Müzayede mahallinde satışın yapılması ile vergiyi doğuran olay meydana gelir ve KDV icra memurunca satışın kesinleşmesi üzerine yasada belirtilen oran üzerinden tahsil edilir. İcrada hesaplanan KDV oranına itiraz talebi icra memurluğunca reddedilen alıcı, icra müdürünün bu ret kararını İcra Hakimliği’nde şikayet konusu yapabilir

Müzayede mahallinde satışın yapılması ile vergiyi doğuran olay meydana gelir ve KDV icra memurunca satışın kesinleşmesi üzerine yasada belirtilen oran üzerinden tahsil edilir. İcrada hesaplanan KDV oranına itiraz talebi icra memurluğunca reddedilen alıcı, icra müdürünün bu ret kararını İcra Hakimliği’nde şikayet konusu yapabilir.
(Karar Tarihi : 17.12.2009)
“Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki şikayetçi vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1.maddesine göre müzayede mahallinde ve gümrük depolarında yapılan satışlar, katma değer vergisine tâbidir. Sözkonusu satışın yapılması ile vergiyi doğuran olay meydana geldiğinden, kesin satış bedeli de verginin matrahını teşkil eder. KDV. icra memurunca satışın kesinleşmesi üzerine yasada belirtilen oran üzerinden tahsil edilir. Somut olayda icra memuru, KDV’yi hesap edip alıcı tarafından yatırılmasını istemiş, alıcı ise 3 katlı binada hesaplamaların her kat için ayrı ayrı yapılması ve her bir katın da 150 m2’den aşağı olması nedeniyle KDV’nin %18 yerine %1 üzerinden hesap edilmesi gerektiğini belirtmiş, ancak bu istem icra memurluğunca 6.4.2009 tarihinde reddedilmiştir. Alıcı, icra müdürünün bu ret kararını şikayet konusu yaptığına göre, şikayeti incelemek icra mahkemesinin görevi içindedir. Mahkemece işin esası incelenip bir karar verilmesi gerekirken vergi mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle istemin reddi isabetsizdir.

KARAR : Şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK m. 366 ve HUMK.’nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 17.12.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.”
İlgili Mevzuat Hükmü : İcra ve İflas Kanunu MADDE 16 :(Değişik: 3/7/1940 – 3890/1 md.)

Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.

Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir.

Kooperatifle üyeleri arasındaki davaların kooperatifin ikametgahı addolunan mahal mahkemesinde görülmesi gerekir

Kooperatifle üyeleri arasındaki davaların kooperatifin ikametgahı addolunan mahal mahkemesinde görülmesi gerekir ve bu yetki kuralı kamu düzenine ilişkin, kesin yetki kuralıdır. Mahkemece HUMK m.17 uyarınca Sincan mahkemeleri yetkili olduğundan dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, icra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemiş olduğu da gözardı edilerek yetkili icra dairesinde başlatılmış bir icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
(Karar Tarihi : 15.09.2011)
“Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi iken 24.12.2005 tarihinde istifa ettiğini, noter aracılığıyla talep ettiği ödemiş olduğu aidat miktarının ödenmemesi üzerine icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek, davalının itirazının iptaline ve inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.

Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, İİK 50. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken HUMK.nun 17. maddesi gereğince, davalı kooperatifin merkezinin Sincan Mahkemeleri yargı alanı içerisinde olması sebebiyle kooperatif ortaklığından kaynaklanan para alacağı için Sincan İcra Dairelerinin yetkili olduğu, HUMK.nun 17. maddesinde düzenlenen yetki kuralının kesin olup, mahkemece re’sen nazara alınması gerektiği, davalı aleyhine başlatılan icra takibinin yetkisiz Ankara İcra Dairesinde yapıldığı, yetkili icra dairesinde başlatılmış bir icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava, üyelikten ayrılan eski kooperatif üyesinin ödediği aidatın tahsiline dair başlatılan takibe yapılan itirazın iptaline ilişkindir. Kooperatif merkezinin Sincan’ da olduğu kooperatif ana sözleşmesinden anlaşılmıştır. HUMK.nun 17. maddesine göre kooperatifle üyeleri arasındaki davaların kooperatifin ikametgahı addolunan mahal mahkemesinde görülmesi gerekir. Bu yetki kuralı kamu düzenine ilişkin, kesin yetki kuralı olup mahkemece re’sen gözetilmesi gerekir. Bu durumda mahkemece HUMK.nun 17. maddesi uyarınca Sincan mahkemeleri yetkili olduğundan dava dilekçesinin yetki yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, icra takibinde icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemiş olduğu da gözardı edilerek yazılı şekilde ve yanılgılı gerekçeyle yetkili icra dairesinde başlatılmış bir icra takibi bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

KARAR : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istenmesi halinde iadesine, 15.09.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.”
İlgili Mevzuat Hükmü : İcra ve İflas Kanunu MADDE 50 :(Değişik madde: 03/07/1940 – 3890/1 md.)

Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.

Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. icra mahkemesi tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur.

İki icra mahkemesi arasında yetki noktasından ihtilaf çıkarsa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 25 inci maddesi hükmü tatbik olunur.

SERMAYE ŞİRKETLERİNİN AÇACAKLARI İNTERNET SİTELERİNE DAİR YÖNETMELİK31 Mayıs 2013 CUMA Resmî Gazete Sayı : 28663 –

31 Mayıs 2013 CUMA
Resmî Gazete
Sayı : 28663

YÖNETMELİK

Gümrük ve Ticaret Bakanlığından:

SERMAYE ŞİRKETLERİNİN AÇACAKLARI İNTERNET

SİTELERİNE DAİR YÖNETMELİK

BİRİNCİ BÖLÜM

Amaç, Kapsam, Dayanak ve Tanımlar

Amaç

MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin amacı, 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1524 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca internet sitesi açılmasına ve bu sitenin belirli bir bölümünün şirketçe kanunen yapılması gereken ilanların yayımlanması için özgülenmesine ve bilgi toplumu hizmetlerine ayrılmasına ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.

Kapsam

MADDE 2 – (1) Bu Yönetmelik, 6102 sayılı Kanunun 397 nci maddesi uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından belirlenen denetime tabi sermaye şirketleri tarafından açılacak internet sitelerinde ilan edilecek ve erişime açık tutulacak asgari içeriğe, denetime tabi sermaye şirketleri ile Merkezi Veri Tabanı Hizmet Sağlayıcıların yapacakları işlemlere ve bu işlemlerden kaynaklanan yükümlülüklere ilişkin usul ve esasları kapsamaktadır.

Dayanak

MADDE 3 – (1) Bu Yönetmelik, 6102 sayılı Kanunun 210 ve 1524 üncü maddelerine dayanılarak hazırlanmıştır.

Tanımlar ve kısaltmalar

MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen;

a) Bakanlık: Gümrük ve Ticaret Bakanlığını,

b) Bilgi toplumu hizmeti: Fiziki olarak karşı karşıya gelmeksizin, bedelli veya bedelsiz olarak elektronik ortamda yerine getirilen çevrim içi hizmetleri,

c) ÇİSDuP (Online Certificate Status Protocol-OCSP) : Çevrimiçi Sertifika Durum Protokolü Sunucusunu,

ç) Güvenli elektronik imza: 15/1/2004 tarihli ve 5070 sayılı Elektronik İmza Kanununun 4 üncü maddesinde tanımlanan elektronik imzayı,

d) ISO/IEC (International Organisation for Standardisation/International Electrotechnical Commitee): Uluslararası Standardizasyon Teşkilatı/Uluslararası Elektroteknik Komitesini,

e) İnternet sitesi: Kanunun 1524 üncü maddesinde belirtilen asgari içeriğe sahip elektronik platformu,

f) Kanun: 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununu,

g) Merkezi Kayıt Kuruluşu (MKK): 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 81 inci maddesi uyarınca kurulmuş olan Merkezi Kayıt Kuruluşunu,

ğ) Merkezi Sicil Kayıt Sistemi (MERSİS): Ticaret sicili işlemlerinin elektronik ortamda yürütüldüğü, ticaret sicili kayıtları ile tescil ve ilan edilmesi gereken içeriklerin düzenli olarak depolandığı ve elektronik ortamda sunulduğu Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği nezdinde oluşturulan ve işletilen merkezi ortak veri tabanını da içeren bilgi sistemini,

h) Merkezi Veri Tabanı Hizmet Sağlayıcı (MTHS): Kanunun 1524 üncü maddesi ve bu Yönetmelik uyarınca şirketlerin kendi internet sitelerinin özgülenmiş kısmında erişime açılması gereken içeriği güvenli ortamda tutma, şirketin erişimine hazır bulundurma ve arşivleme dahil olmak üzere Bakanlıkça belirlenmiş diğer faaliyetleri yürüten özel hukuk tüzel kişisini,

ı) MERSİS numarası: MERSİS tarafından verilen ve özel algoritma ile üretilmiş tekil numarayı,

i) Sicil gazetesi: Türkiye Ticaret Sicili Gazetesini,

j) SİL: Sertifika İptal Listesini,

k) Şirket: Kanunun 397 nci maddesi uyarınca Bakanlar Kurulunca belirlenen denetime tabi sermaye şirketlerini,

l) Şirket sözleşmesi: Anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde esas sözleşmeyi, limited şirketlerde ise şirket sözleşmesini,

m) Yönlendirilmiş mesaj: İnternet sitesinin Kanunun 1524 üncü maddesinin amaçlarına özgülenmiş kısmında yayımlanan ve ilgili tüm taraflara yönlendirildiği karine olarak kabul edilen her türlü içeriği,

n) Zaman damgası: 5070 sayılı Elektronik İmza Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (h) bendinde tanımlanan kaydı,

ifade eder.

İKİNCİ BÖLÜM

İnternet Sitesi Açma ve Destek Hizmeti Alma

İnternet sitesi açma ve tescil zorunluluğu ile destek hizmeti temini

MADDE 5 – (1) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren kurulan şirketlerin kuruluşlarının ticaret siciline tescil edildiği tarihten itibaren üç ay içinde internet sitesi açmaları ve bu sitenin belirli bir bölümünü şirketçe kanunen yapılması gereken ilanların yayımlanması için özgülemeleri gerekir.

(2) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten sonra kapsama dahil olan sermaye şirketlerinin, kapsama girdikleri tarihten itibaren üç ay içinde internet sitesi açmaları ve bu sitenin belirli bir bölümünü şirketçe kanunen yapılması gereken ilanların yayımlanması için özgülemeleri gerekir.

(3) Şirketler, internet sitesine ilişkin yükümlülüklerini doğrudan kendileri yerine getirebilecekleri gibi MTHS’lerden destek hizmeti almak suretiyle de yerine getirebilirler.

(4) Kanun uyarınca oluşturulan internet sitesi, şirketlerin MERSİS numarası altında tescil edilir.

İnternet sitesinde yayımlanan içerik

MADDE 6 – (1) İnternet sitesinin açılması ile birlikte aşağıdaki içerikler internet sitesinde sürekli olarak yayımlanır.

a) Şirketin MERSİS numarası, ticaret unvanı, merkezi, taahhüt edilen ve ödenen sermaye miktarı ile anonim şirketlerde yönetim kurulu başkan ve üyelerinin, limited şirketlerde müdürlerin, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde yöneticilerin ad ve soyadları.

b) Bir tüzel kişinin; anonim şirketlerde yönetim kuruluna üye olarak limited şirketlerde müdür olarak seçilmesi durumunda; tüzel kişiyle birlikte, tüzel kişi adına tüzel kişi tarafından belirlenen gerçek kişinin de tescil ve ilan olunduğuna ilişkin açıklama, seçilen tüzel kişinin MERSİS numarası, ticaret unvanı, merkezi ve tüzel kişi ile birlikte tescil edilen gerçek kişinin adı ve soyadı.

c) Seçilen denetçinin adı ve soyadı/unvanı, yerleşim yeri/merkezi, varsa tescil edilmiş şubesi.

(2) Birinci fıkra uyarınca yayımlanan içeriklerde değişiklik olması halinde bu içeriklerin yeni hali, değişikliğin meydana geldiği tarihte internet sitesinde yayımlanır.

(3) Şirketçe internet sitesinde en az altı aylık süre için yayımlanması gereken hususlar aşağıda belirtilmiştir.

a) Kanunun 149 uncu maddesinin birinci fıkrasına göre, birleşme sözleşmesi, birleşme raporu, son üç yılın finansal tabloları ile yıllık faaliyet raporları, gereğinde ara bilançoları ortakların incelemesine sunulmak üzere genel kurul kararından önceki otuz gün içinde internet sitesine konur.

b) Bu fıkranın (a) bendinde sayılan belgelerde inceleme yapma hakkının belirtildiği, bu belgelerin nereye tevdi edildiklerine ve nerelerde incelemeye hazır tutulduklarına ilişkin ilan, belgelerin tevdi tarihinden itibaren en az üç iş günü öncesinde internet sitesine konur.

c) Birleşmeye katılan şirketlerin, alacaklılarına, alacaklarının teminat altına alınması için talepte bulunabileceklerine dair sicil gazetesinde yedişer gün arayla üç defa yapılan ilan, birinci ilanın sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

ç) Bölünmeye katılan şirketlerden her biri tarafından, Kanunun 171 inci maddesi uyarınca bölünme sözleşmesi veya planı, bölünme raporu, son üç yılın finansal tabloları ile yıllık faaliyet raporları ve varsa ara bilançoları üzerinde inceleme yapma hakkına işaret eden ve bu belgelerin nereye tevdi edildiklerine ve nerelerde incelemeye hazır tutulduklarına dair ilan, bölünme kararının alındığı tarihten iki ay önce internet sitesine konur.

d) Bölünmeye katılan şirketler tarafından alacaklıların alacaklarını bildirmeye ve teminat verilmesi için talepte bulunmaya çağrılmasına ilişkin sicil gazetesinde yedişer gün arayla üç defa yapılan ilan, birinci ilanın sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

e) Şirkete fesih davası açılmış ise davanın açıldığı hususu, sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

f) Şirkete açılan fesih davasına ilişkin kesinleşmiş olan mahkeme kararı, sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

g) Genel kurulun toplantıya çağrılmasına ilişkin ilan en geç sicil gazetesinde yayımlandığı tarihte internet sitesine konur.

ğ) Anonim şirket genel kurulunda, finansal tabloların ve buna bağlı konuların müzakeresinin bir ay sonraya ertelenmesi halinde, bu duruma ilişkin pay sahiplerine yapılan ilan, erteleme kararı tarihinden itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

h) Şirketin genel kurul toplantı tutanağı ile imtiyazlı pay sahipleri özel kurulunun toplantı tutanağı genel kurul tarihinden itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

ı) Kanunun 428 inci maddesi uyarınca organın temsilcisi, bağımsız temsilcisi ve kurumsal temsilciliğe ilişkin ilanlar, ilanın yayımlandığı gün internet sitesine konur.

i) Genel kurul kararına karşı iptal veya butlan davasının açıldığı hususu ve duruşma günü, şirket sözleşmesine uygun olarak yapılan ilan tarihinden itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

j) Genel kurul kararının iptaline veya butlanına ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararı, tescil tarihinden itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

k) Şirket sözleşmesinin değiştirilmesine ilişkin genel kurul kararı, sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

l) Kayıtlı sermaye sisteminde yönetim kurulunun sermayenin artırılmasına ilişkin kararı, çıkarılmış sermayeyi gösteren esas sözleşme maddesinin yeni şekli, yeni payların itibarî değerleri, cinsleri, sayıları, imtiyazlı olup olmadıkları, imtiyazlı paylara ve rüçhan haklarına ilişkin sınırlamalar ve kullanılma şartları ile bunların süresi, prime dair kayıtlar ve bunun uygulanması hakkındaki kurallar şirket sözleşmesine uygun olarak yapılan ilan tarihinden itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

m) Yeni pay alma hakkının kullanılabilmesinin esaslarının belirlenmesine ilişkin yönetim kurulunun kararı, sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

n) Esas sermayenin azaltılması durumunda, sermaye azaltılmasına gidilmesinin sebepleri ile azaltmanın amacı ve azaltmanın ne şekilde yapılacağına ilişkin ayrıntılı açıklamalar, bu açıklamaların da yer aldığı genel kurul toplantısına ilişkin çağrı ilanının sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

o) Genel kurulun esas sermayenin azaltılmasına ilişkin kararı üzerine alacaklılara sicil gazetesinde yedişer gün arayla üç defa yapılan ilan, birinci ilanın yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

ö) Mütemerrit pay sahibine temerrüde konu olan pay tutarını bir ay içinde ödemesi, aksi halde, ilgili paylara ilişkin haklarından yoksun bırakılacağı ve sözleşme cezasının isteneceğine ilişkin yapılan davet ve ihtar mesajı, bu davet ve ihtarın sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur. Nama yazılı pay senedi sahiplerine, davet ve ihtarın ilan yerine iadeli taahhütlü mektupla yapılması halinde, bu davet ve ihtar iadeli taahhütlü mektubun gönderildiği tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

p) Yönetim kurulunun hamiline yazılı pay senetlerinin bastırılmasına ilişkin kararı, sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

r) Alacaklı oldukları, şirket defterlerinden veya diğer belgelerden anlaşılamayan ya da yerleşim yerleri bilinmeyen diğer alacaklılara yönelik şirketin sona ermiş bulunduğu konusunda bilgilendirilmelerine ve alacaklarını tasfiye memurlarına bildirmeye çağrılmalarına ilişkin sicil gazetesinde birer hafta arayla üç defa yapılan ilan, birinci ilanın yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

s) Şirketler topluluğuna dahil bir teşebbüs tarafından payların, Kanunun 198 inci maddesinde belirtilen oranlarda kazanılması veya elden çıkarılmasına ilişkin açıklama, gerçekleşme tarihinden itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

ş) Kanunun 966 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca malik ve diğer hak sahiplerinin kimler olduğunun veya yerleşim yerlerinin belli olmadığı hallerde, geminin gemi sicilinden silinmesine ve belirlenen süreye ilişkin olarak sicil gazetesinde yapılan ilan, sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesinde de ilan edilir.

t) Şirketler topluluğuna dahil olan teşebbüsün ve sermaye şirketinin yönetim kurulu üyeleriyle yöneticilerinin, kendileri, eşleri, velayetleri altındaki çocukları ve bunların, sermayelerinin en az yüzde yirmisine sahip bulundukları ticaret şirketlerinin o sermaye şirketindeki payları ile ilgili olarak yapacakları açıklama, sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

u) Şirketler arasında yapılan hakimiyet sözleşmesi sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

ü) Şirketteki pay sahibi/ortak sayısının bire düşmesi ya da şirketin tek pay sahipli/ortaklı olarak kurulması halinde, şirketin tek pay sahipli/ortaklı olduğu hususu ve tek pay sahibi/ortağın adı, soyadı, yerleşim yeri ve vatandaşlığına dair bilgiler sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

v) Şirket sözleşmesi ve değişiklikler kuruluşun ya da değişikliğin sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

y) Şirketin tescilinden itibaren iki yıl içinde bir işletme veya aynın, sermayenin onda birini aşan bir bedel karşılığında devralınmasına veya kiralanmasına ilişkin sözleşme sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

z) Yönetim kurulunun veya müdürler kurulunun temsile yetkili kişileri ve bunların temsil şekillerini gösterir kararı, sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

aa) Anonim şirketlerde genel kurulun çalışma usul ve esaslarını içeren iç yönerge ilan tarihini izleyen beş gün içinde internet sitesine konur.

bb) Yönetim kurulunun rüçhan hakkının sınırlandırılmasının veya kaldırılmasının gerekçelerini, yeni payların primli ve primsiz çıkarılmasının sebeplerini, primin nasıl hesaplandığını gösteren raporu sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

cc) Sermayenin azaltılmasının sebepleri ile azaltmanın amacı ve azaltmanın ne şekilde yapılacağını gösterir yönetim/müdürler kurulunca hazırlanmış ve genel kurul tarafından onaylanmış sermayenin azaltılmasına ilişkin rapor, sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

çç) Yönetim/müdürler kurulunun pay bedellerinin ödenmesine ilişkin çağrı ilanı yapıldığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

dd) Yönetim kurulunun mütemerrit pay sahibinin senedini iptal etmesine ilişkin kararı sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

ee) Yönetim kurulu veya müdürler kurulu ile genel kurul toplantılarının elektronik ortamda yapılması veya bu toplantılara elektronik ortamda katılım sağlanması hallerinde, elektronik ortam araçlarının etkin katılmaya elverişliliğinin ispatlandığı teknik rapor, sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur.

(4) İnternet sitesinin bilgi toplumu hizmetlerine özgülenmiş kısmında yayımlanan içeriğin başına tarih ve parantez içinde “yönlendirilmiş mesaj” ibaresi konulur. Yönlendirilmiş mesaj zaman damgası ile oluşturulur ve aynı yöntemle değiştirilir.

(5) Kanun ve diğer kanunlar uyarınca yapılması gereken ilanlar, ilgili mevzuatta öngörüldüğü şekilde internet sitesinde yayımlanır.

Merkezi Veri Tabanı Hizmet Sağlayıcısı

MADDE 7 – (1) MTHS’lerin faaliyetleri bu konuda Bakanlıkça verilmiş faaliyet iznine bağlıdır.

(2) Payları, Sermaye Piyasası Kanunu uyarınca MKK tarafından kayden izlenen şirketler için MTHS faaliyeti MKK tarafından yerine getirilir.

(3) MTHS sıfatıyla şirketler adına erişime açık bulundurulan bilgi ve belgeler 12 nci maddeye uygun olarak elektronik ortamda arşivlenir.

MTHS’nin yükümlülükleri

MADDE 8 – (1) MTHS;

a) 11 inci maddede öngörülen teknik hususlar ve güvenlik kriterlerine uymakla,

b) Güvenli elektronik imzayı destekleyecek alt yapıyı sağlamakla,

c) Şirketlerin taleplerine göre internet sitesini barındırma veya veri tabanını muhafaza etme fonksiyonlarını yerine getirmekle,

ç) Yürütmekte olduğu faaliyete engel bir durum çıkması halinde bunu yedi gün içinde Bakanlığa bildirmekle,

d) Bakanlıkça talep edilmesi halinde, MERSİS ve diğer ilgili veri tabanları ile entegrasyonunu gerçekleştirmekle,

yükümlüdür.

Rapor

MADDE 9 – (1) MTHS, Bakanlığa her yıl Mart ayı sonuna kadar bir önceki yıla ilişkin verdiği hizmetlere ve hizmet verdiği şirketlerin bilgilerine dair bir rapor verir.

(2) Bakanlık tarafından münhasıran MTHS faaliyetine ilişkin istenecek diğer bilgi ve belgelerin de verilmesi gerekir.

Şirketlerin yükümlülükleri

MADDE 10 – (1) Şirketler, Kanunun 1524 üncü maddesi ve bu Yönetmelik hükümleri uyarınca internet sitesinin özgülenmiş kısmında bulunması öngörülen içeriği Bakanlık tarafından bir format belirlenmiş ise o formatta, belirlenmemişse elektronik ortamda MTHS’ye bildirir.

(2) Şirketler tarafından internet sitesinin bilgi toplumu hizmetlerine ayrılmış bölümünün şirkete ait internet sitesi üzerinden veya MTHS’ler üzerinden arama motorları tarafından kolay bulunabilmesi için, ana sayfada “bilgi toplumu hizmetleri şirket unvanı” şeklinde bir ibareye yer verilir.

(3) Sahip oldukları internet sitesi üzerinde bu bilgileri sağlayan şirketler, internet sitesinde yer alan içeriğin sitede yayımlanması, değiştirilmesi ve yenilenmesi gibi işlemlerde güvenli elektronik imza ve zaman damgası kullanırlar.

(4) Sahip oldukları internet sitesi üzerinde bu bilgileri sağlayan şirketler, ilgili bilgilere erişim için internet sitesi içinde “http://firmaalanadi/bilgitoplumuhizmetleri” adresinden yönlenmeyi sağlarlar. Şirketin farklı markalar ve pazarlama amaçları ile birden fazla alan adı sahibi olması durumunda her bir alan adı için bu ilke uygulanır.

(5) Şirketler, sahip oldukları internet sitelerinde erişime açık bulundurdukları bilgi ve belgeleri 12 nci maddeye uygun olarak elektronik ortamda arşivlerler.

(6) Şirketlerin sahip oldukları internet siteleri, 11 inci maddede öngörülen teknik hususlar ve güvenlik kriterlerine uygun olarak işletilir.

Teknik hususlar ve güvenlik kriterleri

MADDE 11 – (1) Şirketlerin ve MTHS’lerin, bu Yönetmelik uyarınca yürütmekle yükümlü oldukları faaliyetler nedeniyle asgari yedekleme ve felaketten kurtarma planlarına, yetkisiz erişimlere ve saldırılara karşı gerekli ağ ve sistem güvenliğine sahip olmaları gerekir.

(2) Şirketler ve MTHS’ler, Kanunun ve bu Yönetmeliğin internet sitesinde bulunmasını öngördüğü asgari içeriğin üçüncü kişilere karşı erişilebilirliğini, bütünlüğünü, güvenliğini, değiştirilmezliğini ve inkar edilmezliğini sağlarlar.

(3) Şirketler ve MTHS’ler, verdikleri hizmetlere ilişkin sunucuları barındıran veri merkezlerini ve sistemlerini Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde kurup işletebilecekleri gibi bulut bilişim teknolojisi de dahil olmak üzere güncel teknolojileri kullanarak yurt dışında da kurup işletebilirler veya hizmet satın alabilirler.

(4) Şirketler ve MTHS’ler, işleyiş ve güvenlik kriterlerine ilişkin olarak;

a) ISO/IEC 27001 standardına uyarlar.

b) Engelli bireylerin erişilebilirliği sağlamak için ise ISO/IEC 40500:2012 (W3C Web Content Accessibility Guidelines (WCAG) 2.0) standardına uyduklarını taahhüt ederler.

(5) Elektronik imzalı belgelerin uzun ömürlü olabilmesi için güvenli elektronik imzaların, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından 2/7/2012 tarihli ve 2012/DK-15/299 sayılı Kurul Kararı ile yayımlanan Elektronik İmza Kullanım Profilleri Rehberinde yer alan Arşiv Elektronik İmza Uzun Dönemli ve SİL Kontrollü Güvenli Elektronik İmza Politikaları (Profil P3)’na veya Uzun Dönemli ve ÇİSDuP Kontrollü Güvenli Elektronik İmza Politikaları (Profil P4)’na uygun olarak üretilmesi ve bu imzaların saklanması gereken süre içinde belirli zaman aralıklarında arşiv formatında güncellenmesi gereklidir.

Elektronik arşivleme

MADDE 12 – (1) İnternet sitesinde yayımlanan içerik, ilgili mevzuatta daha uzun bir süre öngörülmedikçe internet sitesindeki yayımının son bulduğu tarihten itibaren beş yıl süre ile elektronik olarak arşivlenir.

(2) İçeriğin MERSİS ve/veya diğer veri tabanlarına bir MTHS aracılığıyla aktarılması Bakanlık tarafından zorunlu kılınmışsa bu içerik Bakanlık tarafından belirlenen format ve standartlara uygun olarak ilgili veri tabanına aktarılabilir.

(3) İnternet sitesinde yer alacak içeriğin arşivlenmesinde güvenli elektronik imza ve zaman damgası kullanılır.

Ücretlerin tespiti

MADDE 13 – (1) Bakanlık gerekli gördüğü hallerde, MTHS’ler tarafından şirketlere verilen hizmetler karşılığında talep edilecek ücretleri veya bunların üst sınırlarını belirlemeye yetkilidir.

Teknik rapor

MADDE 14 – (1) Şirketler ve MTHS’ler internet sitelerinin özgülenmiş kısımlarının bu Yönetmelik ve Kanunun 1524 üncü madde hükümlerine uygunluğunu, ikinci fıkrada belirtilen kurumlara tespit ettirmek ve söz konusu kurumlar tarafından düzenlenen teknik raporu Bakanlığa vermekle yükümlüdür. MTHS hizmeti verecek sermaye şirketleri ayrıca kendi bilgilerini özgüledikleri internet sitelerinin uygunluğunu da bu raporda tespit ettirir.

(2) Teknik rapor, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu veya bu alanda denetim yapmaya yetkilendirilmiş bağımsız denetim şirketlerinden alınabilir. Bu rapor, iki yılda bir yenilenir ve birinci fıkrada öngörülen işlemler tekrarlanır.

(3) Teknik raporda, şirketlerin ve MTHS’lerin 8, 10 ve 11 inci maddelerde belirtilen hususlara uygunluğu tespit edilir.

Bakanlık izni

MADDE 15 – (1) Özel hukuk tüzel kişileri, MTHS olma talebini içeren dilekçeyi 14 üncü madde uyarınca aldığı teknik raporla birlikte Bakanlığa ibraz etmek suretiyle izin talebinde bulunurlar. Ancak MTHS hizmeti vermek için izin başvurusunda bulunan sermaye şirketlerinin, Kanun ve bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak kendi bilgilerini özgüleyecekleri internet sitesine sahip olmaları gerekir.

(2) Bakanlık, izin taleplerini bir ay içinde sonuçlandırır. İzin şartlarını eksiksiz olarak yerine getiren MTHS’ye Bakanlıkça faaliyet izni verilir.

(3) Bakanlık, inceleme sonucunda izin şartlarından bir veya birkaçının eksikliğini veya yerine getirilmediğini tespit ederse bu eksikliklerin giderilmesi için talep sahibine, bir ayı geçmemek üzere süre verebilir. Eksikliklerin bu süre içinde giderilmesi halinde ikinci fıkra uyarınca faaliyet izni verilir.

MTHS’lerin faaliyetlerinin sona ermesi

MADDE 16 – (1) MTHS’lerin faaliyetinin devamı sırasında; 11 inci maddede yer alan faaliyet şartlarından birinin veya birkaçının kaybedildiğinin yenilenen teknik raporda tespit edilmesi halinde, Bakanlık tarafından MTHS’ye bu eksikliğin giderilmesi için üç aya kadar süre verilir. Gerekli hallerde MTHS’ye bir ayı aşmamak üzere ek süre verilebilir. Verilen süreler içinde MTHS’nin faaliyeti sadece sözleşme yaptığı şirketlere hizmet vermekle sınırlı olmak üzere devam eder. Ancak MTHS, hizmet verdiği şirketlere teknik raporla tespit edilen eksiklikleri kayıtlı elektronik posta yoluyla derhal bildirmekle yükümlüdür. Verilen süreler içinde eksikliğin giderilmemesi halinde MTHS’nin faaliyetine Bakanlık tarafından son verilir.

(2) MTHS, kendi isteğiyle faaliyetine son vereceği tarihten en az üç ay önce durumu; Bakanlığa yazılı olarak bildirir, faaliyetine son verme kararını internet sitesinde yayımlar ve hizmet verdiği şirketlere bu durumu kayıtlı elektronik posta ile bildirir.

(3) Birinci fıkraya göre MTHS’nin teknik raporla tespit edilen eksikliklerini veya ikinci fıkraya göre kendi isteğiyle faaliyetine son vereceğini kayıtlı elektronik posta yoluyla öğrenen hizmet alan şirketler, kendi belirleyecekleri diğer bir MTHS’den hizmet alabilirler.

(4) MTHS, Bakanlığın faaliyete son verme kararının tebliğinden veya faaliyetine son verme kararını Bakanlığa bildirdiği tarihten itibaren hizmet sağlayamaz.

(5) Faaliyetine son veren veya verilen MTHS’ler, oluşturdukları arşivi derhal hizmet verdiği şirketlere devreder.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

Son Hükümler

İnternet sitesi yükümlülüğünün yürürlüğe girdiği tarihten önce kurulan şirketler

GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bu Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce kurulmuş şirketlerin, 1/7/2013 tarihinden itibaren üç ay içinde internet sitesi açmaları ve bu sitenin belirli bir bölümünü şirketçe kanunen yapılması gereken ilanların yayımlanması için özgülemeleri gerekir. İnternet sitesi var olan şirketlerin ise, aynı süre içerisinde sitelerinin belirli bir bölümünü şirketçe kanunen yapılması gereken ilanların yayımlanmasına özgülemeleri gerekir.

Yürürlük

MADDE 17 – (1) Bu Yönetmelik 1/7/2013 tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 18 – (1) Bu Yönetmelik hükümlerini Gümrük ve Ticaret Bakanı yürütür.

Yurtdışındaki paralar ile ilgili af çıktı-29.05.2013 resmi gazete

“GEÇİCİ MADDE 3 – 23/6/1997 tarihinden önce kamu yatırım programına alınmış olup, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla planlama aşaması geçmiş ve ihale süreci başlamış olan veya üretim veya işletmeye başlamış olan projeler ile bunların gerçekleştirilmesi için zorunlu olan yapı ve tesisler Çevresel Etki Değerlendirmesi kapsamı dışındadır.”
MADDE 13 – 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 85 – Gerçek veya tüzel kişilerce, 15/4/2013 tarihi itibarıyla sahip olunan ve yurt dışında bulunan; para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile varlığı kanaat verici bir belgeyle ispat edilen taşınmazlar, 31/7/2013 tarihine kadar Türk Lirası cinsinden rayiç bedelle, 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca faaliyette bulunan bankalara veya 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu uyarınca faaliyette bulunan aracı kurumlara bildirilir ya da vergi dairelerine beyan edilir.
Birinci fıkrada sayılan kıymetler, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca defter tutan mükellefler tarafından beyan tarihini takip eden ay sonuna kadar kanuni defterlere kaydedilir. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu madde hükümleri uyarınca kanuni defterlerine kaydettikleri kıymetler için pasifte özel fon hesabı açarlar. Bu fon hesabı, sermayenin cüz’ü addolunur, sermayeye ilave dışında başka bir amaçla kullanılamaz, işletmenin tasfiye edilmesi hâlinde ise vergilendirilmez. Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler, söz konusu kıymetleri defterlerinde ayrıca gösterirler. Bu varlıklar dönem kazancının tespitinde dikkate alınmaz.
Vergi dairelerine beyan edilen varlıkların değeri üzerinden %2 oranında vergi tarh edilir ve bu vergi, tarhiyatın yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenir.
Banka ve aracı kurumlar, kendilerine bildirilen varlıklara ilişkin olarak %2 oranında hesapladıkları vergiyi, bildirimi izleyen ayın on beşinci günü akşamına kadar vergi sorumlusu sıfatıyla bir beyanname ile bağlı bulunduğu vergi dairesine beyan eder ve aynı sürede öderler. Bu fıkra ile üçüncü fıkraya göre ödenen vergi, hiçbir suretle gider yazılamaz ve başka bir vergiden mahsup edilemez.
Bildirilen veya beyan edilen varlıklar nedeniyle hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmaz. Ancak, diğer nedenlerle bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonra başlayan 1/1/2013 tarihinden önceki dönemlere ilişkin vergi incelemeleri ile takdir komisyonu kararları uyarınca gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farkından, bu madde kapsamında beyan edilen tutarlar, bu tutarlara ilişkin tarh edilen verginin vadesinde ödenmesi koşuluyla mahsup edilerek tarhiyat yapılır. İndirimi reddedilen katma değer vergisine ilişkin mahsup edilecek matrah tutarı, indirimi reddedilen vergiye esas teşkil eden bedeldir. Şu kadar ki, indirimi reddedilen vergiye ilişkin bedelin tespit edilememesi hâlinde mahsup edilecek matrah tutarı, %18 katma değer vergisi oranı dikkate alınarak hesaplanır.
Tahakkuk eden verginin vadesinde ödenmemesi veya bu maddede yer alan diğer şartların yerine getirilememesi nedeniyle mahsup imkânından yararlanılamaması, vergi aslının gecikme zammı ile birlikte 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun uyarınca takip ve tahsiline engel teşkil etmez. Tahsil edilmiş olan vergiler red ve iade edilmez.
Bildirim ve beyana konu edilen varlıklarla ilgili olarak 213 sayılı Kanunun amortismanlara ilişkin hükümleri uygulanmaz. Bu varlıkların elden çıkarılmasından doğan zararlar, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gider veya indirim olarak kabul edilmez.
Bildirildiği veya beyan edildiği hâlde, 15/4/2013 tarihi itibarıyla yurt dışında bulunduğu kanaat verici belge ile tevsik edilemeyen para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar dolayısıyla beşinci fıkra hükmünden yararlanılamaz.
Bildirim veya beyanın yapıldığı tarihi takip eden ay sonuna kadar Türkiye’ye getirilmeyen veya Türkiye’deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmeyen para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları dolayısıyla beşinci fıkra hükmünden yararlanılamaz.
Tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların;
a) Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumlara ilişkin iştirak hisselerinin satışından doğan kazançları,
b) Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumlardan elde ettikleri iştirak kazançları,
c) Yurt dışında bulunan iş yeri ve daimi temsilcileri aracılığıyla elde ettikleri ticari kazançları,
31/10/2013 tarihine kadar elde edilenler de dâhil olmak üzere, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 31/12/2013 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilmesi kaydıyla gelir veya kurumlar vergisinden müstesnadır.
Tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların, kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumların tasfiyesinden doğan kazançları, 31/12/2013 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilmiş olması kaydıyla gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır.
Bildirim ve beyan süresi sona erdikten sonra bildirim veya beyanlara ilişkin düzeltme yapılamaz.
İlgili kurum ve kuruluşlar, gerçek veya tüzel kişilerin bu madde uyarınca yapılacak işlemlere ilişkin taleplerini yerine getirmeye mecburdurlar.
Bu maddede yer alan bildirim ve beyan sürelerini izleyen üçüncü ayın sonuna kadar uzatmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Bu madde uyarınca verilmesi gereken beyannamelerin şekil, içerik ve ekleri ile verileceği yeri ve bu maddenin uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.
Bu maddenin uygulamasında kanaat verici belge: Devlet tarafından veya Devlet güvencesinde tutulan kayıt ve sicilleri; banka, banker, aracı kurumlar ve benzeri mali kurumlar ile posta idaresi, noter gibi kurum ve kuruluşların kayıt ve belgelerini, 213 sayılı Kanunun İkinci Kitabının Üçüncü Kısmında yer alan belgeler ve muadili belgeler ile bilgi değişiminde bulunulan yabancı ülkelerde yetkili makamlardan alınarak mahallindeki Türk elçilik ya da konsoloslukları, yoksa ilgili ülkenin Türk menfaatini koruyan aynı nitelikteki temsilcileri tarafından tasdik olunan belgeleri ifade eder.”

Çevre düzeni planında tarım alanı olarak ayrılan taşınmaz üzerinde yer alan binaya Emlak Vergisi Kanununun 30 uncu maddesine göre kısıtlı vergi uygulanıp uygulanmayacağı hk.

Başlık Çevre düzeni planında tarım alanı olarak ayrılan taşınmaz üzerinde yer alan binaya Emlak Vergisi Kanununun 30 uncu maddesine göre kısıtlı vergi uygulanıp uygulanmayacağı hk.
Tarih 21/02/2013
Sayı 66813766-175.01[30-2012/18]-91
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İZMİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri KDV ve Diğer Vergiler Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

66813766-175.01[30-2012/18]-91

21/02/2013

Konu

:

Kısıtlı Emlak Vergisi Hk.

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinde, … ili, … lçesindeki narenciye bahçesi ve betonarme bina vasıflı taşınmazın, 12/9/2012 tarihinde onaylanan 1/25000 ölçekli … Büyükşehir Bütünü Çevre Düzeni Planında tarım alanı olarak ayrıldığı belirtilerek söz konusu taşınmaz içinde yer alan binaya Emlak Vergisi Kanununun 30 uncu maddesine göre kısıtlılık hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununun 30 uncu maddesinde, kanunlar veya diğer kamu düzeni koyan mevzuatla tasarrufu kısıtlanan bina, arsa ve arazinin vergisinin kısıtlamanın devam ettiği sürece 1/10 oranında tahsil olunacağı hükme bağlanmıştır.

Kısıtlı vergi uygulaması, söz konusu hükme istinaden hazırlanan “Tasarrufu Kısıtlanan Bina, Arsa ve Arazi Hakkında Yönetmelik” esaslarına göre yapılmaktadır. Bu Yönetmeliğin 2 nci maddesinde, “İmar planlarında, resmi yapılara, tesislere ve okul, cami, yol, meydan, otopark, yeşil saha, çocuk bahçesi, pazar yeri, hal, mezbaha ve benzeri umumi hizmetlere ayrılmış olması sebebiyle üzerinde inşaat yapılmasına izin verilmeyen arsalar ile esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin verilmeyen binaların tasarrufu kısıtlanmış sayılır.

Bu hallerde kısıtlı olarak vergileme, imar planının kesinleştiği tarihi izleyen yıl başından itibaren yapılır. Kısıtlama, ilgili arsa veya binanın bulunduğu alan imar programına alınıncaya (imar programının kesinleştiği tarihe) kadar devam eder.

Arsanın imar planında kısıtlılığı gerektiren amaçlara tahsis edildiğinin bu yönetmeliğin 5 inci maddesindeki bildirim mecburiyeti hükümlerine göre tespit edilmemiş olması halinde, arsa veya bina sahibi tarafından yazılı müracaatta bulunularak kısıtlamayı koyan idareden alınacak kısıtlılık durumunu gösteren belge verginin tarhına yetkili daireye ibraz edildiğinde kısıtlılık aynı esaslar dairesinde uygulanır.” hükmü yer almaktadır.

Bu hükme göre, kısıtlı vergi uygulaması imar planlarında, resmi yapılara, tesislere ve okul, cami, yol, meydan, otopark, yeşil saha, çocuk bahçesi, pazar yeri, hal, mezbaha ve benzeri umumi hizmetlere ayrılmış olması sebebiyle üzerinde inşaat yapılmasına izin verilmeyen arsalar ile esaslı değişiklik ve ilaveler yapılmasına izin verilmeyen binalar için uygulanmaktadır.

Bu itibarla, gayrimenkulünüzün ilgili planda tarım alanı olarak ayrılması tasarrufunun kısıtlanmış sayılmasını gerektirmediğinden, söz konusu taşınmaz için kısıtlı vergi uygulanması mümkün bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Almanya’dan emekli maaşı alan indirimli emlak vergisi öder mi?

Başlık Yurtdışındaki bir sosyal güvenlik kurumundan aylık alan mükellefin indirimli emlak vergisi uygulamasından yararlanıp yararlanamayacağı hk.
Tarih 22/03/2013
Sayı 18008620-175.01[ÖZG-2013-1]-31
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

MERSİN VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

18008620-175.01[ÖZG-2013-1]-31

22/03/2013

Konu

:

İndirimli Emlak Vergisi.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, Almanya’daki bir sosyal güvenlik kurumundan emekli olduğunuzdan bahisle, Türkiye sınırlarında yüzölçümü 200 m2’nin altında olan ve ikamet etmekte olduğunuz tek mesken için indirimli (sıfır) bina vergisi uygulamasından yararlanıp yararlanmayacağınız hususunda Başkanlığımız görüşü istenilmektedir.

1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nun 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında, “Bakanlar Kurulu, kendisine bakmakla mükellef kimsesi olup, onsekiz yaşını doldurmamış olanlar hariç olmak üzere hiçbir geliri olmadığını belgeleyenlerin, gelirleri münhasıran Kanun’la kurulan sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları aylıktan ibaret bulunanların, gazilerin, özürlülerin, şehitlerin dul ve yetimlerinin Türkiye sınırları içinde brüt 200 m2’yi geçmeyen tek meskeni olması (intifa hakkına sahip olunması hali dahil) halinde, bu meskenlerine ait vergi oranlarını sıfıra kadar indirmeye yetkilidir. Bu hüküm, yukarıda belirtilenlerin tek meskene hisse ile sahip olmaları halinde hisselerine ait kısım hakkında da uygulanır. Muayyen zamanda dinlenme amacıyla kullanılan meskenler hakkında bu hüküm uygulanmaz. Geliri olmadığını belgelemenin usul ve esaslarını belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.

Söz konusu madde hükmünün verdiği yetkiye dayanılarak 29/12/2006 tarih ve 26391 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 20/12/2006 tarih ve 2006/11450 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kendisine bakmakla mükellef kimsesi olup onsekiz yaşını doldurmamış olanlar hariç olmak üzere hiçbir geliri olmadığını belgeleyenlerin, gelirleri münhasıran kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından aldıkları aylıktan ibaret bulunanların, gazilerin, özürlülerin, şehitlerin dul ve yetimlerinin Türkiye sınırları içinde brüt 200 m2’yi geçmeyen tek meskene sahip olmaları halinde (intifa hakkına sahip olunması hali dahil), bu meskene ait bina vergisi oranı 2007 ve müteakip yıllar için sıfıra indirilmiştir.

İndirimli (sıfır) bina vergisi oranından yararlanma usul ve esasları 38, 44, 45 ve 47 seri no.lu Emlak Vergisi Kanunu Genel Tebliğlerinde yapılmıştır.

Diğer taraftan, 38 seri no.lu Emlak Vergisi Kanunu Genel Tebliğinin “İndirimli VergiOranının Uygulanması İle İlgili Diğer Hususlar” başlıklı bölümünde;

a) İndirimli vergi oranının uygulanması için meskende bizzat oturma şartı aranmamaktadır. Bu nedenle, sahip olduğu tek meskeni kiraya verip, kirada oturanlar da diğer şartları taşımaları kaydıyla indirimli vergi oranından faydalanabileceklerdir.

b) 200 m2’yi geçmeyen tek meskene hisse ile sahip olunması halinde indirimli vergi oranı, meskenin vergi değerinin hisseye isabet eden kısmına uygulanacaktır.

c) Birden fazla meskeni olanların veya birden fazla meskende hisseye sahip olanların meskenlerine indirimli vergi oranı uygulanmayacaktır.

d) Muayyen zamanlarda dinlenme amacıyla kullanılan meskenler için söz konusu indirimli vergi oranının uygulanması mümkün değildir.

e) Sosyal güvenlik kurumlarından emekli, dul, yetim, ölüm ve maluliyet aylığı alanların, bu aylıkları dışında başka gelirlerinin bulunması halinde, bunların meskenine indirimli vergi oranı uygulanmayacaktır. Mükelleflerin gelir getirmeyen işyeri, arsa ve araziye sahip olmaları, indirimli vergi oranından yararlanmalarına engel teşkil etmemektedir.

f) İndirimli vergi oranından yararlanan mükelleflerin, bu orandan yararlanma ile ilgili şartlardan herhangi birini kaybetmeleri halinde, bu durumu mükellefiyetlerinin bulunduğu belediyeye bildirmeleri gerekmektedir.

şeklindeki açıklamalara yer verilmiştir.

Bu hükümlere göre, “kanunla kurulan sosyal güvenlik kurumlarından” ifadesinden Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre kurulan sosyal güvenlik kurumlarının anlaşılması gerekir.

Bu itibarla, Almanya’daki bir sosyal güvenlik kurumundan aylık almanız nedeniyle, indirimli (sıfır) bina vergisi uygulamasından yararlanmanız mümkün değildir.

Şirket lehine verilen ve İdare tarafından temyiz edilen karara istinaden tahsil edilen tutarın iade edilme olasılığına karşı temyiz kararı kesinleşinceye kadar geçici hesapta tutulup tutulamayacağı hk.

Başlık Şirket lehine verilen ve İdare tarafından temyiz edilen karara istinaden tahsil edilen tutarın iade edilme olasılığına karşı temyiz kararı kesinleşinceye kadar geçici hesapta tutulup tutulamayacağı hk.
Tarih 28/02/2013
Sayı 68554973-2010/720-18-11
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

MERSİN VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

68554973-2010/720-18-11

28/02/2013

Konu

:

Şirket lehine verilen ve İdare tarafından temyiz edilen karara istinaden tahsil edilen tutarın iade edilme olasılığına karşı temyiz kararı kesinleşinceye kadar geçici hesapta tutulup tutulamayacağı hk

İlgi özelge talep formunuzdan, Başkanlığımız … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuz, … Bakanlığı ile ihtilafınızdan dolayı şirketiniz lehine verilen … İdare Mahkemesi kararının Danıştay … Dairesi nezdinde temyiz edildiği, söz konusu karara istinaden İcra İflas Kanununun 40 ıncı maddesi gereği icranın iadesi yoluyla tahsil ettiğiniz … TL.’nin tamamını iade etme ihtimali bulunduğundan bahisle, bu tutarın temyiz kararının kesinleşmesine kadar muvakkat hesapta tutulup tutulamayacağı hususunda görüş talebinde bulunduğunuz anlaşılmaktadır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde, kurum kazancının gelir vergisi mevzuuna giren gelir unsurlarından terekküp edeceği, 6 ncı maddesinde de, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin 3 numaralı bendinde de; işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların safı kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 11 inci maddesinin (g) bendinde; kurum kazancının tespitinde, sözleşmelerde ceza şartı olarak konulan tazminatlar hariç olmak üzere kurumun kendisinin, ortaklarının, yöneticilerinin ve çalışanlarının suçlarından doğan maddî ve manevî zarar tazminat giderlerinin indirimlerinin yapılmasının kabul edilmeyeceği belirtilmiştir.

Ödenen tazminatların gider yazılabilmesi için işle ilgili olması ve sözleşmeye, ilama ve kanun emrine bağlı bulunması şarttır. İşle ilgili olmayan ve işle ilgili olsa dahi kurumun kusuru nedeniyle ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar ise gider olarak yazılamayacaktır.

Ticari kazançta elde etme tahakkuk esasına bağlanmış bulunmaktadır. Bu esas dikkate alındığında, bir gelir veya gider unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı sürece, mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönemin kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

Öte yandan, …. İdare Mahkemesinin özelge talep formunuz ekinde sunulan …/20… tarih ve … sayılı kararının tetkikinden; yurtdışından getirmek istediğiniz … ithaline … Bakanlığınca izin verilmemesi nedeniyle, … İdare Mahkemesinde açtığınız davanın iptalle sonuçlanması ve davalı idarenin temyiz isteminin de Danıştay … Dairesince reddedilmesi üzerine, ithalat işlemleri nedeniyle uğrandığı belirtilen … YTL zararın idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığından bahisle Merkez Bankasının kısa vadeli ticari temerrüt faiziyle birlikte tazmini isteğiyle idareye karşı dava açıldığı, yargılama sonucunda, bahse konu miktarın … YTL’sinin kabulüne, bu miktarın davanın açıldığı …/20… tarihinden itibaren uygulanacak yasal faiziyle birlikte şirketinize ödenmesine, … YTL kısmının ise reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, … Bakanlığı ile aranızdaki ihtilaf nedeniyle …. İdare Mahkemesince verilen …20.. tarih ve … sayılı karara istinaden tahsil edildiği belirtilen tutarın, karar tarihinde tahakkuk ettiği kabul edilerek 20.. dönemi kazancının tespitinde gelir olarak dikkate alınması gerekmektedir.

Öte yandan, söz konusu Kararın Danıştay Başkanlığınca bozulması halinde bu Karara göre gelir kaydının düzeltilmesi gerekeceği tabiidir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Kasa düzeltmesinden oluşan ticari zararın önceki yıllara ait karlara mahsubunun olanaklı olup olmadığı hk

Başlık Kasa düzeltmesinden oluşan ticari zararın önceki yıllara ait karlara mahsubunun olanaklı olup olmadığı hk.
Tarih 21/05/2013
Sayı 62030549-125[9-2012/125]-748
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

62030549-125[9-2012/125]-748

21/05/2013

Konu

:

Kasa düzeltmesinden oluşan ticari zararın önceki yıllara ait karlara mahsubunun olanaklı olup olmadığı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … Vergi Dairesinin … vergi kimlik numarasında kayıtlı mükellefi olan şirketinizin kasa hesabı kayıtlarının 6111 sayılı Kanunun 11 inci maddesi hükümlerinden yararlanılarak düzeltildiği, söz konusu hesapların düzeltilmesinden kaynaklanan bilanço zararlarının 2010 ve önceki hesap dönemlerine ait geçmiş yıl karlarından mahsup edilip edilemeyeceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

25.02.2011 tarih ve 1. Mükerrer 27857 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 11 inci maddesinin ikinci fıkrasında;

“Kayıtlarda yer aldığı halde işletmede bulunmayan kasa mevcudu ve ortaklardan alacaklar hakkında aşağıdaki hükümler uygulanır.

a) Bilanço esasına göre defter tutan kurumlar vergisi mükellefleri, 31/12/2010 tarihi itibarıyla düzenleyecekleri bilançolarında görülmekle birlikte işletmelerinde bulunmayan kasa mevcutları ve işletmenin esas faaliyet konusu dışındaki işlemleri dolayısıyla (ödünç verme ve benzer nedenlerle ortaya çıkan) ortaklarından alacaklı bulunduğu tutarlar ile ortaklara borçlu bulunduğu tutarlar arasındaki net alacak tutarlarının bu Kanunun yayımlandığı tarihi izleyen üçüncü ayın sonuna kadar vergi dairelerine beyan etmek suretiyle kayıtlarını düzeltebilirler.

b) (a) bendi kapsamında beyan edilen tutarlar üzerinden % 3 oranında hesaplanan vergi, beyanname verme süresi içinde ödenir.

c) Bu fıkra kapsamında ödenen vergiler, gelir veya kurumlar vergisinden mahsup edilmez; beyan edilen tutarlar ve ödenen vergiler, kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak kabul edilmez. Bu fıkra uyarınca beyan edilen tutarlar nedeniyle ilave bir tarhiyat yapılmaz.”

hükmü yer almaktadır.

Konuyla ilgili olarak yayımlanan 1 seri no.lu Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması Hakkında 6111 Sayılı Kanun Genel Tebliğinin “Kayıtlarda Yer Aldığı Halde İşletmede Mevcut Olmayan Kasa Mevcudu ve Ortaklardan Alacakların Beyanı” başlıklı (C) bölümünde konuya ilişkin açıklamalar yer almış olup kayıtlarda yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan kasa mevcuduna ilişkin beyan edilen tutarların “Diğer Olağan Dışı Gider ve Zararlar” hesabına alınacağı ve ayrıca nazım hesaplarında takip edileceği belirtilmiş ve konu ile ilgili örnek uygulamalara yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, şirketinizce 6111 sayılı Kanunun 11 inci maddesi kapsamında kasa mevcudunuzun düzeltilerek “Diğer Olağan Dışı Gider ve Zararlar” hesabına kaydedilen tutar gerçek anlamda ticari bir zarar niteliği taşımadığından kurum kazancından indirilmesi mümkün olmadığı gibi geçmiş yıl kârlarına mahsup edilmesi halinde söz konusu mahsup işlemi kar dağıtımı olarak değerlendirilerek bu tutar üzerinden kar dağıtımına bağlı vergi kesintisi yapılacaktır.

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI GENEL ŞARTLARI SERBEST MUHASEBECİ, SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİR VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİR MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI KLOZU

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI GENEL ŞARTLARI SERBEST MUHASEBECİ, SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİR VE YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİR MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI KLOZU

I. Kapsam

Mesleki Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına bağlı olarak verilen bu kloz ile sigortacı, sözleşmedeki şartlara tabi olmak kaydı ile sigortalının poliçede belirlenmiş mesleki faaliyeti ifa ederken neden olduğu zarar dolayısıyla ödeyeceği tazminat tutarları ile kararlaştırılmışsa;

a) Yargılama giderleri ve avukatlık ücretlerini,

b) Sigortalının müteselsil sorumluluk gereği ödeyeceği SSK primi, vergi, vergi cezası, gecikme zammı ve gecikme faizini,

poliçede yazılı limitler dahilinde temin eder. Mesleki Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın “B.1. Rizikonun Gerçekleşmesi” maddesinde iki yıl olarak belirlenen süre, bu kloz kapsamındaki mesleki faaliyet için beş yıl olarak uygulanır. Ancak, taraflar daha uzun bir süre kararlaştırabilir.

II. Teminat Dışında Kalan Haller

Mesleki Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın “A.3. Teminat Dışında Kalan Haller” maddesinde yer alan düzenlemeler saklı kalmak kaydıyla, ticari veya endüstriyel sırların saklanmaması veya kötüye kullanılması sonucu meydana gelebilecek zararlar teminat dışındadır.

III. Aksine Sözleşme Yoksa Teminat Dışında Kalan Tazminat Talepleri

Mesleki Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın “A.4. Aksine Sözleşme Yoksa Teminat Dışında Kalan Haller, Tazminat Talepleri ve Ödemeler” maddesinde yer alan düzenlemeler saklı kalmak kaydıyla;

1. Türkiye Cumhuriyeti mevzuatı dışındaki kanunlar çerçevesinde yapılabilecek tazminat talepleri,

2. Sigortalının fiillerinden sorumlu olduğu kişilerin kasıtlı hareketlerinden kaynaklanabilecek tazminat talepleri,

3. Yasal belgelerin, mevcut yasa ve yönetmeliklerde öngörülen zamanlarda tamamlanmamasından kaynaklanan tazminat talepleri,

4. Yazılım veya donanımla ilgili her türlü görüş veya tavsiyeden kaynaklanan tazminat talepleri,

5. Sigortalının yedi emin veya benzeri sair bir sıfatla yürüttüğü faaliyetlerden kaynaklanan tazminat talepleri,

aksine sözleşme yoksa teminat dışındadır.

MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI GENEL ŞARTLARI AVUKATLIK MESLEKİ SORUMLULUK SİGORTASI KLOZU

I. Kapsam

Mesleki Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına bağlı olarak verilen bu kloz ile sigortacı, sözleşmedeki şartlara tabi olmak kaydı ile sigortalının poliçede konusu belirlenmiş mesleki faaliyeti ifa ederken görevini gereği gibi yapmamasından, müvekkiline karşı özen borcunu yerine getirmemesinden veya diğer kusurlu davranışlarından doğan zararlar nedeniyle ödemek zorunda kaldığı veya kalacağı tazminat tutarları ile kararlaştırılmışsa yargılama giderleri ve avukatlık ücretlerini poliçede yazılı limitler dahilinde temin eder.

II. Teminat Dışında Kalan Haller

Mesleki Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın “A.3. Teminat Dışında Kalan Haller” maddesinde yer alan düzenlemeler saklı kalmak kaydıyla, müvekkille bağlantılı sırların saklanmaması veya kötüye kullanılması sonucu meydana gelebilecek zararlar teminat dışındadır.

Yola ve parka terk edilen gayrimenkul bedelinin kurum kazancı tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı hk.

Başlık Yola ve parka terk edilen gayrimenkul bedelinin kurum kazancı tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı hk.
Tarih 13/03/2013
Sayı 62030549-125[8-2012/386]-389
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

İSTANBUL VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

62030549-125[8-2012/386]-389

13/03/2013

Konu

:

Yola ve parka terk edilen gayrimenkul bedelinin kurum kazancı tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınmayacağı.

İlgide kayıtlı özelge talep formunda, … Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olduğunuzu, şirketiniz aktifinde kayıtlı 1843 ada 1 ve 2 parsel no.lu arsanın bir kısmı … Belediyesi Encümen Kararına istinaden 3194 sayılı İmar Kanununun 15 ve 16 ncı maddeleri kapsamında “yola ve parka terk” adı altında bedelsiz olarak anılan belediyeye terk edilerek kalan kısımların tevhid edildiği, bu işlemler sonucunda imar artışı sağlanmadığı gibi arsanın mevcut konumu caddeden geriye çekildiği ve düzenleme ortaklık payından da bahsedilmesinin mümkün olmadığı belirtilerek, belediyeye terk edilen söz konusu kısımların kurum kazancınızın tespitinde gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı hususunda Başkanlığımız görüşü sorulmaktadır.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasında, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, safi kazancın tespitinde gider olarak indiriminin mümkün olduğu kabul edilmiştir.

Bu fıkra uyarınca, yapılan bir harcamanın gider olarak matrahtan indirilebilmesi için;

-Yapılan gider, ticari kazancın elde edilmesi ve idamesi ile doğrudan ilgili olmalıdır.

– Gider, kanunen kabul edilebilir nitelikte olmalıdır.

– Yapılan gider karşılığında sabit kıymet iktisap edilmiş olmamalıdır. Yapılan bir harcama karşılığında maddi veya gayrimaddi bir kıymet iktisap edilmesi halinde, indirilecek bir genel giderden değil, sahip olunan aktif kıymetlerin amortismanı söz konusu olacaktır.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 269 uncu maddesinde, iktisadi işletmelere dahil bilumum gayrimenkullerin maliyet bedelleri ile değerleneceği; 313 üncü maddesinde, işletmede bir yıldan fazla kullanılan ve yıpranmaya, aşınmaya veya kıymetten düşmeye maruz bulunan gayrimenkullerle 269 uncu madde gereğince gayrimenkul gibi değerlenen iktisadi kıymetlerin, alet, edevat, mefruşat, demirbaş ve sinema filmlerinin birinci kısımdaki esaslara göre tespit edilen değerinin, bu Kanun hükümlerine göre yok edilmesinin amortisman mevzuunu teşkil edeceği; 314 üncü maddesinde ise, boş arazi ve boş arsaların amortismana tabi olmadığı hüküm altına alınmıştır.

Diğer taraftan, 3194 sayıl İmar Kanununun 15 inci maddesinde; imar planlarına göre yol, meydan, yeşil saha, park ve otopark gibi umumi hizmetlere ayrılan yerlere rastlayan gayrimenkullerin bu kısımlarının ifrazına veya tevhidine izin verilmeyeceği, imar parselasyon planı tamamlanmış olan yerlerde yapılacak ifraz veya tevhidin bu planlara uygun olmasının şart olduğu, 16 ncı maddesinde ise, belediye ve mücavir alan hudutları içindeki gayrimenkullerin re’sen veya müracaat üzerine tevhid veya ifrazının, bunlar üzerinde irtifak hakkı tesisi veya bu hakların terkinin, bu Kanun ve yönetmelik hükümlerine uygunluğunun belediye encümenleri veya il idare kurullarınca onaylanacağı, Onaylama işleminin, müracaatın belediyelere veya valiliklere intikalinden itibaren en geç 30 gün içinde sonuçlandırılacağı ve tescil veya terkini için 15 gün içinde tapuya bildirileceği, tapu dairesinin, tescil veya terkin işlemini bir ay içinde sonuçlandırmak zorunda olduğu, bu Kanun hükümlerine göre şüyulandırılan gayrimenkullerin sahiplerinin ilgili idarenin tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde aralarında anlaşamadıkları veya şüyuun izalesi için, mahkemeye müracaat edilmediği takdirde ilgili idarenin hissedarmış gibi, şüyuun izalesi davası açabileceği hükümlerine yer verilmiştir.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, şirketiniz aktifinde bulunan arsanın, Ümraniye Belediyesi Encümen Kararına istinaden 3194 sayılı İmar Kanununun 15 ve 16 ncı maddeleri kapsamında yola ve parka terk işlemi nedeniyle belediyeye kalan kısmı, arsanın yüzölçümünde bir azalma meydana getirmekte olup arsanın genel maliyetini değiştirmemesi nedeniyle söz konusu kısımlara ait bedelin gider olarak dikkate alınması mümkün değildir.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Yabancı para cinsinden kullanılan kredilerin değerlemesinde meydana çıkan kur farklarının ne zaman gider yazılacağı hk.

Başlık Yabancı para cinsinden kullanılan kredilerin değerlemesinde meydana çıkan kur farklarının ne zaman gider yazılacağı hk.
Tarih 20/03/2013
Sayı 77058783-105-68
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

ANTALYA VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Usul Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

77058783-105-68

20/03/2013

Konu

:

Yabancı para cinsinden kullanılan kredilerin değerlemesinde meydana çıkan kur farklarının ne zaman gider yazılacağı

İlgide kayıtlı özelge talep formunuzun incelenmesinden; şirketinizin bankalardan çekmiş olduğu uzun vadeli yapancı paralı kredilerin değerlemesi sonucu kur farklarında meydana gelen artış ya da azalışların değerleme yapılan geçici vergi dönemindeki kâr veya zarara mı yoksa kredinin ödeneceği vade yılındaki kâr/zarar hesaplarına mı intikal ettirileceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 262 nci maddesinde, maliyet bedelinin iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamını ifade ettiği hükme bağlanmıştır.

Anılan Kanunun 280 nci maddesinde, yabancı paraların borsa rayici ile değerleneceği, borsa rayicinin takarrüründe muvazaa olduğu anlaşılırsa bu rayiç yerine alış bedeli esas alınacağı ve yabancı paranın borsada rayici yoksa, değerlemeye uygulanacak kur Maliye Bakanlığınca tespit olunacağı hükmüne yer verilmiştir.

238 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin “B -Dönem Sonu Stoklarının Değerlemesi İle İlgili Hususlar” başlık bölümünde de, emtianın satın alınıp işletme stoklarına girdiği tarihe kadar oluşan kur farklarının maliyete intikal ettirilmesi zorunlu olduğu, stokta kalan emtia ile ilgili olarak daha sonra ortaya çıkacak kur farklarının ise, ilgili bulundukları yıllarda gider yazılması veya maliyete intikal ettirilmesinin mümkün olduğu belirtilmiştir.

334 sıra no.lu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinin “III-Kur Farkları” başlıklı bölümünde ise; “163 sıra numaralı Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği ile yatırımların finansmanında kullanılan kredilere ilişkin faiz giderleri ile yurt dışından döviz kredisi ile sabit kıymet ithal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan kur farklarının, aktifleştirme tarihine kadar olan kısmının maliyete intikal ettirilmesi, aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise seçimlik hak olarak doğrudan gider yazılması veya maliyete intikal ettirilmek suretiyle amortismana tabi tutulması gerektiği açıklanmış bulunmaktadır.

Lehe oluşan kur farklarının da aktifleştirme işleminin gerçekleştiği dönemin sonuna kadar oluşan kısmının maliyetle ilişkilendirilmesi, aktifleştirildikten sonraki döneme ilişkin olanların ise kambiyo geliri olarak değerlendirilmesi veya maliyetten düşülmek suretiyle amortismana tabi tutulması gerekecektir. Ayrıca, daha sonraki dönemlerde, seçimlik olarak hangi hak kullanılmışsa o yönteme göre işlem yapılmasına devam edilecektir.” açıklamalarına yer verilmiştir.

Diğer taraftan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 6 ncı maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safî kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safî kurum kazancının tespitinde de, Gelir Vergisi Kanununun ticarî kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.

193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinde safi kazancın tespit edilmesinde indirilecek giderler sayılmış olup, maddenin birinci fıkrasının; (1) numaralı bendinde ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, (7) numaralı bendinde de, Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre ayrılan amortismanların, safi kazancın tespitinde gider olarak indirilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Bu hüküm ve açıklamalara göre, şirketinizin bankalardan kullandığı uzun vadeli yabancı paralı kredilerin nerelerde harcandığı önemli olduğundan;

-Söz konusu kredilerin sabit kıymetlerin iktisabında kullanılması durumunda;

Aleyhte oluşan kur farklarının, sabit kıymetin aktifleştirildiği dönemin sonuna kadar olan kısmının maliyete intikal ettirilmesi, aktifleştirildiği dönemden sonraki döneme ilişkin olanların ise seçimlik hak olarak doğrudan gider yazılması veya maliyete intikal ettirilmesi,

Lehe oluşan kur farklarının da, sabit kıymetin aktifleştirme işleminin gerçekleştiği dönemin sonuna kadar oluşan kısmının maliyetle ilişkilendirilmesi, aktifleştirildiği dönemden sonraki döneme ilişkin olanların ise kambiyo geliri olarak değerlendirilmesi veya maliyetten düşülmek suretiyle dikkate alınması,

-Söz konusu kredilerin emtianın satın alımında kullanılması durumunda ise, emtianın satın alınıp işletme stoklarına girdiği tarihe kadar oluşan kur farklarının maliyete intikal ettirilmesi, emtianın stoklara girdiği tarihten sonra ortaya çıkacak kur farklarının da, ilgili bulundukları yıllarda gider yazılması veya maliyete intikal ettirilmesi

gerekmektedir.

Ancak, daha sonraki dönemlerde, seçimlik olarak hangi hak kullanılmışsa o yönteme göre işlem yapılmasına devam edilecektir.

Öte yandan, bunların dışında kullanılan kredilerin değerlenmesinde şirketinizin lehine veya aleyhine oluşan kur farklarının, kambiyo kârı veya zararı olarak dikkate alınarak elde edildiği geçici ve yıllık kurumlar vergisi dönemlerinde doğrudan gelir veya gider yazılması gerekeceği tabiidir.

Derneğe yapılan arsa bağışının kurumlar vergisi matrahından indirilip indirilemeyeceği hk.

Derneğe yapılan arsa bağışının kurumlar vergisi matrahından indirilip indirilemeyeceği hk.
Tarih 19/03/2013
Sayı 46480499-125[10-2013/850]-35
Kapsam

T.C.

GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI

BALIKESİR VERGİ DAİRESİ BAŞKANLIĞI

(Mükellef Hizmetleri Grup Müdürlüğü)

Sayı

:

46480499-125[10-2013/850]-35

19/03/2013

Konu

:

Derneğe yapılan arsa bağışının kurumlar vergisi matrahından indirilip indirilemeyeceği

İlgide kayıtlı özelge talep formunuz ile şirketinizin aktifinde kayıtlı bulunan arsanın…… Derneğine bağışlanması durumunda söz konusu bağışın kurum kazancınızdan indirim konusu yapılıp yapılamayacağı ile indirim konusu yapılması halinde dernekten hangi belgelerin isteneceği hususunda Başkanlığımız görüşü talep edilmektedir.

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun “Diğer İndirimler” başlıklı 10 uncu maddesinde,

“(1) Kurumlar vergisi matrahının tespitinde; kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından sırasıyla aşağıdaki indirimler yapılır:

ç) (c) bendinde sayılan kamu kurum ve kuruluşlarına bağışlanan okul, sağlık tesisi, 100 yatak (kalkınmada öncelikli yörelerde 50 yatak) kapasitesinden az olmamak kaydıyla öğrenci yurdu ile çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi ve bakım ve (6322 sayılı kanunun 36.maddesiyle değişen ibare; Yürürlük 15.06.2012)rehabilitasyon merkezi ile mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin inşası dolayısıyla yapılan harcamalar veya bu tesislerin inşası için bu kuruluşlara yapılan her türlü bağış ve yardımlar ile mevcut tesislerin faaliyetlerini devam ettirebilmeleri için yapılan her türlü nakdî ve aynî bağış ve yardımların tamamı.

…”

hükmüne yer verilmiştir.

Konu ile ilgili olarak 1 seri nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin “10.3.2.2. Eğitim ve sağlık tesisleri ile dini tesislere ilişkin bağış ve yardımlar” başlıklı bölümünde;

-Düzenlemedeki ‘ibadethane’ ve “yaygın din eğitimi verilen tesis” ifadelerinden Diyanet İşleri Başkanlığınca ibadethane sayılan yerler ile Diyanet İşleri Başkanlığı denetimine tabi olan ve din eğitimi verilen tesislerin anlaşılması gerektiği,

-Mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethanelerin umuma açık olması, inşasının mülki idare amirlerinin iznine istinaden gerçekleştirilmesi, inşa ve faaliyetine devam etmesi için yapılan bağış ve yardımların da yine mülki idare amirlerinin denetiminde gerçekleştirilmesi gerektiği, yaygın din eğitimi verilen tesisler için yapılan harcamaların da Diyanet İşleri Başkanlığı teşkilatınca denetlenmesi gerektiği

belirtilmiştir.

Ayrıca, anılan Tebliğin “10.3.2.2.4. Bağış ve yardımın belgelendirilmesi” başlıklı bölümünde;

“Ayni veya nakdi olarak yapılan bağış ve yardımların kurumlar vergisi mükelleflerince indirim olarak dikkate alınabilmesi için makbuz karşılığı yapılmış olması gerekli ve yeterlidir.

Ayni bağış ve yardımın, işletmenin aktifinden veya stokundan çekilerek bağışlanmış olması durumunda, mükelleflerin işletmeden çekip bağışladıkları değerler için fatura düzenlemesi; düzenlenen faturanın arka yüzüne faturada belirtilen değerlerin ilgili kamu kurum ve kuruluşu tarafından bağış veya yardım olarak alındığına ilişkin şerh konularak yetkili kimseler tarafından imzalanmış olması yeterlidir.

………………..

Mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin inşası ve/veya faaliyetine devam etmesi amacıyla kurulmuş bulunan vakıf veya derneklere yapılan bağışlar, anılan kurumlardan alınan makbuzlara veya bunlar tarafından bankalarda açılan hesaplara yatırıldığına ilişkin alınan banka dekontlarına istinaden kurum kazancından indirim konusu yapılabilecektir.

Ancak, bunlar dışındaki diğer dernek veya vakıflara bu amaçla yapılan bağış ve yardımların ise; mülki idare amirlerinin izni ve denetimine tabi olarak yaptırılacak ibadethaneler ve Diyanet İşleri Başkanlığı denetiminde yaygın din eğitimi verilen tesislerin inşası ve/veya faaliyetine devam etmesi amacıyla gerekli harcamaları finanse etmek üzere bağış ve yardım toplama amacıyla bir organizasyon oluşturulması ve bu hususta mülki idare amirleri ile bir protokol yapılması, nakdi olarak yapılacak bağış ve yardımlar için sadece protokol kapsamındaki işte kullanılmak üzere bir hesap açılması ve yapılan bağış ve yardımların bu hesaba yatırılması, ayni olarak yapılan bağış ve yardımların protokol kapsamındaki işte kullanılmak üzere şartlı olarak makbuz karşılığında yapılması, banka dekontu ile makbuzda hangi amaçla yapıldığına ilişkin bir açıklamanın yer alması, yapılan bağış ve yardımların, sadece yapılacak o işle ilgili olarak mülki idare amirleri gözetim ve denetimi altında kullanılması şartlarıyla, tamamının kurum kazancından indirim konusu yapılabilmesi mümkün olacaktır.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

İlgide kayıtlı özelge talep formu ve eklerinin incelenmesi neticesinde, …… …… Camii Yaptırma ve Yaşatma Derneğine bağış yapılan ve halen ibadet yapılmakta olan …… …… Camisine bitişik durumda bulunan şirketinizin aktifinde kayıtlı bulunan arsanın, bay-bayan tuvaletleri, gusilhane, cami cemaatının ihtiyacı ve abdest almak için şadırvan yapılması ve kız-erkek kuran kursu inşaatı için kullanılacağı anlaşılmaktadır.

Buna göre, yukarıda yer alan hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, söz konusu arsa bağışınız için fatura düzenlemeniz ve düzenlenen faturanın arka yüzüne faturada belirtilen değerlerin ilgili dernek tarafından bağış veya yardım olarak alındığına ilişkin şerh konularak yetkili kimseler tarafından imzalanması şartıyla kurum kazancından indirim konusu yapılması mümkündür.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

(*) Bu Özelge 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 413.maddesine dayanılarak verilmiştir.

(**) İnceleme, yargı ya da uzlaşmada olduğu halde bu konuya ilişkin olarak yanlış bilgi verilmiş ise bu özelge geçersizdir.

(***) Talebiniz üzerine tayin edilmiş olan bu özelgeye uygun işlem yapmanız hâlinde, bu fiilleriniz dolayısıyla vergi tarh edilmesi icap ederse, tarafınıza vergi cezası kesilmeyecek ve tarh edilen vergi için gecikme faizi hesaplanmayacaktır.

İşe başlama bildirim üzerine yoklama sonucu beklenmeksizin mükellefiyet tesisi ve yazar kasa izin yazısının verilmesi

T.C.
ANKARA VALİLİĞİ
İl Defterdarlığı Usul Gelir Müdürlüğü

Sayı: B.07.4.DEF.0.06.14/32131- /
Konu:İşe başlama bildirim üzerine yoklama sonucu beklenmeksizin mükellefiyet tesisi ve yazar kasa izin yazısının verilmesi

İlgi: tarihli ve sayılı dilekçeniz.
İlgide kayıtlı dilekçenizde, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir olarak faaliyet gösterdiğinizi, müşterilerinizle yapmış olduğunuz sözleşme çerçevesinde işe başlama bildirimlerini imzaladığınız mükelleflerin, işyeri açılışlarında, yazar kasa izin yazılarını yoklama sonucu beklenilmeksizin tarafınıza verilip verilemeyeceği hususu ile bahse konu mükelleflerin yoklamalarının tarafınızca imzalanıp imzalanamayacağı hakkında görüş talep edilmektedir.

Bilindiği üzere; 1999/4 Seri No.lu Uygulama İç Genelgesinde; “22 Sıra No’lu Serbest Muhasebecilik Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Genel Tebliğinde, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 153’ncü maddesinde sayılan mükelleflerin diledikleri takdirde İşe Başlama/Bırakma Bildirimlerini, 03.01.1990 gün ve 20391 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlerin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik” in 24/a maddesi uyarınca defterlerini tutmak üzere sözleşme düzenledikleri veya işletmede bağımlı çalışan ve 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış serbest muhasebeci veya serbest muhasebeci mali müşavirlere de imzalatabilecekleri;

Serbest muhasebeci veya serbest muhasebeci mali müşavirler tarafından imzalanan İşe Başlama/Bırakma Bildirimlerine istinaden, vergi dairelerince yapılacak yoklamanın sonucu beklenilmeksizin mükellefiyet tesis edilerek vergi kimlik numarası verileceği veya mükellefiyet terk işlemlerinin yapılacağı işe başlama veya bırakmalara ilişkin yoklama işlemlerinin ise vergi daireleri tarafından mükellefiyet tesis veya terk tarihinden itibaren en geç 1 ay içinde yaptırılacağı,” açıklamasına yer verilmiştir.

Serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirler imzaladıkları veya tasdik ettikleri İşe Başlama/Bırakma Bildirimleri ile ilgili bilgilerin ve eklerinin doğruluğundan sorumlu bulunduğundan, bu sorumluluk kapsamına giren işlemlerden bir vergi ziyaı ortaya çıktığı takdirde, meslek mensupları hakkında tebliğde belirtilen cezai işlemler uygulanacaktır

Vergi Usul Kanununun 131 inci maddesinde de “Yoklama neticeleri tutanak mahiyetinde olan “yoklama fişine” geçirilir.

Bu fişler yoklama yerinde iki nüsha tanzim olunarak tarihlenir, bulunursa nezdinde yoklama yapılana veya yetkili adamına imza ettirilir; bunlar bulunmaz veya imzadan çekinirlerse keyfiyet fişe yazılır ve yoklama fişi polis, jandarma, muhtar ve ihtiyar meclisi üyelerinden birine imzalatılır.” hükmüne yer verilmiştir.

Mükellefin yetkili adamı ifadesinden; mükellefle aralarında hukuki, ticari veya mali bağlantı bulunan işçi, çırak, katip, eş, reşit çocuklar, vekil veya mümessil gibi kişilerin anlaşılması gerekmektedir. Nezdinde yoklama yapılan mükellefin işlerini yürüten kişiler de mükellefin yetkili adamıdır.

Yukarıda yer alan açıklamalara göre; serbest muhasebeci veya serbest muhasebeci mali müşavirler tarafından imzalanan işe başlama bildirimleri üzerine vergi dairelerince yapılacak yoklamanın sonucu beklenilmeksizin mükellefiyet tesis işlemleri yapıldığından, yazar kasa izin yazısının yoklama sonucu beklenilmeksizin verilmesi ve fatura ve benzeri belge bastırılması mümkün bulunmakla birlikte, yapılacak işe özgü bir vekaletname olması şartıyla yoklama fişlerini (yoklama yerinde olması kaydı ile) yetkili adam sıfatıyla imzalamanızda da Kanunen bir sakınca bulunmamaktadır.

Bilgi edinilmesini rica ederim.

Ortak alan

E:1987/27283 – K:1988/6287
ECRİMİSİL ( Ortak Yerlere Elatma, Kömürlük – Kapıcı Dairesi )
ORTAK YERLERE ELATMA ( Ecrimisil )
ÖZET :
Dava konusu kömürlük ve kapıcı dairesi kira veya gelir getiren yerlerden olmadığı için, buralara el atıp depo olarak kullanan ortak aleyhine ecrimisil kararıverilmemesi isabetlidir.
DAVA VE KARAR :
Taraflar arasındaki 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasasıuyarınca ortak yere yapılan elatmanın önlenmesi ve depo olarak kullanılan yerinbedelinin ödenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; davanın reddinedair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalıvekili yönünden süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgelerokunup, iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp, düşünüldü:
Kat mülkiyetine geçilmiş bir apartmanda kat maliki olan davalıların ana yapının ortak yerlerinden olan kömürlük ve kapıcı dairesine şahsî eşyalarını koyarak, bu kısımları depo olarak kullandıkları ileri sürülerek 4 yıllık ecrimisil tutarı 225.000 liranın davalılardan alınması istenilmiş ise de, dava konusu kömürlük ve kapıcı dairesi kira veya gelir getiren yerlerden olmadığı ve bu nedenle sebepsiz zenginleşme bulunmadığı gözönünde tutularak, mahkemece davanın reddine karar verilmesi doğru görülmüştür.
SONUÇ :
Davacıların temyiz itirazları yerinde olmadığından Usul ve Yasa’yauygun bulunan hükmün ( ONANMASINA ), oybirliğiyle karar verildi.

Kapıcı dairesi için ecrimisil isteyebilir mi?

E:1987/27283 – K:1988/6287
ECRİMİSİL ( Ortak Yerlere Elatma, Kömürlük – Kapıcı Dairesi )
ORTAK YERLERE ELATMA ( Ecrimisil )
ÖZET :
Dava konusu kömürlük ve kapıcı dairesi kira veya gelir getiren yerlerden olmadığı için, buralara el atıp depo olarak kullanan ortak aleyhine ecrimisil kararıverilmemesi isabetlidir.
DAVA VE KARAR :
Taraflar arasındaki 634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasasıuyarınca ortak yere yapılan elatmanın önlenmesi ve depo olarak kullanılan yerinbedelinin ödenmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; davanın reddinedair verilen yukarıda gün ve sayıları yazılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalıvekili yönünden süresinde verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla dosyadaki belgelerokunup, iş anlaşıldıktan sonra gereği görüşülüp, düşünüldü:
Kat mülkiyetine geçilmiş bir apartmanda kat maliki olan davalıların ana yapının ortak yerlerinden olan kömürlük ve kapıcı dairesine şahsî eşyalarını koyarak, bu kısımları depo olarak kullandıkları ileri sürülerek 4 yıllık ecrimisil tutarı 225.000 liranın davalılardan alınması istenilmiş ise de, dava konusu kömürlük ve kapıcı dairesi kira veya gelir getiren yerlerden olmadığı ve bu nedenle sebepsiz zenginleşme bulunmadığı gözönünde tutularak, mahkemece davanın reddine karar verilmesi doğru görülmüştür.
SONUÇ :
Davacıların temyiz itirazları yerinde olmadığından Usul ve Yasa’yauygun bulunan hükmün ( ONANMASINA ), oybirliğiyle karar veri