Yönetim Kurulu üyelerine tercihli daire verilebilir mi

Soru: Yönetim Kurulu üyelerine tercihli daire verilebilir mi? Cevap: 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 56. maddesinde;
“Yönetim kurulu üyelerine genel kurulca belirlenen aylık ücret, huzur hakkı, risturn ve yolluk dışında hiçbir ad altında başkaca ödeme yapılamaz.”
Denilmektedir.
Buna göre, yönetim kurulu üyeleri yaptıkları hizmetler nedeniyle, Kanunun anılan maddesinde öngörülen imkânlara kavuşturulmuş bulunmaktadır. Bunun dışında kalan hususlarda bir yönetim kurulu üyesi ile kooperatif ortağı arasında her hangi bir fark görülmemekte, diğer ortaklar gibi aynı hak ve yükümlülüklere sahip olunmaktadır.
Kanun ve Ana sözleşmelerde, yönetim kurulu üyelerine kura çekimine tabi tutulmadan tercihli daire seçme hakkının verilmesine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmadığından, böyle bir uygulama 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 23. maddesindeki eşitlik kuralına aykırılık teşkil edecektir. 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununun 23. maddesinde öngörülen bu kural emredici nitelikte olup, kura çekimi işlemlerinde de uygulanması gerekmektedir. —————————–

Kooperatifler konutları veya işyerlerini ortaklara nasıl dağıtır?( kura,tercihli tahsis)

KOOPERATİFLERDE KONUTLARIN ORTAKLARA DAĞITIMI (KUR’A VEYA TAHSİS)-
Konutlar, maliyet bedelleri kesinleştikten sonra ortaklar veya temsilcilerinin katılımıyla noter önünde çekilecek kura ile dağıtılır.

konutların ortaklara önceden dağıtılması halinde kuraya başvurulmaz.

Kuranın yer ve zamanı en az 15 gün önce taahhütlü mektupla veya imza karşılığı ortaklara bildirir.

Kooperatif ortaklarının konut üzerinde hak sahibi olabilmeleri için kur’a çekiminin usulüne uygun olarak konutların tahsis edilmesi gerekir. Ancak böyle bir tahsisten sonra ortaklar konutlarda hak sahibi olurlar ve bu haklarını kooperatife veya diğer ortaklara veya üçüncü kişilere karşı öne sürebilirler.

Konut ya da işyerlerinin değişik tip ve gruplar halinde yapılması söz konusu olduğunda, ortağın girişi sırasında taşınmazını seçmesi sağlanabileceği gibi, ortaklık girişi sırasında gerekli belgeler imzalattırılarak daha sonra konut ya da işyerini tercihan seçmesi olanaklıdır.

Kur’a çekiminin yasal olmadığının tespiti değil, iptali istenmelidir.

Noter huzurunda çekilecek kur’a ile yapılacak dağıtımın dışında başka bir yöntemle dağıtım söz konusu olduğu takdirde, bu konuda genel kurulca karar alınması zorunludur.

Ortağın kur’a çekiminin iptali davasının açılabilmesi için, kur’a çekim kararı ve işlemine muhalefet etmesi gerekmediği gibi, genel kurula başvurması da zorunlu değildir.

Kur’a ile yapılan konut tahsisi resmi şekil şartına bağlı olmamakla birlikte, tahsis edilen konutların, ada, parsel numaralarının fiilen de paftasına uygun olması gerekir.

Kur’a ile tahsis edilen konut ortağa bir aynî hak kazandırmayıp, ancak şahsi hak kazandırabilir.

Kooperatif genel kurulunca ferdileşmeye geçilme kararı alındığında, ortağın halen üyeliği devam edip, yükümlülüklerini de yerine getirdiğinde, ona yeni bir daire tahsis edilmelidir. Tahsis edilecek daire kalmamışsa, zararları tazmin edilmelidir.

Kur’ada çıkan konutun kalitesiz malzeme ile yapıldığı ve zarar doğduğu savıyla, ortak tarafından yüklenici aleyhine değil, kooperatife dava açılabilir.

Kur’a çekimindeki hile ve sahtecilik savı tanık dahil her türlü delil ile ispat edilebilir.

Kur’a çekiminden önce kat irtifakının kurulması uygun olmaktadır. Ancak yapılaşmanın onaylanmış projesi yoksa, fiili yapılaşma durumuna göre hazırlanan yerleşim planının notere onaylattırılması ve bu planın kur’a çekiminden önce şerefiye raporu ve kur’a yönetmeliği ile birlikte ortaklara tebliğ edilmesi, ayrıca yerleşim planına göre yapının blok ve kapı numarasının yerinde (kapıların girişine yazılarak) verilmiş olması zorunludur.

Ortağın, kur’ada çıkan konut yönünden ileri sürdüğü eksikler, diğer konutlardaki eksiklikler ile karşılaştırılmalı, özel bir eksiklik veya bozukluk olup olmadığı saptanmalıdır.

Kur’anın iptali yönünde dava açıldığında, kur’anın ne şekilde çekildiği, kur’a çekimine ilişkin ne gibi kararlar alındığı, çekilişe katılacak ortakların nasıl saptandığı, davacının başka bir ortaktan öncelikli bir hakkı bulunup bulunmadığı araştırılacaktır.

Kooperatif ortağı konutu teslim alırken, “konutu eksiksiz teslim aldığına” ibraname vermişse, tazminat davası açamaz.

Ortakların ortaklığa girişi sırasında tercihli tahsis yöntemi ile konutunu ya da işyerini seçeceklerine ilişkin belge imzalattırılmamış olsa bile, bu konuda daha sonra oybirliğiyle genel kurul kararı alınması halinde de tercihli tahsis yöntemi ile dağıtım yapılması olanaklıdır.

Kur’ada çıkan yerin, kooperatif yönetim kurulunca değiştirildiği ve bu yolla uyuşmazlık çıktığı öne sürülüyorsa, kur’a tutanakları ile genel kurul kararları ve proje getirilerek sonucu çerçevesinde karar verilmelidir.

Kur’ada çekilen konutların yanlış numaralar taşıdığı ileri sürülmüşse, sorun projeye göre çözümlenecektir.

Tercihli konut seçme hakkına ilişkin genel kurul kararı, iptali edilebilir.

Kur’ada çıkan arsanın bedeli ödenmemiş ve uzun zaman geçmiş ise, diğer ortakların ödemelerine denk bir bedel ödemesi sağlanması için hesap yapılmalı, buna göre çıkan borcun miktarı bulunup tahsil edilmelidir.

Kooperatif’teki kur’anın, tapuya işlenen proje ve oluşturulan kat irtifakına göre çekilmesi gerekir.

Önceden karar vermek koşuluyla, konutların inşaatı için belli bir miktarın tam ve zamanında yatıranlara önceden kur’a çektirmek, yasaya aykırı değildir.

Bazı ortaklar (yöneticiler ve kooperatife diğer ortaklardan fazla emeği geçen kişiler) kur’aya iştirak etmeden yer belirlemek istiyorlarsa ya da birden çok konutu ya da işyeri olan kişiler yan yana gelmek istemiyorlarsa ya da ortaklık ilişkisi nedeniyle yan yana işyerini seçmek isteyenler varsa, bazı konutlar veya işyerleri kur’aya dahil edilmek istenmiyorsa ya da belirli amaçlara tahsis edilecekse bu durumlarda genel kurul kararına göre işlem yapılması gerekeceğinden, önce genel kurul kararı alınıp, daha sonra genel kurul kararı doğrultusunda kur’anın çekilmesi gerekmektedir.

Av.İlker Duman

29 Haziran 2013 CUMARTESİ Resmî Gazete Sayı : 28692 TEBLİĞ Gümrük ve Ticaret Bakanlığından: ANONİM VE LİMİTED ŞİRKETLERİN SÖZLEŞMELERİNİN TÜRK TİCARET KANUNUNA UYUMLU HALE GETİRİLME SÜRESİNİN UZATILMASINA İLİŞKİN TEBLİĞ MADDE 1 – (1) Bu Tebliğ, 14/1/2011 tarihli ve 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 22 nci maddesinin üçüncü fıkrasına dayanılarak hazırlanmıştır. MADDE 2 – (1) 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 22 nci maddesi gereğince anonim şirketlerin esas sözleşmelerini ve limited şirketlerin şirket sözleşmelerini, 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa uyumlu hale getirmeleri için öngörülen süre 1/7/2014 tarihine kadar uzatılmıştır. MADDE 3 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 4 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Gümrük ve Ticaret Bakanı yürütür.

29 Haziran 2013 CUMARTESİ
Resmî Gazete
Sayı : 28692

TEBLİĞ

Gümrük ve Ticaret Bakanlığından:

ANONİM VE LİMİTED ŞİRKETLERİN SÖZLEŞMELERİNİN

TÜRK TİCARET KANUNUNA UYUMLU HALE

GETİRİLME SÜRESİNİN UZATILMASINA

İLİŞKİN TEBLİĞ

MADDE 1 – (1) Bu Tebliğ, 14/1/2011 tarihli ve 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 22 nci maddesinin üçüncü fıkrasına dayanılarak hazırlanmıştır.

MADDE 2 – (1) 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 22 nci maddesi gereğince anonim şirketlerin esas sözleşmelerini ve limited şirketlerin şirket sözleşmelerini, 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununa uyumlu hale getirmeleri için öngörülen süre 1/7/2014 tarihine kadar uzatılmıştır.

MADDE 3 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 4 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Gümrük ve Ticaret Bakanı yürütür.

Şirket aktifine kayıtlı arsa ve arazilerin Özel OSB\’ye devri işleminin KDV\’den istisna olup olmadığı hk.

KANUNLAR GEREKÇELER B.K.K. YÖNETMELİKLER TEBLİĞLER İÇ GENELGELER GENEL YAZILAR ÖZELGELER SİRKÜLER

Kanun Son güncelleme:28/06/2013
Madde:

Başlangıç: / / Bitiş: / /

Başlık Şirket aktifine kayıtlı arsa ve arazilerin Özel OSB\’ye devri işleminin KDV\’den istisna olup olmadığı hk.
Tarih 06/06/2013
Sayı 39044742-KDV.17.4-815
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

Sayı

:

39044742-KDV.17.4-815

06/06/2013

Konu

:

Şirket aktifine kayıtlı arsa ve arazilerin Özel OSB’ye devri işleminin KDV’den istisna olup olmadığı.

İlgi (a)’da kayıtlı özelge talep formunda;

– 1992-1995 yılları arasında yatırım amaçlı olarak satın aldığınız ve Şirketiniz aktifinde bulunan tarla vasfındaki gayrimenkullerin organize sanayi bölgesi olarak tescil edilmesi için başlattığınız yasal girişimler sonucunda sahibi olduğunuz gayrimenkullerin 02/12/2012 tarihinde “özel organize sanayi bölgesi” olarak kayıt ve tescil ettirildiği,

– Şirketiniz aktifinde yer alan gayrimenkullerin tahsis edilmesiyle kurulan “… Özel Organize Sanayi Bölgesi”nin ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olduğu,

– …. Özel Organize Sanayi Bölgesi’nin yatırımcılara açılmasını teminen 01/06/2012 tarihinde …. Sanayicileri Derneği ile protokol imzalandığı ve bu protokole istinaden … Özel Organize Sanayi Bölgesi’nin unvanının 28/08/2012 tarihinden itibaren …. Özel Organize Sanayi Bölgesi olarak değiştirildiği,

– Söz konusu protokol kapsamında ….. Özel Organize Sanayi Bölgesi’ne tahsisli gayrimenkullerin ayrı bir tüzel kişiliği bulunan … Özel Organize Sanayi Bölgesi’ne devredileceği

belirtilerek, söz konusu devir işleminin Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun 17/4-r maddesi kapsamında KDV’den istisna olup olmadığı, Şirketiniz aktifinde kayıtlı bahse konu gayrimenkullerin zaten …. Özel Organize Sanayi Bölgesi adına tescil edilmiş olması sebebiyle, bunların tapu idaresi nezdinde … Özel Organize Sanayi Bölgesi tüzel kişiliğine devredilmesi halinde aynı Kanunun 17/4-k maddesine göre KDV istisnası uygulanıp uygulanmayacağı hususlarındaki Başkanlığımız görüşü sorulmuştur.

İlgi (b)’de kayıtlı dilekçenizde ise özelge talebinize konu olan arazilerin tapuda Şirketiniz adına tescilli olduğu ve aktifinizde yer aldığı, söz konusu gayrimenkullerin Şirketiniz tarafından …. Özel Organize Sanayi Bölgesi tüzel kişiliğine tapuda tescil edilmek suretiyle devredileceği belirtilerek konunun bu yönüyle KDV Kanununun 17/4-r maddesi kapsamında değerlendirilmesi ve görüş bildirilmesi talep edilmektedir.

KDV Kanununun 1/1 inci maddesinde, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 17/4-r maddesine göre, kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler KDV’den müstesnadır.

Bu hüküm uyarınca, kurumların aktiflerinde, belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde en az iki tam yıl süreyle bulunan taşınmazların (arsa, arazi, bina) satışı KDV’den müstesnadır. Bu satışların müzayede suretiyle yapılması halinde de istisna uygulanacaktır.

Ancak, istisna hükmü, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz teslimleri için geçerli olmadığından, taşınmazların ticaretini yapan kurumlar ile mülkiyetlerindeki taşınmazları ticari bir organizasyon içinde satan belediyeler ve il özel idarelerinin bu istisnadan faydalanmaları mümkün değildir.

Buna göre, 1992-1995 yıllarında iktisap ettiğinizi ve halen tapuda Şirketiniz adına tescilli olup Şirketiniz aktifinde yer aldığını ifade ettiğiniz arazilerin Şirketiniz tarafından … Özel Organize Sanayi Bölgesi tüzel kişiliğine tapuda tescil edilmek suretiyle devredilmesi işlemi, taşınmaz ticareti ile iştigal etmemeniz şartıyla KDV Kanununun 17/4-r maddesi uyarınca KDV’den istisnadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Öte yandan teslim edilecek malların gümrüğe kadar götürülmesi için yapılan masrafların yansıtılmasında, aslı KDV ye tabi olan harcamaların aktarılması amacıyla düzenlenen faturalarda harcamanın tabi olduğu oran üzerinden KDV hesaplanacak, aslı KDV nin konusuna girmeyen veya vergiden müstesna olan masrafların aktarılmasında KDV hesaplanmayacaktır. Ayrıca, bu aktarma sırasında masraf tutarını aşan bir bedel tahsil edilmesi halinde, bu aşan kısım üzerinden genel oranda (% 18) KDV hesaplanacaktır.

Öte yandan teslim edilecek malların gümrüğe kadar götürülmesi için yapılan masrafların yansıtılmasında, aslı KDV ye tabi olan harcamaların aktarılması amacıyla düzenlenen faturalarda harcamanın tabi olduğu oran üzerinden KDV hesaplanacak, aslı KDV nin konusuna girmeyen veya vergiden müstesna olan masrafların aktarılmasında KDV hesaplanmayacaktır.

Ayrıca, bu aktarma sırasında masraf tutarını aşan bir bedel tahsil edilmesi halinde, bu aşan kısım üzerinden genel oranda (% 18) KDV hesaplanacaktır.

Yine aynı Kanunun Geçici 25 inci maddesinin (j) bendinde de, 2004 yılı hesap döneminden itibaren ilk defa bilanço esasına geçen mükelleflerin bu maddede yer alan esaslara göre düzeltme yapacakları hüküm altına alınmış olup, bu hükmün kapsamına enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde kazançlarını bilanço esasına göre tespit etmesine rağmen gelir veya kurumlar vergisinden muaf olmaları nedeniyle düzeltme yapmayan mükellefler de girmektedir.

Yine aynı Kanunun Geçici 25 inci maddesinin (j) bendinde de, 2004 yılı hesap döneminden itibaren ilk defa bilanço esasına geçen mükelleflerin bu maddede yer alan esaslara göre düzeltme yapacakları hüküm altına alınmış olup, bu hükmün kapsamına enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde kazançlarını bilanço esasına göre tespit etmesine rağmen gelir veya kurumlar vergisinden muaf olmaları nedeniyle düzeltme yapmayan mükellefler de girmektedir.

Motosiklet alımında ödenen KDV nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı.

 

Motosiklet alımında ödenen KDV nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı.

Araç yerine motosiklet almak katma değer vergisi yönünden daha mı avantajlı ?

Mali Müşavir Evren ÖZMEN -info@ozmconsultancy.com

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, pazarlama faaliyetinde kullanmak üzere satın alacağınız motosikletin alımı sırasında ödeyeceğiniz KDV nin indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

Ekran Resmi 2016-06-17 08.36.10info@ozmconsultancy.com

KDV Kanununun 29/1-a maddesinde, mükelleflerin, yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça, faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri hükmüne yer verilmiştir.

pexels-photo-165938.jpeg

Aynı Kanunun 30/b maddesinde, faaliyetleri kısmen veya tamamen binek otomobillerinin kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olanların bu amaçla kullandıkları hariç olmak üzere işletmelere ait binek otomobillerinin alış vesikalarında gösterilen katma değer vergisinin indirim konusu yapılamayacağı hükme bağlanmıştır.

pexels-photo-157230.jpeg

Bir aracın binek otomobili olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği, Türk Gümrük Tarife Cetvelinin 87.03 numaralı istatistik pozisyonunda yer alıp almadığına bakılarak belirlenmektedir. 87.03 tarife pozisyonunda yer alan eşyaların belirlenmesine ilişkin olarak, 27/7/2005 tarih ve 25888 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 8 Seri No.lu Gümrük Genel Tebliği (Tarife-Sınıflandırma Kararları) ile 6/2/2010 tarih ve 27485 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 2 Seri No.lu Gümrük Genel Tebliğinde (Gümrük Tarife Cetveli Açıklama Notları) açıklamalar yapılmıştır.

pexels-photo-733694.jpeg

Öte yandan; 197 sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununun “tanımlar” başlıklı 2 nci maddesinde; yapısı itibariyle, sürücü dahil en çok sekiz oturma yeri olan ve insan taşımak için imal edilmiş bulunun motorlu araca otomobil, iki veya üç tekerlekli sepetli veya sepetsiz motorlu araca motosiklet, bunlardan karoserisi yük taşıyabilecek şekilde sandıklı veya özel biçimde yapılmış olan ve yolcu taşımalarında kullanılmayan üç tekerlekli motosikletlere yük motosikleti (triportör) denileceği hükmüne yer verilmiştir.

Buna göre; kanunda motosiklet ve otomobilin ayrı ayrı tanımı yapılmış olup, pazarlama faaliyetinde kullanacağınız motosiklet yukarıda belirtilen tarife-sınıflandırma kararları uyarınca 87.03 tarife pozisyonu kapsamında yer almadığından otomobil olarak değerlendirilmemektedir.

Bu çerçevede, pazarlama faaliyetinde kullanacağınız motosikletin alımı sırasında yüklendiğiniz KDV nin indirim konusu yapılabileceği tabiidir.

 

Error: Contact form not found.

Kooperatifin Üyelere Konut Tesliminde Matrah hk.

KANUNLAR GEREKÇELER B.K.K. YÖNETMELİKLER TEBLİĞLER İÇ GENELGELER GENEL YAZILAR ÖZELGELER SİRKÜLER

Kanun Son güncelleme:26/06/2013
Madde:

Başlangıç: / / Bitiş: / /

Başlık Kooperatifin Üyelere Konut Tesliminde Matrah hk.
Tarih 10/04/2013
Sayı 84974990-130[2012-4-8-2]-324
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANKARA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

84974990-130[2012-4-8-2]-324

10/04/2013

Konu

:

Kooperatifin Üyelere Konut Tesliminde Matrah

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; yapı ruhsatı ve arsa tapusu kooperatifiniz adına tescilli bulunan arsanın, bir kısmının her bir hisse için bir konut edinmek üzere kat karşılığı müteahhite verildiği belirtilerek, Kooperatifinizin ortaklardan topladığı aidatlarla ortaklarına yapacağı konut teslimlerinde, teslim bedelinin tespitine ilişkin olarak Başkanlığımızdan görüş talep ettiğiniz anlaşılmaktadır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 20 nci maddesinde, teslim ve hizmet işlemlerinde matrahın, bu işlemlerin karşılığını teşkil eden bedel olduğu, bedel deyiminin de malı teslim alan veya hizmet yapılanlardan bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ve temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamını ifade ettiği hükme bağlanmıştır.

66 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin “III-Konut Yapı Kooperatiflerinin Üyelerine Konut Tesliminde Matrah” başlıklı bölümünde, konut yapı kooperatiflerinin inşa ettikleri konutların üyelerine tesliminin karşılığını teşkil eden bedelin, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihte üyeler tarafından ödenen veya borçlanılan tutarlar toplamı olacağı açıklanmıştır.

Buna göre, inşa edilen konutların kooperatifiniz tarafından üyelere tesliminde verginin matrahı, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihte üyeler tarafından ödenen veya borçlanılan tutarların arsa bedeli dahil olarak belirlenmiş olması durumunda üyeler tarafından ödenen veya borçlanılan tutarlar toplamı olacaktır.

Ancak, üyelerden toplanan aidatlara, kat karşılığında verilen arsaya ilişkin bedelin dahil olmaması durumunda, matrahın tespitinde arsa bedelinin her bir ortağa düşen kısmı ile her bir ortak tarafından ödenen veya borçlanılan tutarların birlikte dikkate alınması gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İnternetten yapılan satışlarda kargo bedelinin nihai tüketici tarafından ödenmesi durumunda sevk irsaliyesi düzenlenip düzenlenmeyeceği hk.

KANUNLAR GEREKÇELER B.K.K. YÖNETMELİKLER TEBLİĞLER İÇ GENELGELER GENEL YAZILAR ÖZELGELER SİRKÜLER

Kanun Son güncelleme:24/06/2013
Madde:

Başlangıç: / / Bitiş: / /

Başlık İnternetten yapılan satışlarda kargo bedelinin nihai tüketici tarafından ödenmesi durumunda sevk irsaliyesi düzenlenip düzenlenmeyeceği hk.
Tarih 18/03/2013
Sayı 31977385-105[230 – ………./…..]-32
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ADANA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü

Sayı

:

31977385-105[230 – ………./…..]-32

18/03/2013

Konu

:

İnternetten yapılan satışlarda kargo bedelinin nihai tüketici tarafından ödenmesi durumunda sevk irsaliyesi düzenlenip düzenlenmeyeceği

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi numaralı (T.C. kimlik no: …) mükellefi olduğunuzu, ev tekstili ürünlerinin toptan ve perakende satışını yaptığınızı ve internetten yapılan satışlarda malın sevkinin kargo firmaları tarafından yapıldığını belirterek, karşı ödemeli olarak nihai tüketiciye gönderilmek üzere kargo firmasına verilen ürün için yazarkasa fişi kesmenin yeterli olup olmadığı, irsaliyeli fatura düzenlenmesinin gerekip gerekmediği konusunda Başkanlığımızdan görüş talep etmektesiniz.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 229 ncu maddesinde; fatura, “Satılan emtia veya yapılan iş karşılığında müşterinin borçlandığı meblağı göstermek üzere emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından müşteriye verilen ticari vesikadır.” şeklinde tanımlanmıştır.

Anılan Kanunun 230 uncu maddesinin birinci fıkrasının 5 inci bendinde ise; “… (Malın alıcıya teslim edilmek üzere satıcı tarafından taşındığı veya taşıttırıldığı hallerde satıcının, teslim edilen malın alıcı tarafından taşınması veya taşıttırılması halinde alıcının, taşınan veya taşıttırılan mallar için sevk irsaliyesi düzenlenmesi ve taşıtta bulundurulması şarttır.

Malın, bir mükellefin birden çok işyerleri ile şubeleri arasında taşındığı veya satılmak üzere bir komisyoncu veya diğer bir aracıya gönderildiği hallerde de, malın gönderen tarafından sevk irsaliyesine bağlanması gereklidir. Bu bentte yazılı irsaliyeler hakkında fiyat ve bedel ile ilgili bilgiler hariç olmak üzere, bu madde hükmü ile 231 inci madde hükmü uygulanır. İrsaliyelerde malın nereye ve kime gönderildiği ayrıca belirtilir.

Şu kadar ki nihai tüketicilerin tüketim amacıyla perakende olarak satın aldıkları malları kendilerinin taşıması veya taşıttırması halinde bu mallara ait fatura veya perakende satış fişinin bulunması şartıyla sevk irsaliyesi aranmaz.)” hükmüne yer verilmiştir.

Öte yandan, 211 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde fatura ve sevk irsaliyesinin ayrı belgeler olarak değil, isteyen mükellefler açısından “irsaliyeli fatura” adı altında tek belge olarak düzenlenmesi ve kullanılması imkânı getirilmiş, 232 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde yapılan düzenleme ile de mükelleflerin, faaliyetleriyle ilgili olarak irsaliyeli fatura kullanmalarının yanı sıra, fatura ve sevk irsaliyesini ayrı ayrı da kullanabilecekleri belirtilmiştir.

Diğer taraftan 385 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin, “4-Kapıdan veya Mesafeli Sözleşme Düzenlenerek Yapılan Satışlarda İade İşlemlerinde Belge Düzeni” başlıklı bölümünde, “4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun 8 inci maddesinde, işyeri, fuar, panayır gibi satış mekanları dışında önceden mutabakat olmaksızın tecrübe ve muayene koşullu satışlar kapıdan satış olarak tanımlanmıştır. Bu tür satışlarda tüketiciye yedi günlük tecrübe muayene süresi sonuna kadar malı kabul veya hiç bir gerekçe göstermeden reddetme hakkı tanınmıştır.

Kanunun 9/A maddesinde ise mesafeli sözleşmeler; yazılı, görsel, telefon ve elektronik ortamda veya diğer iletişim araçları kullanılarak ve tüketicilerle karşı karşıya gelinmeksizin yapılan ve malın veya hizmetin tüketiciye anında veya sonradan teslimi veya ifası kararlaştırılan sözleşmeler olarak tarif edilmiştir.

Bundan böyle, sadece kapıdan ve mesafeli sözleşmeler düzenlenerek yapılan satışlara ilişkin iade işlemleri için Vergi Usul Kanununun mükerrer 257 nci maddesinin Bakanlığımıza verdiği yetkiye istinaden iade bölümünün yer alacağı bir faturanın düzenlenmesi ve en az iki örneğinin müşteriye malla beraber gönderilmesi uygun görülmüştür.

Söz konusu faturanın alt kısmına açılacak iade bölümünde;

– Malı iade edenin adı soyadı, adresi, imzası

– İade edilen mala ilişkin cins, miktar, birim fiyat ve tutar yer alacaktır.

Bu şekilde düzenlenen fatura malla beraber müşteriye gönderildiğinde müşteri malı iade etmek isterse iadeye ilişkin bölümü dolduracak ve iki örnek olan faturanın bir örneğini mal ile birlikte malı satana geri gönderecek, bir örneği kendinde kalacaktır.”

düzenlemesine yer verilmiştir.

Yukarıda yapılan açıklamalara göre; internet üzerinden yapılacak alışverişte nihai tüketicinin malı perakende olarak alıp kendisinin taşıması/taşıttırması fiilen mümkün olamayacağından, tarafınızca 385 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine göre iade bölümünün yer alacağı fatura ile yanında sevk irsaliyesi veya 211 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğine göre yine iade bölümünün yer alacağı irsaliyeli fatura adı altında tek belge düzenlenmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Sahip olunan arsanın, hazineye ait olan bir arsa ile takas edilmesinin değer artış kazancı karşısındaki durumu hk

Başlık Sahip olunan arsanın, hazineye ait olan bir arsa ile takas edilmesinin değer artış kazancı karşısındaki durumu hk.
Tarih 19/02/2013
Sayı 68509125–GV-450/-1
Kapsam

T.C.

BOLU VALİLİĞİ

Defterdarlık Gelir Müdürlüğü

Sayı

:

68509125–GV-450/-1

19/02/2013

Konu

:

Değer Artış Kazancı

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; iki yıl önce 100.000 TL’ye satın aldığınız ve şimdiki değeri 700.000 TL değerinde olan arsanızı, Milli Emlak Müdürlüğüne (Hazineye) ait olan 700.000 TL değerindeki bir arsa ile takas etmek istediğinizi belirterek, bu takas işleminin değer artış kazancı hükümleri çerçevesinde vergilendirilip vergilendirilmeyeceği hususunda Defterdarlığımız görüşlerinin istenildiği anlaşılmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun “Değer Artış Kazançları” başlıklı Mükerrer 80 inci maddesinde; “Aşağıda yazılı mal ve hakların elden çıkarılmasından doğan kazançlar değer artış kazançlarıdır.

….

6. İktisap şekli ne olursa olsun (ivazsız olarak iktisap edilenler hariç) 70 inci maddenin birinci fıkrasının (1), (2), (4) ve (7) numaralı bentlerinde yazılı mal (gerçek usulde vergiye tabi çiftçilerin zirai istihsalde kullandıkları gayrimenkuller dahil) ve hakların, iktisap tarihinden başlayarak beş yıl içinde elden çıkarılmasından doğan kazançlar (Kooperatiflerin ortaklarına bu sıfatları dolayısıyla tahsis ettikleri gayrimenkulleri tahsis tarihinde ortak tarafından satın alınmış sayılır.)

Bu maddede geçen “elden çıkarma” deyimi, yukarıda yazılı mal ve hakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki, trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi, ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasını ifade eder.

Bir takvim yılında elde edilen değer artış kazancının, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının elden çıkarılmasından sağlananlar hariç, (284 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği ile 01.01.2013 tarihinden itibaren 9.400 TL) 9.400 TL’si gelir vergisinden müstesnadır.” hükmü yer almaktadır.

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere gayrimenkullerin takas edilmesi, satış hükmündedir.

Öte yandan aynı Kanunun “Safi Değer Artışı” başlıklı Mükerrer 81 inci maddesinin birinci fıkrasında; “Değer artışında safi kazanç, elden çıkarma karşılığında alınan para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen her türlü menfaatlerin tutarından, elden çıkarılan mal ve hakların maliyet bedelleri ile elden çıkarma dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin ve ödenen vergi ve harçların indirilmesi suretiyle bulunur. Hasılatın ayın ve menfaat olarak sağlanan kısmının tutarı Vergi Usul Kanununun değerleme ile ilgili hükümlerine göre tayin ve tespit olunur.” hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıdaki hüküm ve açıklamalara göre, … tarihinde alınan ve şimdiki rayiç bedeli 700.000 TL olduğu belirtilen … arsanın Milli Emlak Müdürlüğüne (Hazineye) ait olan 700.000 TL değerindeki bir arsa ile takas edilmesi halinde, bu takas işleminin elden çıkarma olarak kabul edilmesi ve oluşacak kazancın Gelir Vergisi Kanununun değer artış kazancına ilişkin hükümleri çerçevesinde vergilendirilmesi gerekmektedir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Anonim şirkete lojman olarak kiraya verilen gayrimenkulden elde edilen kira gelirinden, gayrimenkule ilişkin giderler ile kiralanan başka konut için ödenen kiranın indirilip indirilemeyeceği hk.

Başlık Anonim şirkete lojman olarak kiraya verilen gayrimenkulden elde edilen kira gelirinden, gayrimenkule ilişkin giderler ile kiralanan başka konut için ödenen kiranın indirilip indirilemeyeceği hk.
Tarih 20/02/2013
Sayı 62030549-120[74-2012/365]-234
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

62030549-120[74-2012/365]-234

20/02/2013

Konu

:

Anonim şirkete lojman olarak kiraya verilen gayrimenkulden elde edilen kira gelirinden, gayrimenkule ilişkin giderler ile kiralanan başka konut için ödenen kiranın indirilip indirilemeyeceği.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; sahip olduğunuz gayrimenkulünüzü anonim şirkete lojman olarak kiraya verdiğiniz, şirket tarafından tevkifat yapıldığı, ayrıca, ikametiniz için başka bir konutu kiraladığınız ve gayrimenkul sermaye iradı beyannamesinde gerçek gider yöntemini seçtiğinizi belirtilerek, kiraya verilen gayrimenkule ilişkin kira gelirinden gayrimenkulün iktisap bedelinin %5’i, gayrimenkule ilişkin sigorta giderleri ile kiralanan konut için ödenen kiranın indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmış olup, konuyu ilişkin Başkanlığımız görüşü aşağıda açıklanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hüküm altına alınmıştır.

Anılan Kanunun 21 inci maddesinde de, binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen hasılatın 2011 yılı için 2.800 TL, 2012 yılı için 3.000 TL’sinin gelir vergisinden müstesna olduğu, istisna haddi üzerinde hasılat elde edilip beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde, bu istisnadan yararlanılamayacağı, ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olanlar ile istisna haddinin üzerinde hasılat elde edenlerden, beyanı gerekip gerekmediğine bakılmaksızın ayrı ayrı veya birlikte elde ettiği ücret, menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlarının gayri safi tutarları toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin üçüncü diliminde ücret gelirleri için yer alan tutarı aşanların bu istisnadan faydalanamayacakları hükümlerine yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 74 üncü maddesinde; “Safi iradın bulunması için, 21 inci maddeye göre istisna edilen gayrisafi hasılata isabet edenler hariç olmak üzere gayrisafi hasılattan aşağıda yazılı giderler indirilir:

3. Kiraya verilen mal ve haklara müteallik sigorta giderleri;

4. Kiraya verilen mal ve haklar dolayısıyla yapılan ve bunlara sarf olunan borçların faizleri ile konut olarak kiraya verilen bir adet gayrimenkulün iktisap yılından itibaren beş yıl süre ile iktisap bedelinin % 5’i (İktisap bedelinin % 5’i tutarındaki bu indirim, sadece ilgili gayrimenkule ait hasılata uygulanır. Ancak, indirilmeyen kısım 88 inci maddenin 3 üncü fıkrasının uygulanmasında gider fazlalığı sayılmaz),

10. Sahibi bulundukları konutları kiraya verenlerin kira ile oturdukları konutun kira bedeli (kira indirimi gayri safi hasılattan bu maddenin 1 ila 9 ve 11 numaralı bentlerinden yazılı giderler düşüldükten sonra, kalan miktar üzerinden yapılır; kiranın indirilemeyen kısmı 88’inci maddenin 3’üncü fıkrasının uygulanmasında gider fazlalığı sayılmaz);

…” hükmü yer almaktadır.

Yine anılan Kanunun 94 üncü maddesinde “Kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçiler aşağıdaki bentlerde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecburdurlar.” denilmektedir.

Aynı maddenin 5/a bendinde ise; 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hüküm altına alınmıştır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 156 ncı maddesinde işyeri “Ticari, sınai, zirai ve mesleki faaliyette işyeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, bağ, bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri, dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerdir.” şeklinde tanımlanmıştır.

Öte yandan, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 19 uncu maddesine göre, bir kimsenin sürekli kalma niyetiyle oturduğu yer yerleşim yeri olarak tanımlanmıştır.

Buna göre, kiraya verilmiş gayrimenkulün “ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilmesi” veya bu faaliyetin icra edildiği yer olma özelliği taşıması durumunda buranın “işyeri” olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri ve yapılan açıklamalar çerçevesinde,

– Sözü edilen gayrimenkul, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinde sayılanlar içerisinde yer alan anonim şirket tarafından kiralanmış olsa da, konut olarak kullanıldığının tereddüde mahal bırakmayacak şekilde ispat ve tevsik edilmesi halinde, (muhtarlık ve apartman yönetiminden belge alınması veya MERNİS kayıtları ile ikametgah olarak kullanıldığının doğrulanması veya şirket çalışanının maaşına eklenip vergilendiğinin tevsik edilmesi vb. yöntemlerle) bu kiralama işleminin konut kiralaması olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Aksi halde, işyeri kiralaması olarak kabul edileceği tabiidir.

– Sahip olduğunuz gayrimenkulün işyeri olarak kiralanmış olması halinde, elde edilen kira geliri nedeniyle Gelir Vergisi Kanununun 21 nci maddesindeki istisnadan faydalanılamayacağı gibi, gerçek gider usulünün tercih edilmesi durumunda gayrimenkulün iktisap bedelinin %5’i ve ikamet edilen konuta ilişkin kira bedelinin gider olarak indirilmesi mümkün değildir.

– Gayrimenkulün konut olarak kiraya verilmiş olması halinde ise anılan istisnadan yararlanılabileceği gibi, gerçek gider usulünün tercih edilmesi durumunda anılan Kanunun 74 üncü maddesi uyarınca safi iradın tespitinde ilgili giderlerin indirimi mümkün bulunmaktadır.

– Ayrıca, tarafınıza nakden veya hesaben yapılan kira ödemesi sırasında brüt tutar üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 5 numaralı fıkrasının (a) bendi hükmü uyarınca % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmekte olup tevkif edilen vergilerin gelir vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanan gelir vergisinden mahsup edilebileceği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Vekalet ücreti ödemelerinde gelir vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı ile ödenen tutarın giderleştirilmesi hk

Başlık Vekalet ücreti ödemelerinde gelir vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı ile ödenen tutarın giderleştirilmesi hk.
Tarih 11/03/2013
Sayı 62030549-120[94-2012/280]-374
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

62030549-120[94-2012/280]-374

11/03/2013

Konu

:

Vekalet ücreti ödemelerinde gelir vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı ile ödenen tutarın giderleştirilmesi.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi numaralı mükellefi olduğunuzu, … İnşaatı kapsamında yapılan kamulaştırma harcamalarının … adına yapıldığı ancak ilgili Kanun gereği yapılacak masrafların lisans sahibi firma tarafından karşılandığı, kaybedilen kamulaştırma davaları nedeniyle, … olarak … adına masrafların karşılanması gerektiğinden vekalet ücreti ödemelerinin avukatlara ödenmek üzere İcra Müdürlüklerine yapıldığı belirtilerek icra yolu ile ödenen avukat vekalet ücretinden gelir vergisi tevkifatı yapılıp yapılmayacağı ile bu ödemenin gider olarak kayda alınması durumunda mahkemece hükmedilen tazminat ödemesi olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda bilgi talep edildiği anlaşılmakta olup konu hakkında Başkanlığımız görüşleri aşağıda açıklanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 65 inci maddesinde, “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır.

Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.” hükmü yer almıştır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safî kurum kazancının tespitinde de, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Bu hüküm uyarınca tespit edilecek kurum kazancından Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8 inci maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu’nun 40 ıncı maddesinde yer alan giderler indirilebileceği belirtilmiş olup Kanun’un 40 ıncı maddesinde;

“Safi kazancın tespit edilmesi için, aşağıdaki giderlerin indirilmesi kabul edilir:

3. İşle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar;

…” hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan, Gelir Vergisi Kanunu’nun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, nakden veya hesaben yaptıkları ödemeleri sırasında tevkifat yapmaya mecbur olanlar sayılmış olup, dava sonunda mahkeme ilamına göre veya icra takibi sonucu verilen kararla avukatlık tarifesine dayanılarak karşı tarafa yüklenilecek vekalet ücretinin serbest meslek erbabı olan avukatlara ödenmesi halinde, Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesi ve 2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca sorumlularca % 20 nispetinde gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır.

1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164 ile 166 ncı maddelerinde, avukatlık ücreti tanımlanmakta ve kaynakları itibariyle, sözleşmeye bağlı olarak iş sahibinden sağlanan vekalet ücreti ile dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenen vekalet ücreti olmak üzere iki ayrı vekalet ücretinden söz edilmektedir.

Avukatlık Kanunu’nun; 164 üncü maddesinin son fıkrasında, “… Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir. Bu ücret, iş sahibinin borcu nedeniyle takas ve mahsup edilemez, haczedilemez.” 168 inci maddesinin üçüncü fıkrasında, “Avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır.”,

169 uncu maddesinde ise “Yargı mercilerince karşı tarafa yükletilecek avukatlık ücreti, avukatlık ücret tarifesinde yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamaz.” hükümleri yer almaktadır.

Dava sonunda, kararla tarifeye dayanılarak hükmedilen avukatlık ücreti karşı/alacaklı taraf avukatına;

a) Takip borçlusu tarafından icra dosyasına ödenen tutarın, icra müdürlüğünce reddiyat makbuzuyla nakden,

b) Bizzat borçlu tarafından alacaklı avukatına elden (nakden) veya banka hesabına yatırılmak suretiyle,

c) Karşı/alacaklı tarafın yargılama giderleri ile birlikte herhangi bir şekilde karşı/borçlu taraftan aldığı vekalet ücretini avukatına elden (nakden) veya banka hesabına yatırılmak suretiyle, ödenebilmektedir.

İcra dairelerince, alacaklı taraf avukatına ödenmesine karar verilen vekalet ücretlerinin belgelendirilmesine ilişkin açıklamalara 356 ve 375 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleri’nde yer verilmiş olup 375 Seri No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği’nin “İcra Dairelerince Alacaklı Taraf Avukatına Ödenmesine Karar Verilen Vekalet Ücretlerinin Belgelendirilmesi” başlıklı 2 nci bölümünde;

“…

İcra dairelerince borçludan alınarak müvekkili adına takibat yapan alacaklı taraf avukatına ödenmesine karar verilen avukatlık (vekalet) ücretlerinin avukata ödendiği anda, avukat tarafından borçlu adına en az iki nüsha serbest meslek makbuzu düzenlenecek olup, bir nüshası ödemeyi yapan memura verilecek; makbuzun avukatta kalan nüshasına ise icra dairesince ödemenin yapılmış olduğuna dair bir şerh düşülmesi ve ödemeyi yapan memur tarafından imzalanması şartı aranmayacaktır.” açıklamaları yer almaktadır.

Bununla birlikte, 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 15 inci maddesinde;

“…

c) Kamulaştırma:

Elektrik piyasasında üretim ve/veya dağıtım faaliyetlerinde bulunan lisans sahibi özel hukuk tüzel kişilerinin kamulaştırma talepleri Kurum tarafından değerlendirilir ve uygun görülmesi halinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununda belirtilen esaslar dahilinde Kurumca kamulaştırma yapılır. Bu konuda Kurulca verilecek olan kamulaştırma kararları kamu yararı kararı yerine geçer. Bu durumda kamulaştırma bedelleri ile kamulaştırma işlemlerinin gerektirdiği diğer giderler kamulaştırma talebinde bulunan lisans sahibi tüzel kişi tarafından ödenir.

…” hükmü yer almaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre kaybettiğiniz kamulaştırma davası neticesinde mahkeme veya icra müdürlüğü kararına istinaden aleyhinize hükmedilen avukatlık vekalet ücretinin doğrudan avukatlara değil de avukatlara ödenmek üzere icra müdürlüklerine yapıldığı sırada, şirketinizin Gelir Vergisi Kanunu’nun 94 üncü maddesi uyarınca %20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapması gerekmekte olup icra dairelerince avukata ödeme yapıldığı anda ise avukat tarafından serbest meslek makbuzunun şirketiniz adına düzenlemesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, mahkeme kararına istinaden ödenen vekalet ücretinin 4628 Sayılı Kanuna istinaden Gelir Vergisi Kanunu’nun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendi kapsamında gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Serbest meslek erbabının kiraladığı işyerinin bir bölümünü şirkete kiraya vermesi durumunda vergilendirme hk.

KANUNLAR GEREKÇELER B.K.K. YÖNETMELİKLER TEBLİĞLER İÇ GENELGELER GENEL YAZILAR ÖZELGELER SİRKÜLER

Kanun Son güncelleme:24/06/2013
Madde:

Başlangıç: / / Bitiş: / /

Başlık Serbest meslek erbabının kiraladığı işyerinin bir bölümünü şirkete kiraya vermesi durumunda vergilendirme hk.
Tarih 14/05/2013
Sayı 84098128-120[70-2012-4]-294
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

MÜKELLEF HİZMETLERİ GELİR VERGİLERİ GRUP MÜDÜRLÜĞÜ

Sayı

:

84098128-120[70-2012-4]-294

14/05/2013

Konu

:

Serbest meslek erbabının kiraladığı işyerinin bir bölümünü şirkete kiraya vermesi durumunda vergilendirme.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; kiracı olarak faaliyet gösterdiğiniz iş yerinin bir bölümünü bir şirkete kiraya vereceğinizi belirterek, tahsil edeceğiniz kira tutarının gelir vergisi tevkifatına tabi olup olmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde; “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işleri işverene tabi olmaksızın, şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.” hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında da, aynı fıkrada bentler halinde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükmüne yer verilmiş olup, ikinci fıkrasında ise maddede bentler halinde yazılı mal ve haklar ticari veya zirai bir işletmeye dahil bulunduğu takdirde bunların iratlarının ticari veya zirai kazancın tespitine müteallik hükümlere göre hesaplanacağı hükme bağlanmıştır.

Anılan Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin maddede bentler halinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hüküm altına alınmış olup, aynı maddenin (5/a) bendinde de 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Ayrıca, söz konusu tevkifat oranı 2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile % 20 olarak belirlenmiştir.

Bu çerçevede, kiralamış olduğunuz işyerinin bir bölümünü kurumlar vergisi mükellefine kiraya vermeniz sonucu elde ettiğiniz gelirin, gayrimenkul sermaye iradı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Dolayısıyla, kiracınız olan şirket tarafından tarafınıza yapılan kira ödemeleri üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/5-a maddesine istinaden % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması ve anılan Kanunun 98 inci maddesinde belirtilen sürelerde ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine muhtasar beyaname ile beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 maddesinde; Türkiye’de ticari, sınai,zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu, 3 üncü fıkrasının (f) bendinde ise Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemlerinin de vergiye tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 17/4-d maddesinde ise iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemlerinin KDV’den istisna olduğu hükme bağlanmıştır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, kiracısı olduğunuz işyerinin bir bölümünü bir şirkete kiralamanız neticesinde elde edilen kazanç serbest meslek kazancı kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, bahse konu kiralama işlemi katma değer vergisine tabi değildir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Konut teslimlerinde faydalı alanın tespiti hk.

Başlık Konut teslimlerinde faydalı alanın tespiti hk.
Tarih 19/04/2013
Sayı 21152195-130-242
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü

Sayı

:

21152195-130-242

19/04/2013

Konu

:

Konut teslimlerinde faydalı alanın tespiti

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, yapımına başlanacak akıllı bina projenizde dairelere paylaştırılarak her kata yapılacak elektrik ve tesisat odasının faydalı alan kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

Katma Değer Vergisi Kanununun 28 inci maddesinin Bakanlar Kuruluna verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan, mal teslimi ve hizmet ifalarına uygulanacak KDV oranlarının belirlendiği, 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ekli (I) sayılı listenin 11 inci sırası uyarınca net alanı 150 m² ye kadar konut teslimleri % 1 oranında KDV ye tabi bulunmaktadır.

Konutlarda net alanın tespitine ilişkin olarak 30 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinin Konut İstisnası başlıklı (E) bölümünde;

“…

Bakanlığımıza intikal eden olaylardan balkon, kömürlük, garaj, asansör boşluğu gibi yerlerin istisna karşısındaki durumu konusunda tereddüde düşüldüğü anlaşıldığından bu konuda aşağıdaki şekilde hareket edilmesi uygun görülmüştür.

1. Balkon, kömürlük, garaj, asansör boşluğu ve benzeri yerler, konutlardan ayrı olarak kullanılmaları mümkün olmadığından prensip olarak istisna kapsamı içinde mütalaa edilecektir.

Ancak konutlarda kapı ve pencere şeritleri, duman ve çöp bacası çıkıntıları, ışıklıklar ve hava bacaları; karkas binalardaki kolonların duvarlardan taşan dişleri; bir konuttaki balkonların veya arsa zemininden 0,75 m.den yüksek terasların toplamının 2 m2 si çok katlı binalarda yapılan çekme katların etrafında kalan ve ticaret bölgelerinde zemin katların komşu hududuna kadar uzaması ile meydana gelen teraslar; çok katlı binalarda genel giriş, merdiven, sahanlıklar ve asansörler; iki katlı tek ev olarak yapılan konutlarda iç merdivenlerin altında 1,75 m. yüksekliğinden az olan yerler; bodrumlarda konut başına bir adet, konutun bulunduğu bina dışında konut başına 4 m2 den büyük olmamak üzere yapılan kömürlük veya depo; kalorifer dairesi, yakıt deposu, sığınak, kapıcı ve kalorifer dairesi, müşterek hizmete ayrılan depo, çamaşırlık; bina içindeki garajlar ile bina dışında konut başına 18 m2 den büyük olmamak üzere yapılan garajlar, faydalı alan dışındadır.

Bina dışındaki kömürlük ve depoların 4 m2 yi, garajların 18 m2 yi aşan kısmı, ait oldukları konutun faydalı alanına dahil edilirler.”

açıklamasına yer verilmiştir.

Bu açıklamalara göre; akıllı bina projenizde dairelere paylaştırılarak her kata yapılacak elektrik ve tesisat odası, faydalı alan dışında değerlendirilecek olup konutlara ilişkin faydalı alanın tespitinde dikkate alınmasına gerek bulunmamaktadır.

Kooperatifinize mahkeme kararına istinaden ödenen tazminat tutarları ile kooperatifin aktifine kayıtlı arsanın satılması sonucu bu satıştan elde edilecek kazancı ortaklarınıza dağıtmanız halinde, dağıtılan bu tutarlar üzerinde Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 6/b-i bendine göre % 15 oranında gelir vergisi kesintisi yapılması ve muhtasar beyanname ile beyan edilerek süresi içerisinde ödenmesi gerektiği gibi ortaklar tarafından elde edilen menkul sermaye iradı mahiyetindeki bu gelirlerin, Gelir Vergisi Kanununun 22/2 nci maddesi uyarınca yarısı gelir vergisinden istisna olup, kalan tutarların ilgili yıl için belirlenen beyan haddini aşması halinde tamamı yıllık beyanname ile beyan edilecek olup, beyan edilen tutar üzerinden hesaplanan gelir vergisinden, kurum bünyesinde karın dağıtımı aşamasında yapılan vergi kesintisinin tamamı mahsup edilecektir.

KANUNLAR GEREKÇELER B.K.K. YÖNETMELİKLER TEBLİĞLER İÇ GENELGELER GENEL YAZILAR ÖZELGELER SİRKÜLER

Kanun Son güncelleme:24/06/2013
Madde:

Başlangıç: / / Bitiş: / /

Başlık Kooperatife ait arsa satışının KV ve KDV karşısındaki durumu hk.
Tarih 20/05/2013
Sayı 39044742-KDV.17.4-731
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisis Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

39044742-KDV.17.4-731

20/05/2013

Konu

:

Kooperatife ait arsa satışının KV ve KDV karşısındaki durumu

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda; Kooperatifinizin 1998 yılında 30 kişinin arsalarını kooperatife vererek kurulduğu, arsanızın 3 üncü derece sit alanı olması (imar kısıtlaması) nedeniyle kooperatifinizin herhangi bir faaliyetinin olmadığı, ……….. Büyükşehir Belediyesi tarafından yol genişletme amacıyla arsanın bir bölümünün istimlâk edildiği, konunun mahkemeye taşındığı ve sonuçlanan mahkeme kararına göre kooperatifiniz hesabına 718.957,30 TL ……… Büyükşehir Belediyesi tarafından tazminat yatırıldığı belirtilerek, söz konusu paranın ortaklarınıza hisseleri oranında dağıtılması ile arsanın kalanının satılması durumunda, Kurumlar Vergisi ve KDV yönünden vergilendirmenin nasıl olacağı hususunda tereddüt hasıl olduğu belirtilerek Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

KURUMLAR VERGİSİ YÖNÜNDEN:

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 2 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmüyle kooperatifler kurumlar vergisi mükellefleri arasında sayılmış olmakla beraber aynı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (k) bendinde, tüketim ve taşımacılık kooperatifleri hariç olmak üzere, ana sözleşmelerinde sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması, yönetim kurulu başkan ve üyelerine kazanç üzerinden pay verilmemesi, yedek akçelerin ortaklara dağıtılmaması ve sadece ortaklarla iş görülmesine ilişkin hükümler bulunup, bu hükümlere fiilen uyan kooperatiflerin kurumlar vergisinden muaf olduğu hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançlarının % 75 lik kısmı maddede belirtilen şartlar çerçevesinde kurumlar vergisinden müstesna tutulmuştur.

Bu istisna satışın yapıldığı dönemde uygulanır ve satış kazancının istisnadan yararlanan kısmı satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında tutulur. Ancak satış bedelinin, satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi şarttır. Bu süre içinde tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden, istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler ziya uğramış sayılır.

Ayrıca, 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Kanunu Tebliğinin “5.6.2.3.4.1. Kooperatiflerin durumu” başlıklı bölümünde, istisnadan yararlanmak için gereken diğer şartların yanında istisna edilen kazancın özel bir fon hesabında tutulması ve hiçbir şekilde ortaklara dağıtılmayarak kooperatif amaçları doğrultusunda kullanılması şartıyla yapı kooperatiflerinin de bu istisnadan yararlanabilmesinin mümkün olduğu ve kooperatiflerin amaçlarını gerçekleştirdikten sonra kalan fazla arsa veya konutu elden çıkarmaları halinde de doğan kazancın istisnaya konu olabileceği açıklanmaktadır.

Öte yandan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75 inci maddesinin ikinci fıkrasının (2) numaralı bendinde; iştirak hisselerinden doğan kazançların (Limited şirket ortaklarının, iş ortaklıkları ortaklarının ve komanditerlerin kar payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dahildir. Kooperatiflerin ortakları ile yaptıkları muamelelerden doğan karların ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler nispetinde tevzii, kazanç dağıtımı sayılmaz) menkul sermaye iradı olduğu belirtilmiş olup, 94 üncü maddenin birinci fıkrasının (6/b-i) bendinde ise; tam mükellef kurumlar tarafından, tam mükellef gerçek kişilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve gelir vergisinden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kar paylarından (karın sermayeye eklenmesi kar dağıtımı sayılmaz) % 15 oranında vergi kesintisi yapılacağı hükmüne yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; Kooperatifinizin aktifinde kayıtlı olan taşınmazın (arsanın) bir kısmının ……….. Büyükşehir Belediyesi tarafından yol genişletme amacıyla istimlak edilmesi ve bu istimlak sonucunda mahkemenin vermiş olduğu karara istinaden kooperatifinize ödenen tazminatın, ortaklara dağıtılmayıp kooperatif amaçları doğrultusunda harcanması hallerinde yapılan bu işlemler ortak dışı işlem sayılmayacak ve kurumlar vergisi muafiyetini etkilemeyecektir.

Ancak, mahkeme ilamına istinaden alacağınız tazminat tutarlarının üyelerinize dağıtılması ile kooperatifin elinde kalan arsanın tamamının satılması halinde, kurumlar vergisi muafiyet şartlarından olan “sermaye üzerinden kazanç dağıtılmaması” ve “sadece ortaklarla iş görülmesine” ilişkin şartlar ihlal edilmiş olacağından, bu şartlardan birinin ihlal edildiği tarih itibariyle kurumlar vergisi mükellefiyetinizin tesis edilmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, söz konusu taşınmazın kooperatifinizin aktifinde iki yıldan fazla bulunması halinde, Kurumlar Vergisi Kanununun 5/1-e maddesinde yer alan diğer şartların da sağlanması durumunda taşınmaz satışından elde edilecek kazancın % 75 inin kurumlar vergisinden istisna edilmesi mümkün bulunmakta; ancak söz konusu satıştan doğan kazançların, kooperatif ortaklarına dağıtılması durumunda ise bu istisna hükmünden yararlanılamayacağı tabiidir.

Ayrıca, Kooperatifinize mahkeme kararına istinaden ödenen tazminat tutarları ile kooperatifin aktifine kayıtlı arsanın satılması sonucu bu satıştan elde edilecek kazancı ortaklarınıza dağıtmanız halinde, dağıtılan bu tutarlar üzerinde Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 6/b-i bendine göre % 15 oranında gelir vergisi kesintisi yapılması ve muhtasar beyanname ile beyan edilerek süresi içerisinde ödenmesi gerektiği gibi ortaklar tarafından elde edilen menkul sermaye iradı mahiyetindeki bu gelirlerin, Gelir Vergisi Kanununun 22/2 nci maddesi uyarınca yarısı gelir vergisinden istisna olup, kalan tutarların ilgili yıl için belirlenen beyan haddini aşması halinde tamamı yıllık beyanname ile beyan edilecek olup, beyan edilen tutar üzerinden hesaplanan gelir vergisinden, kurum bünyesinde karın dağıtımı aşamasında yapılan vergi kesintisinin tamamı mahsup edilecektir.

KATMA DEĞER VERGİSİ YÖNÜNDEN:

Katma Değer Vergisi (KDV) Kanununun;

1/1 inci maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu,

17/4-r maddesinde, kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan iştirak hisseleri ile taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimlerin KDV den istisna olduğu hükme bağlanmıştır.

Konu ile ilgili olarak 60 Seri No.lu KDV Sirkülerinin “8.2.4. İki Tam Yıl Süreyle Sahip Olunan Taşınmazların Satışı” başlıklı bölümünde;

“KDV Kanununun 17/4-r maddesine göre, kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunan taşınmazların satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler KDV den müstesnadır.

Bu hüküm uyarınca, kurumların aktiflerinde, belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde en az iki tam yıl süreyle bulunan taşınmazların (arsa, arazi, bina) satışı KDV den müstesnadır. Bu satışların müzayede suretiyle yapılması halinde de istisna uygulanacaktır.

Ancak, istisna hükmü, istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları taşınmaz teslimleri için geçerli olmadığından, taşınmazların ticaretini yapan kurumlar ile mülkiyetlerindeki taşınmazları ticari bir organizasyon içinde satan belediyeler ve il özel idarelerinin bu istisnadan faydalanmaları mümkün değildir.” denilmektedir.

Buna göre; Kooperatifinizin aktifinde iki yıldan fazla süreyle kayıtlı bulunan arsanın ………. Büyükşehir Belediyesi tarafından kamulaştırılması ile kamulaştırma sonrasında kalan kısmın üçüncü kişilere satışı Kanunun 17/4-r maddesi kapsamında KDV den istisna olacaktır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Konut yapı kooperatiflerine yapılan vestiyer dolabı, ebevyn dolabı ve genel banyo dolaplarıının inşaat taahüt kapsamında teslim edilmesi.

Başlık Konut yapı kooperatiflerine yapılan vestiyer dolabı, ebevyn dolabı ve genel banyo dolaplarıının inşaat taahüt kapsamında teslim edilmesi hk.
Tarih 19/04/2013
Sayı 39044742-KDV.G.15-603
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü

Sayı

:

39044742-KDV.G.15-603

19/04/2013

Konu

:

Konut yapı kooperatiflerine yapılan vestiyer dolabı, ebevyn dolabı ve genel banyo dolaplarıının inşaat taahüt kapsamında teslim edilmesi.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzda, konut yapı kooperatiflerine yapmış olduğunuz vestiyer dolabı, ebeveyn dolabı ve genel banyo dolaplarının inşaat taahhüt kapsamında teslim edilmesi halinde KDV uygulaması hakkında Başkanlığımız görüşü istenilmektedir.

KDV Kanununun 1/1 maddesine göre ticari, sınaî, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetler KDV’ye tabidir. KDV Kanununun geçici 15 inci maddesi ile 29/7/1998 tarihinden önce bina inşaat ruhsatı alınmış inşaatlara ilişkin olarak konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri KDV’den istisna edilmiştir.

29/7/1998 tarihinden sonra bina inşaat ruhsatı alınmış inşaatlara ilişkin olarak “konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri” ise 30/12/2007 tarih ve 26742 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesine ekli (I) sayılı listenin 12 nci sırası uyarınca % 1 oranında KDV’ye tabidir.

Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde KDV uygulamasına ilişkin olarak 49, 66 ve 106 Seri No.lu KDV Genel Tebliğleri ile 60 No.lu KDV Sirkülerinde gerekli açıklamalar yapılmıştır.

Buna göre konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işlerinde istisna veya indirimli oran uygulanabilmesi için;

– Kooperatifin konut yapı kooperatifi statüsünde olması,

– İşin konut yapı kooperatifine yapılması,

– Yapılan işin inşaat işi olması ve taahhüde dayanması

şartlarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

İşin konut yapı kooperatifine yapılmasına ilişkin şartın gerçekleşip gerçekleşmediği, yapı ruhsatının münhasıran konut yapı kooperatifi adına düzenlenmiş olmasına (bir başka deyişle, ruhsatın “yapı sahibi ” bölümünde yalnızca konut yapı kooperatifinin adına yer verilmiş olmasına) göre belirlenecektir.

Öte yandan; banyo dolaplarının yapım ve montajının inşaat taahhüt işi olarak değerlendirilebilmesi için bu ünitelerin sökülüp, taşınıp, başka yerde kurulmaya elverişli olmaması gerekmektedir.

Bu nedenle şirketinizce imal edilerek, sökülüp başka bir yere taşınması mümkün olmayacak şekilde konut yapı kooperatiflerine montajı gerçekleştirilecek vestiyer, genel ve ebeveyn banyo dolap teslimlerinin söz konusu kooperatifin sahip olduğu ruhsatının tarihi dikkate alınarak KDV den istisna olması veya 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesinin eki (I) sayılı listenin 12 nci sırası kapsamında değerlendirilerek %1 oranında KDV ye tabi olması mümkün bulunmaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Asıl nitelikteki aylık prim hizmet belgesinin yasal süresi içerisinde SSK Müdürlüğüne verilmemesinden dolayı belediye başkanlığına uygulanan idarî para cezasının, 657 S.K. m.12 gereği, kasıt, kusur ya da ihmali olan görevliden tazmini gerekir.

Sayıştay 1. Daire, Karar: 9446 İçtihat

Asıl nitelikteki aylık prim hizmet belgesinin yasal süresi içerisinde SSK Müdürlüğüne verilmemesinden dolayı belediye başkanlığına uygulanan idarî para cezasının, 657 S.K. m.12 gereği, kasıt, kusur ya da ihmali olan görevliden tazmini gerekir.
(Karar Tarihi : 26.03.2009)
“Sosyal Sigortalar Kurumuna aylık prim hizmet belgesinin zamanında verilmemesi nedeniyle idari para cezası ödendiği görülmüştür. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 12. maddesinde,

“Devlet memurları, görevlerini dikkat ve itina ile yerine getirmek ve kendilerine teslim edilen Devlet malını korumak ve her an hizmete hazır halde bulundurmak için gerekli tedbirleri almak zorundadır.

Devlet memurunun kasıt, kusur, ihmal veya tedbirsizliği sonucu idare zarara uğratılmışsa, bu zararın ilgili memur tarafından rayiç bedel üzerinden ödenmesi esastır.”

denilmektedir.

Sosyal Sigortalar Kurumu Başkanlığının İ____ Belediye Başkanlığına gönderdiği 12.02.2007 tarih ve 015965 sayılı yazıda, “2006/11. aya ait asıl nitelikteki aylık prim hizmet belgesinin yasal süresi içerisinde müdürlüğümüze verilmemesinden dolayı 562,50 %5 =112.50 (toplam 37 kişi) asgari ücretin üç katını geçemez = 1.687,50 YTL İdari Para Cezası uygulanmıştır.” denilmiştir. Ceza, zamanında ödendiğinden 1/3 nispetinde indirimli olarak belediye bütçesinden ödemede bulunulmuştur.

Ancak yukarıda ifade edildiği üzere söz konusu idari para cezasının, bahsi geçen belgenin gönderilmesindeki gecikmede kasıt, kusur ya da ihmali olan görevliden tazmin edilmesi gerekmektedir.

KARAR : Açıklanan nedenlerle kamu zararının sorumlulara ödettirilmesine karar verildi.”
İlgili Mevzuat Hükmü : Devlet Memurları Kanunu MADDE 12 :(Değişik madde: 12/05/1982 – 2670/5 md.)

Devlet memurları, görevlerini dikkat ve itina ile yerine getirmek ve kendilerine teslim edilen Devlet malını korumak ve her an hizmete hazır halde bulundurmak için gerekli tedbirleri almak zorundadırlar.

Devlet memurunun kasıt, kusur, ihmal veya tedbirsizliği sonucu idare zarara uğratılmışsa, bu zararın ilgili memur tarafından rayiç bedeli üzerinden ödenmesi esastır.

Zararların ödettirilmesinde bu konudaki genel hükümler uygulanır. Ancak fiilin meydana geldiği tarihte en alt derecenin birinci kademesinde bulunan memurun brüt aylığının yarısını geçmeyen zararlar, kabul etmesi halinde disiplin amiri veya yetkili disiplin kurulu kararına göre ilgili memurca ödenir.

Serbest meslek erbabının kiraladığı işyerinin bir bölümünü şirkete kiraya vermesi durumunda vergilendirme hk.

Başlık Serbest meslek erbabının kiraladığı işyerinin bir bölümünü şirkete kiraya vermesi durumunda vergilendirme hk.
Tarih 14/05/2013
Sayı 84098128-120[70-2012-4]-294
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

MÜKELLEF HİZMETLERİ GELİR VERGİLERİ GRUP MÜDÜRLÜĞÜ

Sayı

:

84098128-120[70-2012-4]-294

14/05/2013

Konu

:

Serbest meslek erbabının kiraladığı işyerinin bir bölümünü şirkete kiraya vermesi durumunda vergilendirme.

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; kiracı olarak faaliyet gösterdiğiniz iş yerinin bir bölümünü bir şirkete kiraya vereceğinizi belirterek, tahsil edeceğiniz kira tutarının gelir vergisi tevkifatına tabi olup olmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşünün talep edildiği anlaşılmaktadır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 65 inci maddesinde; “Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işleri işverene tabi olmaksızın, şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır.” hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanunun 70 inci maddesinin birinci fıkrasında da, aynı fıkrada bentler halinde sayılan mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyetleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratların gayrimenkul sermaye iradı olduğu hükmüne yer verilmiş olup, ikinci fıkrasında ise maddede bentler halinde yazılı mal ve haklar ticari veya zirai bir işletmeye dahil bulunduğu takdirde bunların iratlarının ticari veya zirai kazancın tespitine müteallik hükümlere göre hesaplanacağı hükme bağlanmıştır.

Anılan Kanunun 94 üncü maddesinin birinci fıkrasında, kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret şirketleri, iş ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya zirai işletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin maddede bentler halinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları hüküm altına alınmış olup, aynı maddenin (5/a) bendinde de 70 inci maddede yazılı mal ve hakların kiralanması karşılığı yapılan ödemelerden tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmıştır. Ayrıca, söz konusu tevkifat oranı 2009/14592 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile % 20 olarak belirlenmiştir.

Bu çerçevede, kiralamış olduğunuz işyerinin bir bölümünü kurumlar vergisi mükellefine kiraya vermeniz sonucu elde ettiğiniz gelirin, gayrimenkul sermaye iradı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.

Dolayısıyla, kiracınız olan şirket tarafından tarafınıza yapılan kira ödemeleri üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94/5-a maddesine istinaden % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması ve anılan Kanunun 98 inci maddesinde belirtilen sürelerde ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine muhtasar beyaname ile beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir.

Diğer taraftan, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1/1 maddesinde; Türkiye’de ticari, sınai,zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu, 3 üncü fıkrasının (f) bendinde ise Gelir Vergisi Kanununun 70 inci maddesinde belirtilen mal ve hakların kiralanması işlemlerinin de vergiye tabi olduğu hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun 17/4-d maddesinde ise iktisadi işletmelere dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması işlemlerinin KDV’den istisna olduğu hükme bağlanmıştır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, kiracısı olduğunuz işyerinin bir bölümünü bir şirkete kiralamanız neticesinde elde edilen kazanç serbest meslek kazancı kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, bahse konu kiralama işlemi katma değer vergisine tabi değildir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

Başlık Kira Gelirine Uygulanan İstisnadan Serbest Meslek Erbabının Yararlanamayacağı ve Geçici Vergi Beyannamesinde Bağ-Kur prim indirimi hk.

Başlık Kira Gelirine Uygulanan İstisnadan Serbest Meslek Erbabının Yararlanamayacağı ve Geçici Vergi Beyannamesinde Bağ-Kur prim indirimi hk.
Tarih 21/05/2013
Sayı 84098128-120.04.01[21-2013-1]-311
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü

İVEDİ VE GÜNLÜDÜR

Sayı

:

84098128-120.04.01[21-2013-1]-311

21/05/2013

Konu

:

Kira Gelirine Uygulanan İstisnadan Serbest Meslek Erbabının Yararlanamayacağı ve Geçici Vergi Beyannamesinde Bağ-Kur prim indirimi hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eki dilekçenizde, 01.10.2012 tarihi itibariyle serbest meslek faaliyetine başladığınız ve gelir vergisi mükellefi olduğunuz, 2012 yılında eşinizle ortak olan gayrimenkulden kira geliri elde ettiğiniz belirtilerek, vereceğiniz yıllık gelir vergisi beyannamesinde çalışmadığınız ve gelirinizin olmadığı dokuz aylık döneme rastlayan kira geliri için istisna uygulayıp uygulayamayacağınız, ayrıca geçici vergi beyannamenizde her ay ödediğiniz Bağ-Kur prim ödemelerini düşüp düşemeyeceğiniz hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 70’inci maddesinin birinci fıkrasında; “Aşağıda yazılı mal ve hakların sahipleri, mutasarrıfları, zilyedleri, irtifak ve intifa hakkı sahipleri veya kiracıları tarafından kiraya verilmesinden elde edilen iratlar gayrimenkul sermaye iradıdır.” hükmü yer almaktadır.

Aynı Kanunun 21’inci maddesinde; binaların mesken olarak kiraya verilmesinden bir takvim yılı içinde elde edilen hâsılatın (2012 yılı için) 3.000.-TL’sinin gelir vergisinden müstesna olduğu ve istisna haddi üzerinde hâsılat elde edilip beyan edilmemesi veya eksik beyan edilmesi halinde, bu istisnadan yararlanılamayacağı, ticari, zirai veya mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olanlar ile istisna haddinin üzerinde hasılat elde edenlerden, beyanı gerekip gerekmediğine bakılmaksızın ayrı ayrı veya birlikte elde ettiği ücret, menkul sermaye iradı, gayrimenkul sermaye iradı ile diğer kazanç ve iratlarının gayri safi tutarları toplamı 103 üncü maddede yazılı tarifenin üçüncü diliminde ücret gelirleri için yer alan tutarı aşanların bu istisnadan faydalanamayacakları hüküm altına alınmıştır.

Anılan Kanunun 2’nci maddesinde gelire giren kazanç ve iratlar sayılmış olup, 85’inci maddesinde; “Mükellefler, ikinci maddede yazılı kaynaklardan bir takvim yılı içinde elde ettikleri kazanç ve iratları için bu kanunda aksine hüküm olmadıkça yıllık beyanname verirler. Bu kanuna göre beyanı gereken gelirlerin yıllık beyannamede toplanması zorunludur.” hükmüne yer verilmiştir.

Yine aynı Kanunun 67’nci maddesinin birinci fıkrasında; “Serbest meslek kazancı bir hesap dönemi içinde serbest meslek faaliyeti karşılığı olarak tahsil edilen para ve ayınlar ve diğer suretlerle sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerden bu faaliyet dolayısıyla yapılan giderler indirildikten sonra kalan farktır.” hükmü yer almış olup,

68’inci maddesinin birinci fıkrasının (8) numaralı bendinde; serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla emekli sandıklarına ödenen giriş ve emeklilik aidatları ile mesleki teşekküllere ödenen aidatların, serbest meslek kazacının tespitinde hasılattan indirileceği hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan, mezkur Kanunun mükerrer 120’nci maddesinde ticari kazanç sahipleri (basit usulde vergilendirilenler hariç) ile serbest meslek erbabının cari vergilendirme döneminin gelir vergisine mahsup edilmek üzere, geçici vergi ödeyecekleri hükme bağlanmıştır.

Konuya ilişkin açıklamalar 27.12.1998 tarih ve 23566 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 217 seri no’lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılmıştır. Söz konusu Tebliğin “Geçici Vergiye Esas Kazancın Tespiti” başlıklı 3’üncü bölümünde; “Mükellefler, vergilendirme dönemleri itibariyle geçici vergiye tabi kazançlarının belirlenmesinde, ticari veya mesleki kazancın tespitine ilişkin olarak Gelir Vergisi Kanununda yer alan hükümlere uymak zorundadırlar.” denilmiş, “Özellik Gösteren Durumlar” başlıklı 4’üncü bölümünde ise; “Mükellefler geçici vergiye tabi kazançlarının tespitinde, söz konusu kazançlarını yıllık beyanname ile beyan etmeleri halinde yararlanabilecekleri tüm indirim ve istisnaları dikkate alabileceklerdir.” açıklamasına yer verilmiştir.

Öte yandan, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkarlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu (Bağ-Kur) Kanunu, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile yürürlükten kaldırılmış olup, 5510 sayılı Kanunun 88’inci maddesinde ise; Kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarlarının, gelir vergisi ve kurumlar vergisi uygulamasında gider yazılamayacağı hüküm altına alınmıştır.

Yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde; serbest meslek faaliyetiniz dolayısıyla vereceğiniz yıllık gelir vergisi beyannamenize 2012 takvim yılında eşinizle ortak olan gayrimenkulden elde ettiğiniz kira gelirinizi de dahil etmeniz gerekmekte olup, mesleki kazancını yıllık beyanname ile bildirmek mecburiyetinde olanların mesken kira gelirlerine uygulanmakta olan istisnadan faydalanamaması nedeniyle, çalışmadığınız dokuz aylık dönemde dahil olmak üzere mesken kira geliri istisna tutarının gelir vergisi beyannamenizde indirim konusu yapılması mümkün değildir.

Ayrıca, sosyal güvenlik primlerinin fiilen ödenmesi şartıyla, ödendiği yıla ilişkin kazancın tespitinde yıllık gelir vergisi beyannamesi üzerinden indirilmesi mümkün olup, sosyal güvenlik primlerinizin (Bağ-Kur primlerinizin) geçici vergiye ilişkin kazancınızın tespitinde indirim konusu yapılacağı tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.