Eser sözleşmelerinde yüklenici, yaptığı işin uzmanı olup, eser denilen sonucun gerçekleşmesini taahhüt eder. İş sahibinden talimat almaz, ona karşı bağımsızdır. Yanında işçi çalıştırıyorsa; işçisine karşı da işveren durumundadır. Dolayısıyla eser sözleşmelerinde yüklenici, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Mevzuatına göre işyerinde tüm tedbirleri almak ve bu konuda denetimi sağlamak yükümlülüğü altındadır. İş sahibinin ise böyle bir yükümlülüğü yoktur. İş sahibi, İş Güvenliği Mevzuatı dışında kusurlu ise, ancak o zaman sorumlu olur. Somut olayda, davalı iş sahiplerinin sorumlu olmadıkları ve İş Güvenliği dışında, herhangi bir kusurlarının bulunmadığı bilirkişi raporuyla saptanarak, mahkemece doğru bir sonuca varılmış ve davanın reddine hükmedilmiştir.
Davacıların murisi, davalılarla arasındaki eser sözleşmesi ile üstlendiği kalıp demir beton işleri ile çatı yapımı sırasında inşaattan düşerek vefat etmiştir. Davacılar, iş sahibi davalılardan maddi ve manevi tazminat talep etmiştir.
Eser sözleşmelerinde yüklenici, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Mevzuatına göre işyerinde tüm tedbirleri almak ve bu konuda denetimi sağlamak yükümlülüğü altında olmakla beraber iş sahibinin böyle bir yükümlülüğü yoktur. İş sahibi, İş Güvenliği Mevzuatı dışında kusurlu ise, ancak o zaman sorumlu olur.
Somut olayda davalı iş sahipleri hakkında ceza mahkemesinde, bu olay nedeniyle açılmış ve halen derdest bir dava mevcut olmakla; mahkemece işbu ceza davasının sonucu beklenmeli; beraat kararı verilip kesinleştiği takdirde davanın reddine; mahkumiyet halinde ise, hukuk hakimi kusur oranı ile bağlı olmadığından, ilişkinin niteliğine ve oluş şekline göre en düşük kusur oranı üzerinden hesaplanacak ve takdir edilecek bir tazminatın tahsiline karar verilmelidir.
(Karar Tarihi : 01.10.2007)
Mahalli mahkemece verilen hükmün temyizen tetkiki davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacıların murisi, 26.09.2000 günlü sözleşme uyarınca üstlendiği kalıp demir beton işleri ile çatı yapımı sırasında inşaattan düşerek vefat etmiştir.
Müteveffanın mirasçıları olan davacılar, maddi-manevi tazminat talep etmişlerdir. Davalılar, sorumluluk ve kusurun müteveffada olduğunu savunarak, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkeme; taraflar arasındaki ilişkinin eser sözleşmesi olduğuna, sorumluluğun ve kusurun müteveffada bulunduğuna ilişkin bilirkişi raporuna dayanarak, davanın reddine hükmetmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hakim, Türk Kanunlarını kendiliğinden uygulamakla yükümlüdür (HUMK m. 76). Başka bir anlatımla, maddi olayları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak hakime aittir. Bu itibarla, hakim, önüne gelen bir alacak davasında, tarafların nitelendirmesine bakmadan (BK m. 18), hukuki ilişkinin ne olduğunu saptamak zorundadır.
Taraflar arasındaki hukuki ilişki, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, bir istisna (eser) sözleşmesidir (BK m. 355-371).
Yasal adı istisna, uygulamadaki adı eser olan bu sözleşmenin taraflarından birine yüklenici, diğerine de iş sahibi denilir.
Eser sözleşmesi gibi yine bir işgörme sözleşmesi olan hizmet sözleşmesinde (BK m. 313-351) ise; taraflardan birine işçi, diğerine de işveren denilir.
İş sahibi ile işveren, birbiriyle karıştırılmamalıdır.
Eser sözleşmelerinde yüklenici, yaptığı işin uzmanı olup, eser denilen sonucun gerçekleşmesini taahhüt eder. İş sahibinden talimat almaz, ona karşı bağımsızdır. Yanında işçi çalıştırıyorsa; işçisine karşı da işveren durumundadır. Dolayısıyla eser sözleşmelerinde yüklenici, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Mevzuatına göre işyerinde tüm tedbirleri almak ve bu konuda denetimi sağlamak yükümlülüğü altındadır. İş sahibinin ise böyle bir yükümlülüğü yoktur. İş sahibi, İş Güvenliği Mevzuatı dışında kusurlu ise, ancak o zaman sorumlu olur. Somut olayda, davalı iş sahiplerinin sorumlu olmadıkları ve İş Güvenliği dışında, herhangi bir kusurlarının bulunmadığı bilirkişi raporuyla saptanarak, mahkemece doğru bir sonuca varılmış ve davanın reddine hükmedilmiştir.
Ne var ki, davalı iş sahipleri hakkında Ceza Mahkemesinde, bu olay nedeniyle açılmış ve halen derdest olan bir ceza davası mevcuttur.
Ceza Mahkemesinde verilecek bir mahkumiyet kararı hukuk hakimini bağlar ise de, cezada saptanan kusur oranı ve zarar miktarı bağlamaz (BK m. 53).
Bu itibarla, mahkemece, ceza davasının sonucu beklenmeli; beraat kararı verildiği ve kesinleştiği takdirde şimdiki gibi hüküm kurulmalı; mahkumiyet halinde ise, hukuk hakimi kusur oranı ile bağlı olmadığından, ilişkinin niteliğine ve oluş şekline göre en düşük kusur oranı üzerinden hesaplanacak ve takdir edilecek bir tazminatın tahsiline karar verilmelidir.
Karar açıklanan nedenlerle bozulmalıdır.
KARAR : Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz eden davacılar yararına (BOZULMASINA), ödedikleri temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine, 01.10.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İlgili Mevzuat Hükmü : Borçlar Kanunu (Eski) MADDE 53 :Hâkim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkâmiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraet karariyle de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tâyin hususunda dahi hukuk hâkimi takyit etmez.
Kapsamı MADDE 13- Kanunda yazılı şekilde yapılması öngörülen bir sözleşmenin değiştirilmesinde de yazılı şekle uyulması zorunludur. Ancak, sözleşme metniyle çelişmeyen tamamlayıcı yan hükümler bu kuralın dışındadır.
Kapsamı
MADDE 13- Kanunda yazılı şekilde yapılması öngörülen bir sözleşmenin değiştirilmesinde de yazılı şekle uyulması zorunludur. Ancak, sözleşme metniyle çelişmeyen tamamlayıcı yan hükümler bu kuralın dışındadır.
Başlık Kooperatif adına düzenlenen işyeri açma ve çalışma ruhsatının noter tarafından onaylanması sırasında harç aranılıp aranılmayacağı hk. Tarih 02/01/2014 Sayı 61504625-10649-5836-1 Kapsam T.C. KÜTAHYA VALİLİĞİ Defterdarlık Gelir Müdürlüğü Sayı : 61504625-10649-5836-1 02/01/2014 Konu : … Sayılı … Tarım Kredi Kooperatifi …/… İlgide kayıtlı özelge talep formu ile eklerinin incelenmesinden, … Kaymakamlığı İlçe Özel İdare Müdürlüğü tarafından Kooperatifinize düzenlenen işyeri açma ve çalışma ruhsatının noter tarafından onaylanması sırasında harç aranılıp aranılmayacağı hususunda Defterdarlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmaktadır. Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 38 inci maddesinde, noter işlemlerinden 492 sayılı Kanuna bağlı (2) sayılı tarifede yazılı olanların noter harçlarına tabi olduğu belirtilmiş olup 123 üncü maddesinde, “Özel Kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmaz.” hükmü yer almaktadır. Öte yandan, 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanununun muafiyetler başlıklı 19 uncu maddesinde, kooperatif ve birliklerinin yapacakları işlemlere ilişkin çeşitli muafiyet hükümleri mevcut olmakla birlikte, anılan kooperatiflerin işyeri açma ve çalışma ruhsatının noterde onaylanması işleminden muaf tutulacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Buna göre, Kooperatifiniz tarafından işyeri açma ve çalışma ruhsatının noterde tasdik ettirilmesi sırasında noter harcı aranılması gerekmektedir. Bilgi edinilmesini rica ederim.
Başlık Kooperatif adına düzenlenen işyeri açma ve çalışma ruhsatının noter tarafından onaylanması sırasında harç aranılıp aranılmayacağı hk.
Tarih 02/01/2014
Sayı 61504625-10649-5836-1
Kapsam
T.C.
KÜTAHYA VALİLİĞİ
Defterdarlık Gelir Müdürlüğü
Sayı
:
61504625-10649-5836-1
02/01/2014
Konu
:
… Sayılı … Tarım Kredi Kooperatifi …/…
İlgide kayıtlı özelge talep formu ile eklerinin incelenmesinden, … Kaymakamlığı İlçe Özel İdare Müdürlüğü tarafından Kooperatifinize düzenlenen işyeri açma ve çalışma ruhsatının noter tarafından onaylanması sırasında harç aranılıp aranılmayacağı hususunda Defterdarlığımızdan görüş talep edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 38 inci maddesinde, noter işlemlerinden 492 sayılı Kanuna bağlı (2) sayılı tarifede yazılı olanların noter harçlarına tabi olduğu belirtilmiş olup 123 üncü maddesinde, “Özel Kanunlarla harçtan muaf tutulan kişilerle, istisna edilen işlemlerden harç alınmaz.” hükmü yer almaktadır.
Öte yandan, 1581 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri ve Birlikleri Kanununun muafiyetler başlıklı 19 uncu maddesinde, kooperatif ve birliklerinin yapacakları işlemlere ilişkin çeşitli muafiyet hükümleri mevcut olmakla birlikte, anılan kooperatiflerin işyeri açma ve çalışma ruhsatının noterde onaylanması işleminden muaf tutulacağına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.
Buna göre, Kooperatifiniz tarafından işyeri açma ve çalışma ruhsatının noterde tasdik ettirilmesi sırasında noter harcı aranılması gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
Buna göre, gerçek kişilere mesken olarak kiraya verilen gayrimenkuller için düzenlenen kira sözleşmelerinin; – sadece kiraya veren ve kiralayan kişilerin imzasını içermesi, depozito tutarı, kefalet şerhi içermemesi halinde, Kanuna ekli (2) sayılı tablonun IV/31 numaralı fıkrası uyarınca damga vergisinden istisna tutulması, – Kira tutarı yanında depozito tutarını da içermesi halinde, depozito tutarının teminat hükmünde olması nedeniyle Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-3 fıkrasına göre sözleşmenin sadece depozito tutarı üzerinden düzenlenme tarihi itibarıyla nüsha sayısına göre nispi damga vergisine tabi tutulması, – Kiracı ve kiralayan yanında “adi kefil” veya “müteselsil kefil”, “müşterek borçlu ve müteselsil kefil” olarak kefil imzasını içermesi halinde, Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-3 fıkrası uyarınca kefalet şerhi üzerinden düzenlenme tarihi itibarıyla nüsha sayısına göre damga vergisine tabi tutulması, – Kiracı ve kiralayan yanında “adi kefil” , “müteselsil kefil”, “müşterek borçlu ve müteselsil kefil” şeklinde şerhle birlikte depozito bedeli de içermesi durumunda, Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca depozito ve kefalet şerhi işlemlerine ilişkin tutarın toplamı üzerinden Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-3 fıkrası uyarınca düzenlenme tarihi itibarıyla nüsha sayısına göre damga vergisine tabi tutulması, ve söz konusu verginin tarafların mükellefiyet durumuna göre Kanunun 22 nci maddesi kapsamında beyan edilerek makbuz mukabili ödenmesi gerekmektedir. Bilgi edinilmesini rica ederim.
Buna göre, gerçek kişilere mesken olarak kiraya verilen gayrimenkuller için düzenlenen kira sözleşmelerinin;
– sadece kiraya veren ve kiralayan kişilerin imzasını içermesi, depozito tutarı, kefalet şerhi içermemesi halinde, Kanuna ekli (2) sayılı tablonun IV/31 numaralı fıkrası uyarınca damga vergisinden istisna tutulması,
– Kira tutarı yanında depozito tutarını da içermesi halinde, depozito tutarının teminat hükmünde olması nedeniyle Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-3 fıkrasına göre sözleşmenin sadece depozito tutarı üzerinden düzenlenme tarihi itibarıyla nüsha sayısına göre nispi damga vergisine tabi tutulması,
– Kiracı ve kiralayan yanında “adi kefil” veya “müteselsil kefil”, “müşterek borçlu ve müteselsil kefil” olarak kefil imzasını içermesi halinde, Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-3 fıkrası uyarınca kefalet şerhi üzerinden düzenlenme tarihi itibarıyla nüsha sayısına göre damga vergisine tabi tutulması,
– Kiracı ve kiralayan yanında “adi kefil” , “müteselsil kefil”, “müşterek borçlu ve müteselsil kefil” şeklinde şerhle birlikte depozito bedeli de içermesi durumunda, Kanunun 6 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca depozito ve kefalet şerhi işlemlerine ilişkin tutarın toplamı üzerinden Kanuna ekli (1) sayılı tablonun I/A-3 fıkrası uyarınca düzenlenme tarihi itibarıyla nüsha sayısına göre damga vergisine tabi tutulması,
ve söz konusu verginin tarafların mükellefiyet durumuna göre Kanunun 22 nci maddesi kapsamında beyan edilerek makbuz mukabili ödenmesi gerekmektedir.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
Site yönetimi tarafından kredi kartı ile tahsil edilen aidat ödemelerinin vergilendirilmesi.
Başlık Site yönetimi tarafından kredi kartı ile tahsil edilen aidat ödemelerinin vergilendirilmesi hk.
Tarih 17/09/2013
Sayı 62030549-125[1-2013/41]-1510
Kapsam
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI
(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)
Sayı
:
62030549-125[1-2013/41]-1510
17/09/2013
Konu
:
Site yönetimi tarafından kredi kartı ile tahsil edilen aidat ödemelerinin vergilendirilmesi.
İlgide kayıtlı özelge talep formunda, site yönetimi olarak kat malikleri ve kiracılardan gider karşılığı toplanan aidatların kredi kartı ile tahsili durumunda banka tarafından komisyon alındığı ve bu komisyon tutarının da ödemeyi yapan kişilerden tahsil edilmesinin düşünüldüğü belirtilerek, söz konusu komisyon tutarının kredi kartı ile tahsis edilmesi durumunda vergi yükümlülüğü doğup doğmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37 nci maddesinin birinci fıkrasında, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç olduğu hüküm altına alınmıştır.
Ticari faaliyet, bir tür emek-sermaye organizasyonuna dayanmakta olup, kazanç sağlama niyet ve kastının bulunup bulunmaması böyle bir organizasyon tarafından icra edilen faaliyetin “ticari faaliyet” olma niteliğine etki etmemektedir.
Ancak bir faaliyetin “ticari faaliyet” sayılabilmesi için kazanç sağlama niyet ve kastı gerekmemekle birlikte, faaliyeti icra eden organizasyonun bütün unsurlarıyla birlikte değerlendirildiğinde kazanç sağlama potansiyeline sahip olması gerektiği ortaya çıkmaktadır.
Buna göre, site yönetiminiz tarafından aidat tutarı ile aidat tutarına ilişkin olarak banka tarafından alınan komisyon tutarının kredi kartı ile tahsil edilmesi ticari faaliyet kapsamında bulunmadığından söz konusu aidatların kredi kartı ile tahsil edilmesi nedeniyle gelir vergisi mükellefiyeti doğmayacaktır.
Bilgi edinilmesini rica ederim.
Sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda bir alacağa temerrüt faizi uygulanabilmesi için alacağın kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş ya da alacaklının yöntemine uygun ihtar ile borçlunun, usulen temerrüde düşürülmüş olması zorunludur (818 Sayılı BK’nun 101. maddesi). Eldeki davada, sözleşmede kesin vade olmadığı gibi davalıyı temerrüde düşürücü nitelikte ihtar da bulunmadığından kabul edilen alacaklara dava tarihi yerine temerrüde esas teşkil etmeyen işin bitmesi gereken tarihten faiz yürütülmesi de usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
Sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklarda bir alacağa temerrüt faizi uygulanabilmesi için alacağın kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş ya da alacaklının yöntemine uygun ihtar ile borçlunun, usulen temerrüde düşürülmüş olması zorunludur (818 Sayılı BK’nun 101. maddesi). Eldeki davada, sözleşmede kesin vade olmadığı gibi davalıyı temerrüde düşürücü nitelikte ihtar da bulunmadığından kabul edilen alacaklara dava tarihi yerine temerrüde esas teşkil etmeyen işin bitmesi gereken tarihten faiz yürütülmesi de usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.
Kooperatif üst birlik şartı kalktı
T.C.
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
Sakarya Vergi Dairesi Başkanlığı
Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü
SAYI |
: |
B.07.1.GİB.4.54.15.01/KV – |
KONU |
: |
Konut Yapı Koop. Muafiyeti |
Sayın …………………… |
|
|
SAKARYA |
İlgide kayıtlı yazınız ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanuna göre kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetinden yararlanabilmeleri için üst birliğe girme şartının 01/01/2006 tarihinden itibaren aranılmayacağı, ancak 1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 93. maddesinde yer alan bazı vergi ve harç muafiyet ve istisnalarından yararlanabilmesi için üst birliğe girilmesinin zorunlu olduğu belirtilerek, Konut Yapı Kooperatifleri Birliğine üye olmayan kooperatifler için uygulamanın nasıl yapılacağı konusunda Başkanlığımız görüşü istenilmektedir.
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nu ek ve değişiklikleri ile birlikte yürürlükten kaldıran 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nda kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmıştır.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde; Tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz.) ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatifler ile bu kayıt ve şartlara ek olarak kuruluşundan inşaatın bitim tarihine kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya yukarıda sayılanlarla işçi ve işveren ilişkisi içinde bulunanlara yer vermeyen ve yapı ruhsatı ile arsa tapusu kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olan yapı kooperatiflerinin kurumlar vergisinden muaf oldukları hükme bağlanmıştır.
Aynı Kanunun geçici 1 inci maddesinin (8) numaralı fıkrasında ise geçiş dönemine ilişkin olarak “2006 yılının sonuna kadar bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde yazılı şartları sağlayamayan yapı kooperatiflerinin muafiyeti 01/01/2006 tarihi itibarıyla sona ermiş sayılır.” hükmüne yer verilmiştir.
Diğer taraftan, 5 Nolu 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu Sirkülerinin 3 üncü bölümünde; kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olabilmesi için ana sözleşmelerinde;
– Sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması,
– Yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi,
– Yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması,
– Sadece ortaklarla iş görülmesine (Yapı kooperatiflerinin kendilerine ait arsalarını kat karşılığı vererek her bir hisse için bir iş yeri veya konut elde etmeleri ortak dışı işlem sayılmaz)
ilişkin hükümler bulunması ve bu hükümlere fiilen de uyulması gerektiği,
Öte yandan, yapı kooperatiflerinde yukarıda belirtilen şartların yanı sıra; kuruluşundan, inşaatın sona erdiği tarihe kadar yönetim ve denetim kurullarında, söz konusu inşaat işlerini kısmen veya tamamen üstlenen gerçek kişilerle tüzel kişi temsilcilerine veya Kanunun 13 üncü maddesine göre bunlarla ilişkili olduğu kabul edilen kişilere veya sayılan bu kişiler ile işçi işveren ilişkisi bulunan kişilere yer vermemesi ve yapı ruhsatı ile arsa tapusunun kooperatif tüzel kişiliği adına tescil edilmiş olması şartlarının da aranılacağı,
Buna göre, öteden beri faaliyette bulunan ve 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa göre kurumlar vergisinden muaf olan yapı kooperatifleri ile 2006 yılı içinde kurulmuş olan yapı kooperatiflerinin 31/12/2006 tarihine kadar yukarıda belirtilen şartların tamamını sağlamalarının gerektiği,
Belirtilen tarihe kadar söz konusu şartları yerine getirmeyen yapı kooperatifleri hakkında, Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 1 inci maddesinin 8 inci fıkrası gereğince 01/01/2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere kurumlar vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesi gerektiği, açıklanmıştır.
Diğer taraftan, 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 93 üncü maddenin 4 üncü fıkrasında; kooperatifler, kooperatif birlikleri ve kooperatifler merkez birlikleri faaliyete geçen üst kuruluşlara girmedikleri takdirde, Kurumlar Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin 16 numaralı bendinde yazılı kurumlar vergisi muaflığından yararlanmayacakları hükme bağlanmıştır.
Bu hükümler uyarınca kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetinden faydalanabilmeleri için;
1-Kurumlar Vergisi Kanununun 7/16 ncı maddesindeki muafiyet şartlarının kooperatif ana sözleşmelerinde yazılı bulunması,
2- Ana sözleşmede muafiyet şartları yazılı olmakla beraber fiiliyatında da bu kayıt ve şartlar dahilinde faaliyet göstermeleri,
3-Kooperatiflerin faaliyet gösterdikleri alanda varsa bir üst kuruluşa girmiş olmaları,
gerekmektedir.
Ancak, 01/01/2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüğe giren 5520 sayılı Kurumlar Vergisi ile kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetine ilişkin değişiklikler yapılmış, tüketim ve taşımacılık kooperatiflerinin muafiyetine son verilmiştir. Yapı kooperatiflerinin muafiyetten yararlanabilmesi için de özel şartlar belirlenmiş olup, daha önce muafiyetten yararlanılabilmesi için aranan koşullardan biri olan, üst birliğe girme koşuluna 5520 sayılı Kurumlar Vergisinde yer verilmemiştir.
Buna göre, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununda üst birliğe üye olma şartına yer verilmediğinden, kooperatiflerin muafiyetten yararlanabilmesi için artık (01/01/2006 tarihinden itibaren) üst birliklere üye olmaları gerekmemektedir.
Bu kooperatifler için, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun Geçici 1’inci maddesinin 10’uncu fıkrasında bu Kanunun yürürlüğünden önceki dönemler itibariyle 5422 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hüküm altına alındığından, 01.01.2006 tarihinden önceki dönemler için 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu hükümleri uygulanacaktır.
Ayrıca, kooperatiflerin 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 93 üncü maddesinde yazılı diğer vergi, resim ve harç muafiyetinden yararlanabilmeleri için üst birliğe üye olma şartı halen devam etmektedir.
Bilgilerinizi rica ederim.
Recep ALP
Vergi Dairesi Başkanı
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü; 3194 sayılı İmar Kanunu ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun gereğince yapım işlerinde şantiye şefi olarak çalışan kişilerin sigortalılık durumlarına ilişkin olarak Müdürlüklere gönderdiği Genel Yazıda durumu açıklığa kavuşturdu.
Söz konusu Genel Yazı metni aşağıda yer almaktadır.
————-
3194 sayılı İmar Kanunu ve 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun ile bu kanunlarda belirtilen istisnalar haricinde yapıların, mimari, statik ve her türlü plan, proje, resim ve hesapların hazırlanması ve bunların uygulanması işlemlerinin mühendisler, mimarlar ile görev, yetki ve sorumlulukları yönetmelikle düzenlenecek olan fen adamları tarafından yapılması zorunluluğu bulunmaktadır. Söz konusu kanunlar gereğince yapı sahibinin yapı müteahhidi olduğu durumlar haricinde, yapım işleri yapı sahibine karşı taahhüt eden veya ticari amaçla ya da kendisi için şahsi finans kaynaklarını kullanarak üstlenen, ilgili meslek odasına kayıtlı, gerçek ve tüzel kişi olan yapı müteahhitleri tarafından yapılmaktadır.
Yapı ruhsatına tabi tüm yapılarda mimar veya mühendis diplomasına sahip şantiye şefi bulundurulması zorunlu olup, şantiye şefi, yapı müteahhidi adına, yapım işinin ruhsata ve ruhsat eki etüt ve projelere uygun olarak gerçekleştirilebilmesi için gerekli olan inşaat ve iş organizasyonun sağlanması, mevzuatın öngördüğü her türlü tedbirin alınması, uygulaması ve uygulatılması ile sorumludur. Şantiye şefinin yapım işindeki görevi, yapı ruhsatının alınmasından itibaren başlayıp yapı kullanma izin belgesinin alınması ile sona ermektedir.
Yapılarda şantiye şefi çalıştırılması, 5/2/2008 tarihli ve 26778 sayılı Resmi Gazete yayımlanan Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği ve 16/12/2010 tarihli ve 27787 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yapı Müteahhitlerinin Kayıtları ile Şantiye Şefleri ve Yetki Belgeli Ustalar Hakkında Yönetmelik ile düzenlenmiştir.
Ancak, şantiye şefleri ile ilgili olarak Genel Müdürlüğümüze ulaşan yazılardan, şantiye şeflerin sigortalılığı ve kontrolü, geç verilen belgelerin işleme alınıp alınmayacağı ve uygulanacak idari para cezaları konularında tereddütlerin hasıl olduğu anlaşıldığından uygulamada ortaya çıkan bu hususlarla ilgili açıklama yapılmasına gerek duyulmuştur.
Şantiye şefleri, ilgili mevzuat gereğince yapı müteahhitleri tarafından görevlendirilen kişiler olduğundan şantiye şefi olarak görev yapacakların 5510 sayılı Kanun kapsamındaki sigortalılığı aşağıdaki şekilde belirlenecektir.
1) Şantiye şefliğinin 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) ve (3) numaralı bentlerine tabi sigortalılığı bulunan mimar ve mühendislere yaptırılması halinde, bu kimselerin ayrıca 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendine göre sigortalı olma zorunluluğu aranmaması, birden fazla yapı müteahhidi ile çalışmaları halinde aynı şekilde işlem yapılması,
2) Şantiye şefinin 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) ve (3) numaralı bentlerine tabi sigortalılığının bulunmaması halinde, yapı müteahhidinin yanında 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılması,
3) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) ve (3) numaralı bentleri kapsamında sigortalılığı bulunmayan şantiye şefinin aynı anda birden fazla yapı müteahhidi ile hizmet sözleşmesi imzalaması halinde her bir işyerinde çalıştığı süre kadar (inşaatın fiilen başlangıç ve bitiş tarihleri esas alınarak) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılması,
ş Kanunu ile Konut Yapı Kooperatiflerine getirilen yeni düzenlemeler
|