda devamlılık unsurunun varlığı kabul edilir.

Ticari organizasyon, sermaye tahsisi, işyeri açılması, personel istihdamı, ticaret siciline kaydolmak gibi unsur ve şartlardan tümü veya bir kısmı yerine getirilmek suretiyle belirli şekilde kurulmuş olacaktır. Bu takdirde bu organizasyon içinde bir takvim yılında veya iki veya üç yılda tek bir işlem yapılmış olsa dahi, ticari faaliyetin varlığı kabul edilecektir.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanunu’nun “Değer Artışı Kazançları” başlıklı mükerrer 80 inci maddesinde;

“Aşağıda yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artışı kazançlarıdır.

6. İktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70’inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tâbi çiftçilerin ziraî istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır.).

Bu maddede geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.

Bir takvim yılında elde edilen değer artışı kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, 6.000 (284 Seri No’lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 1.1.2013 tarihinden itibaren 9.400 TL.) Yeni Türk Lirası gelir vergisinden müstesnadır.” hükmü yer almaktadır.

Gayrimenkul ve benzeri kıymetlerin elden çıkarılmasından doğan kazancın değer artışı kazancı olarak vergilendirilmesi için ilgili mal ve hakların arızi olarak iktisap ve elden çıkarılmaları gerekmekte olup, iktisabın ivazsız olarak yapılması halinde değer artışı kazancından bahsetmek mümkün olmayacaktır.

Bu çerçevede, izale-i şuyu davası neticesinde ihale yoluyla satın alınan gayrimenkullerin ivazsız olarak intikal ettiğinden bahsetmek mümkün olmayıp, söz konusu arsaların beş yıl içerisinde elden çıkarılmasından doğan kazançların değer artışı kazancı olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

Öte yandan, bahse konu arsaların satışının ticari bir organizasyon içerisinde yürütülmesi veya bu tür bir organizasyon içinde yürütülmemekle beraber;

a) Aynı kişiye farklı tarihlerde,

b) Farklı kişi ve tüzel kişilere aynı tarihte,

c) Değişik kişi ve tüzel kişilere, değişik tarihlerde veya birbirini izleyen yıllarda,

d) Bir kısmının teslim alındığı takvim yılı içinde toplu olarak diğer kısmının ise takip eden takvim yılı içinde satılması,

durumunda ise yapılan satışlar devamlı olarak gayrimenkul alım satım işiyle uğraşıldığına karine teşkil edeceğinden, elde edilen kazancın Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesi çerçevesinde ticari kazanç olarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, 4 kardeş olarak satmak istediğiniz söz konusu arsaların satışı nedeniyle elde edilecek kazancın Gelir Vergisi Kanunu’nun 37’nci maddesine göre ticari kazanç veya aynı Kanunun mükerrer 80’nci maddesine göre değer artışı kazancı olarak vergilendirilmesinde her bir kardeşin durumunun hisseleri oranında ayrı ayrı değerlendirileceği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Kira sözleşmesinde belirtilen kira bedelinin net veya brüt olduğunun belirlenmemesi durumunda vergi tevkifatının hangi tutar üzerinden yapılacağı hk.

Başlık Kira sözleşmesinde belirtilen kira bedelinin net veya brüt olduğunun belirlenmemesi durumunda vergi tevkifatının hangi tutar üzerinden yapılacağı hk.
Tarih 17/03/2014
Sayı 62030549-120[94-2013/966]-581
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

62030549-120[94-2013/966]-581

17/03/2014

Konu

:

Ödenecek işyeri kirasından yapılacak vergi tevkifatının hangi tutar üzerinden yapılacağı

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, iş yeri olarak kiraladığınız gayrimenkule ait kira kontratında kira tutarının net veya brüt olacağı belirtilmediğinden, yapılacak gelir vergisi tevkifatının hangi tutar üzerinden yapılacağı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.

Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 70’inci maddesinde yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanun’un “Vergi Tevkifatı” başlıklı 94’üncü maddesinin birinci fıkrasında, “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükmüne yer verilmiş olup söz konusu fıkranın 5/a numaralı bendinde, 70’inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerde tevkifat oranı (2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince) % 20 olarak belirlenmiştir.

Yine aynı Kanun’un 96’ncı maddesinde, “Vergi tevkifatı, 94 üncü madde kapsamına giren nakden veya hesaben yapılan ödemelere uygulanır. Bu maddede geçen hesaben ödeme deyimi, vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade eder.

Vergi tevkifatı, ücretler dışında kalan ödemelerde gayrisafi tutarlar üzerinden yapılır. Kesilmesi gereken verginin ödemeyi yapan tarafından üstlenilmesi halinde bu vergi, bilfill ödenen miktar ile ödemeyi yapanın yüklendiği verginin toplamı üzerinden hesaplanır.” denilmiştir.

Bu hükümlere göre, kira sözleşmesinde belirtilen kira bedelinin net veya brüt olduğunun belirlenmemesi durumunda, kira sözleşmesine göre fiilen ödenen tutarın net tutar olarak kabul edilerek, bu tutarın brüte iblağ edilmek suretiyle tevkifat matrahının belirlenmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Dini tesislere ilişkin yapılan bağış ve yardımların yıllık gelir vergisi beyannamesinden indirimi hk. Tarih 13/03/2014

Başlık Dini tesislere ilişkin yapılan bağış ve yardımların yıllık gelir vergisi beyannamesinden indirimi hk.
Tarih 13/03/2014
Sayı 84098128-120.06.10[89-2014-1]-126
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

84098128-120.06.10[89-2014-1]-126

13/03/2014

Konu

:

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eki dilekçenizde; imar planında cami yeri olarak belirlenen bir arsa üzerine inşaat bitiminde Devlete teslim edilmek üzere cami yaptırmak istediğiniz, cami inşaatı için ilgili belediyeden inşaat ruhsatı alınarak İlçe Müftülüğü ile protokol imzalandığı belirtilerek, söz konusu inşaat için yapılacak harcamaların gelir vergisi matrahından indirim konusu yapılabilmesi için hangi belgelerin ne şekilde hazırlanması gerektiği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 89’uncu maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde; genel ve özel bütçeli kamu idarelerine, il özel idarelerine, belediyelere ve köylere bağışlanan okul, sağlık tesisi, yüz yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde elli yatak) kapasitesinden az olmamak üzere öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi ve bakım ve rehabilitasyon merkezi ile mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin inşası dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşası için bu kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdi ve ayni bağış ve yardımların tamamının gelir vergisi matrahının tespitinde, gelir vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, beyan edilecek gelirlerden indirilebileceği hükmüne yer verilmiştir.

Konu ile ilgili olarak yayımlanan 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “Eğitim, sağlık ve bakım hizmetleri ile dini hizmetleri” başlıklı 10.3.2.2. bölümünde gerekli açıklamalar yapılmıştır.

Anılan tebliğde, “ibadethane” ifadesinden; Diyanet İşleri Başkanlığınca ibadethane sayılan yerlerin anlaşılması gerektiği belirtilmiş olup, mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethanelerin umuma açık olması, inşasının mülki idare amirlerinin iznine istinaden gerçekleştirilmesi, inşa ve faaliyetine devam etmesi için yapılan bağış ve yardımların da yine mülki idare amirlerinin denetiminde gerçekleştirilmesinin gerektiği yönünde açıklamalara yer verilmiştir.

Ayrıca, söz konusu tebliğde mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethanelerin inşası ve/veya faaliyetine devam etmesi amacıyla kurulmuş bulunan vakıf veya derneklere yapılan bağışların, anılan kurumlardan alınan makbuzlara veya bunlar tarafından bankalarda açılan hesaplara yatırıldığına ilişkin alınan banka dekontlarına istinaden kurum kazancından indirim konusu yapılabileceği hususu belirtilmiş bulunmaktadır.

Öte yandan, mezkur tebliğin “Bağış ve yardımın belgelendirilmesi” başlıklı 10.3.2.2.4 bölümünde;

“Ayni veya nakdi olarak yapılan bağış ve yardımların kurumlar vergisi mükelleflerince indirim olarak dikkate alınabilmesi için makbuz karşılığı yapılmış olması gerekli ve yeterlidir.

Ayni bağış ve yardımın, işletmenin aktifinden veya stokundan çekilerek bağışlanmış olması durumunda, mükelleflerin işletmeden çekip bağışladıkları değerler için fatura düzenlemesi; düzenlenen faturanın arka yüzüne faturada belirtilen değerlerin ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından bağış veya yardım olarak alındığına ilişkin şerh konularak yetkili kimseler tarafından imzalanmış olması yeterlidir.

Ayni değerlerin, mükelleflerce dışarıdan alınarak kamu kurum ve kuruluşuna bağışlanmış olması durumunda ise bu kurum ve kuruluş tarafından teslim alınacak değerler için teslime ilişkin bir belge düzenlenmiş olması yeterli olup, düzenlenen belgede bağışlanan kıymetin değerinin, cinsinin ve miktarının tereddüde mahal bırakmayacak şekilde belirtilmiş olması gerekmektedir. Ayrıca, bağışlanan değerlere ilişkin olarak düzenlenmiş olan faturaların arka yüzünde yukarıda belirtilen açıklamalar dahilinde ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının yetkililerinin imzası bulunacaktır.

Nakdi bağışların indirilebilmesi, bağışı kabul eden kuruluşlarca verilecek makbuzla veya bu amaçla bankalarda açtırılan hesaplara yatırıldığına ilişkin banka dekontlarıyla belgelendirilmesi şartıyla mümkündür.

… …

Mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin inşası ve/veya faaliyetine devam etmesi amacıyla kurulmuş bulunan vakıf veya derneklere yapılan bağışlar, anılan kurumlardan alınan makbuzlara veya bunlar tarafından bankalarda açılan hesaplara yatırıldığına ilişkin alınan banka dekontlarına istinaden kurum kazancından indirim konusu yapılabilecektir.

Ancak, bunlar dışındaki diğer dernek veya vakıflara bu amaçla yapılan bağış ve yardımların ise; mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin inşası ve/veya faaliyetine devam etmesi amacıyla gerekli harcamaları finanse etmek üzere bağış ve yardım toplama amacıyla bir organizasyon oluşturulması ve bu hususta mülki idare amirleri ile bir protokol yapılması, nakdi olarak yapılacak bağış ve yardımlar için sadece protokol kapsamındaki işte kullanılmak üzere bir hesap açılması ve yapılan bağış ve yardımların bu hesaba yatırılması, ayni olarak yapılan bağış ve yardımların protokol kapsamındaki işte kullanılmak üzere şartlı olarak makbuz karşılığında yapılması, banka dekontu dekontu ile makbuzda hangi amaçla yapıldığına ilişkin bir açıklamanın yer alması, yapılan bağış ve yardımların, sadece yapılacak o işle ilgili olarak mülki idare amirleri gözetim ve denetimi altında kullanılması şartlarıyla, tamamının kurum kazancından indirim konusu yapılabilmesi mümkün olacaktır.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

Buna göre, kamu kurum ve kuruluşları ile imzalanan protokol gereğince kamu arazisi üzerine cami inşaatı yaptırılması halinde, söz konusu cami inşasına ilişkin olarak yapılan harcamalar, harcamanın yapıldığı yıla ilişkin kazancın tespitinde indirim konusu yapılabilecektir.

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin tetkikinden; mülkiyeti Maliye Hazinesine veya Belediyeye ait olan ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na tahsis edilen … no.lu parseldeki arsa üzerine cami ve müştemilatı konusunda Müftülük ile … tarihinde protokol imzalandığı ve cami inşaatı tamamlandıktan sonra hiç bir hak iddia edilmeden adı geçen idareye teslim edileceği anlaşılmıştır.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre; şahsınız ile Müftülük arasında düzenlenen protokol çerçevesinde yapılan cami inşaatı harcamalarının mülki idare amirlerince denetlenmesi şartıyla, Gelir Vergisi Kanununun 89’uncu maddesinin 1’inci fıkrasının 5 numaralı bendi gereğince gelir vergisi beyannamesinde ayrıca gösterilmek suretiyle beyan edilecek gelirlerinizden indirim konusu yapılması mümkün bulunmaktadır.

Öte yandan, ayni olarak yapılan bağışın belgelendirilmesi için ilgili firmalar tarafından yapılan mal teslimi ve verilen hizmete ilişkin adınıza düzenlenen faturanın arka yüzünde yetkililerin imzasının bulunması, ayrıca söz konusu faturanın sadece şahsınız adına olmaması halinde ise kendi payınıza düşen kısmının indirim konusu yapılması gerekmektedir.

Diğer taraftan yapılacak bağışın nakdi olarak yapılması halinde ise makbuz karşılığı yapılması gerektiği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Ticari, zirai ve mesleki faaliyetin icrasına tahsis edilmeyen gayrimenkuller için ödenen kira bedellerinden tevkifat yapılmayacağı hk.

Başlık Ticari, zirai ve mesleki faaliyetin icrasına tahsis edilmeyen gayrimenkuller için ödenen kira bedellerinden tevkifat yapılmayacağı hk.
Tarih 13/03/2014
Sayı 49327596-120[GVK.2013.66]-60
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANTALYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Grup Müdürlüğü

Sayı

:

49327596-120[GVK.2013.66]-60

13/03/2014

Konu

:

Cep telefonu ile emlak komisyonculuğu faaliyetinde işyeri olmaması halinde tevkifat.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda; Emlak Komisyonculuğu faaliyetinde bulunduğunuzu, kiralamış olduğunuz işyerini faaliyetinizi cep telefonu ile yaptığınızdan kapatmak istediğinizi, işyerini kapattığınız zaman ikamet ettiğiniz konutu vergi dairesine iletişim adresi olarak bildirmeniz durumunda konutunuz için ödemiş olduğunuz kiradan kira stopajı ödemeniz gerekip gerekmediği konusunda Başkanlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 inci maddesinde, her türlü ticari ve sınaî faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu belirtilmiş olup, ticari kazancın, Vergi Usul Kanunu hükümlerine ve Gelir Vergisi Kanununda yazılı gerçek (Bilanço veya İşletme hesabı esası) veya basit usullere göre tespit edileceği hükme bağlanmıştır.

Aynı Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında ise; “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” hükmüne yer verilmiş olup, aynı fıkranın 5/a bendinde ise 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden, (2009/14592 sayılı B.K.K. ile % 20 oranında) tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 156 ncı maddesinde, “Ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyette işyeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane, şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerdir.” hükmüne yer verilmiştir.

Yine konuyla ilgili yayımlanan 2002/3 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu İç Genelgesinde; “…. mükelleflerin ticari, sınai ve zirai faaliyetlerini sürdürdükleri yerlerin işyeri özelliğini taşıyabilmesi için bu yerlerin “faaliyetin icrasına tahsis edilmesi” veya faaliyetin icra edildiği “yer” olma özelliği taşıması şarttır.

Ancak, faaliyet konusu ayrı bir işyeri açılmasını gerektirmeyecek nitelikte, örneğin danışmanlık, komisyonculuk v.b. ise ikametgah adresinin işyeri olarak kabulü mümkündür.

Ayrıca, Türk Ticaret Kanunu uyarınca tescil ve ilan işlemleri yapılarak tüzel kişiliğe kavuşabilen mükellefiyetlerde gösterilen adresin mükelleflerin ikametgah veya işyeri adresi olup olmadığı önem taşımamakta, bir adres gösterilmesi yeterli olmaktadır…” açıklamalarına yer verilmiştir.

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, işyerinin tanımı yapılırken, ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyetin yapılması ve yürütülmesinde kullanılan yerlerin neler olabileceği nitelenmiş ve tanımda belirtilen yerlerle sınırlandırılmamıştır. Bu nedenle, elektronik ortamda yapılan bu tür faaliyetler için iletişim amacıyla kullanılan yerin işyeri olarak kabul edilmesi gerekmektedir.

Konu ile ilgili olarak … Vergi Dairesi Müdürlüğünden bilgi istenilmiş olup, alınan … tarih ve … sayılı cevabi yazı ve eki yoklama fişi ile işe başlama bildiriminden; … adresinde işyerinizin bulunduğu anlaşılmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, ikamet ettiğiniz gayrimenkulün emlak komisyonculuğu faaliyetinizin icrasına da tahsis edilmiş veya bu faaliyetinizde de kullanılan bir yer olması halinde, vergi mevzuatımız açısından işyeri olarak kabul edilmesi ve söz konusu gayrimenkul için ödenen kira bedelinin tamamı üzerinden 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94/5-(a) maddesi gereğince % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılarak muhtasar beyanname ile beyan edilmesi gerekmekte olup, söz konusu kira giderinin tamamının ticari kazancın tespitinde gider olarak dikkate alınacağı tabiidir.

Ancak, ikamet ettiğiniz gayrimenkulün, emlak komisyonculuğu faaliyetinizin icrasına tahsis edilmeksizin veya bu faaliyette kullanılmaksızın sadece kayıtlarda iletişim adresi olarak gösterilmiş olması halinde, bu gayrimenkul işyeri olarak kabul edilemeyeceğinden, tarafınızca yapılacak kira ödemeleri üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmasına gerek bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim..

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Belediye tarafından iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içinde parsellenen arsanın ortağı olduğu şirkete ayni sermaye olarak konması hk.

Başlık Belediye tarafından iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içinde parsellenen arsanın ortağı olduğu şirkete ayni sermaye olarak konması hk.
Tarih 17/02/2014
Sayı 38418978-120[37-12/27]-104
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

Sayı

:

38418978-120[37-12/27]-104

17/02/2014

Konu

:

Belediye tarafından iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içinde parsellenen arsanın ortağı olduğu şirkete ayni sermaye olarak konması

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, tarla olarak almış olduğunuz arazinin satın alma tarihinden itibaren 5 yıl içinde belediye tarafından imar işlemine tabi tutulduğu ve arsa vasfına dönüştüğü belirtilerek, parsellenmiş söz konusu arsanın şirketinize ayni sermaye olarak konulması durumunda vergilemenin nasıl olacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmiştir.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasında; her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu, aynı fıkranın (6) numaralı bendinde ise bu Kanunun uygulanmasında, satın alınan veya trampa suretiyle iktisap olunan arazinin iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içinde parsellenerek bu müddet içinde veya daha sonraki yıllarda kısmen veya tamamen satılmasından elde edilen kazançların ticari kazanç sayılacağı hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan, anılan Kanunun mükerrer 80 inci maddesinde;

“Aşağıda yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artış kazançlarıdır.

6. İktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tâbi çiftçilerin ziraî istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak (5615 sayılı kanunun 5 inci maddesiyle değişen ibare Yürürlük; 1/1/2007 tarihinden geçerli olmak üzere 04.04.2007) beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır.).

Bu maddede geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.”

hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun Geçici 71 inci maddesinde ise; “Bu Kanunun mükerrer 80 inci maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin uygulanmasına ilişkin olarak, 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde sayılan ve 1/1/2007 tarihinden önce iktisap edilmiş olan mal (gerçek usûlde vergilendirilen çiftçilerin ziraî istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançların vergilendirilmesinde dört yıllık süre esas alınır.” hükmüne yer verilmiştir.

Ayrıca konuya ilişkin olarak ayrıntılı açıklamaların yapıldığı 76 seri no.lu Gelir Vergisi Sirkülerinin “5. Cins Tashihi Yapılan Gayrimenkuller ile Kat Karşılığı Olarak Müteahhit veya Konut Yapı Kooperatiflerinden Alınan Gayrimenkullerin Satılması Halinde İktisap Tarihinin Belirlenmesi” başlıklı bölümünde;

“Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün 16.03.2010 gün ve 2010/4-1697 No.lu Genelgesinde, cins değişikliği (cins tashihi), bir taşınmaz malın cinsinin, yapısız iken yapılı veya yapılı iken yapısız hale; bağ, bahçe, tarla vb. iken arsa, arazi iken, bağ, bahçe vb. duruma dönüştürmek için paftasında ve tapu sicilinde yapılan işlem olarak tanımlanmıştır.

Arazi vasfında iktisap edilen gayrimenkulün belediyelerce ifraz ve taksim işlemine tabi tutularak satılması halinde iktisap tarihi olarak arazinin iktisap edildiği tarih değil, belediyenin ifraz işlemi sonucu arsa vasfını kazanarak, cins tashihi yapıldığı tarihin esas alınması gerekir.”

açıklamasına yer verilmiştir.

Bu açıklamalara göre, belediye tarafından imar işlemine tabi tutulmak suretiyle iktisap tarihinden itibaren 5 yıl içinde parsellenmiş ve arsa vasfını kazanmış olan gayrimenkulün bir ticaret şirketine ayni sermaye olarak konması işlemi; “satılma” olarak değerlendirilemeyeceğinden Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendi uyarınca ticari kazaç da söz konusu olmayacaktır. Ancak, bu işlem, mezkûr Kanunun mükerrrer 80 inci maddesi çerçevesinde “elden çıkarma” kapsamında olması nedeniyle arazinin parsellenerek arsa vasfını kazandığı tarihten itibaren 5 yıl (cins tashihinin 01.01.2007 tarihinden önce yapılması halinde 4 yıl ) içerisinde bir ticaret şirketine ayni sermaye olarak konulması halinde bu işlemden doğan kazancın değer artış kazancı oarak vergilendirilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

KOSGEB destekli bir eğitim projesi kapsamında emekli öğretim üyesinin bir defaya mahsus vereceği eğitim nedeniyle elde edeceğini gelirin arızi kazanç olarak vergilendirilip vergilendirilemeyeceği hk. Tarih 04/12/2013

Başlık KOSGEB destekli bir eğitim projesi kapsamında emekli öğretim üyesinin bir defaya mahsus vereceği eğitim nedeniyle elde edeceğini gelirin arızi kazanç olarak vergilendirilip vergilendirilemeyeceği hk.
Tarih 04/12/2013
Sayı 84098128-120.07.02[82-2013-1]-703
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

84098128-120.07.02[82-2013-1]-703

04/12/2013

Konu

:

KOSGEB destekli bir eğitim projesi kapsamında emekli öğretim üyesinin bir defaya mahsus vereceği eğitim nedeniyle elde edeceğini gelirin arızi kazanç olarak vergilendirilip vergilendirilemeyeceği hk.

İlgi (a)’da kayıtlı özelge talep formu ve ilgi (b)’de kayıtlı dilekçenizde; Emekli öğretim üyesi olduğunuz, … Ticaret ve Sanayi Odası tarafından T.C. Kalkınma Bakanlığı kuruluşu olan KOSGEB destekli bir eğitim projesi kapsamında üyelerine yurt dışına açılmaları konusunda eğitim vermenizin istendiği, vereceğiniz eğitim karşılığı alacağınız ücretin %60’ının ilgili Bakanlık bütçesinden, %40’ının ise oda tarafından karşılanacağı, ancak KOSGEB’in eğitimcinin ücretini KDV dahil projede kabul ettiği ve eğitimciden fatura istediği belirtilerek, söz konusu eğitimi bir defaya mahsus vereceğinizden elde edeceğiniz gelirin arızi kazanç olarak vergilendirilip vergilendirilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

GELİR VERGİSİ KANUNU YÖNÜNDEN

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 61’inci maddesinde, “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.

Ücretin ödenek, tazminat, kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı), tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak şartı ile kazancın belli bir yüzdesi şeklinde tayin edilmiş bulunması onun mahiyetini değiştirmez.”

65’inci maddesinde,”Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır…”

66’ncı maddesinde,”Serbest meslek faaliyetini mutat meslek halinde ifa edenler, serbest meslek erbabıdır. Serbest meslek faaliyetinin yanında meslekten başka bir iş veya görev ile devamlı olarak uğraşılması bu vasfı değiştirmez…”

hükümleri yer almıştır.

Aynı Kanunun 82’nci maddesinin birinci fıkrasının 4 numaralı bendinde, serbest meslek faaliyetlerinin arızî olarak yapılmasından doğan kazançlar arızı kazançlar arasında sayılmış olup, aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca arızî olarak yapılan serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla elde edilen kazancın, bir takvim yılında toplamının (2013 yılı için) 21.000 TL tutarındaki kısmı gelir vergisinden istisna edilmiştir.

Buna göre, serbest meslek kazancının “arızi” sayılması için serbest meslek faaliyetine konu işin devamlılık arz edecek şekilde yapılmaması ve bu işin mutad meslek haline getirilmemesi gerekmektedir.

Anılan Kanunun 96’ncı maddesinde ise,”Vergi tevkifatı, ücretler dışında kalan ödemelerde gayrisafi tutarlar üzerinden yapılır. Kesilmesi gereken verginin ödemeyi yapan tarafından üstlenilmesi halinde bu vergi bilfiil ödenen miktar ile ödemeyi yapanın yüklendiği verginin toplamı üzerinden hesaplanır.” hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, aynı Kanunun 94’üncü maddesinde; “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.

1.Hizmet erbabına ödenen ücretler ile 61’inci maddede yazılı olup ücret sayılan ödemelerden (istisnadan faydalananlar hariç), 103 ve 104’üncü maddelere göre,

2.Yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden (Noterlere serbest meslek faaliyetlerinden dolayı yapılan ödemeler hariç);

a)18’inci madde kapsamına giren serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemelerden %17,

b) Diğerlerinden %20 …” oranında vergi tevkifatının yapılacağı hükmü yer almaktadır.

Buna göre, söz konusu faaliyetin, bir hizmet sözleşmesi çerçevesinde işverene bağlılık arz edecek şekilde icra edilmesi durumunda elde edilecek gelir ücret geliri olacağından, Gelir Vergisi Kanununun 61, 94, 98 ve 103’üncü maddeleri uyarınca tevkifat yapılmak suretiyle, şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması halinde ise, bu faaliyetten elde edilecek kazancın serbest meslek kazancı olarak değerlendirilerek, serbest meslek kazancının tespitine ilişkin hükümlere göre vergilendirilmesi gerekmektedir.

Bu nedenle, devamlılık arz etmeyecek ve işçi işveren statüsünde bağlılık doğurmayacak şekilde KOSGEB destekli bir eğitim projesi kapsamında … Ticaret ve Sanayi Odası üyelerine yurt dışına açılmaları konusunda eğitim vermeniz nedeniyle elde edeceğiniz gelir arızi serbest meslek kazancı niteliğinde olacağından, tarafınıza yapılacak ödemeler üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/2-b maddesi uyarınca tevkifat yapılmak suretiyle vergilendirilmesi gerekmekte olup, söz konusu kazancın 82’nci maddede belirtilen sınırı aşması halinde yıllık beyanname ile beyan edileceği tabiidir.

VERGİ USUL KANUNU YÖNÜNDEN

221 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinin 1’inci bölümünün; 8’inci bendinde; “…serbest meslek faaliyetinin bir hizmet akdi kapsamında bir işverene tabi ve bir işyerine bağlı olarak sürdürülmesi halinde elde edilen gelir ücret olarak vergilendirileceğinden, bu durumundaki bir mükellefin defter tutma, makbuz düzenleme, katma değer vergisi ve geçici vergi yükümlülükleri söz konusu olmayacaktır. Gelir vergisi beyannamesi verme yükümlülüğü ise, Gelir Vergisi Kanununun ücretlerin vergilendirilmesine ilişkin hükümlerinin gerektirdiği koşullarda doğabilecektir.”

9’uncu bendinde ise; “…serbest meslek faaliyetinin arizi olarak yapılması halinde de, mükellefin katma değer vergisi ve geçici vergi yükümlülüğü bulunmadığı gibi defter tutma ve makbuz düzenleme zorunluluğu da söz konusu değildir.” açıklamaları yer almaktadır.

Aynı Tebliğin, “Diğer Hususlar” başlıklı 4’üncü bölümünün 30’uncu maddesinde; “Serbest meslek faaliyetini arızi olarak yapanların defter tutma ve belge düzenleme zorunlulukları bulunmamaktadır. Ancak, bu kimselerin yaptıkları hizmetler karşılığında kendilerine yapılan ödemelerin Vergi Usul Kanununun mükerrer 257’nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden aynı Kanunun 234’üncü maddesi hükmü çerçevesinde “Gider Pusulası” ile tevsik edilmesi uygun bulunmuştur. Diğer yandan, Vergi Usul Kanununun 242’nci maddesi uyarınca, arızi olarak yapılan serbest meslek faaliyeti ile ilgili giderleri ispat edecek belgelerin muhafaza edilmesi gerekmektedir.” denilmektedir.

Bu açıklamalar çerçevesinde söz konusu faaliyetin arızi serbest meslek kazancı veya ücret olarak değerlendirilmesi halinde, defter tutma ve belge düzenleme zorunluluğu bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Kooperatif kadastro

Toplu yapılanların kadastrosu
Madde 15 -Kooperatif, şirket veya tüzel kişiliğe sahip olmayan şahıs topluluklarının birden çok yapı ve tesis yaparak sahip oldukları taşınmaz malların, kendi imar veya vaziyet planları dikkate alınarak ve gerektiğinde birleştirilerek veya parçalara ayrılarak, Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine göre kat mülkiyeti veya kat irtifakı tesis edilerek bağımsız bölümler şeklinde, tüzel kişilerin genel kurullarının oy çokluğu ile geçen yönetim kurulu kararına, şahıs topluluklarında ise oy çokluğu ile alınan karara göre kadastro tespitleri yapılır.
Bu maddeye göre bağımsız bölüm olarak tespit yapılabilmesi için;
a- Tüzel kişiliğe haiz yapı kooperatifleri ve şirketlerin, yönetim kurullarınca alınıp genel kurullarının oy çokluğu ile kabul edilen yönetim kurulu kararının,
b- Tüzel kişiliğe sahip olmayan şahıs topluluklarının malik olduğu taşınmaz mallarda ise, maliklerin adet ve hisse olarak yarıdan bir fazlasının noterlerce düzenlenmiş yazılı muvafakatlarının,
c- Kat Mülkiyeti Kanununun 12 veya 14 üncü maddelerinde sayılan belgelerin,
Kadastro teknisyenlerine ibraz edilmesi gerekir.
Şahıs topluluklarına ait taşınmaz mallarda, yönetim planını talepte bulunan hissedarların imzalanması yeterlidir. Ayrıca, bağımsız bölümleri gösterir noterden tasdikli liste de aranmaz, kayden malik oldukları hisseler arsa payı olarak kabul edilir.
Daha önce kadastrosu yapılmış bu gibi taşınmaz malların, tüzel kişilerin veya topluluk temsilcilerinin talebi üzerine, Genel Müdürlüğün izni alınmak suretiyle ikinci defa kadastro yapılır.
Kat mülkiyeti esasına göre yapılacak tespitlerde, ana taşınmaz mal ve her bağımsız bölüm için ayrı ayrı kadastro tutanağı düzenlenir ve bağımsız bölümlere ait tutanaklar ana taşınmaz mal için düzenlenen tutanağa eklenir.
Ana taşınmaz mal için düzenlenecek tutanağın edinme sebebinde, bağımsız bölümlerin kimlere ait olduğu, arsa payları ve edinme nedenleri etraflıca açıklanır ve mülkiyet sütununda malikleri ve hisseleri gösterilir. Bağımsız bölümler için düzenlenecek tutanaklarda, bağımsız bölümün numarası parsel numarası ile taksimli (1/1, 1/2, 1/3 gibi) yazılır. Edinme sebebinde ise o bağımsız bölümün tespit şekli açıklanır.
Askı cetvellerine bağımsız bölümlerin tespit sonuçları yazılıp, tapu kütüğüne yazım işlemleri Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerine göre yapılır.
Orman içinde ve dışında kalan taşınmaz malların kadastrosu
Madde 16 – Orman içinde ve dışında kalan özel mülkiyet konu taşınmaz malların sınırlandırma ve tespiti aşağıdaki esaslara göre yapılır.

Ikamet tezkeresi 50 tl oldu

10 Nisan 2014 PERŞEMBE
Resmî Gazete
Sayı : 28968

TEBLİĞ

Maliye Bakanlığından:

DEĞERLİ KAĞITLAR KANUNU GENEL TEBLİĞİ

(SAYI: 2014/1)

Bilindiği üzere 21/2/1963 tarihli ve 210 sayılı Değerli Kağıtlar Kanununun 1 inci maddesinde;

“Bu Kanuna bağlı tabloda yazılı kağıtlar ve belgeler “değerli kağıt” sayılır.

Bu Kanunun kapsamına giren veya diğer kanunlarla kapsama alınacak olan değerli kağıtların basımı, dağıtımı ve bedellerinin tahsili ile ilgili usul ve esasları ve bu kağıtların bedellerini tespite Maliye Bakanlığı yetkilidir.”

hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre, 210 sayılı Kanuna ekli Değerli Kağıtlar Tablosunda yer alan Yabancılar için ikamet tezkerelerinin bedelleri, 11/4/2014 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yeniden tespit edilmiş ve aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

Değerli Kağıdın Cinsi Bedel (TL)

4-Yabancılar için ikamet tezkereleri 50,00 TL

Tebliğ olunur.

T.C. ZİRAAT BANKASI A.Ş. VE TARIM KREDİ KOOPERATİFLERİNCE TARIMSAL ÜRETİME DAİR DÜŞÜK FAİZLİ YATIRIM VE İŞLETME KREDİSİ KULLANDIRILMASINA İLİŞKİN UYGULAMA ESASLARI TEBLİĞİ (TEBLİĞ NO: 2014/8) BİRİNCİ BÖLÜM

10 Nisan 2014 PERŞEMBE
Resmî Gazete
Sayı : 28968

TEBLİĞ

Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığından:

T.C. ZİRAAT BANKASI A.Ş. VE TARIM KREDİ KOOPERATİFLERİNCE

TARIMSAL ÜRETİME DAİR DÜŞÜK FAİZLİ YATIRIM VE

İŞLETME KREDİSİ KULLANDIRILMASINA İLİŞKİN

UYGULAMA ESASLARI TEBLİĞİ

(TEBLİĞ NO: 2014/8)

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğ, 2/1/2014 tarihli ve 2014/5767 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Karar kapsamında, Tarımsal üreticilerin finansman ihtiyaçlarının uygun koşullarda karşılanması amacıyla gerçek ve/veya tüzel kişi üreticilere, 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu kapsamında olup Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının görev alanı içerisinde yer alan tarımsal amaçlı kooperatiflere ve Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğüne (diğer kamu kurum ve kuruluşları hariç), T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince düşük faizli yatırım ve işletme kredisi kullandırılması ile ilgili usul ve esasları kapsar.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 2/1/2014 tarihli ve 2014/5767 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Karara dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar ve kısaltmalar

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğde geçen;

a) Bakanlık: Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını,

b) Banka: T.C. Ziraat Bankası A.Ş. Genel Müdürlüğünü,

c) Çok yıllık yem bitkisi: Yem bitkilerinden yonca, korunga ile yapay çayır mera tesisi oluşturabilmek için yapılan karışımı,

ç) Damızlık: Irkına, tipine ve verimine özgü özellikleri gösteren vasıflı hayvanları,

d) Damızlık Belgesi: 5/12/2011 tarihli ve 28133 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Hayvanlarda Soy Kütüğü ve Ön Soy Kütüğü Esasları Hakkında Yönetmelik kapsamında, ana ve babası bilinen ve kayıt sisteminde kayıtlı damızlık hayvanlara verilen belgeyi,

e) Damızlık düve işletmesi: Damızlık sığır işletmelerine gebe düve tedariki amacıyla kurulmuş/kurulacak, kredi kapsamında doğum ve sağıma ilişkin sabit yatırımları içermeyen ve sadece damızlık düve yetiştiriciliği yapılan, Bakanlıkça tescil edilmiş işletmeleri,

f) Damızlık işletmesi: Damızlık hayvanların yetiştirildiği, Bakanlıkça tescil edilmiş işletmeleri,

g) Damızlık kanatlı: Yumurta veya et üretiminde kullanılacak civcivlerin üretimi için geliştirilmiş sürüyü oluşturan kanatlıları,

ğ) Damızlık kanatlı işletmesi: Damızlık ticari üretim veya damızlık araştırma amacı ile kurulmuş, Bakanlıktan damızlık izni veya faaliyet onay belgesi almış, üretime yönelik damızlık veya ticari civciv ve/veya kuluçkalık yumurta üreten işletmeleri,

h) Fidan: Anaç, çöğür, yoz veya çelik üzerine aşılama veya doğrudan eşeysiz vegetatif yollarla çelik, daldırma, doku kültürü yöntemleri ile üretilen aşılı ve aşısız meyve, asma fidanlarını,

ı) Fide: Özel olarak hazırlanmış ortamlarda belli bir büyüklüğe kadar geliştirilmiş, canlı ve yapraklı tek yıllık sebze ve çilek bitkisini,

i) İl/ilçe müdürlüğü: Bakanlık il ve ilçe müdürlüklerini,

j) İyi tarım uygulamaları (İTU): Tarımsal üretim sisteminin sosyal açıdan yaşanabilir, ekonomik açıdan kârlı ve verimli, insan sağlığını koruyan, hayvan sağlık ve refahı ile çevreye önem veren bir hale getirmek için uygulanması gereken işlemleri,

k) Karar: T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Kararı,

l) Kontrol kuruluşu: Organik ürünün/organik girdinin, üretiminden tüketiciye ulaşıncaya kadar olan tüm aşamalarını kontrol etmek üzere Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişileri,

m) Kontrol ve sertifikasyon kuruluşu: Organik ürünün/organik girdinin/iyi tarım uygulamaları kriterlerine uygun olarak üretilen ürünün; üretiminden tüketiciye ulaşıncaya kadar olan tüm aşamalarını kontrol etmek ve sertifikalandırmak üzere Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişileri,

n) Kuluçkahane: Damızlık ve ticari amaçla, kuluçkalık yumurtalardan civciv çıkaran işletmeleri,

o) Meyve ve asma fidanı sertifikası: Meyve ve asma fidanının anaç ve üzerine aşılanmış çeşidi belirten ve Bakanlık tarafından görevlendirilmiş sertifikasyon kuruluşlarınca düzenlenen belgeyi,

ö) Modern basınçlı sulama: Bitkilerin normal gelişmeleri için gereksinim duydukları su miktarının doğal yağışlarla karşılanamayan kısmının bitki kök bölgesine kapalı borularla belirli bir basınçla ileten; yağmurlama, mikro yağmurlama (mini spring) ve damla sulama yöntemlerini,

p) Müsteşarlık: Hazine Müsteşarlığını,

r) Organik tarım faaliyetleri: Toprak, su, bitki, hayvan ve doğal kaynaklar kullanılarak organik ürün veya girdi üretilmesi ya da yetiştirilmesi, doğal alan ve kaynaklardan ürün toplanması, hasat, kesim, işleme, tasnif, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, taşıma, pazarlama, ithalat, ihracat ile ürün veya girdinin tüketiciye ulaşıncaya kadar olan diğer işlemlerini,

s) Örtüaltı üretimi: Örtüaltı yetiştiriciliğinde üretimin, geliştirilmesi, teşvik edilmesi, kayıt altına alınması, izlenmesi ve raporlanması suretiyle planlı bir üretimin sağlanması amacıyla 25/8/2010 tarihli ve 27683 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Örtüaltı Üretiminin Kayıt Altına Alınması Hakkında Yönetmelik esaslarına göre örtüaltında yapılan üretim şeklini,

ş) Sertifikalı fidan: Sertifikalı üretim materyali ile üretilerek, kontrol sonucu sertifikalandırılan fidanı,

t) Sertifikalı tohumluk: Tescil edilmiş ve üretim izinli çeşitlerin tarla ve laboratuvar muayeneleri yapılarak, mevzuattaki standartlarına uygunluğu belirtilen ambalajlanmış, etiketlenmiş ve lüzumu halinde mühürlenmiş tohumlukları,

u) Sertifikasyon kuruluşu: Tüm kontrolleri tamamlanmış organik ürünü/organik girdiyi kontrol kuruluşunun yaptığı kontrol ve bu kontrole ilişkin bilgi ve belgeler ile gerek duyulan hallerde yaptırılacak analizlere dayanarak sertifikalandırmak üzere Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişileri,

ü) Standart fidan: Etiketinde belirtilen ismi üreticisi tarafından garanti edilen, menşei sertifikası olmayan damızlıklardan üretilen, kontrol sonucu belgelendirilen fidanı,

v) Su kaynağı: Sulama suyunun temin edileceği depolama yapıları, pınarlar, göller, akarsular ve sulama kanallarını,

y) Su ürünleri kuluçkahane belgesi: Kuluçkahanede yavru balık üretimi yapan yetiştiricilere Bakanlıkça verilen belgeyi,

z) Su ürünleri ruhsat tezkeresi: Su ürünleri avcılık faaliyetinde bulunacak balıkçı gemilerine, Bakanlıkça düzenlenen belgeyi,

aa) Su ürünleri yetiştiricilik belgesi: Su ürünleri üretim faaliyetinde bulunan yetiştiricilere Bakanlıkça verilen belgeyi,

bb) Süs bitkisi: Doku kültürü de dâhil olmak üzere farklı yöntemler kullanılarak estetik, fonksiyonel ve ekonomik amaçlarla üretilen/çoğaltılan bitki ve bitkiciği ve çoğaltım materyalini,

cc) Tarımsal amaçlı kooperatifler: Bakanlığın görev alanına giren 1163 sayılı Kanunla kurulan tarımsal amaçlı kooperatifleri,

çç) TİGEM: Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğünü,

dd) TKK: Tarım Kredi Kooperatiflerini,

ee) Tohumluk: Bitkilerin üretilmesinde kullanılan vegetatif (fide, fidan, aşı gözü, aşı kalemi, yumru, çelik ve soğan) ve generatif (tohum) çoğaltım materyalini,

ff) Tohumluk sertifikası: Tohumluğun sınıf ve kademesini belirten ve Bakanlık tarafından görevlendirilmiş sertifikasyon kuruluşlarınca düzenlenen belgeyi,

gg) Yaygın bitkisel üretim: Karar kapsamında bitkisel üretim konu başlığı altında belirtilmeyen, yağlı tohumlu bitkiler, hububat, baklagil ve meyve-sebze gibi üretim konuları ile Kararda belirtilen bitkisel üretim konularında yer almakla birlikte bu Tebliğde belirtilen kapasitelere ve/veya kriterlere uymayan koşullarda üretim konularını,

ğğ) Yaygın hayvansal üretim: Hayvansal üretim konu başlığı altında Kararda belirtilmeyen hayvansal üretim konularında faaliyette bulunan üreticilerin veya Kararda belirtilen hayvansal üretim konularında yer almakla birlikte ilgili konu başlığı altında belirtilen kapasite, ırk, yaş şartı gibi teknik kriterleri taşımayan konuları,

hh) Yetkilendirilmiş kuruluş: Organik tarımda ve iyi tarım uygulamalarında, kontrol ve sertifikasyon kuruluşu, kontrol kuruluşu veya sertifikasyon kuruluşu olarak Bakanlık tarafından yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişileri,

ıı) Yetkilendirilmiş tohumculuk kuruluşu: Tohumluk üretici belgesine sahip, ilgili alt birliklere üye ve Bakanlık tarafından yetkilendirilen gerçek veya tüzel kişileri,

ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Kredilendirme Konuları ve Teknik Kriterler

Damızlık süt sığırı yetiştiriciliği

MADDE 4 – (1) Karar kapsamında üreticilere faiz indirimli işletme ve yatırım kredisi kullandırılabilmesi için; on baş ve üzerinde manda veya damızlık süt sığırı işletmesi kurmaları veya işletme kapasitesini on baş ve üzerine çıkarmaları gerekir.

(2) Damızlık süt sığırı yetiştiriciliği için kurulu veya kurulacak işletmelere kullandırılacak olan yatırım kredileri, manda veya holstein (siyah alaca/kırmızı alaca), brown swiss, simental (flekvi) ve jersey ırkı Damızlık Belgeli süt sığırı alımlarını, barınak yapımını ve tadilatını, süt sağım ünitesi, süt soğutma tankı, yem hazırlama ünitesi, balya makinesi, çayır biçme makinesi ve silaj makinesi, gübre yönetimi ile ilgili altyapı ve alet-ekipman, kendi elektrik ihtiyaçlarını yenilenebilir enerji kaynaklarından (güneş ve biyokütle) üretmek için gerekli olan tesis ve alet-ekipman alımını, kurulu işletmelerin münferit alet, ekipman alımlarını ve diğer yatırım giderlerini kapsar. Tek yıllık yem bitkisi yetiştiriciliğine yönelik giderler, işletme kredisi kapsamında değerlendirilir. Süt sağım tesislerinde, zirai kredilendirme belgesi yerine işletme bazında düzenlenen deney raporu esas alınır.

(3) Kredi ile temin edilecek damızlık süt sığırları, 2/12/2011 tarihli ve 28130 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sığır Cinsi Hayvanların Tanımlanması, Tescili ve İzlenmesi Yönetmeliği kapsamında tanımlanarak Türkvet Kayıt Sistemine kaydedilmiş, Damızlık Belgesine sahip, ilk yavrusuna gebe veya en fazla ilk doğumunu yapmış ve azami 36 aylık olması gerekir. Kredi ile temin edilecek mandalar ise Sığır Cinsi Hayvanların Tanımlanması, Tescili ve İzlenmesi Yönetmeliği kapsamında tanımlanarak Türkvet Kayıt Sistemine kaydedilmiş, ilk yavrusuna gebe veya en fazla ilk doğumunu yapmış ve azami 48 aylık olması gerekir. Yatırım kredilerinde; Damızlık Belgesi sadece süt sığırı alımı için istenir ve aslı ile işlem yapılır. İşletme kredilerinde ve ekipman alımına yönelik yatırım kredilerinde işletmedeki hayvanların kulak küpe numaralarını da içerecek şekilde hayvanların kayıtlı olduğuna dair Bakanlık il/ilçe müdürlüklerinden onaylı yazı istenecektir.

Damızlık etçi sığır yetiştiriciliği

MADDE 5 – (1) Karar kapsamında üreticilere faiz indirimli işletme ve yatırım kredisi kullandırılabilmesi için; on baş ve üzerinde damızlık etçi sığır yetiştiriciliği işletmesi kurmaları veya işletme kapasitesini on baş ve üzerine çıkarmaları gerekir.

(2) Damızlık etçi sığır yetiştiriciliği için kurulu veya kurulacak işletmelere kullandırılacak olan yatırım kredileri, angus, hereford, şarole ve limuzin ırkı Damızlık Belgeli hayvan alımlarını, barınak yapımını ve tadilatını, yem hazırlama ünitesi, balya makinesi, çayır biçme makinesi ve silaj makinesi, gübre yönetimi ile ilgili altyapı ve alet-ekipman alımını, kurulu işletmelerin münferit alet, ekipman alımlarını ve diğer yatırım giderlerini kapsar. Tek yıllık yem bitkisi yetiştiriciliğine yönelik giderler işletme kredisi kapsamında değerlendirilir.

(3) Kredi ile temin edilecek damızlık sığırlar, Sığır Cinsi Hayvanların Tanımlanması, Tescili ve İzlenmesi Yönetmeliği kapsamında tanımlanarak Türkvet Kayıt Sistemine kaydedilmiş, Damızlık Belgesine sahip, ilk yavrusuna gebe veya en fazla ilk doğumunu yapmış ve azami 36 aylık olması gerekir. Yatırım kredilerinde, Damızlık Belgesi sadece hayvan alımı için istenir ve aslı ile işlem yapılır. İşletme kredilerinde ve ekipman alımına yönelik yatırım kredilerinde işletmedeki hayvanların kulak küpe numaralarını da içerecek şekilde hayvanların kayıtlı olduğuna dair Bakanlık il/ilçe müdürlüklerinden onaylı yazı istenecektir.

Damızlık düve yetiştiriciliği

MADDE 6 – (1) Karar kapsamında üreticilere faiz indirimli işletme ve yatırım kredisi kullandırılabilmesi için; elli baş ve üzerinde işletme kurmaları veya işletme kapasitesini elli baş ve üzerine çıkarmaları gerekir.

(2) Damızlık düve yetiştiriciliği için kurulu veya kurulacak işletmelere kullandırılacak olan yatırım kredileri, barınak yapımını ve tadilatını, yem hazırlama ünitesi, balya makinesi, çayır biçme makinesi ve silaj makinesi, gübre yönetimi ile ilgili altyapı ve alet-ekipman alımını, kurulu işletmelerin münferit alet-ekipman alımlarını ve diğer yatırım giderlerini kapsar. Tek yıllık yem bitkisi yetiştiriciliğine yönelik giderler ve Damızlık Belgeli hayvan alımları işletme kredisi kapsamında değerlendirilir.

(3) Kredi ile temin edilecek damızlık dişi danalar, Sığır Cinsi Hayvanların Tanımlanması, Tescili ve İzlenmesi Yönetmeliği kapsamında tanımlanarak Türkvet Kayıt Sistemine kaydedilmiş, Damızlık Belgesine sahip ve 4-13 aylık olması gerekir. İşletme kredilerinde, Damızlık Belgesi sadece hayvan alımı için istenir ve aslı ile işlem yapılır. İşletme kredilerinde ve ekipman alımına yönelik yatırım kredilerinde işletmedeki hayvanların kulak küpe numaralarını da içerecek şekilde hayvanların kayıtlı olduğuna dair Bakanlık il/ilçe müdürlüklerinden onaylı yazı istenecektir.

Büyükbaş hayvan yetiştiriciliği

MADDE 7 – (1) Karar kapsamında üreticilere faiz indirimli işletme ve yatırım kredisi kullandırılabilmesi için; on baş ve üzerinde kapasiteye sahip büyükbaş hayvan yetiştiriciliği işletmesi kurmaları veya işletme kapasitesini on baş ve üzerine çıkarmaları gerekir.

(2) Büyükbaş hayvan yetiştiriciliği için kurulu veya kurulacak işletmelere kullandırılacak olan yatırım kredileri, hayvan alımlarını, barınak yapımı ve tadilatını, süt sağım ünitesi, süt soğutma tankı, yem hazırlama ünitesi, balya makinesi, çayır biçme makinesi ve silaj makinesi, gübre yönetimi ile ilgili altyapı ve alet-ekipman alımını, kurulu işletmelerin münferit alet-ekipman alımlarını ve diğer yatırım giderlerini kapsar. Tek yıllık yem bitkisi yetiştiriciliğine yönelik giderler, işletme kredisi kapsamında değerlendirilir. Süt sağım tesislerinde zirai kredilendirme belgesi yerine işletme bazında düzenlenen deney raporu esas alınır.

(3) Kredi ile temin edilecek inek; Sığır Cinsi Hayvanların Tanımlanması, Tescili ve İzlenmesi Yönetmeliği kapsamında tanımlanarak Türkvet Kayıt Sistemine kaydedilmiş, kültür ırkı veya melezi, azami 48 aylık olması ve en az bir doğum yapmış olması gerekir. İşletme kredilerinde ve ekipman alımına yönelik yatırım kredilerinde işletmedeki hayvanların kulak küpe numaralarını da içerecek şekilde hayvanların kayıtlı olduğuna dair Bakanlık il/ilçe müdürlüklerinden onaylı yazı istenecektir.

Büyükbaş hayvan besiciliği

MADDE 8 – (1) Karar kapsamında üreticilere faiz indirimli işletme ve yatırım kredisi kullandırılabilmesi için; on baş ve üzerinde manda dahil olmak üzere besi sığırcılığı işletmesi kurmaları veya işletme kapasitesini on baş ve üzerine çıkarmaları gerekir.

(2) İşletme kredisi ile temin edilecek hayvanlar azami 20 aylık erkek olması gerekir. Ayrıca alınacak hayvanların Sığır Cinsi Hayvanların Tanımlanması Tescili ve İzlenmesi Yönetmeliği kapsamında tanımlanarak Türkvet Kayıt Sistemine kaydedilmiş, olmaları ve Türkvet Kayıt Sisteminde en az 3 ay süreyle kayıtlı olmaları zorunludur.

(3) Besi sığırcılığı için kurulu veya kurulacak işletmelere kullandırılacak olan yatırım kredileri, barınak yapımını ve tadilatını, yem hazırlama ünitesi, balya makinesi ve çayır biçme makinesi, gübre yönetimi ile ilgili altyapı ve alet-ekipman alımını, kurulu işletmelerin münferit alet-ekipman alımlarını ve diğer yatırım giderlerini kapsar. Tek yıllık yem bitkisi üretimi, işletme giderlerinin finansmanı amacıyla işletme kredisi olarak değerlendirilir.

Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği

MADDE 9 – (1) Karar kapsamında üreticilere faiz indirimli işletme ve yatırım kredisi kullandırılabilmesi için; koyun için en az elli baş, keçi (Saanen, Saanen melezi, Kilis, Damascus, Ankara ve Kıl keçisi yetiştiriciliği) için en az yirmi beş baş kapasiteye sahip işletme kurmaları veya işletme kapasitesini bu kapasiteler üzerine çıkarmaları gerekir.

(2) Küçükbaş hayvan yetiştiriciliği için kurulu veya kurulacak işletmelere kullandırılacak olan yatırım kredileri hayvan alımlarını, barınak yapımı ve tadilatını, süt sağım ünitesi, süt soğutma tankı, yem hazırlama ünitesi, balya makinesi, çayır biçme makinesi, silaj makinesi ve güneş enerji sistemi alımını, kurulu işletmelerin münferit alet-ekipman alımlarını ve diğer yatırım giderlerini kapsar. Tek yıllık yem bitkisi yetiştiriciliğine yönelik giderler işletme kredisi kapsamında değerlendirilir. Süt sağım tesislerinde zirai kredilendirme belgesi yerine işletme bazında düzenlenen deney raporu esas alınır.

(3) Kredi ile temin edilen hayvanların; 2/12/2011 tarihli ve 28130 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Koyun ve Keçi Türü Hayvanların Tanımlanması, Tescili ve İzlenmesi Yönetmeliği kapsamında tanımlanarak Koyun Keçi Kayıt Sistemine kaydedilmiş ve 9-24 aylık olması gerekir. İşletme kredilerinde ve ekipman alımına yönelik yatırım kredilerinde işletmedeki hayvanların kulak küpe numaralarını da içerecek şekilde hayvanların kayıtlı olduğuna dair Bakanlık il/ilçe müdürlüklerinden onaylı yazı istenecektir.

Küçükbaş hayvan besiciliği

MADDE 10 – (1) Karar kapsamında üreticilere faiz indirimli işletme ve yatırım kredisi kullandırılabilmesi için; yüz baş ve üzerinde küçükbaş hayvan besi işletmesi kurmaları veya işletme kapasitesini yüz baş ve üzerine çıkarmaları gerekir.

(2) İşletme kredisi ile temin edilecek hayvanlar en az 6 aylık ve erkek olması gerekir.

(3) İşletme kredisi ile temin edilecek hayvanların, Koyun ve Keçi Türü Hayvanların Tanımlanması, Tescili ve İzlenmesi Yönetmeliği kapsamında tanımlanarak Koyun Keçi Kayıt Sistemine kaydedilmiş ve Koyun Keçi Kayıt Sisteminde en az 3 ay süreyle kayıtlı olmaları zorunludur.

(4) Küçükbaş hayvan besiciliği için kurulu veya kurulacak işletmelere kullandırılacak olan yatırım kredileri, barınak yapımını ve tadilatını, yem hazırlama ünitesi, balya makinesi ve çayır biçme makinesi alımını ve diğer yatırım giderlerini kapsar. Tek yıllık yem bitkisi üretimi, işletme giderlerinin finansmanı amacıyla işletme kredisi olarak değerlendirilir.

Arıcılık

MADDE 11 – (1) Karar kapsamında üreticilere faiz indirimli yatırım ve işletme kredisi kullandırılabilmesi için; Arıcıların, Arıcılık Kayıt Sistemine kayıtlı, asgari 50 adet ve daha fazla sayıda arılı kovan ile üretim yapmaları veya mevcut arılı kovan sayısını 50 adet ve üzerine çıkarmaları, Bombus arısı üreten işletmelerin Bakanlıktan üretim izni almış olması gerekir.

(2) Arıcılık kapsamında kullandırılacak yatırım kredileri;

a) Arılı kovan, polen kapanlı yeni kovan (boş), bal süzme makinesi, polen kurutma ve temizleme, kek hazırlama makineleri alımı,

b) 200 adet ve daha fazla sayıda arılı kovan ile gezginci arıcılık yapan üreticiler için jeneratör, güneş enerji sistemi, arıcı barakası veya karavanı alımı,

c) 100 adet ve daha fazla sayıda arılı kovana sahip ana arı üretimi yapmak isteyen arıcılara; ana arı üretimi için jeneratör, güneş enerji sistemi, çiftleştirme kovanı veya kutusu (en az 1000 adet) ve arıcı barakası veya karavanı alımı,

ç) Bombus arısı sektörü için, bina yapımı ve tadilatı, raf sistemleri, ilgili alet ve ekipman alımı ile diğer yatırım giderlerini,

kapsar.

(3) Arıcılık faaliyetleri kapsamında kullandırılacak işletme kredileri;

a) Arıcılık malzemeleri (maske, körük, el demiri, pürmüz, mahmuz, çıta delme ve biz gibi) şeker, temel petek, kek, ruhsatlı arı ilacı alımı, gezginci arıcılık yapan arıcılara, işçilik dahil arı nakliye giderleri, ana arı üretimi yapan işletmelere ise şeker, temel petek, kek, ana arı üretim malzemeleri (larva transfer kaşığı, yüksük kalıbı, zımba tabancası, mum cezvesi, larva çantası, ana arı nakliye kafesi ve ana arı ızgarası gibi) alımı ve benzeri işletme giderlerini,

b) Bombus arısı üretimine yönelik ihtiyaç duyulan (polen, şeker, plastik kap ve ambalaj malzemesi gibi) giderlerin finansmanını,

kapsar.

(4) Bu kapsamda; kredi talebinde bulunan arıcılar, il/ilçe müdürlüklerinden veya ilgili birliklerden alınacak Arıcılık Kayıt Sistemi Belgesi, Bombus arısı üreticileri, il/ilçe müdürlüklerinden alınacak Üretim İzinli olduğuna dair yazı ile Banka ve/veya TKK’ya başvurur.

Kanatlı sektörü

MADDE 12 – (1) Karar kapsamında, kanatlı üretimi yapacak işletmelere düşük faizli yatırım ve işletme kredisi kullandırılabilmesi için asgari; etlik piliç yetiştiriciliğinde 10.000 adet, yumurta tavuğu yetiştiriciliğinde 7.500 adet, hindi, kaz, ördek, bıldırcın yetiştiriciliğinde 2.500 adet, devekuşu yetiştiriciliğinde 50 adet ve üzeri kapasitelerde işletme kurulması veya kurulu işletmelerin en az bu kapasitelere çıkarılması gerekir.

(2) Kanatlı sektörüne yönelik yatırım kredileri; kümes, gübre işleme tesisi, yumurta işleme, tasnif, paketleme ünitesi/tesisi yapımı ve tadilatlarını, bio-güvenlik önlemlerini, kendi elektrik ihtiyaçlarını yenilenebilir enerji kaynaklarından (güneş ve biyokütle) üretmek için gerekli olan tesis ve alet-ekipman, diğer ilgili alet-ekipman ve makine alımı ile diğer yatırım giderlerini kapsar.

(3) Kanatlı sektörüne yönelik işletme kredileri; ruhsatlı kanatlı üretim işletmelerinden, yetiştirilmek üzere alınacak ticari civciv ve yarka alımı ile bu hayvanların yem ve diğer işletme giderlerini kapsar.

Kanatlı sektörü damızlık yetiştiriciliği

MADDE 13 – (1) Karar kapsamında, damızlık kanatlı üretimi yapacak işletmelere düşük faizli yatırım ve işletme kredisi kullandırılabilmesi için asgari; damızlık etlik piliç ve damızlık yumurta tavuğu yetiştiriciliğinde 10.000 adet, Ankara Tavukçuluk Araştırma İstasyonu Müdürlüğünce ülkemiz için geliştirilmiş hatlarla yapılacak damızlık yumurta tavuğu yetiştiriciliğinde 1.000 adet, damızlık hindi yetiştiriciliğinde 5.000 adet, damızlık kaz, ördek veya bıldırcın yetiştiriciliğinde 1.000 adet, damızlık devekuşu yetiştiriciliğinde 100 adet ve üzeri kapasitelerde işletme kurulması veya kurulu işletmelerin en az bu kapasitelere çıkarılması gerekir.

(2) Damızlık kanatlı yetiştiriciliği yatırım kredileri; damızlık kümes, damızlık kanatlı üretimi yapmak kaydıyla kuluçkahane, gübre işleme tesisi, yapımı ve tadilatını, bio-güvenlik önlemlerini, kendi elektrik ihtiyaçlarını yenilenebilir enerji kaynaklarından (güneş ve biyokütle) üretmek için gerekli olan tesis ve alet-ekipman, diğer ilgili alet-ekipman ve makine alımı ile diğer yatırım giderlerini kapsar.

(3) Damızlık kanatlı yetiştiriciliği işletme kredileri; yurt içi veya yurt dışı damızlık kanatlı üretim işletmeleri ve kuluçkahanelerden yetiştirilmek üzere alınacak kuluçkalık damızlık yumurta, damızlık civciv ve damızlık yarka alımı ile bu hayvanların yem ve diğer işletme giderlerini kapsar.

(4) Krediye konu kanatlı hayvanların fatura ve sağlık sertifikalarında damızlık büyük ebeveyn (grand parent stock), damızlık ebeveyn (parent stock) oldukları belirtilir.

Su ürünleri yetiştiriciliği

MADDE 14 – (1) Su ürünleri yetiştiriciliği yapacak olan üreticilerin karar kapsamında faiz indirimli yatırım kredisine başvurabilmeleri için projelerin Bakanlık tarafından onaylanmış olması gerekir. Yatırım kredileri projede yer alan kafes ve havuz gibi her türlü su ürünleri yetiştiricilik sistemleri ve/veya kuluçkahane kurulması veya bu sistemlerin kapalı devre üretim sistemine dönüştürülmesi dahil modernizasyonları ile alet-ekipman alımı gibi konuların finansmanını kapsar.

(2) İşletme kredisi ise, Bakanlıkça verilen su ürünleri yetiştiricilik belgesine ve/veya su ürünleri kuluçkahane belgesine sahip üreticilerin işletme giderlerinin finansmanını kapsar.

(3) Su ürünleri yetiştiriciliği yapacak üreticilere kullandırılacak yatırım kredilerinde Bakanlıkça onaylanan projeler, işletme kredilerinde ise Bakanlıkça verilen su ürünleri yetiştiricilik belgesinde ve/veya su ürünleri kuluçkahane belgesinde belirtilen kapasite esas alınır.

Su ürünleri avcılığı

MADDE 15 – (1) Su ürünleri avcılığı yapmak üzere Bakanlıkça ruhsat tezkeresi düzenlenmiş balıkçı gemisi sahiplerinin gemileri için soğuk muhafaza odası yapımı ile buz makinesi alımı, balık ağları ile diğer av araç ve gereçlerinin alımı, Bakanlıkça belirlenen özellikleri taşıyan gemi takip cihazları ile elektronik kayıt defteri cihazlarının alımı, mevcut balıkçı gemilerinin modernizasyonu, mevcut balıkçı gemilerinden geçerli ruhsata sahip olan balıkçı gemisi satın alımı gibi konularda yatırım kredisi, tekne bakım/onarım, yakıt işçilik ve benzeri giderler ile takip ve kayıt cihazları için ihtiyaç duyulan işletme giderlerine yönelik işletme kredisi talepleri Karar kapsamında değerlendirilir.

(2) Yatırım kredilerinde (münferit alet-ekipman alımları hariç) ve işletme kredilerinde Bakanlıkça verilen su ürünleri ruhsat tezkeresinde belirtilen boy uzunluğu esas alınır.

Yaygın hayvansal üretim

MADDE 16 – (1) Hayvansal üretim konu başlığı altında Kararda belirtilmeyen hayvansal üretim konularında faaliyette bulunan üreticilere veya Kararda belirtilen hayvansal üretim konularında yer almakla birlikte yukarıda ilgili konu başlığı altında belirtilen kapasite, ırk ve yaş şartı gibi teknik kriterleri taşımayan konularda faaliyet gösteren üreticilerin faiz indirimli kredi talepleri bu başlık altında değerlendirilir.

Kontrollü örtüaltı tarımı

MADDE 17 – (1) Kontrollü örtüaltı üretme koşullarına sahip en az bir dekar büyüklüğündeki seralarda Örtüaltı Üretiminin Kayıt Altına Alınması Hakkında Yönetmeliğe uygun olarak örtüaltı yetiştiriciliği yaptığı Bakanlıkça tespit edilen ve Örtüaltı Kayıt Sisteminde (ÖKS) kayıt altına alınan işletmeler ile hazırladıkları fizibilite raporları Bakanlık il/ilçe müdürlüklerince onaylanan yeni kurulacak işletmelerin, onaylanan fizibilite raporları çerçevesindeki yatırım ve işletme kredisi talepleri Karar kapsamında değerlendirilir.

Yurt içi sertifikalı tohum, fide, fidan üretimi

MADDE 18 – (1) Üreticilerin aşağıdaki üretim konularında Karar kapsamında, faiz indirimli kredi kullanabilmeleri için;

a) Sertifikasyon sistemi dahilinde yurt içi sertifikalı tohum, fide, fidan üretimi yapan özel sektör yetkilendirilmiş tohumculuk kuruluşu olması ve/veya sözleşmeli üretim yapması,

b) Doku kültürü yöntemiyle tohumluk üretimi yapması/yapacak olması,

c) 18/1/2008 tarihli ve 26760 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sebze Tohum Sertifikasyonu ve Pazarlaması Yönetmeliği esaslarına göre hibrit/standart tohumluk üretimi yapması/yapacak olması,

ç) 17/1/2008 tarihli ve 26759 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sebze Fidesi Üretim ve Pazarlaması Yönetmeliği esaslarına göre sebze fidesi üretimi yapması/yapacak olması ve fide üretici belgesine sahip olması,

d) 8/7/2010 tarihli ve 27635 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Çilek Fidesi Üretimi, Sertifikasyonu ve Pazarlaması Yönetmeliği esaslarına göre çilek fidesi üretimi yapması/yapacak olması ve fide üretici belgesine sahip olması,

e) 3/7/2009 tarihli ve 27277 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Meyve Fidanı ve Üretim Materyali Sertifikasyonu ile Pazarlaması Yönetmeliği ve 3/7/2009 tarihli ve 27277 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Asma Fidanı ve Üretim Materyali Sertifikasyonu ile Pazarlaması Yönetmeliği esaslarına göre sertifikalı/standart meyve ve asma fidanı/üretim materyali üretimi yapması/yapacak olması ve fidan üretici belgesine sahip olması,

f) 17/1/2008 tarihli ve 26759 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Yemeklik Tane Baklagil ve Yem Bitkileri Tohum Sertifikasyonu ve Pazarlaması Yönetmeliği ek-1’inde yer alan türlerde üretim yapması/yapacak olması ve Tohum Üretici Belgesine sahip olması,

gerekir.

(2) Yetkilendirilmiş tohumculuk kuruluşlarının, sertifikasyon sürecinde yer alan hasat sonrası tohum alımı, tohum çıkarma, işleme, temizleme, ilaçlama, sertifikalandırma, etiketleme, ambalajlama ve depolama gibi faaliyetler Karar kapsamında işletme ve yatırım kredisine konu edilebilir. Bu fıkra kapsamındaki makine-ekipman alımlarında zirai kredilendirme belgesi veya deney raporu aranmaz.

(3) Yetkilendirilmiş tohumculuk kuruluşlarının tohum üretimi, ıslah-araştırma ve geliştirme sürecinde ihtiyaç duydukları sera yatırımları, tohum test laboratuvarları, biyoteknoloji laboratuvarları, iklimlendirme sistemleri, sulama sistemleri, yenilenebilir enerji sistemleri kapsamında kullanılan alet-ekipmanlar ve diğer altyapı hizmetleri Karar kapsamında işletme ve yatırım kredisine konu edilebilir.

(4) Sebze tohumu üretimi hariç, bu madde kapsamındaki taleplerde tohumluk beyannamesi alınır. Üretim sezonuna ilişkin dönem uyumsuzluğunda ise tohumluk beyannamesinin düzenlenmesini müteakip, Bankaya ibraz edileceğini, aksi takdirde bu Karar kapsamındaki faiz desteğinin iptal edileceğini kabul ettiklerine dair üreticilerden taahhütname alınır.

Yurtiçinde üretilen sertifikalı tohum, fide, fidan kullanımı

MADDE 19 – (1) Üreticilerin aşağıdaki üretim konularında Karar kapsamında faiz indirimli kredi kullanabilmeleri için;

a) Yurtiçinde üretilen sertifikalı tohumu kullanarak bitkisel üretim yapması,

b) Yurtiçinde üretilen sertifikalı çilek fidesi veya sertifikalı tohumlardan elde edilen sebze fideleri ile üretim yapması,

c) Yurtiçinde üretilen sertifikalı/standart meyve/asma fidanları ile bağ/bahçe tesis etmesi,

gerekir.

(2) Birinci fıkrada belirtilen üretimleri yapan üreticilere işletme ve yatırım kredisi kullandırılır.

(3) Kullanılan tohum, sebze fidesine ait tohum, çilek fidesi ve fidana ait sertifikaların ibraz edilmesi zorunludur.

(4) Düzenlenen faturalar üzerinde sertifika tarihi ve numaranın yazılı olması gerekir.

Süs bitkisi üretimi

MADDE 20 – (1) Üreticilerin süs bitkisi üretimi konusunda Karar kapsamında faiz indirimli kredi kullanabilmeleri için;

a) Yurt içinde süs bitkisi (dış mekân, iç mekân, kesme çiçek ve soğanlı yumrulu bitkiler) ve süs bitkisi çoğaltım materyali (fidan, fide, çelik, soğan, yumru, doku kültürü, tohum ve benzeri) elde etmek amacıyla üretim yapan özel sektör yetkilendirilmiş tohumculuk kuruluşu olması ve/veya sözleşmeli üretim yapması,

b) 15/5/2009 tarihli ve 27229 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tohumculuk Sektöründe Yetkilendirme ve Denetleme Yönetmeliği esaslarına göre süs bitkisi üretici belgesine ve süs bitkileri üretim işletmesi kapasite raporuna sahip olması,

gerekir.

(2) Birinci fıkranın (a) ve (b) bendinde belirtilen üretimleri yapan üreticilere işletme ve yatırım kredisi kullandırılır.

İyi tarım uygulamaları

MADDE 21 – (1) 7/12/2010 tarihli ve 27778 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan İyi Tarım Uygulamaları Hakkında Yönetmelik esasları dahilinde bireysel (gerçek veya tüzel kişilik) veya grup (üretici örgütü veya müteşebbis) sertifikasyonu kapsamında iyi tarım uygulamaları kriterlerine uygun faaliyette bulunan üreticilerin yatırım ve işletme kredisi talepleri Karar kapsamında değerlendirilir.

(2) Bireysel sertifikasyon kapsamında faaliyet gösteren üreticiler yetkilendirilmiş kuruluşlar kontrolünde iyi tarım uygulamaları faaliyetlerinde bulunduklarına dair söz konusu kuruluşlar ile yaptıkları sözleşmeyi Bankaya ve/veya TKK’ya ibraz etmek zorundadır.

(3) Grup sertifikasyonu kapsamında (üretici örgütü veya müteşebbis) iyi tarım uygulamaları faaliyetinde bulunan üreticiler bağlı oldukları grubun yetkilendirilmiş kuruluşla yaptığı sözleşme ile;

a) Grup, üretici örgütü ise, üretici örgütünün idari organına verdikleri iyi tarım uygulamaları faaliyetinde bulunacaklarına ilişkin taahhütnameyi,

b) Grup, müteşebbis çatısı altında bir araya gelen üreticiler ise müteşebbis ile yaptıkları sözleşmeyi,

Bankaya ve/veya TKK’ ya ibraz etmek zorundadır.

(4) Yetkisi iptal edilen veya askıya alınan yetkilendirilmiş kuruluşlarla sözleşmesi olan üreticilere, yetkilendirilmiş kuruluşun yetki süresi içinde sözleşme yapılmış olması şartıyla, Karar kapsamında kredi kullandırılır.

Organik tarım

MADDE 22 – (1) 1/12/2004 tarihli ve 5262 sayılı Organik Tarım Kanunu ile 18/8/2010 tarihli ve 27676 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik dahilinde organik tarımsal ürün ve/veya organik tarımsal girdi üretimini yapan, ürünü toplayan, işleyen, ambalajlayan, pazarlayan ve/veya bu faaliyetleri yapacak olan üreticilere sadece kendi faaliyetleri ile ilgili olarak Karar kapsamında faiz indirimli yatırım ve işletme kredisi kullandırılabilir.

(2) Ayrıca, yetkilendirilmiş kuruluşlarla sözleşme yaparak geçiş sürecine alınan üreticilere de yatırım ve işletme kredisi kullandırılabilir.

(3) Yetkilendirilmiş kuruluşlar denetiminde, proje dahilinde veya ferdi olarak organik tarım faaliyetinde bulunan veya geçiş sürecinde olan gerçek ve tüzel kişiler, söz konusu yetkilendirilmiş kuruluşlarla yapılan sözleşmeleri Bankaya ve/veya TKK’ya ibraz etmek zorundadır.

(4) Yetkisi iptal edilen veya yetki süresi uzatılmayan yetkilendirilmiş kuruluşlarca sözleşmesi olan üreticilere, yetkilendirilmiş kuruluşun yetki süresi içerisinde sözleşme yapılmış olması şartıyla, Karar kapsamında kredi kullandırılır.

Yaygın bitkisel üretim

MADDE 23 – (1) Karar kapsamında bitkisel üretim konu başlığı altında belirtilmeyen yağlı tohumlu bitkiler, hububat, baklagil ve meyve-sebze gibi üretimi ve/veya bu konularda gübre yönetimi ile ilgili alt yapı ve alet ekipman alımı faaliyetinde bulunan üreticiler ile Kararda belirtilen bitkisel üretim konularında yer almakla birlikte bu Tebliğde belirtilen kapasitelere ve/veya kriterlere uymayan koşullarda üretim konularında faaliyette bulunan üreticilerin faiz indirimli kredi talepleri bu başlık altında değerlendirilir.

Çok yıllık yem bitkisi üretimi

MADDE 24 – (1) Karar kapsamında üreticilerin çok yıllık yem bitkilerinden yonca, korunga ve yapay çayır mera tesisi oluşturmak amacıyla düşük faizli yatırım ve işletme kredisi kullanabilmesi için;

a) İlin ekolojik şartlarına, ekim tekniklerine ve normlarına uygun çok yıllık yem bitkisi ekilişleri yapması,

b) Kaliteli kaba yem üretimi yapmak amacıyla çok yıllık yem bitkileri ekilişi yaparak hasat etmeleri veya edecek olmaları,

c) Toplam ekiliş alanının en az 10 dekar olması,

ç) Yapay çayır mera tesisleri için ilin ekolojisine uygun olarak hazırlanan projenin il müdürlüğünce onaylanması,

d) Gerçekte sulu şartlarda yetiştirildiği halde bazı bölgelerin iklim şartlarına uygun olarak kuru şartlarda yetiştirilen yonca için, üniversite ya da araştırma enstitülerinin görüşünün bulunduğu yazının il müdürlüklerinden alınması,

e) Yeni yapılan ekilişler için kredilendirme başvurularının kabul edilmesi,

f) Yonca ve yapay çayır mera ekilişi için en az 4 yıl, korunga ekilişi için ise en az 3 yıl süre ile tesisin bozulmaması,

gerekir.

Tarımsal mekanizasyon

MADDE 25 – (1) Karar kapsamında, tarımsal faaliyetlerin sürdürülebilmesi için üreticiler tarafından kullanılan ve 11/10/2000 tarihli ve 24197 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tarımsal Mekanizasyon Araçlarının Kredili Satışına Esas Deney ve Denetimlerle İlgili Tebliğ (Tebliğ No: 2000/37) esaslarına göre zirai kredilendirme belgesi olan tüm tarımsal mekanizasyon araçları için, yatırım kredisi kullandırılabilir.

Modern basınçlı sulama

MADDE 26 – (1) Üreticilerin, su kaynağından alınan suyun tarla içine dağıtılması amacıyla damla, yağmurlama veya mikro yağmurlama sulama sistemleri kurulması ve bu sistemlerin otomasyonuna ilişkin teknolojik sistemler (Akıllı sulama sistemleri, akıllı otomasyon sistemleri ile ve benzeri sistemler) konusundaki kredi talepleri karar kapsamında değerlendirilir.

(2) Modern basınçlı sulama sistemi kullanan/kullanacak üreticilerin elektrik temini, derin kuyu açılması, derin kuyu teçhizatı ve suyun kaynağından tarlaya taşınmasına ilişkin kredi talepleri modern basınçlı sulama içerisinde değerlendirilir.

(3) Modern basınçlı sulama sistemlerini kullanmayan üreticilerin tarımsal sulama/derin kuyu/suyun tarlaya taşınmasına yönelik kredi talepleri ise diğer üretim konuları dahilinde değerlendirilir.

(4) 16/12/1960 tarihli ve 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun esaslarına göre su temini maksadıyla kazılar ve kuyular açılmasına yönelik yatırım kredisi, 167 sayılı Kanun hükümlerine göre Arama Belgesi alınan kazılar ve kuyular için kullandırılır ve bu konuda kredi talebinde bulunan üreticilerden, Bakanlık il/ilçe müdürlükleri veya il özel idareleri tarafından onaylanmış proje raporunu kredi başvurusu esnasında ibraz etmeleri gerekir.

(5) Proje kredi talebi uygun bulunan her başvuru için, üretici iki adet ek-1’de yer alan Basınçlı Sulama Sistemi Bilgi Formu düzenleyerek, Banka veya TKK’ya ibraz eder. Formun bir adedi Banka veya TKK tarafından uygulamanın yapıldığı il müdürlüğüne gönderilir.

Arazi alımı

MADDE 27 – (1) Dağınık ve parçalı arazilerin birleştirilmesi suretiyle tarımsal işletmelerin ekonomik ölçeğe kavuşturulmasının sağlanmasına yönelik olarak, hisseli tarım arazilerindeki hisse paylarının diğer hissedarlar tarafından satın alınması ya da hisseli olup olmadığına bakılmaksızın bitişik arazilerin satın alınmasına yönelik kredi talepleri Banka ve TKK’nın kendi iç mevzuatı paralelinde olmak kaydıyla bu kapsamda değerlendirilebilir.

Tarımsal amaçlı kooperatiflerin uyguladıkları üretim projeleri

MADDE 28 – (1) Tarımsal amaçlı kooperatifler hazırlamış oldukları projeleri ile bu Tebliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren il müdürlüğüne başvuruda bulunurlar. İl müdürlüğü proje başvurularını kabul eder ve projeleri üretim tekniği, yöre ve ülke ekonomisine sağlayacağı yarar, projenin yürütülmesi için yeterli potansiyelin bulunup bulunmadığı gibi teknik açılardan değerlendirir. Kooperatifler, il müdürlüğünün uygun görüş yazısıyla birlikte kredi başvurusunda bulunurlar.

(2) Tarımsal amaçlı kooperatiflerin, tarımsal ürünlerin işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik yeni tesislerin yapımına, mevcut faal olan veya olmayan tesislerin modernizasyonuna ve teknoloji yenilenmesine ait kredi talepleri bu kapsamda değerlendirilir. Ancak, tarımsal ürünlerin depolanması konusunda sadece çelik silo ve soğuk hava deposu projesi için başvuru yapılır.

(3) Tarımsal amaçlı kooperatifler en az 15 ortağın yararlanacağı proje teklifinde bulunurlar.

(4) Tarımsal amaçlı kooperatifler bu Tebliğde yer alan kriterlere uygun işlem yapacaktır.

(5) Bakanlık; kredi kullanan tarımsal amaçlı kooperatiflere ait projeleri izler.

Diğer üretim konuları

MADDE 29 – (1) Kararda belirtilen üretim konuları başlığı altında yer almayan bitkisel, hayvansal ve muhtelif üretim konularında faaliyette bulunan tarımsal amaçlı kooperatif ve diğer üreticilerin kredi talepleri bu kapsamda değerlendirilir.

Sözleşmeli üretim

MADDE 30 – (1) Sözleşmeli üretim modeli kapsamında, üreticilerin tarımsal ve hayvansal girdilerini temin etmek ve ürün almayı garanti etmek suretiyle tarımsal üretim yaptıran gerçek ve tüzel kişilere, söz konusu üretim finansmanı amacıyla kredi açılabilir. Bu kapsamda kullandırılabilecek kredi üst limiti 10.000.000 TL’dir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Çeşitli ve Son Hükümler

Başvuru

MADDE 31 – (1) Karar kapsamındaki yatırım ve işletme kredisi başvuruları, Bankaya ve TKK’ya yapılır. Başvurular Banka ve TKK’nın kendi usul, esas ve mevzuatları dahilinde değerlendirilir ve uygun bulunanlara kredi kullandırılır.

(2) Mevcut işletmelerin satın alınmasında; tesisin en az kredi geri dönüşü tamamlanıncaya kadar amacı dışında kullanılmayacağına dair noterden ve/veya Banka/TKK mevzuatında belirtilen taahhütname ile başvurulur. İşletmenin krediye başvuru tarihinden önce satın alınması halinde ise işletmenin satın alındığını gösteren belge de başvuru sırasında verilir.

İzin işlemleri

MADDE 32 – (1) Karar kapsamındaki krediler; ilgili mevzuata göre kuruluş ve çalışma izni almış ve/veya alacak işletmelere kullandırılır.

Sigorta

MADDE 33 – (1) Karar kapsamında, kredi kullanmak suretiyle yapılan yatırımlardan sigortaya konu olabilecek varlıklar ile tarımsal ürünlerin kredi tutarı üzerinden sigorta ettirilmesi zorunludur. Sigorta mevzuatından kaynaklanan nedenlerle (dönem uyumsuzluğu ve benzeri) kredi kullanımı sırasında sigorta yaptırılması mümkün olmayan tarımsal ürünlerin sigortası, kredi kullanım tarihinden itibaren azami altı ay içerisinde tamamlanır.

Kredilerden yararlanamayacak olanlar

MADDE 34 – (1) Bakanlık ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarının faiz desteği niteliğindeki desteklerinden faydalanan işletmelere bu Karar kapsamında aynı konuda kredi kullandırılmaz. Kredi kullanacak işletmelerden; Bakanlık veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarınca sağlanan faiz desteği niteliğindeki desteklerden yararlanmadıklarına, bu desteklerden yararlandıklarının tespiti halinde bu Karar kapsamındaki faiz desteğinin iptal edileceğini kabul ettiklerine dair taahhütname alınır.

(2) Geçmiş kararlar kapsamında kullandırılan kredileri de kapsamak üzere, mevcut yatırım kredisine ait anapara tutarının %30’u ödenmeden, aynı üretim konusunda (tarımsal mekanizasyon hariç), kapasite artırımı da dahil, Karar kapsamında yeni yatırım kredisi kullandırılmaz.

(3) Bu Tebliğde yer alan kredi konularından, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü hariç diğer kamu kurum ve kuruluşları yararlanamazlar.

(4) Bu Tebliğ ile belirlenen teknik kriterlerin sağlanmış olması, Banka ve Tarım Kredi Kooperatiflerince kredi açılacağı anlamını taşımaz.

Raporlama

MADDE 35 – (1) Banka ve TKK tarafından Karar kapsamında kullandırılan kredilere ait bilgiler, il ve konu bazında aylık olarak Bakanlığa ve Müsteşarlığa gönderilir.

Yürürlükten kaldırılan tebliğler

MADDE 36 – (1) Aşağıdaki tebliğler yürürlükten kaldırılmıştır:

a) 26/2/2004 tarihli ve 25385 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 16/2/2004 Tarihli ve 2004/6840 Sayılı Kararnamenin Eki Kararın Uygulama Esasları Tebliği (Tebliğ No: 9).

b) 4/2/2005 tarihli ve 25717 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tarımsal Üretime Yönelik Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Uygulama Esasları Tebliği (Tebliğ No: 2005/6).

c) 12/2/2006 tarihli ve 26078 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tarımsal Üretime Yönelik Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Uygulama Esasları Tebliği (Tebliğ No: 2006/8).

ç) 14/2/2007 tarihli ve 26434 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tarımsal Üretime Yönelik Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Uygulama Esasları Tebliği (Tebliğ No: 2007/12).

d) 19/2/2008 tarihli ve 26792 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tarımsal Üretime Yönelik Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Uygulama Esasları Tebliği (Tebliğ No: 2008/10).

e) 25/1/2009 tarihli ve 27121 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tarımsal Üretime Yönelik Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Uygulama Esasları Tebliği (Tebliğ No: 2009/15).

f) 18/3/2010 tarihli ve 27525 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tarımsal Üretime Yönelik Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Uygulama Esasları Tebliği (Tebliğ No: 2010/8).

g) 12/3/2011 tarihli ve 27872 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Uygulama Esasları Tebliği (Tebliğ No: 2011/17).

ğ) 21/3/2013 tarihli ve 28594 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatiflerince Tarımsal Üretime Dair Düşük Faizli Yatırım ve İşletme Kredisi Kullandırılmasına İlişkin Uygulama Esasları Tebliği (Tebliğ No: 2013/13).

Yürürlük

MADDE 37 – (1) Bu Tebliğ 1/1/2014 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 38 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı yürütür.

Ek-1
BASINÇLI SULAMA SİSTEMİ BİLGİ FORMU

Başvuru Sahibinin
Adı ve Soyadı:

TC Kimlik No:

Başvuru Numarası

Uygulama Yeri ( İl – İlçe – Köy )

Sulama Yöntemi

Sulama Sahası Bilgileri
Pafta/Ada/Parsel No:

Mevkii:

Parsel Alanı (da):

Proje Yapılan Kısım (da):

Koordinatları:

TARIM SATIŞ KOOPERATİFİ VE TARIM SATIŞ KOOPERATİFLERİ BİRLİĞİ ÖRNEK ANASÖZLEŞMELERİNE İNTİBAK USUL VE ESASLARININ BELİRLENMESİNE DAİR TEBLİĞ

Gümrük ve Ticaret Bakanlığından:

TARIM SATIŞ KOOPERATİFİ VE TARIM SATIŞ KOOPERATİFLERİ

BİRLİĞİ ÖRNEK ANASÖZLEŞMELERİNE İNTİBAK USUL VE

ESASLARININ BELİRLENMESİNE DAİR TEBLİĞ

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amaç ve kapsam

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı, tarım satış kooperatifi ve tarım satış kooperatifleri birliği örnek anasözleşmeleri intibak usul ve esaslarını düzenlemektir.

(2) Bu Tebliğ, örnek anasözleşmelerin yürürlüğe konulmasını, yayımlanmasını, tarım satış kooperatifleri ve birliklerinin bu örnek anasözleşmelere intibak usullerini ve bu süreçte yapılması gereken işlemleri kapsar.

Dayanak

MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, 1/6/2000 tarihli ve 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin altıncı fıkrası ile 7 nci maddesi ve geçici 6 ncı maddesinin birinci fıkrasına dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğin uygulanmasında;

a) Bakanlık: Gümrük ve Ticaret Bakanlığını,

b) Birlik: Tarım satış kooperatifleri birliğini,

c) Genel Müdürlük: Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğünü,

ç) Kanun: 1/6/2000 tarihli ve 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında Kanunu,

d) Kooperatif: Tarım satış kooperatifini,

e) Örnek Anasözleşme: Kanunun 7 nci maddesi uyarınca birliklerin görüşleri alınarak Bakanlık tarafından hazırlanan, Bakanlık Makamı Onayı ile yürürlüğe konulan ve Bakanlığın resmi internet sitesinde (www.gtb.gov.tr, koop.gtb.gov.tr) yayımlanan; kooperatifler için Tarım Satış Kooperatifi Örnek Anasözleşmesini, birlikler için Tarım Satış Kooperatifleri Birliği Örnek Anasözleşmesini,

f) Yönetim kurulu: Birlikler için birlik yönetim kurulunu, kooperatifler için kooperatif yönetim kurulunu,

ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

Örnek Anasözleşmelerin Tebliğ Edilmesi ve İntibak İşlemleri

Örnek anasözleşmelerin tebliğ edilmesi ve intibak zorunluluğu

MADDE 4 – (1) Örnek anasözleşmeler, bu Tebliğin yürürlüğe girdiği tarihte kooperatif ve birliklere tebliğ edilmiş sayılır.

(2) Kooperatif ve birlikler, Kanunun 7 nci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, anasözleşmelerini, bu Tebliğin yürürlük tarihinden itibaren en çok altı ay içinde örnek anasözleşmelere intibak ettirmeyen kooperatif ve birlikler dağılmış sayılır.

İntibak işlemlerine ilişkin usuller

MADDE 5 – (1) Kooperatif ve birliklerin anasözleşmelerinin, yürürlüğe konulan örnek anasözleşmelere intibak ettirilmesi işlemi, yönetim kurulu kararıyla yapılır. Bu konuda ayrıca genel kurul kararı aranmaz.

(2) İlgili Ticaret Sicili Müdürlüğüne sunulacak intibaka ilişkin yönetim kurulu kararı notere onaylatılır.

(3) Örnek anasözleşmelere intibak ettirilen kooperatif ve birliklerin yeni anasözleşmelerinin her sayfası yönetim kurulu üyelerince imzalanır. Bakanlık ve ilgili Ticaret Sicili Müdürlüğüne sunulacak anasözleşmelerin notere onaylatılması zorunlu değildir.

(4) Yönetim kurulu, örnek anasözleşmelerdeki tescile tabi hususları yönetim kurulu kararı tarihinden itibaren bir ay içinde ticaret siciline tescil ve ilan ettirir. Tescile tabi hususların tespitinde, 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 3 üncü maddesi hükmü uygulanır. Örnek anasözleşmeye intibak işlemi, bu hususun Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlandığı tarihte tamamlanır.

(5) Yönetim kurulu, ilan tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde, yönetim kurulu üyelerince her sayfası imzalanan anasözleşmeyi, intibaka ilişkin yönetim kurulu kararının bir suretini ve tescile tabi hususların ilan edildiği Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin örneğini yazı ekinde Genel Müdürlüğe bildirir.

(6) Bu Tebliğdeki usul ve esaslara göre yapılacak intibak işleminin, bu Tebliğin Resmî Gazete’de yayımı tarihinden itibaren en geç altı ay içinde tamamlanması zorunludur.

(7) Anasözleşme intibakı, intibak işleminin tamamlanmasını takiben yapılacak ilk genel kurul toplantısında, gündemde olmasa bile, ayrı bir gündem maddesi olarak ortakların bilgisine sunulur.

İntibak işlemlerinde örnek anasözleşmelerin boşluk maddeleri

MADDE 6 – (1) Bakanlıkça yürürlüğe konulan örnek anasözleşmelerde yer alan “….” şeklinde gösterilen boşluk maddeleri, kooperatif veya birliğin eski anasözleşmesindeki düzenlemeler aynen alınarak doldurulur.

(2) Kooperatif ve birlik anasözleşmesinin eski halinde mevcut olmayan “….” şeklinde gösterilen boşluk maddeler ise anasözleşmelerde genel usullere göre yapılan değişiklik prosedürüne göre maddeye ilave edilir.

(3) Eğer intibak süresi içinde ve intibak işlemi tamamlanmadan, anasözleşmelerin genel usullere göre değiştirilmesi prosedürüne göre “….” şeklinde gösterilen boşluk maddeleri değiştirilmiş veya yeniden düzenlenmiş ise, örnek anasözleşmelerdeki boşluklar bu son değişiklikler dikkate alınarak doldurulur.

Ticaret Sicili Müdürlüklerinin takip edeceği usul

MADDE 7 – (1) İlgili Ticaret Sicili Müdürlükleri, kooperatif ve birliklerin anasözleşmelerini örnek anasözleşmelere intibak ettirme işlemleri kapsamındaki tescil taleplerini, Kanunun 7 nci maddesi ile bu Tebliğ hükümlerini dikkate alarak sonuçlandırır.

İntibak işlemlerinde sorumluluk

MADDE 8 – (1) Kooperatifler ve birliklerinin yürürlüğe konulan örnek anasözleşmelere intibak işlemlerinin, Kanun ve bu Tebliğ hükümlerine uygun olarak gerçekleştirilmesinden, yönetim kurulu sorumludur.

Yürürlük

MADDE 9 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 10 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Gümrük ve Ticaret Bakanı yürütür.

Limited Liable and Joint Stock Type Capital Companies- www.ozmconsultancy.com

Limited Liable and Joint Stock Type Capital Companies

 

info@ozmconsultancy.com for further information

Capital companies are the most common form of business entities in Turkey utilized by both local and foreign investors. Investors may choose to participate into an already existing capital company or establish a new one. 100% ownership of Turkish corporate entities by foreign companies and/or individuals is permitted.

Under Turkish law, both joint stock corporations (similar to ‘Corporations’ in the U.S. and ‘Société Anonyme’ in Europe) (‘Anonim Şirket’ – A.Ş. in Turkey) and limited liability companies (similar to ‘LLC’ in the U.S. and Europe) (‘Limited Şirket’ – LTD in Turkey) are capital companies, as opposed to so-called “personal companies” used for individual service providing.

In capital companies, the liability of shareholders is limited with the share capital subscribed in principle. In both A.Ş. and LTD. company types, fields of activity, operations, and other corporate matters are governed by their company articles of association (AoA – similar to ‘certificate of incorporation’ and ‘bylaws’ in other jurisdictions) within the framework set out in the Turkish Commercial Code No. 6102 dated January 13, 2011 (the ‘TCC’).

From a practical point of view, Joint Stock Companies – A.Ş.’s are legal entities are better developed and more flexible (the management body is Board of Directors, company holds General Assemblies etc.) and A.Ş.’s could issue share certificates (physically printed) available for various financing purposes. On the other hand, Limited Liable Companies – LTD.’s are generally used for projects and investments in a smaller scale (the only corporate body is Shareholders General Assembly and day to day businesses are run by Board of Managers).

The main difference between the two company types lies in liability perspective. Although, they are both capital companies (with responsibility to shareholders limited with their capital payments), the LTD. shareholders are also liable with their personal assets for State related debts such as taxes and social security premium payments for employees. Since bureaucratically LTD. and A.Ş. companies are now closer to each other (subject to new TCC in effect since 2012); it may be advised to foreign investors to incorporate A.Ş. companies instead of LTD. companies due to flexibilities of corporate transactions and minimum shareholder liability for corporate related debts. 

Subject to new TCC, both company types (A.Ş. and LTD.) can now be incorporated by only one (1) shareholder. The minimum capital requirement for AS companies is TRL 50,000.- (fifty-thousand-Turkish-Liras) and the minimum capital requirement for LTD companies is TRL 10,000.-. For both company types ¼ (one-fourth) of capital shall be paid into the company accounts (temporary accounts to be established before Chamber of Commerce filing for incorporation) at commencement (which can be freely used for expenses of the company following establishment) and the remaining shall be paid in to the company in twenty-four (24) months.

In both company types, the incorporator shareholders could be companies or individuals and they can all be established or resident in foreign countries.  

Branches of Foreign Companies in Turkey

Alternative to directly establishing or participating in a capital company, investors may choose to invest in Turkey through formation of a branch office or a liaison office of an already existing foreign commercial entity established at another jurisdiction.

Although independent legally, branch offices are not considered as separate legal entities and are closely associated with their parent companies with respect to their internal management. However, branch offices of non-resident companies do have autonomy in terms of accounting and for carrying out commercial transactions. They are also subject to corporate taxes independently here in Turkey.

Branch incorporation for non-resident entities is quite similar to subsidiary company formations but require an additional permission from the Turkish Ministry of Customs and Trade (formerly known as Ministry of Industry and Commerce).

In practice branch offices are no longer common in Turkey for foreign investors. They are mostly used for localization (among districts of Turkey) following an establishment of a subsidiary company in Turkey first.

Liaison (Representative) Offices In Turkey

Liaison offices (also known as representation or representative offices / İrtibat Bürosu’ in Turkish) are the right tools for ‘non-commercial activities’. Liaison offices cannot issue invoices and/or gather income in Turkey.

There is less bureaucracy for formation and maintenance of liaison offices. However, there is still a requirement to obtain a permission from the Undersecretary of Treasury Incentive Application and Foreign Investment Directorate (organized under Ministry of Economy) pre-opening and some procedures to comply with during operations.

By definition liaison offices cannot carry out any commercial activities. The involvement in commercial activities is perceived as the issuing of invoices, collecting money, receiving orders etc. in Turkey.

Liaison offices are primarily established to provide preparatory and auxiliary services such as representation services, information gathering, marketing etc. to their parent companies. Typical assignments of a liaison office are: collecting information relating to customers, suppliers and competitors; performing surveys on markets and the activities of distributors, agents or licensees; following developments and changes in the local regulations and (if necessary) lobbying, preparation of surveys on possibilities of establishing a branch or incorporation of a subsidiary company in Turkey, providing information relating to the activities of the parent company and its products to suppliers or customers. Within this framework some of the restricted areas for liaison offices in Turkey are sampled below:

– Liaison offices cannot engage in any commercial activities.

– Liaison offices cannot give any commercial offers or accept them.

– Liaison offices cannot issue pro-forma invoices.

– Liaison offices cannot sell any goods or services.

– Liaison offices cannot provide technical support or consulting services on behalf of the parent.

– Liaison offices cannot operate in any direct or indirect commercial activity that generates income.

Formation Procedure for Businesses

Although it may vary due to the type of commercial entity and other specifications with respect to the investors’ choices; the procedure for incorporation of commercial entities in Turkey can be summarized as below:

– Obtaining and legalizing shareholder identity documentation;

– Getting necessary formation permissions (in cases of branches, liaison offices and incorporations at free trade zones only);

– Opening a temporary capital advance blockade account at a local bank (not applicable for liaison offices);

– Drafting and notarization of certificates for incorporation (Article of Association) (not applicable for liaison offices);

– Getting an office lease contract for registration address;

– Registration to chamber of commerce trade registry (not applicable for liaison offices);

– Appointment of management;

– Notarizing of company books (legal and accounting);

– Registration to tax office (first preliminary and following on-site visit by tax officials);

– Obtaining a work place opening permit for the office address (from district municipalities);

– Getting employee payroll registration (at social security institution);

– Obtaining operations licenses in cases of ‘regulated’ field of activities or incorporations at free trade zones.

Documents Required for Establishment

The documents required for the establishment of capital companies and/or branch or liaison offices is not complicated and mainly consists of the documentation of the incorporating shareholder firms or individuals such as their activity certificates and certificates of good standing or passport and residency information. Please note that foreign documents require either an ‘Apostille’ verification (based on Hague Convention of October 5, 1961 Abolishing the Requirement of Legalization for Foreign Public Documents) or Turkish Consulate verification at the source country.

Time Required for Establishment

The company registration at the trade registry only takes one (1) to three (3) days and the whole procedure for incorporation of takes less than 2 (two) weeks following the submission of documentation for both types of capital companies (limited liable companies and joint stock companies) including tax registration and work place opening permit. For branches and liaison offices an additional 2 (two) weeks shall be reserved to obtain the special permissions from the relevant authorities. In case of license requirements for regulated fields of activities or free trade zone incorporations an additional 2 (two) weeks shall also be reserved.